Dolar

34,8786

Euro

36,7036

Altın

3.042,43

Bist

10.058,47

"Yeni Osmancılık gizli bir istek"

Tirajı günde 50.298 olan Eleftherotipia gazetesinin 5 Temmuz 2010 tarihli sayısında, Selanik Üniversitesi Profesörü Thanos Kakuryotis imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-06 12:59:00

Türkiye 2010'da, en güçlü İslam ulusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun politikası sayesinde Avrupa ve ABD'de özellikle de Gazze'deki Filistinlilere desteğinden sonra büyük saygı görmeyi başardı. Türkiye'nin Gazze'ye verdiği destek, Erdoğan'ı tüm İslam dünyasında kahraman hâline getirdi ve tüm dünyayı kendisine hayran bıraktı. Çünkü Türkiye artık ülkesinden çok, zor günler yaşayan insan haklarının savunucusu hâline geldi. "AB, Türkiye'siz yarımdır", "Yunanistan'ın ekonomik durumu Türkiye'ninkinden çok daha kötü" (dolayısıyla neden AB dışında kalsın?) veya "Batı, çok değerli bir dost kaybetti" gibi yorumların işitilmesi bir rastlantı değildir.

2002'de iktidara gelen AK Partinin politikasını nitelendiren "yeni-Osmanlıcılık doktrininin" bir "maketi" eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın fikirlerinde ve vizyonunda vardı. Özal, sık sık ülkeye "imparatorluktan kalan mirastan" ve "Avrupa'dan, Asya'da ve Afrika'dan gelen birçok kimliğin uyumlu şekilde bir arada yaşayabileceği ulusal bir uzlaşıdan" söz ediyordu. Özal, Orta Doğu ülkeleriyle ve AB üyesi olmayan eski SSCB ülkeleriyle müttefik şehirler oluşturma vizyonuna sahipti ama hayatı erken "terk etti". Ancak yaşasaydı dahi çok büyük bir diplomatik esnekliğe sahip olsa bile (bunun en çarpıcı örneği İran-Irak arasındaki sekiz yıllık savaşa diplomatik açıdan tarafsız tutum sergilemesiydi) ve bugünkü başbakana kıyasla daha Amerikan yanlısı olsa bile, Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı gibi, katı bir "hayır" deme gücüne sahip değildi. Özal, Osmanlı İmparatorluğu ile ABD arasında birçok ortak nokta olduğunu söyleme aşamasına varmıştı. Buna rağmen Erdoğan gibi karizmatik değildi ve İslam dünyasının tam saygısını kazanan sakin bir güç profiline sahip değildi. İslam dünyasının bu saygısı kısa süre önce Gazze'ye gönderilen destekle değil, 2003'te ABD'ye Irak'a karşı saldırı yapmak için Türk üslerini kullanmasını açıkça yasaklamasıyla doğmuştu. Ayrıca Özal, "Türkiye ile komşuları arasında sıfır sorundan" ve ılımlı politika uygulanması gerektiğinden söz eden Davutoğlu gibi saygın bakanlara da sahip değildi. Ancak bu ılımlı politika açıklamaları da yaşanan olaylarla yalanlanıyor. Dolayısıyla her şey gizli bir isteğe dönüşüyor. Çünkü komşularla sıfır sorun politikasının başarısız örneklerini oluşturan Kıbrıs'taki Türk işgali ve Kürt sorununa ek olarak Türkiye en eski dostunu, İsrail'i kaybetti. Bu da yeni düşmanlar oluşmasına yol açıyor. Bu düşmanların dişleri her ne kadar güçsüzleşmiş olsa da ısırdıklarında zehirlerini akıtmaya devam ediyorlar: Bunlar, Türklerin tahrik edici, İsrail karşıtı, affetmeyen tutucu kesimleridir.

Davutoğlu'nun, yeni-Osmanlıcılığının İncili olarak nitelendirilen "Stratejik Derinlik" isimli kitabı hakkında kaygısını dile getiren birçok kişi var. Söz konusu kitapta, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'na ait olan devletlerin, zamanı karıştırtarak yeniden birleşmesi vizyonu ifade ediliyor. İmparatorluğun halkları artık kendi kendine yeten ülkeler oldular (bazıları zengin petrol yataklarına sahip) ve Erdoğan'ın faydalanmaya çalıştığı Amerikan karşıtlığına rağmen Türklerin Osmanlı görkemini özlemiyorlar.

BYE

Haber Ara