İsrail'in kınanması ABD ile ilişkileri gerdi
İsrail’in Gazze yardım konvoyuna yaptığı ölümcül saldırının tüm dünyada kınanması, Obama yönetiminin Kudüs’le olan gergin ilişkileri iyileştirme çabalarını karmaşık hale getiriyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-16 17:57:00
Olayın zamanlaması İsrail ve ABD için gerçekten çok kötü oldu. Başbakan Benyamin Netanyahu ve Başkan Obama’nın Salı günü Washington’da “öp de barışalım” oturumunun bir parçası olarak buluşması planlanmıştı. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler ilerleyen haftalarda İran’la ilgili son müzakereleri başlatmak üzereydi.
Şu anda Beyaz Saray müzakereleri durdu, İsrail’in eylemleri Pazartesi günü acil bir BM Güvenlik Konseyi toplantısının konusu oldu. Yönetim İsrail’in diplomatik yalnızlığı derinleştikçe artan zorlukta bir dengeleme süreciyle karşı karşıya.
Avrupalı, Arap ve BM’den yetkililerin etkili söylemlerinin –ve Atina’dan Bağdat’a bir anda düzenlenen gösterilerin- aksine Pazartesi günkü saldırıya Beyaz Saray, yalnızca Netanyahu’yu telefonla arayarak cevap verdi; bu konuşmada İsrail başbakanı Obama’ya “can kaybından dolayı büyük üzüntü duyduğunu” ve “bu sabahki trajik olaylar çerçevesinde gerçekleri öğrenmenin önemi”ni ifade etti.
Saatler sonra Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayınlayarak ABD’nin “Gazze’de acı çeken sivillerle derinden alakadar olduğunu” ve “Gazze’ye günlük olarak girişine izin verilen malzemelerin çeşidini ve miktarını arttırmaya yönelik İsraillilerle temas kurmaya devam edeceği” belirtildi.
Pazartesi günkü olaydan önce de İsrail diplomasisi sallantıdaydı. Hükümetin, Filistinli bir militanın Dubai’de öldürülmesinde sahte pasaport kullanmakla suçlanmasından sonra Mart ayında İngiltere bir İsrailli diplomatı sınırdışı etti. Geçtiğimiz hafta aynısını Avustralya yaptı.
Son taşkınlık -İsrail’le uzun süredir yakın bağlara sahip Müslüman bir devlet olan- Türkiye ile İsrail ilişkilerinde tamiri mümkün olmayacak zarara neden olmuş olabilir; çünkü gemidekilerin çoğu Türk’tü. Türkiye Dışişleri Bakanı BM Güvenlik Konseyi’nin acilen İsrail’in saldırısını kınamasını ve onun sorumlu tutularak resmi bir soruşturma başlatılmasını istedi.
ABD Türk Büyükelçisi Namık Tan, bir röportajda “Bu, İsrail-Türkiye ilişkilerine büyük zarar vermiştir; bundan son derece üzüntü duydum” dedi. 2007-2009 yılları arasında İsrail Büyükelçiliği yapan Tan, yardım filosu olayı uluslar arası sularda gerçekleştiği ve insani amaçlarla hareket eden sivilleri kapsadığı için İsrail’in eylemlerinin tüm dünya tarafından kınanması gerektiğini söyledi. Tan, Obama yönetiminin ilk açıklamasının yetersiz olduğunu söyledi ve ekledi; “Bundan daha güçlü bir tepki bekliyorduk”.
Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton ile İran’ı konuşmak üzere Salı günü Washington’da olacak, ancak Türkiye’nin Gazze konusunda gösterdiği kızgınlık gündemin başını çekecek.
Şu anda Washington’da New America Foundation’da bulunan eski bir İsrail arabulucusu olan Daniel Levy, bunun İsrail’in kendisine verdiği ilk zarar olmadığını belirtti ve; “İsrail, sürekli, dünyanın gözünün İran’ın üzerinde olmasını istiyor fakat sonra herkesin gözünü kendisine çeviren bir harekette bulunuyor”, ifadelerine yer verdi.
Baskının yanı sıra daha çok, Hamas grubunun üç yıl önce iktidarı ele geçirmesinden bu yana İsrail engeliyle karşı karşıya kalan Gazze Şeridi’ndeki insani duruma dikkat çekildi. Obama yönetimi büyük bir sessizlikle, daha az yükümlülük gerektiren ticari sınırlamalar noktasında baskı yapmış olsa da İsrail politikalarını sorgulamadı. Özel elçi George J. Mitchell, İsrail ve Filistin topraklarına onlarca ziyarette bulunmasına karşın Gazze’ye hiç gitmedi.
1,5 milyonluk dar bir sahil şeridi olan Gazze’deki duruma ancak özel ilgi gösterildiğinde durum gözlerden kaçmayacakken, şimdi bu durum değişiyor.
International Crisis Group Ortadoğu direktörü Robert Malley, Pazartesi günkü ölümlerin “iyileşmeyen Gazze yarası”nı ihmal etmenin bir sonucu olduğunu kaydetti.
AB dış politika şefi Catherine Ashton’a göre, AB’nin İsrail’in eylemlerini kınaması politikasındaki yeni bir değişikliğe işaret ediyor. Ashton, bir açıklmasında “AB süregelen kapalılık politikasını kabul etmiyor”, dedi: “Bu, kabul edilemez ve siyaseten ters teper. Gazze’deki durum için acilen kalıcı bir çözüm bulmalıyız.”
Malley, ABD’li yetkililerin kendisine Gazze’deki durumun “Obama’nın gündeminde en üstlerde bulunduğunu” söylediklerini aktardı. “Filistinli aileleri mahveden, Gazze’de devam eden insani kriz, İsrail’in güvenliğine hizmet etmemektedir” diyen Obama, bir yıl önce Kahire’de yaptığı konuşmada Gazze’ye vurgu yapmıştı.
Bu konuşmada Obama, Filistinlilere seslenerek şiddetten ziyade sivil itaatsizliği ele almalarını ve “Afro-Amerikalıların şiddet yoluyla değil, ancak barışçıl ve kararlı bir direnişle tam ve eşit haklar kazanmış olduklarını” söyledi.
Yardım filosunun bir sivil itaatsizlik hareketi olup olmadığı ise hala tartışma konusu. Organizatörler öyle olduğunu söylese de İsrailli yetkililer İsrail Savunma Güçleri mensuplarının gemiye çıktıklarında şiddetle karşılaştığını ifade etti.
Bu olay İslamcı Hamas’ı güçlendirmekle kalmayıp, muhtemelen Batı Şeria’daki seküler Filistin liderliğini zayıflatmıştır. Filistin Başkanı Mahmud Abbas saldırıyı ivedilikle bir “katliam” olarak kınadı, ancak büyük olasılıkla İsrail’le dolaylı müzakereleri kaldırması için yeni bir baskıyla karşı karşıya kalacak. Nükleer emelleri İsrailli liderleri derinden ilgilendiren İran, bu işten karlı çıkıyor. BM Güvenlik Konseyi’nde dönüşümlü koltuklardan birine sahip olan Türkiye konseyde İran’a yeni yaptırımlar dayatan ABD güdümlü baskı konusunda tereddütlüydü. Fakat şimdi, konseyin dikkati İsrail saldırısıyla yön değiştirecek gibi gözüküyor.
(The Washington Post, 1 Haziran 2010, Analysis: Condemnation of Israeli assault complicates relations with U.S.)
ekopolitik
SON VİDEO HABER
Haber Ara