Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Navigasyon yüzünden ters yöne giden araçlar

Cihazlar yol gösterdiğinde, keşifler olmuyor. TomTom akıllı bir cihaz ve arada bir yanlış yöne sokmasına rağmen genelde doğru yolu gösteriyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-11 10:43:00

Navigasyon yüzünden ters yöne giden araçlar
NICHOLAS KULISH

Geçen hafta, 45 yaşındaki Bavyeralı bir Alman sürücü GPS cihazının komutlarını takip edince, Osnabrück şehri yakınlarında otoyol çıkış şeridinden ters yöne girdi. Alman gazetesi Die Welt, adamın cihaza "körü körüne güvendiğini" yazdı. Meydana gelen kazada 11 yaşındaki bir çocuğun yaralanmasına herkes üzülürken, sürücünün tam bir ahmak olduğuna hükmedildi.

Benim bu olaya bakışım çok farklıydı. Çünkü yaşadığım benzer bir olayı şükürler olsun ki kazasız belasız atlatmıştım. Almanya'da yaşadığım dönemde TomTom GPS cihazıyla aramda yakın ama sorunlu bir ilişki kurmuştum.

Almanlar bu cihaza navi (navigasyonun kısaltması) diyor. Arabanın kontrol panelinden yükselen yumuşak kadın sesiyle ara sıra ağız dalaşına girerdim. Ama onun neredeyse Orta Avrupa'daki bütün yan yolları bilmesinin sağladığı avantajları da kabul ediyorum… Yine de Osnabrück'te meydana gelen olayı duyunca birkaç yıl önce Almanya'nın Ulm şehrinde terör şüphelilerinin arkadaşlarını ve akrabalarını nasıl ümitsizce aradığımı hatırladım.

Direksiyon sallayıp beni cepten arayan bir editörle konuşurken, GPS cihazının ekranındaki yol bilgilerinden başımı kaldırdığımda, tek yönlü caddedeki arabaların üstüme doğru geldiğini gördüm. Üç manevra yaparak geri dönmem gerektiği halde, altıdan fazla manevra yaptım.

Korna sesleri ve bağırış çağırış arasında, TomTom cihazının tek yönlü caddede ters yönde ilerlemem için hâlâ sakin sesle talimat verdiğini duyuyordum. Kadın ısrarla, "Uygun yerden dönünüz" diyordu. 10 yıl önce 1 Mayıs günü başkan Bill Clinton, devlet kurumlarına Savunma Bakanlığı tarafından ordu için geliştirilen Küresel Konumlama Sisteminin (GPS) verilerini bozmamalarını emretti.

Böylece uydudan aktarılan bilgilere "seçici erişim" dönemi sona ererken, dünyanın her yerindeki kullanıcıların yararlandığı bu cihazların sağladığı bilgilerin doğruluk derecesi arttı. İçlerinde ahmakların da olduğu milyonlarca insan, GPS alma imkânına kavuştu. GPS cihazları asıl patlamayı 2005'te yaptı.

TomTom 2007'de hayatıma girdikten sonra, Almanya'nın kuytu köşelerini bile bilinir hale getirdi. Örneğin Kara Ormanlarda gecenin bir yarısında, Teufels schwänzli yolunu gösteren bir tabela gördüm. Almancada "Şeytanın Küçük Kuyruğu" anlamına gelen bu kelime, yolun ilerisindeki keskin virajları ve lunapark trenlerini andıran inişli çıkışlı tepeleri kastediyordu.

Tam da adına uygun olan ormanda tek bir sokak lambası yoktu ve her an bir kaza olabilirdi. Ama tıpkı sonarla uçan bir yarasa gibi Tom- Tom ekranındaki ışıklı yolda gireceğim keskin virajları önceden gördüm. Otobandaki talihsiz adamın, rehberi izleyerek çıkış şeridinden ters yöne girmesinin açıklaması budur. Ben de tek yönlü caddeye böyle girmiştim. Bir süre sonra dikkatimi gerçek yoldan daha fazla sanal yola yoğunlaştırmaya başladığımı farkettim.

Yol rehberim o yolculuk sırasında Kara Ormanların en güzel göllerinden birisinin manzarasına olan hayranlığını yüksek sesle belirtince ben, "Ha, evet" diye cevap verip gözlerimi sanal yolda akıp giden mavi piksellerden kaldırmadım. Ancak bir süre sonra kafamı kaldırıp gerçek yola baktım.

TomTom akıllı bir cihaz ve arada bir yanlış yöne sokmasına rağmen genelde doğru yolu gösteriyor. Ancak nedense bana bu bir eksiklik duygusu veriyor. GPS kullanmadan yaptığım en uzun yolculuğu hatırlıyorum. 2004 yılında, otomobille Berlin'den Kırım Yarımadası'na gittim. İşin eğlenceli kısımlarından birisi de yolculuğun zorlu olacağı ve meydan okuma hissiydi.

Yanlış şekilde katlanmış haritaları ve nefesi içki kokan bir çiftçiye yol sormayı özlüyorum. Sanırım bu özlem, bir avcının çok güçlü bir tüfek yerine ok ve yay kullanmak için duyduğu isteğe benziyor. Daha kolay olan her zaman daha iyi anlamında gelmez. Tabii, arabayla Odessa'ya giderken geçtiğim dört şeritli otoyolun daralarak iki şeride düşmesinden, sonra da düz asfaltın bitip toprak yolun başlamasından çok hoşlandığımı söylemiyorum. Üstelik gökyüzü kararmıştı ve en uzaklarda bile bir ışık görünmüyordu.

Kafamız karışmıştı ve korkmuştuk. Dünyanın daha önce hiç gitmediğimiz bir yerinde kaybolmuştuk. Aslında Venedik'teki müzeleri ziyaret etmek yerine Ukrayna'ya gitmemizin nedeni de buydu. TomTom'a ihtiyaç duymadık. Zaten onu istemiyorduk.

New York Times / Sabah

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara