Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Berhan Şimşek'ten küstah açıklama

ürsel Tekin'in yerine CHP İstanbul İl Başkanı olan Berhan Şimşek; çarşafın inançtan değil fakirlikten giyildiğini iddia etti.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-22 12:34:00

Berhan Şimşek'ten küstah açıklama
Gazete Vatan'a konuşan Berhan Şimşek Mesele laik-dindar meselesi değil, bal gibi dibine kadar fukaralık meselesi!” Birkaç tarikat dışında kara çarşafın bir gelenek olmadığını söyledi, konuyu yoksulluğa getirdi; “Bizim kadınlarımız kara çarşafı fukaralıktan giyer." diye konuştu.

İşte o röportaj
Berhan Şimşek, şimdilerde hummalı bir faaliyet içinde... Öylesine yoğun ki, cumartesi günü randevumuza bir saat gecikmeyle gelebildi. Gelmesine geldi, ama bir türlü sohbete başlayamadık. Telefonu susmak bilmedi, bir saat boyunca telefonda konuştu. CHP İstanbul İl Merkezi'nden zor dışarı attık kendimizi, Galata Meydanı'na... Binada sadece yoğun bir trafik yoktu, üstüne üstlük Berhan Şimşek yeni bir döneme temiz bir sayfa açarken, tertemiz bir bina istemişti. Boyacılar harıl harıl çalışıyordu içeride.
Dışarı çıktık, ama bu kez de çevremizi Berhan Şimşek'i görenler sardı. Kimisi tebrik için, kimisi fotoğraf çektirmek için, kimisi de derdini anlatmak için... Teker teker ilgilendi hepsiyle, bir saat de böyle geçti! Sonunda tenha bir sokağa daldık, Doğan Apartmanı'nın karşısındaki küçük bir kahvenin önüne oturduk. Saat 4 olmuştu. Yorgundu Şimşek, ama gözlerindeki ışıltı yerindeydi. Acımadım! Sordum da sordum...

Kemal Bey'in rüzgârı Önder Bey'in parti belleğiyle birleşti!

Önce kötü haberle başladık, 11 şehitten Kürt meselesine bağlandı konu. “Biliyorum ki dağda ölen Kürt gençlerin anaları da Öcalan'a beddua ediyor” diye girdi söze... Kürt açılımı konusunda hükümetin büyük bir hata yaptığı görüşündeydi. “Devlet adamı bir kapıyı açmadan arkasında ne olduğunu bilendir” diye başladı AK Parti'nin Kürt açılımını eleştirmeye... Devam etti; “Bu arkadaş, her kapıyı açtı. Her kapıyı açtığında da asansör boşluğuna kendisini değil, ülkeyi düşürdü...”

Açılımdan başlamıştık madem, bu kez CHP'nin 'çarşaf açılımı'nı masaya yatırdık. Selefi Gürsel Tekin'in çarşaflı hanımlara CHP rozeti takarak başlattığı o çok tartışılan açılımı... “Ben o bacımın kara çarşaf içinde yaşamasından yana değilim” diye girdi bu kez söze Şimşek. Sonra laik-dindar kutuplaşmasının yapay olduğunu vurgulamak için, “Bu ülkede 87 yıldır bir minarenin hilali düşmüş mü?” diye sordu bana... Cevabı soruda gizliydi zaten. Birkaç tarikat dışında kara çarşafın bir gelenek olmadığını söyledi, konuyu yoksulluğa getirdi; “Bizim kadınlarımız kara çarşafı fukaralıktan giyer. Kars'tan, Erzurum'dan, Bayburt'tan gelirken, pardösü alacak parası yoktur. Bir kara çarşaf alır, 10 yıl giyinir, örtünür. Bunları karıştırmayalım!”
Sonra geldi CHP'nin farkına... Ona göre CHP'ye böyle açılımlar değil, katılımlar gerekti. “Ben o bacıma sahip çıkacağım. O bacımın bir ömür fukaralığıyla en ucuzundan kara bir çarşafla örtünüp, öldüğü gün de en ucuzundan beyaz bir patiskayla gömülmemesi için siyaset yapacağım” dedi Şimşek. Sorunun temelinin yoksulluk olduğundan adı gibi emin, “Ben 11 çocuklu Bayburtlu yoksul bir ailenin çocuğuyum. Bunları bilmez miyim?” diye koydu son noktayı.

Siz hep CHP'lisiniz değil mi?

Hiç başka partim olmadı. Zikzak yok... Ben 2007 seçimlerinde İstanbul Birinci Bölge'de 13. sıraya yazıldım. Herkes şaşırdı, Türkiye şaşırdı, seçmen şaşırdı. Ama ben hiç vazgeçmedim. Birinci sıraya yazılmışım gibi canla başla çalıştım. Ben böyle CHP'liyim. Hep söylerim, eğer seçilebilir sırada olsaydım Ufuk Uras bugün parlamentoda olmazdı.

İyi de niye 13'üncü sıra? Sizin önünüzde kimler vardı?

O zaman öyle oldu. Sonra Baykal da çok üzüldü ama... Birinci sırada değerli arkadaşım İlhan Kesici vardı... Aradan iki ay geçti. Deniz Bey'le buluştuk. Çok üzgün olduğunu söyledi. Gözlerine baktığımda gerçekten böyle hissettiğini anladım. Daha sonra kurultay delegesi olmamı istedi. Son döneme kadar da Parti Meclisi'nde beraber çalıştık.

Son operasyon nasıl oldu peki?

Ben iyi bir parti örgütü üyesiyim. Eski Genel Başkan örgütümüzün çalıştığı her yere gönderirdi beni. Konferanslarda konuşurdum... Tek tek açıp sorun, bu ülkede gitmediğim bir il kaldı; Siirt. Örgütle ilişkilerim çok iyidir, halkla ilişkilerim çok iyidir. Hayatımda kalem ucu kadar leke yoktur... Herkes bilir. Ben cebim için değil, halk için siyaset yapıyorum... Aç değilim. Param var, evim var, nedir benim istediğim? Bu ülkenin huzurunu, mutluluğunu istiyorum. Bunun için de çalışıyorum. Sayın Genel Başkanımız da 23 Mayıs itibariyle hepimizin, Erdoğan'ın bile gördüğü ve dizinin titrediği büyük bir rüzgâr estirdi, büyük bir kabul gördü. Bu çok önemli. İstanbul da çok önemli. Her anlamda kültürün, sanatın, siyasetin, ekonominin başkenti. Ama birileri için çalmanın çırpmanın da başkenti. Şimdi burada bir tıkanmışlık yaşanıyordu. Kemal Bey'in o rüzgârı, Önder Bey'in o parti hafızası, belleği ile birleşti ve...

Ne ilginç bir tanım bu?

Tabii, Önder Sav partinin hafızasıdır, belleğidir. Bu belleğe sahip çıkmak gerekiyor. Belleğine sahip çıkmayanlar ne diyor? “Ben Milli Görüş gömleğini çıkardım” diyor. Ama çıkarmadığını görüyoruz.

Sonuçta sizi tercih ettiler...

Beni tanırlar. Uzlaşmacı bir tavrım vardır. Ama kararlıyımdır. Kırmadan, dökmeden, incitmeden, ayrıştırmadan, hakkını vererek çalışırım. Çalışmayı, koşmayı severim. Kemal Bey'in Türkiye'deki o rüzgârını İstanbul'da yelkenliyi limana demirlemiş bir şekilde karşılama şansımız yoktu bizim...

Kılıçdaroğlu, önünde en hızlı ceket
ilikleyeceğim kişidir

Kemal Kılıçdaroğlu ile ne zamandır tanışıyorsunuz?

Uzun zamandır. İkimiz de Parti Meclisi üyesiydik. Daha sonra MYK üyeliği ve milletvekilliği yaptık birlikte. Benim arkadaşım. Ama o gün arkadaşım bugün genel başkanım. Önünde en hızlı ceket ilikleyeceğim kişidir Kemal Bey. CHP terbiyesinde böyledir, CHP önünde ceket ilikleriz. Bugün CHP'yi temsil eden kişi de Genel Başkanımızdır.

Gürsel Tekin'le çok benziyorsunuz...

Hayır. Ben sinemacıyım. Resimleri yan yana koyup, kardeşimi oynatacak olsam düşünürüm. Benzeşmek ayrı, “Eh işte andırıyor” ayrı.

Karakter olarak benziyor musunuz peki?

Gürsel'i sadece siyasi akrabam olarak tanıyorum. Beraber oturup uzun yemekler yememişiz, sinema izlememişiz. Yani çok iyi tanımıyorum. Onun için bir şey diyemem. Ama ben zor bir karakterimdir.

Tekin'in İstanbul İl'deki kadrosunu değiştirecek misiniz?

Yorgun bir iki arkadaşımız var...


*****
Peki siz İstanbul'da Gürsel Tekin'in başlattığı bir değişim vardı, onu devam ettirecek misiniz? Mesela çarşaf açılımını?

Gürsel Tekin benim kardeşim, arkadaşım, dostum. Ama bu değişimler gazete manşetleriyle olmaz. Yaptığınız işlerin, projelerin insanların hayatına dokunması lazım. Bir şey yaparsın, günlerce konuşulur, yazılır. Ama arkanıza baktığınızda bir arpa boyu yol gidilmemiştir. Önemli olan tartışılan işler yapıp manşette kalmak mı, yoksa hayata dokunan işler yapmak mı? Çarşaf açılımında ne yaptık? Çarşaflıları partiye üye kaydettik mi, daha sonra bir çarşaflı daha geldi mi? Çarşafa rozet takmak bu işin albenisi.... CHP'ye açılım değil katılım gerek. Ben o bacımın kara çarşafın altında yaşamasından yana değilim. Kuran'da örtünün denmiş ama böyle değil. Birkaç tarikatta çarşaf vardır. Kalanı fukaralıktandır. Kars'tan, Erzurum'dan, Bayburt'tan gelirken bir pardösü alacak para mı var? Kadıncağız kara çarşafı alıyor, on yıl giyiyor. İkisini karıştırmayalım. Benim anam da başörtülüydü, bacılarımdan da örtünen var. Ama bunu simgeleştirmek yanlış.

* Yani CHP çarşafa rozet takmakla yanlış mı yaptı?

Ben o zaman da Parti Meclisi'nde fikrimi söyledim. Karşı çıkmadım ama. Böyle açılım olmaz.

Ama Gürsel Tekin de böyle tanındı...

Türkiye'de tanınmak çok kolay. Bir şey yapıyorsun tanınıyorsun tamam ama içini de doldurmalı. Ben bunu “Gürsel niye böyle yaptı?” diye söylemiyorum, içini doldurmak gerekiyordu. İşte yaşadıklarımızdan görüyoruz. Ben o bacıma sahip çıkacağım. O bacımın bir ömür fukaralığıyla en ucuzundan kara bir örtüyle örtünüp, öldüğü gün de en ucuzundan beyaz bir patiska ile gömülmemesi adına siyaset yapıyorum ben. Kadın olduğunu, anne olduğunu bilmesi için siyaset yapıyorum. Güneydoğu'da bir kadın 16 çocuk dünyaya getiriyor, ben 11 çocuklu bir ailenin çocuğuyum, onların yaşadıklarını bilmez miyim? Bunları istismar etmemeliyiz.

Vatan/netgazete
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara