'Rahman olan Allah Erdoğan'ı korusun'
Katar'da neşredilen el Vatan gazetesinde yayımlanan makalede, "Arap ve İslam dünyasına hoşgeldin Türkiye" başlığı kulllanıldı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-16 13:01:00
Biz bugün Türk zamanındayız ve bütün Arap dünyası Türk rolünün şimdiki aşamasından geçiyor (Türk istilası). Arap halkı, Türk bayrakları ve Erdoğan'ın fotoğraflarını taşıyarak ve "Rahman olan Allah Erdoğan'ı korusun" sloganları atarak sokaklara döküldü. Ayrıca bazı Arap ebeveynleri, yeni doğan bebeklerinin ismini Erdoğan koyma fırsatını kaçırmadı. Arap dünyasında Türk rolü, en bariz şekilde görülüyor ve İran'ın rolünün tam tersine Türkiye'nin bu rolü, bütün Araplar (halkları ve hükûmetleri) tarafından saygıyla karşılanıyor.
Türkiye'nin rolü, Arap dünyasında hoş karşılanıyor çünkü bir çıkar peşinde değil. Ancak İran'ın rolü ve amaçları çok beli, bütün yaptıkları sadece ve sadece kendi çıkarlarına hizmet etmektedir.
Arap halkı, Türkiye'ye hayranlık duyuyor bu nedenle birçok Arap ailesi yaz tatilini Türkiye'de geçirmeye başladı.
Türkiye, Arapların kalplerini nasıl kazandı ve Arap dünyasını nasıl istila etti?
Türkiye, istilayı önce yumuşak yolla (sanatla) başlattı ve bu yolla Arap kanalarını Türk dizileriyle istila etti ve bu diziler Suriye şivesiyle Arap seyircisinin karşına çıktı. Türkiye Cumhurbaşkanının dediği gibi "Suriye, Türkiye'nin Arap dünyasına giriş kapısıdır." ve gerçekten de Suriye, Arap-Türk ilişkilerinde önemli bir rol sahibidir.
Bu çerçevede Başbakan Erdoğan, "Biz, bu tür dizileri destekliyoruz. Çünkü bu diziler iki halkı birbirine yaklaştırıyor." dedi.
Ancak Türkiye, sanat istilasıyla kalmadı, büyük istila taarruzuna geçti (siyasî ve iktisadî). Bu sayede bütün Arap halkının kalbini fethetti ve desteklerini arkasına almayı başardı. Bu da iki yolla tecelli etti, Arapların hayati önem taşıyan iki dosyasını ele aldı, İran'ın nükleer programı ve Filistin meselesi.
Birinci dosyada Başbakan Erdoğan, kimsenin başaramadığını başardı, İran'a yaptığı sürpriz bir ziyaretle Tahran'ı, nükleer takasa ikna etti ve anlaşma imzalattı. Güvenlik Konseyi, bu anlaşmadan sonra İran'a yaptırım kararı aldı ancak bu, Türkiye'nin yaptığı işin önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü Tahran anlaşması olmasaydı İran, daha büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirdi.
İkinci konuya (Filistin meselesi) gelince Türkiye, yeni dış politikası sayesinde, iki yönden harekete geçti: Birincisi, Gazze kuşatmasını kırmaya çalıştı, ikincisi Hamas ile Fetih'i barıştırmaya gayret etti. Başka bir ifadeyle Ankara, Gazze kuşatmasını bitirmeye ve Filistinliler arasında iç barışı sağlamaya çalıştı.
Şüphesiz Türkiye'nin bu iki konuda Başarlı olması, bölgenin rakipsiz gücü hâline gelmesini sağlayacak. Ayrıca Türkiye'nin AB üyeliği yolunda çok önemli bir adım olacak.
Türkiye'nin bu istilasından en çok faydalanan biz olacağız. Çünkü bizim yılardır yapamadığımızı Türkiye yapmış olacak ayrıca Türklerle iyi ilişkiler içinde olmamız, Avrupa ile ilişkilerimizin iyi olması anlamına gelir.
Son olarak "İstanbul anlaşmasına" değinmek istiyorum. Bu anlaşma, hem Türk hem de Arap halkı için ve en önemlisi bölge için çok mühim bir adım. Bu anlaşma sayesinde Türkiye, Ürdün, Suriye ve Lübnan İş Birliği Konseyi kurulması kararı alındı ve bu vesileyle dört ülke vize uygulamasını kaldırdı ve iktisadi alanda bölge ve bu ülkeler açısından iyi bir adım atıldı.
BYEGM
SON VİDEO HABER
Haber Ara