Genelkurmay: Terörün stratejisi uzaktan vurmak
İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, tüm dünyada olduğu son dönemlerde terörün Türkiye gündeminde de önemli yer işgal ettiğini belirtti.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-18 14:43:00
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tümgeneral Kır, terörle mücadelenin çok zor bir mücadele şekli olduğunu, sabır, metanet, tecrübe, dayanışma ve her şeyden önemlisi kararlılık istediğini söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri Terörle Mücadele ve Mükemmeliyet Merkezi'nin yayımladığı 01-31 Mayıs 2010 dönemini kapsayan aylık terör raporunda, tüm dünyada toplam 850 terör olayının meydana geldiğini ve bu raporda bin 305 kişinin yaşamını yitirdiğinin yer aldığını belirten Kır, ''Tüm dünyada olduğu gibi terör ülkemizin gündeminde de önemli yer işgal etmektedir. Son dönemde terör olaylarında artış olduğu gözlenmektedir'' dedi.
Kır, son 4 ayla ilgili verileri değerlendirerek, şunları kaydetti:
''Bu dönemin en belirgin olaylarından birisi 20 Mayıs 2010 tarihinde, istihbarat kaynakları tarafından büyük bir grubun Irak'ın kuzeyinden yurt içine doğru hareket halinde olduğu ve sınıra yakın bir karakol ya da üs bölgesine saldırıda bulunacağı bilgisi üzerine Hakurk bölgesinde icra edilen hava harekatıdır. Bu olayda öncelikle alınan istihbarat uygun bir şekilde değerlendirilmiş ve yapılan hava operasyonu ile bölücü terör örgütüne büyük kayıplar verdirilmiştir. Elde edilen bilgilerden bölücü terör örgütünün bu operasyonda 100'ün üzerinde kayıp verdiği anlaşılmıştır. Mart ayı başından bugüne kadar geçen 3,5 aylık süre içerisinde sağ olarak ele geçen teröristler hariç olmak üzere toplam 30 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Yine bu dönemde Hakurk bölgesinde icra edilen hava harekatı neticesinde de terör örgütünün kayıplarının 100'ün üzerinde olduğu dikkate alınırsa, örgütün bu dönemde de verdiği kayıp sayısının 130 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Son günlerde basında yer alan bazı haberler de bu sonucu teyit etmektedir.''
Kır, aynı süre zarfında, toplam 43 personelin şehit olduğunu, ayrıca bu dönemde teslim olan terörist sayısının da 60 olduğunu bildirdi.
Kır, bu dönemde 45 adet el yapımı mayın ve el yapımı patlayıcı (EYP/EYM) kullanma, 31 adet taciz ve 17 adet silahlı saldırı olmak üzere toplam 93 terör olayı meydana geldiğini de belirtti.
Terör örgütünün kendine göre sözde ''eylemsizlik süreci'' olarak isimlendirdiği 01 Haziran 2010 tarihine kadarki dönemde, eylem profilini düşük tuttuğunu kamuoyuna göstermeye çalıştığını anlatan Kır, terör örgütünün daha çok EYP/EYM tipi, riski az eylemleri ön plana çıkardığını kaydetti.
Terör örgütünün 1 Haziran 2010 tarihinden itibaren Güneydoğu dışındaki bölgelere de eylemlerini yayma girişimi gayreti içine girdiğini kaydeden Kır, ''Ancak, uzun süre hareketsiz kalan teröristler gevşeme ve dağınıklık göstermiş, örgütten kaçışlarda artış meydana gelmesi ve özellikle kendilerini muhatap olarak kabul ettirme isteklerine dayanarak 1 Haziran 2010 tarihinden itibaren eylemlerini artırarak, Güneydoğu dışındaki bölgelere de yayma gayreti içine girmiştir'' dedi.
Örgütün yeni dönemde izlediği strateji hakkında da açıklamalarda bulunan Kır, şöyle konuştu:
''Bu süreçte, bölücü terör örgütünün 4-5 kişilik küçük gruplar halinde, riski az, nispeten kolay hedeflere saldırılar düzenlediği, EYP/EYM'leri yoğun olarak kullandığı ve uzaktan taciz eylemlerine ağırlık verdiği görülmektedir. Kalabalık gruplar yerine, küçük gruplarla ve daha geniş bir bölgede hareket etme düşüncesinin temelinde, yok olmama ve varlığını devam ettirebilme endişesi yatmaktadır. Bölücü terör örgütünün bu dönemdeki amacına, silahlı eylem ve terör faaliyetlerini Türkiye'nin geneline yaymak, ülkenin tamamının güvensiz olduğu algısını yaratmak, eylem ve saldırıları ile toplumu etnik temele dayalı çatışma ve kaos ortamına sürüklemek olduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede bölücü terör örgütü, güvenlik güçlerini ve sivil halkı hedef alan silahlı eylemler ve halkı provoke edici faaliyetlerle, yaşanan süreci doğrudan etkileme gücü olduğunu kamuoyuna göstermeye ve kendisinin muhatap alınmasının gerektiği mesajını vermeye çalıştığı gözlemlenmektedir.
Bölücü terör örgütünün kamuoyu ve tabanı üzerinde yeterli etkiyi sağladığını, süreci kontrol ettiğini ve inisiyatifin kendisinde olduğu imajını oluşturduğunu değerlendirdiği ana kadar, eylemlerini artırarak devam ettirmeye çalışacağı kıymetlendirilmektedir.''
***
Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, ''26 Nisan 2010 tarihinde Giresun Dereli'de 1 astsubayımızın şehit olduğu, 2 askerimiz ile 1 vatandaşımızın yaralandığı terör eylemini gerçekleştiren terörist grup ile dün akşam Gümüşhane Kelkit kırsalında sağlanan temas sonucunda şu an itibariyle 1 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Operasyon halen devam etmektedir'' dedi.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahında yapılan basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tümgeneral Kır, terörle mücadeleyi daha iyi anlayabilmek için terörle mücadelenin doğasını da anlamak gerektiğini söyledi.
Teröristlerle girilen çatışmanın ilk başlangıcının her zaman belirli riskler taşıdığına dikkati çeken Kır, ''Keskin nişancılar tarafından yapılan uzak mesafeli atışlar, bin metre civarında, ciddi tehlikedir. El yapımı patlayıcılar, alınan bütün tedbirlere rağmen, terörle mücadelede en büyük tehlikeyi oluşturmaya devam etmektedir. Diğer taraftan, terörle mücadele ortamında, 'hukuki zemin' içinde kalarak teröristle mücadele eden devletin güvenlik güçlerinin, eylemlerinin tamamını, insan hakları ve hukuk dışı bir zeminde yapan, varlığını şiddet, terör ve korkudan alan bölücü terör örgütü ile mücadele ettiği gerçeği de gözardı edilmemelidir'' dedi.
Terörle mücadelede diğer bir güçlüğün ise güvenlik güçlerinin vatandaş ile teröristi birbirinden ayırarak, masum insanlara zarar vermeden bu mücadeleyi sabırla ve hassasiyetle sürdürme zorunluluğu olduğunu anımsatan Kır, şöyle konuştu:
''Bunun kolay bir mücadele olmadığı hepimizce bilinmektedir. Günümüzde, bölücü terör örgütü mensupları, zaman zaman halka yakın konumlanarak ve hatta içinde yaşayarak faaliyette bulunabilmektedir. Bugüne kadar, güvenlik güçleri teröristle masum vatandaşı ayırt etmede azami dikkat ve gayreti göstermiş ve bundan sonrada göstermeye devam edecektir. İcra edilen sınır ötesi hava harekatında da sivillerin zarar görmemesi için aynı hassasiyet hep gösterilmektedir. Bu bağlamda, teröristle mücadele eden güvenlik güçleri mensupları hakkında, zaman zaman, haksız ithamlarda bulunulmakta, karalanmakta ve güvenlik güçleri yıldırılmaya ve moral değerleri üzerinde menfi etki yaratılmaya çalışılmaktadır. Bölücü terör örgütü, bir taraftan terör eylemleri yaparken, diğer taraftan da bu eylemlerle halkı etkileyerek taraftar kitlesini artırmaya gayret etmektedir. Bu maksatla, işbirlikçi ve sempatizanlarından yararlanmakta ve halkı sürekli olarak kışkırtmakta tehdit ve zor kullanarak eylemlerine ortak etmeye çalışmaktadırlar. Tüm bu olumsuzluklara karşılık vatandaşlarımızın güvenlik güçlerine verdiği destek ve yardımların artarak devam ettiğinin de altını çizmek istiyorum.''
Geçici ve gönüllü köy korucularının terörle mücadelede kahramanca yer aldığını ifade eden Kır, şöyle devam etti:
''Son zamanlarda bölücü terör örgütünün ve yandaşlarının terörle mücadelede kahramanca yer alan ve çok sayıda şehit veren Geçici ve Gönüllü Köy Korucularıyla ilgili yoğun bir menfi propaganda yaptıkları görülmektedir. Daima bölge halkının yanında yer alan Geçici ve Gönüllü Köy Korucuları tüm güvenlik mensupları gibi bölücü terör örgütüyle mücadelede kendilerine verilen her türlü görevi canları pahasına yerine getirmektedirler. Korucularımızın terörle mücadeledeki fedakarlık ve destekleri her türlü takdirin üzerindedir. Nitekim, dün gece Aktütün kuzeyinde Konur köyünde geçici köy korucularımız, teröristlerle çatışmaya girmiş ve 1 şehit vermiştir. Ayrıca, 3 geçici köy korucumuz da yaralanmıştır. Şehidimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.''
Toplumda yaratılan ''şiddet algısı'', kargaşa, kaos ve korkunun, terör örgütü için esas yaşam kaynağını oluşturduğunu anlatan Kır, ''İşte bu noktada, devletin güvenlik güçleri, bölücü terör örgütünün bu maksadına engel olmak için operasyonlar yapmaktadır. 'Şiddet algısı'nın toplumun huzurunu bozan, toplumu korku ve endişeye sevk eden en önemli olgu olduğu gerçektir. Devletin güvenlik güçlerinin büyük bir özveri ve fedakarlıkla, yıllarca, binlerce şehit verme pahasına yürüttüğü mücadelenin nedeni, bölücü terör örgütünün bu amacına ulaşmasını engellemektir'' dedi.
Devletin bu noktada sadece kendisine ait olan meşru fiziksel güç kullanma yetkisini kullandığını belirten Kır, ''Diğer bir ifadeyle, huzur ve güvenliğin tesisi için ne gerekiyorsa onu yapar. Bu, devletin en temel görevidir ve Türk Silahlı Kuvvetleri de bu görevi yasal çerçevede yerine getirmektedir. Bu mücadelede esas olan, bölücü terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar mücadeleye sabır ve kararlılıkla devam ederek bölücü terör örgütünün umutlarının tüketilmesidir'' diye konuştu.
Terör örgütünün en fazla çekindiği hususun örgütten kaçışlar olduğuna dikkati çeken Kır, 2009 yılında terör örgütünden kaçan terörist miktarının 545 olduğunun tespit edildiğini, 2010 yılının ilk beş ayı içinde ise şu ana kadar 148 teröristin örgütten kaçtığının belirlendiğini bildirdi.
İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, ''Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türk Milletinin Türk Silahlı Kuvvetlerine verdiği desteği, terörle mücadelede bir kuvvet çarpanı olarak 'moral değerlerin' en önemli kaynağı olarak görmektedir'' dedi.
Tümgeneral Kır, Genelkurmay Başkanlığı Karargahında yapılan basın bilgilendirme toplantısındaki konuşmasında, teslim olan ve yakalanan bölücü terör örgütü mensuplarının, örgütten ayrılma nedenleri hakkında bilgiler verdi.
Teslim olan ve yakalanan bölücü terör örgütü mensuplarıyla görüşmeler yapıldığını belirten Kır, ''Yapılan görüşmelerde, bölücü terör örgütünden ayrılma nedeni olarak, yapılan operasyonlar, hava harekâtı ve topçu atışları neticesinde her an öldürülme korkusu, başta anne ve kardeş olmak üzere aile özlemi ve ailelerin terör örgütünden ayrılma konusundaki telkinleri, kendilerine verilen sözler ve beklentilerin gerçekleşmediğinin görülmesi, gelecek kaygısı ve belirsizlik ortamı, arazi ve hava şartlarından kaynaklanan ikmal, iaşe ve barınma güçlükleri, örgüt içi gruplaşma ve iç hesaplaşmalar sonucu bir gün infaz edileceği endişesi, evlenme ve yuva kurma özlemi gibi hususların ön plana çıktığı görülmektedir'' dedi.
TSK'nın, bölücü terör örgütünün güvenlik güçlerine yaptığı her saldırı sonrası, eylemin faillerini yakalama konusunda ısrarla ve kararlılıkla hareket ettiğini anlatan Kır, şöyle konuştu:
''Bu mücadeledeki kararlığımıza örnek olarak 30 Nisan 2010 tarihinde, Tunceli-Nazimiye, Sarıyayla Jandarma Karakoluna yapılan saldırıya katılan bölücü terör örgütü mensubundan 4'ü 26 Mayıs 2010 tarihinde, Tunceli-Pülümür-Kızılmescit-Göl Mezrası bölgesindeki operasyonda etkisiz hale getirilmiştir. Etkisiz hale getirilen bölücü terör örgütü mensuplarının silahlarının Sarıyayla Karakolu saldırısında kullanıldığı ve bu silahlardan birisinin de karakol komutanını şehit eden silah olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, gelen bilgilerden, karakola saldırı esnasında bölücü terör örgütü mensuplarında çok sayıda yaralı olduğu, bu sebeple saldırıyı kesip geri çekilmek zorunda kaldıkları ve yaralılardan ikisinin öldüğü ve bu durumun bölücü terör örgütü mensupları üzerinde büyük bir moral çöküntüsü yarattığı tespit edilmiştir.
11 Haziran 2010 tarihinde, Hakkari'nin Şemdinli İlçesinde, dağlık arazi kesiminde, güvenlik güçlerince icra edilen faaliyet esnasında, bölücü terör örgütü tarafından uzaktan açılan ateş sonucu 1 astsubayımızın şehit, 1 subayımızın yaralandığı olayla ilgili olarak güvenlik güçlerinin ısrarla takibi sonucu, bölücü terör örgütü mensuplarıyla tekrar sağlanan temasta, 1 terörist silah ve teçhizatıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir.''
16 Haziran 2010 tarihinde de Şırnak'ın Uludere ilçesi güneyinde, Türkiye-Irak sınırında sınır güvenliğini sağlamakla görevli bir üs bölgesine teröristlerce saldırı teşebbüsünde bulunulduğunu anımsatan Kır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu saldırıda bir uzman çavuşumuz şehit olmuş, çatışmanın devamında, teröristlerin Kuzey Irak bölgesine kaçmaya başlaması üzerine üç komando bölüğü ve bir özel kuvvetler taburu ile teröristler takip edilmiş ve sınır ile yaklaşık 2-3 kilometre derinlikte teröristlerle çatışmalar yaşanmıştır. Bu harekatla koordineli olarak, daha derinlikte tespit edilen teröristler ile havan ve doçka uçaksavar mevzilerine de hava harekatı düzenlenmiştir. Hava harekatı neticesinde hedeflerin isabetle vurulduğu görülmüştür. Bu olayda 5 teröristin etkisiz hale getirildiği tespit edilmiştir. Ancak, olay sonrası teröristlerin kendi aralarında yapmış olduğu konuşmalar, teröristlerin kayıplarının daha fazla olduğunu, 20 civarında olduğunu göstermektedir. Bölücü terör örgütünün sözde Karadeniz açılımı çerçevesinde bazı terörist grupları eylemlerde bulunmak üzere bölgeye gönderdiği bilinmektedir. Alınan tedbirler kapsamında, bölgeye Jandarma Özel Harekat birlikleri sevk edilmiştir.
Bu birliklerin ısrarlı takipleri sonucu 26 Nisan 2010 tarihinde Giresun Derelide 1 astsubayımızın şehit olduğu, 2 askerimiz ile 1 vatandaşımızın yaralandığı terör eylemini gerçekleştiren terörist grup ile dün akşam Gümüşhane Kelkit kırsalında sağlanan temas sonucunda şu an itibariyle 1 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Operasyon halen devam etmektedir.''
TSK'nın, Türk milletinin TSK'ya verdiği desteği, terörle mücadelede bir kuvvet çarpanı olarak ''moral değerlerin'' en önemli kaynağı olarak gördüğünü ifade eden Kır, ''Türk ordusu için yüce milletimizin verdiği manevi destek, yürütülen mücadelede bizlere verilen en önemli katkıdır. Özellikle yürütülen bu mücadelede en değerli varlığı olan evladını kaybeden anne ve babaların acısını bizler de yüreklerimizde hissediyoruz. Onların tarifi imkansız bu büyük acı karşısında gösterdikleri metanet ve onurlu duruş, bizlerin mücadele azmini daha da artırmaktadır. Bugüne kadar yürütülen bu mücadelede verilen şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yad ediyor, bu mücadelede TSK'nın yanında yer alan, her türlü desteği esirgemeyen kadirşinas halkımıza şükranlarımızı sunuyoruz'' dedi.
SORULAR-
Bilgilendirmenin ardından Tümgeneral Kır ile Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kır, ''Şırnak Uludere bölgesindeki çatışma sonrası yapılan ve hava harekatı ve operasyon faaliyetleri sonrası birliklerimiz çekildi mi?'' şeklindeki bir soruya, ''O gün akşam itibariyle birliklerimiz, takvim metni içinde de ifade edilen çerçevede görevlerini yapıp, tekrar sınır bölgesindeki üs bölgelerine dönmüşlerdir'' dedi.
Güler ise ''artan terör olaylarının arkasında bir ülkenin bulunduğu ima edildi sürekli olarak, yapılan araştırmalarda böyle bir olguya rastlandı mı?'' şeklindeki bir soruyu, ''bu tür haberler ve TSK'yı bu konunun içine çeken değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır'' yanıtını verdi.
Güler, ABD ile istihbarat paylaşımı yönünde bir sıkıntı bulunup bulunmadığı yönündeki bir soruyu ise ''ABD askeri makamları ile yürütülmekte olan istihbarat paylaşımı mekanizması gayet başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bu konuda herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir'' şeklinde yanıtladı.
Güler, ''Son sınır ötesi operasyonda, Irak yönetiminden istihbarat veya farklı bir destek alındı mı, bir işbirliği söz konusu mu?'' yönündeki soru karşısında da ''İlgili ülkelerle gerekli koordineler yapılmaktadır, bölücü terörle mücadele tamamen yasal mevzuat çerçevesinde yürütülmekte ve her seferinde tüm ilgili birimlere gerekli bilgiler verilmektedir'' dedi.
Güler, terör örgütüne yönelik desteğin kesilmesi yönünde neler yapılabileceği yönündeki sorulara ise ''Bildiğiniz gibi TSK olarak terörle mücadele etmekteyiz, Görevimiz, teröristlerin aranıp bulunup etkisiz hale getirilmesidir. Her zaman ifade ettiğimiz gibi terörle mücadele, devlet tarafından ve topyekun şekilde devam ederken, diğer alanlarda da yani ekonomik, sosyo-kültürel propaganda ve uluslararası alanlarda birbiri ile paralel ve koordineli olarak yürütülen faaliyetlerdir'' diye konuştu.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara