Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Netanyahu imkânsızı istiyor

İsrail'de değişime karşı çıkanlar, işgalin tek sonucunun savaş olduğunun farkında değil.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-09 10:05:00

Netanyahu imkânsızı istiyor
Netanyahu hükümeti Türkiye'yle ilişkiyi paramparça ederek ve Arap vatandaşları düşman gibi görerek durumu kötüleştirdi. Bibi hem toprak genişletip hem de barış sağlayamayacağını anlamalı

İsrail düşüncesinde hem solun hem sağın paylaştığı ve değişim meselesine gayet gevşek yaklaşan bir akım var. İddia şu: Mevcut işgal karmaşık bir şeyse, gelecekteki bir çözümün daha da karmaşık olacak; işgal devam ederse gelecekte Yahudilerin kendi ülkelerinde Araplardan daha az sayıya düşmesi nedeniyle demografi kaynaklı dramatik siyasi sonuçlara maruz kalmayacaklar; savaşlar kısa, terör pekâlâ zaptedilebilir, her ikisi de kabul edilemez sayıda İsrailli hayatını kaybetmeden yapılabilir; Filistinliler zayıf ve bölünmüş; hem zaten eski üst düzey danışmanlardan birinin tabiriyle, ‘evlilik değil boşanma müzakeresinin yapılıyor.’
Bu sav her açıdan yanlış. İşler bu şekilde devam edemez. ABD Başkanı Barack Obama sırf bunu söylemek için İsrail’e gitmeli. İşgalin feci aşinalıklarını bir yana bırakın. Üç yıldır Türkiye’yle özenle geliştirdiği diplomatik ilişkiyi Gazze ablukasını kırmaya çalışan filodaki Türkleri öldürerek paramparça etmesinin dışında, İsrail’in saptadığı ikinci düşman kendi içinde gizleniyordu: Hem Knesset’in İsrailli Arap üyelerinden Hanin Zuyabi, hem İslami Hareket’in kuzey kolunun başındaki Şeyh Raid Salah Mavi Marmara’da bulunuyordu. Akabinde Knesset’te terörist ve vatan haini olmakla suçlanan Zuyabi, şimdi meclis ayrıcalıklarının ötesinde vatandaşlığını da kaybetme riskiyle karşı karşıya.

Zuyabi’nin partisi Balad İsrail’in bir Yahudi devleti olması fikrini reddediyor, ama böyle bir görüş beyan etmemiş İsrail vatandaşı Filistinliler bile ikâmet haklarını kaybetme riskiyle yaşıyor. 2008’de Kudüs’te yaşayan 4 bin 557 Filistinli’nin hakları ellerinden alındı, ki şimdiye dek görülen en yüksek rakam bu. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman bir toprak mübadelesinin İsrail’in Arap vatandaşlarının nüfus mübadelesiyle birlikte yapılması gerektiğini söylerken resmen ülkesi adına konuşuyor olmasa da, bir sonraki savaşın hangi alanda çıkacağını kestirmek zor değil. Uluslararası boykotlarla, tecritle ve gayrımeşrulaştırmayla mücadele eden bir hükümet, dönüp de bizzat kendi vatandaşlarına düşman olmaktan daha kötü bir tepki verebilir miydi?

Netanyahu tercihini yapmalı

Obama ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu salı günü iyi anlaştıklarını göstermek için bir şov yaptılar. Gelgelelim Obama egemen bir Filistin devletinden bahsederken, Netanyahu o konuda tek bir söz etmedi. Netanyahu şimdi Washington’daki konukevinde koalisyonunu tehdit edecek tavizler vermek zorunda kalmadığı için mutluluktan havalara uçuyorsa, bilsin ki zaferi kısa ömürlü olacak. Netanyahu milliyetçi devletini genişletmeye devam etmekle 1967 sınırı veya yakınında durdurmak arasında bir seçim yapması gerektiğini, birinden durmaksızın bahsederken öbürünü yapmasının mümkün olamayacağını idrak etmedikçe, savaşın egemen olduğu bir gelecekten başka bir seçenek yok.

(Başyazı, 8 Temmuz 2010)
Radikal

Haber Ara