Dolar

34,8810

Euro

36,6999

Altın

3.008,29

Bist

10.058,63

'Türkiye kukla olmak istemiyor'

Türkiye'nin Ortadoğu'daki Etkisinin Artması Onu AB Nezdinde Daha Cazip Hale Getiriyor...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-18 01:38:00

'Türkiye kukla olmak istemiyor'
Almanya'da yayımlanan ekonomi finans ağırlıklı Handelsblatt gazetesinin 16 Haziran 2010 tarihli sayısında, Gerd Höhler imzalı "Türkiye Kukla Olmak İstemiyor" başlıklı haberde şunlara yer verildi;

Türkiye'nin, Arap Komşularıyla Daha Fazla Yakınlaşıyor Olması, Batı'nın Güvensizliğine Neden Oluyor. Türkiye'nin Ortadoğu'daki Etkisinin Artması Onu AB Nezdinde Daha Cazip Hale Getiriyor

Türkiye, elli yılı aşkın bir süre ABD'nin müttefiki ve Batı'ın, Ortadoğu eşiğindeki en önemli kalesiydi. Ancak soğuk savaş sonrası özgürlüğüne ağırlık veren Türkiye, bu süreçte doğu ve güneyli komşularıyla giderek daha yakın ilişkiler kurmaya başladı. Bunu bir nevi normalleşme olarak da adlandırabiliriz. Çünkü Türkiye, 90 yıl önce kurulan Cumhuriyet ile birlikte neredeyse ısrarlı denebilecek boyutta batıya yönelmişti.

Şimdilerde at gözlüklerini çıkaran Türkiye ile yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğuna dâhil olan ancak ona güvenmeyen Arap ülkeleri birbirini yeniden keşfediyor. Durum böyle olunca Türkiye'nin dış politikasında da doğal olarak değişiklikler meydana geliyor. Türk parlamentosunun, 2003 yılında, ABD'ye, ikinci Körfez Savaşı sırasında Irak'a, Türkiye'nin doğusundan saldırı imkânını vermemesi, Washington için sinyal oldu. Şimdi de İsrail ile kopma noktasına gelen ilişkiler ve İran'a karşı yaptırımlara hayır: Yoksa Erdoğan Batı ile ilişkileri koparıyor mu?

Başbakan bunları, "karalama propagandası" olarak niteliyor ve AB katılımları konusunda herhangi bir değişikliğin söz konusu olmayacağını belirtiyor. Erdoğan, Türkiye'nin ekseninin kaydığını söyleyenlerin, bu ülkenin üstlendiği yeni ve çok boyutlu rolünün farkına varmadığını beliriyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de "bundan böyle kukla olmayacağız" diyor.

Türkiye'nin dış siyaset alanında sergilediği yeni özgüveni, sadece ekonomisinden kaynaklanmıyor. Sanayi ülkeleri arasında da Türkiye 17 sıraya yükseldi. Bu bağlamda Arap ülkeleriyle olan ticari ilişkilerin önemi giderek artıyor. Öyle ki bu ülkelerle yapılan ticaret geçtiğimiz beş yıl içerisinde iki kat arttı.

Türkiye'nin AB ile olan ihracatı kriz yılı 2009 da dörtte bir oranında azalırken, Suriye, Mısır, Irak ve Libya gibi ülkelere yapılan ürün satışında yüzde 80 oranında artış yaşandı. Bu nedenle olsa gerek Erdoğan şimdilerde komşu Arap ülkeleriyle daha sıkı işbirliği konusunda mutabakata varmak istiyor. "Çok boyutlu dış politikanın" yeni mimarı Ahmet Davutoğlu, Anadolu'dan Sudan'a, Boğaziçi'nden Aden Körfezi'ne kadar uzanan bir stratejik bölgenin rüyasını kuruyor.



Türkiye'nin, İran'a karşı yaptırımlara hayır oyu vermesinin arkasında da biraz bu ekonomik kaygılar yatıyor. Çünkü İran, Türkiye'ye Pertol ve Doğalgaz sevk eden ikinci önemli ülke konumunda. Türkiye'nin bu ülkeye ihracatı da 2002 yılından itibaren beş kat arttı. Mollaraın atom bombası yapmasını elbette Erdoğan da istemiyor. Ancak Erdoğan, müzakerelerin, bu zamana değin etkili olamayan yaptırımlardan, daha fazla işe yarayacağı kanaatinde. Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates, bir zamanların sadık müttefikinin şimdilerde karşı tarafa kaydığının farkında ve bundan kimin sorumlu olduğunun da farkında: Bundan Avrupa içerisinde, Türkiye'nin AB üyeliğine sırt çevirenler sorumlu.

Bu argümana bir şey söylenemez. Gerçektende başlangıçta coşkuyla karşılanan AB üyeliği ağır ilerleyen müzakerelerle yerini hayal kırklığına bıraktı. Bu nedenle olsa gerek Türkiye, şimdilerde daha fazla Arap dünyasına yöneliyor. Bu, onun AB perspektifiyle çelişmemeli. Eski Dünya Bankası yöneticisi ve Ekonomi Bakan Kemal Derviş, Türkiye'nin Ortadoğu'da artan şöhretini, özellikle AB adaylığına ve Avrupai değerleri yaşama geçirmek istemesine borçlu olduğu tezini ileri sürüyor.

Sokak, Erdağan'ın Filistin sorununu sahiplenmesini alkışlaya dursun. Arap dünyasının önde gelen ekonomistleri, Türkiye'ye, özellikle de ekonomik yükselişi ve Müslüman toplumların da demokratik yollarla yönetilebileceğine iyi bir model teşkil etmesi nedeniyle özeniyor.

Türkiye'nin, Ortadoğu ülkelerine olan bağlarının AB'ye katacağı zenginliğinin yanı sıra, az önce değinilen nedenlerle de Avrupa, Türkiye'yi dışlamamalı, hatta yeni müzakere başlıkları açmak suretiyle tıkanan katılım müzakerelerinin de önünü açmak suretiyle onu desteklemeli. Batı'nın Türkiye'yi kaybetmemesi, AB'nin elinde.

BYEGM
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara