Batı... Ama hangisi?
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, son zamanlarda Türkiye ve dünyada tartışma konusu haline getirilmek istenen Eksen Kayması konusu ile ilgili olarak bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-06-14 11:13:00
Türkiye’nin, ulusal ve uluslararası ölçekte attığı tarihi adımlar; son dönemde ‘eksen kayması’ tartışmalarına indirgeniyor ve bu tartışmalar üzerinden ülkemizin Batı dünyasından uzaklaşıp Doğu’ya kaydığı iddia ediliyor...
Bu kasıtlı tartışmaların ‘Soğuk Savaş’ zihniyetiyle oldukça paralel bir zihinsel arka planına sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Soğuk Savaş süresince dünya iki kutuptan ibaretti ve her türlü tartışma
bu iki ana eksen etrafında şekillendirilmişti. Ne yazık ki bugün ülkemizde olduğu gibi Batı’da da; o eski alışkanlıklarından kurtulamayan, dünyayı halen Soğuk Savaş mantığıyla ‘ben ve diğerleri’ olarak algılayan kesimlerin var olduğu aşikârdır.
Bu noktada Türkiye’yle ilgili eksen kayması iddialarının masum olmadığı anlaşılıyor. Zira bu tartışmaların getirildiği nokta itibarıyla Türkiye üzerinden yeniden bir Doğu - Batı ayrışmasına gidildiğini ve Soğuk Savaş zihniyetinin hortlatılmaya çalışıldığını müşahede ediyoruz. Bu tartışmaları körükleyen kesimlere vereceğimiz cevap ve naçizane tavsiyemiz şudur:
Lütfen elinize bir dünya haritası alınız ve orada Türkiye’nin coğrafi konumuna bir göz atınız.
O zaman bu tartışmaların ne kadar yersiz ve gerçeklikten uzak olduğunu anlayacaksınız ve eminim o zaman Türkiye’den çok Batı’nın yönünün nereye kaydığını sorgulayacaksınız. Ben yine de şu soruları sormakta fayda görüyorum:
Çağdaş değerleri temsil eden bir Batı mı; yoksa uluslararası gerçeklere gözü kapalı, bölgesel ve küresel gelişmelere uyum sağlayamayan, yeni politikalar üretemeyen bir Batı mı?
Demokrasi, adalet, insan hakları, işbirliği, barış gibi ulvi değerleri temsil eden ve bu değerleri evrenselleştirmeyi başaran bir Batı mı; yoksa çifte standartlara, ırkçı ve ayrımcı anlayışlara mahkûm olan bir Batı mı?
Uluslararası ilişkileri daha barışçıl kılmaya yönelik mekanizmalara öncülük eden bir Batı mı; yoksa bu mekanizmaları sadece kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman hayata geçiren ve kendisinin bir tarafı
ya da mağduru olmadığı durumlarda başını kuma gömen bir Batı mı?
İşte bu nedenle, Türkiye’nin yönünün veya ekseninin nereye kaydığı değil; Batı dünyasının yukarıda dile getirilen değerlere ne kadar sahip çıktığı sorularının cevaplanması gerekiyor.
Türkiye’nin Batı ile entegrasyonu ve Batı dünyası ile işbirliği, konjonktürel gelişmelerden ve spesifik olaylardan bağımsız olarak; bu değerler üzerinde yükselir ve bu değerlere sahip çıkılması Türkiye için her zaman daha büyük önem arz eder. Avrupa Birliği üyelik süreci bunun en somut ve en görünür yansımasıdır.
Hiçbir ülke, Avrupa Birliği ilişkilerinde, gelgitlerle dolu yarım asra dayanan bir süreci, başarıyla sonlandırma iradesine ve kararlılığına Türkiye kadar sahip olmamıştır, olamaz. Unutulmasın ki Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinin bütün tarihi aşamaları ve bütün eşikleri de bugün eksen kayması tartışmalarının tarafı haline getirilmeye çalışılan AK Parti hükümeti tarafından aşılmıştır.
Kimsenin kaygılanmasına gerek yok... Bütün eşikler nasıl hükümetimizin kararlılığıyla aşıldıysa, Avrupa Birliği’ne tam üyelik de hükümetimizin bu iradesiyle gerçekleşecektir.
Berlin Duvarı yıkıldığında tarihin akışı bambaşka bir yöne kaymış, o duvarın yıkılışı Soğuk Savaş dönemini sona erdirmişti. Bugün yapılan tartışmalar, fiziksel duvarlar yıkıldığı halde zihinsel duvarların hâlâ bertaraf edilemediğini gösteriyor. Bu yüzden Berlin’de nasıl fiziksel duvarlar yıkıldıysa, Türkiye’nin AB üyeliğiyle de zihinsel duvarlar yıkılacaktır. Ve Batılı, çağdaş değerlerin evrenselleşmesi asıl o zaman mümkün olacaktır.
Egemen Bağış, Devlet Bakanı, Başmüzakereci
Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara