Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Öğütçü: Vicdan azabı çekecekler

"Kafes Eylem Planı" davasının tutuksuz sanığı eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, "Sözde 'Kafes' eylem planı, 'Ergenekon' kazanının içine atılmaya yönelik yazılmış bir iddianamedir" dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-17 19:36:00

Öğütçü: Vicdan azabı çekecekler
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Öğütçü, Poyrazköy'deki bir araziye gömülen mühimmatlarla ilgili gönderilen imzasız ihbar mektuplarına işaret etti.

İhbar mektuplarını gönderenler için, "Bu köstebekler içimizdeki kollar. Benim bütün amacım, bu kolları bulmak. 2 sene bunun için uğraştım" diye konuşan Öğütçü, kendisi hakkında suç olabilecek delillerin elde edilmeye çalışıldığını ve mektuplarda pırıl pırıl, askeri şuraya girecek kurmay albaya iftira atıldığın ı savundu.

Eylem planlarına zamansız konulan ögelerin 'Kafes' ve 'Balyoz' planının ne halde olduğunu ortaya koyduğunu belirten Öğütçü, "Karargahta kasaları olan kurmay başkanlarının, buzdolabı arkasına, çelik dolapların arasına, camlı kütüphanelerin içine mektup, USB saklamalarını hangi akıl ve mantıkla izah edebilirsiniz? Bunların elinde kozmik oda, binlerce dolap var. Mantıklı mı bu?" dedi.

"Sözde 'Kafes' eylem planı, 'Ergenekon' kazanının içine atılmaya y önelik yazılmış bir iddianamedir" diyen Öğütçü, bu iddianameyi yazan savcıların kamuoyunu yönlendirme çabası içinde olduklarını düşündüğünü söyledi.

Öğütçü, planın hangi amaç doğrultusunda oluşturulduğunu görmek için iddianamenin eklerine bakmak gerektiğini ve 3 nolu DVD'de bulunduğu iddia edilen sözde eylem planının azınlıklarla irtibatlandırılması için Agos Gazetesinin abonelerinin listesinin özellikle DVD'ye eklendiğini iddia etti.

Eylem planında ismi geçen şahıs ve ailelerinin mağdur edildiğini ifade eden Öğütçü, "Bu tertibi yapanların Müslümanlıkla alakaları yok. Bunlar M üslüman olamazlar. Türkiye'nin ilerlemesini istemeyen odakların senaryoları. 1919 ile 1922 yazılıyorsa, tarih bu dönemi de yazacaktır, göreceksiniz" dedi.

Azınlık okullarına ve gayrimüslimlere tehdit mektupları gönderdiğ i söylenen Temel Malatyalı adlı kişinin, emniyetin araştırmasına rağmen ismi ve adresine rastlanmadığını hatırlatan Öğütçü, ele geçirilen 3 nolu DVD'de zaman ve mantık hataları bulunduğunu öne sürdü.

İlk kez "Kafes Eylem Planı" ismini 29 Mayıs 2009'da Sarıyer Orduevi'nde öğrendiğini ve emri üzerine ihbar mektuplarının kendisine gönderildiğini belirten Öğütçü, "Başbakan'ın sözde Kafes Eylem Planı hakkında açıklama yapmasının, şurada emekli edilmemde etkili olduğunu düşünüyorum" dedi.
Kendisinin emekli edilmesine en çok 'Şurada Amiral Battı' manşeti atan gazetenin sevinmiş olabileceğini ifade eden Öğütçü, "Bu manşetin utancı bana ait olmamıştır, olmayacaktır. Bu manşetin atılmasına sebep olanlar, vicdan azabını ömür boyunca yaşayacaklardır" diye konuştu.

Kafes Eylem Planı'nın sivil uzmanlar tarafından hazırlanıp, emekli ve görevdeki bazı askerler tarafından askeri literatüre uygun hale getirilmeye çalışıldığını savunan Öğütçü, Hrant Dink, Rahip Santoro ve Zirve Yayınevi cinayetlerinin yüz kızartıcı cinayetler olduğunu ve bu olayların faillerinin belli olduğunu söyledi.

"Bu cinayetlere en çok üzülen benim" diyen Öğütçü, bu olaylarla irtibatlandırılmaya çalışıldığını iddia etti.
TSK'da askerlerin politik kimlikleri olmadığını, Alevi, Sünni, gayrimüslim olsun tüm vatandaşları eşit vatandaşlar olarak gördüklerini belirten Öğütçü, söz konusu planın, azınlıkların TSK'ya olan güvenini azaltmak için yapıldığını öne sürdü.

Öğütçü, "1915 Ermeni tehcirini de buraya koymamışlar şükür" dedi.

Askeri olarak kendilerinin, "Türkiye'de yaşayan azınlıklar" terimini kullandıkları ve "gayrimüslim" demediklerini söyleyen Öğütçü, sözde eylem planını ilk kez bir gazetede okuduğunu ve bu planı gazeteye sızdıran her kimse takip edilerek ortaya çıkarılmasını talep ettiğini ifade etti.

Öğütçü, "Dava konusu suçlamalarla ilgili herhangi bir ilgim, bilgim, dahlim olmadığından beraatıma karar verilmesini talep ediyorum. Levent Bektaş'ın el konulan malzemelerinin 22 Nisan 2009'dan itibaren 23-24 Mayıs 2009 tarihinde gönderilen ihbar mektuplarına kadar olan safahatının incelenmesini, bahse konu sözde planı ve tertipleri hazırlayan, ihbar mektuplarını yazanların tespit edilmesini ve bunlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum" diye konuştu.

Savunmasını tamamlayan Öğütçü'ye, müdahil avukatlarından Fethiye Çetin, "Ben zaten bu olayları ortaya çıkarmak için çalıştım. 9 soruşturma açtım, ancak kendim sanık oldum' dediniz. Çalışmalarınız sırasında neler tespit ettiniz?" sorusunu yöneltti.

Öğütçü de "İçimizde köstebek yakaladım, ancak delil bulamadı m. Sadece askeri savcılıkla çalışırsanız bulamazsınız. Ben en çok o cephaneyi kimin koyduğunu bulmaya çalıştım. Üşenmedim, o gün görev yapan 203 kişinin parmak izini aldım. Emniyetten aldığım parmak izleriyle karşılaştırdım. Hiçbirini bulamadım. Gömülen silahların hiç birisi bize ait değil. Bu doğrultuda raporları da sundum" diye konuştu.

Avukat Çetin'in, "Siz, Cengiz Can Eroğlu ve Ahmet Şafak Serpil hakkında neden dava açtınız?" şeklindeki sorusu üzerine de Öğütçü, eşinin, Deniz Kuvvetlerinin töreninde bulunduğu sırada döpiyes kıyafetle çekilen bir fotoğrafının oluşturulan CD'ye dahil edildiğini, köstebeklerin protokollerden resim alıp CD oluşturduklarını belirterek, "Bunların amacı zaten belli. Mahkemeye vermemin sebebi de kimin düzenlediğinin bulunmasını sağlamaktı. Sanırı m beraat etmişler" dedi.

Bir müdahil avukatının, "Ele geçirilen patlayıcı maddelerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca imha edildiğini söylediniz. Neye göre imha edildi?" şeklindeki sorusuna da Öğütçü, "Rutin bir işlemdir bu. Biz denizde de mayın bulup patlatıyoruz" yanıtını verdi.

Öğütçü, "Soruşturma neden geç başladı?" sorusuna karşılık da tüm bilgileri sağlayıp 31 Martta dava açtığını ifade etti.

Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'ın "İfadenizde 3. güç ve köstebekten bahsettiniz. Köstebeğin tarifini yapar mısınız?" sorusu üzerine de Öğütçü, "Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içine sızmış ve 3. güce hizmet eden şahıslar" dedi.

Savcı Saraç'ın, "Sırları dışarı taşımak mı, olayları olduğu gibi taşımak mı köstebeklik?" sorusuna karşılık da Öğütçü, "Olayları olduğu gibi aktarabilir. Ama bazı olaylar gizlidir. Bunları dışarıya taşırsanız suç işlersiniz.
Olayları saptırarak kendinize göre yönlendirirseniz, dışarıya taşırsanız bu da köstebekliktir" diye konuştu.

Üye Hakim Mehmet Karababa'nın, "Denizaltıda patlayıcı madde bulununca adli makamlara neden bilgi vermediniz?" sorusuna da Öğütçü, "Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bana 'bildir' deseydi, bildirirdim" dedi.

Öğütçü, Karababa'nın, "Orası sivillere açık bir yer. Dolayı sıyla sivil savcılara bilgi vermeniz gerekmez miydi?" şeklindeki sorusuna karşılık da "Denizaltı bizim görev alanımızda hala. Biz sadece sergi için onlara verdik" ifadesini kullandı.

AA
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara