Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İsrail ile PKK'nın ilişkisi ne boyutta?

Mavi Marmara Gemisi’ne düzenlenen saldırının hem Türkiye hem de Ortadoğu açısından bir milat olduğunu kaydeden Öneş, bu süreçte neler yaşayabileceğimizi masaya yatırdı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-07 08:56:00

İsrail ile PKK'nın ilişkisi ne boyutta?
‘iSRAiL iLE TÜRKiYE ARASINDA ZiHiN SAVAŞI YAŞANIYOR’

Cevat Öneş’e göre Mavi Marmara’ya saldırı öncesinde ve sonrasında yaşananlar “Irkçı İsrail Hükümeti ile Türkiye’nin demokratik açılım yapısının zihinsel savaşı”nın göstergesi...


Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile İsrail ve Türkiye arasında yaşanan sorunu masaya yatırdık. Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlenen saldırı ve eş zamanlı olarak terör örgütü PKK'nın da eylemlerini artırmasıyla Türkiye yeni bir sürece girdi. Türkiye'nin bu süreçte neler yaşayabileceğini, demokratik açılıma silahlı suikastta bulunan terör örgütü PKK'nın yeni stratejisini Öneş ile konuştuk. Öneş, Türkiye'nin önüne çıkabilecek muhtemel sorunların ve tehditlerin çözüm adresi olarak daha fazla demokrasiyi gösterdi...

Orta Doğu'da nasıl bir şekillenme yaşanıyor?

Orta Doğu'da tabii ki yeni bir şekillenme başlamıştır. Sayın Başbakan'ın da ifade ettiği gibi özellikle Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan silahlı saldırı olayı Türkiye için bir milat olduğu kadar Orta Doğu için de bir milattır. Orta Doğu'daki gelişmeleri değerlendirirken, Türkiye - İsrail arasında gelişen bu vahim olayla sınırlı olarak meselelere bakmamamız gerekiyor. Küresel gelişmeler ve yeni güç dengelerinin oluşumu Türkiye'ye her zamankinden daha önemli stratejik, politik bir işlev vermek istiyor. Türkiye bir bölgesel lider olarak ve küresel bir aktör olarak ortaya çıkma zorunluluğu ile karşı karşıya. Türkiye'nin dış siyaseti, sınırları olan, ama sınırları aşılan bir geleceği Türkiye'ye sunmaktadır. Suriye, Irak, Azerbaycan'la ileride Ermenistan'la, Rusya ile vizelerin kaldırıldığı bir ortamda yeni bir ekonomik dünya ortaya çıkmaktadır. Bir yeni serbest pazar oluşmaktadır. Böylesine bir yapıyı hayal etmek çok zordu, ama bugün hayalden öte bir gerçeklikle karşı karşıyayız.

OYUNU SÜRDÜRMESİ ZOR

Türkiye'nin üzerine düşen bu rol mü İsrail'i rahatsız ediyor?

Daha bir çok güçleri olduğu gibi İsrail'i de rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık içerisinde İsrail'in artık oyununu, alışılagelen metotlar, zihinsel yapı içerisinde şekillenen güvenlik endeksli politikalarını sürdüremeyeceğini gösteriyor.

Muhafazakârlaşan, mevcut statüsünü korumak isteyen veya kendi ideolojik kalıpları içerisinde bölgeye şekil vermek isteyen bir İsrail'in değişmesi zorunluluğu karşımıza çıkıyor.

BAĞNAZ YAPI İLE YÜRÜMÜYOR

İsrail'de böyle bir değişim mümkün mü?

Bugünkü İsrail'in mevcut hükümet yapısı, çok parçalı koalisyon yapısı, bu çok parçalılık içerisinde ideolojik olarak ırkçılığa kayan bir Yahudi Devleti görünümü çerçevesindeki bağnaz yapısı gelişmelerle uyum göstermiyor. Bu durum, bu gelişmeleri algılayan Türkiye ile karşı karşıya gelmesi gibi bir sonucu ortaya çıkarıyor. Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan silahlı saldırıyı bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

BARIŞ ÜRETEN POLİTİKALAR

Şu anda İsrail ile Türkiye arasında bir nevi gizli savaş mı yaşanıyor?

Burada bu savaşı bir silahlı savaş olarak ifade etmemem lazım, ama İsrail Hükümeti ile, İsrail Hükümeti'ne bugün hakim olan koalisyonun ırkçı yapısıyla Türkiye'nin demokratik açılım yapısının meselelere küresel boyutta, insani talepler ekseninde yaklaşımının, sorun çözen, bölgede barış üreten politikalarının bir zihinsel savaşının olduğunu söyleyebiliriz. Burada İsrail halkını, İsrail içinde bildiğimiz insan hakları savunucularını ayırt etmemiz lazım.

KÜRESEL İNSANCIL YAKLAŞIM

ABD kendisini nerede konumlandırdı sizce?

Obama'nın kişiliğinde simgelenen bir zihniyetin, meselelere sorun taraflarını ortak ederek, diyalogla çözüm arayan, bölgesel ve uluslararası planda karşılıklı görüşmelerle, ortak çıkarlar çerçevesinde çözme anlayışı bugün etkin olma gayreti içinde. Henüz kendisinden beklenen açılımları yapma konusunda farklı değerlendirmeler yapılıyor olsa da böylesine küresel, insancıl yaklaşımla Türkiye'nin çıkarları, yaklaşımları uyuşmaktadır.

FiDAN TARiHSEL SÜREÇTE GÖREV ALDI

MİT Müsteşarlığı'na genç bir yaşta Hakan Fidan'ın gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Artık küresel aktör olan, bölgesel güç olan bir Türkiye var. Ekonomisiyle, stratejik konumuyla, kültürel birikimiyle büyüyen bir Türkiye...

Böyle bir Türkiye'nin büyük riskleri de davet ettiği bir gerçek. Böylesine riskler ve gelişmelerin olduğu dünyada istihbarat teşkilatları her zaman çok önemli yer işgal ederler. İstihbarat teşkilatının da bu gelişme ile uyumlu bir yapı kazanması, sürekli değişim ve gelişim içerisinde olması kaçınılmazdır. Ben Hakan Fidan'ın görevinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendisi Türkiye'nin tarihsel bir süreci içerisinde müsteşarlık görevine getirilmiştir.


TEL AVİV'İN PKK DAHİL TÜM KÜRT SİYASETİYLE BAĞI VAR

Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan saldırı ile eşzamanlı PKK İskenderun'da Deniz Üssü'ne saldırıldı.

Çok somut bilgiler olmadan "İsrail ile PKK arasında bir ilişki sonucu bu eylem yapılmıştır" gibi bir kanaat ortaya koymak doğru değildir. Özellikle 1967 savaşından sonra İsrail'in bir güvenlik devleti modeli ile karşı karşıya geldik. Bu güvenlik devleti modeli, İsrail güvenlik kuruluşlarının bölgedeki tüm hassasiyetleri değerlendirme, bu hassasiyetlerle bağlantı kurma, bu hassasiyetleri döneme göre, gelişen konjonktüre göre kullanma gibi bir yapısını ortaya çıkardı. İsrail güvenlik mekanizmasının böylesine güçlü bir potansiyeli olduğunu ifade edebiliriz.

PKK ile böyle bir bağlantıları var yani.

Özellikle 1991'de başlayan Körfez Harekâtı, sonra 2003 Irak'ın işgaliyle devam eden Afganistan'dan Ortadoğu'ya uzanan yapılanma içerisinde tüm Kürt siyasetleriyle İsrail güvenliğinin kurduğu bağlantı güçlü ve etkilidir. İsrail bu bağlantıları, bunun içine PKK da dahildir, konjonktüre göre kullanabilme potansiyeline sahiptir. Ayrıca İsrail'in yönlendirmesi olmadan da bu unsurların karşılıklı mesaj alış verişi içerisinde olmaları, kendisinin kullanılabileceği gibi bir mesaj gönderme durumu da her zaman karşımıza çıkabilir.

PKK-İsrail arasındaki bağla ilgili geçmişte somut bir örnek var mı?

İsrail güvenlik sistemi, potansiyel olarak bu unsurlarla çok yakın, sadece PKK açısından demiyorum, bölgedeki tüm hassasiyetleri iyi değerlendiren ve konjonktüre göre bunlardan yararlanmak isteyen bir yapıya ve imkâna her zaman sahip olmuştur. Öcalan'ın etkisini devam ettirmesine rağmen, PKK farklı güçlerin etkisine açık bir yapıya sahiptir. Zaten 1984 Eruh baskınından sonra, özellikle Suriye ve Lübnan'da, giderek Ortadoğu ve Batı dünyasındaki yapılanmasını göz önünde bulundurduğumuzda, bu yapılanmanın doğudan batıya kadar tüm güvenlik sektörüyle bağlantısını ve iç içeliğini dikkate almak gerekir.

BARIŞ RÜZGÂRI ESTiRECEK YENi BiR AÇILIM SÜRECi ŞART“

Siyasi iktidarın başta BDP olmak üzere, tüm Kürt siyasetleri, Kürt toplumu ve demokratlarla yeni bir açılım yapması gerektiğine inanıyorum. İç dinamiklerimiz bakımından yeni bir miladın başlaması çok önemlidir...”

PKK'lılar nasıl dağdan inecekler?

PKK'lı silahlı gücün dağdan indirilmesi meselesi, ayrı bir planın, genel demokratikleşme çerçevesinin dışında, ama onunla bağlantılı olarak, ayrı bir projelendirmenin işidir.

Bugün hangi noktadayız?

PKK terörünün artık devam edemeyeceğini PKK'lıların kendisi, Öcalan dahil herkes bilmektedir. Silahı hâlâ bir pazarlık gücü olarak bulundurmasının, kullanmasının kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Artık, bugün demokratik dünya PKK diye bir yapıyı kabul etmemektedir ve üzerini çizmiştir. Son çırpınışları içerisindedir. Bu çırpınışların, özel güvenlik projelendirmesi içinde, silahlı gücün dağdan indirilmesi ve dağıtılması meselesine öncelik verilerek, demokratik açılımlarla birlikte sonlandırılması şartları mevcuttur.

PKK'nın silah bırakmasında Kandil'e göz yuman Barzani rol oynayabilir mi?

Bugün şüphesiz Barzani artık varlığını devam ettiremeyecek olan PKK'nın Irak'taki yapısının sonlandırılmasında mutlaka önemli roller üstlenecektir. Ama, bunun bir silahlı çatışmayla olmayacağı konusunda zaten kendilerinin de açıklamaları var.

Önemli olan PKK'nın silahlı yapısının ortadan kaldırılması ve demokratik siyaset içerisine çekilme şartlarının yaratılması meselesidir. Mesele Türkiye'nin sorunudur, Türkiye bu sorunu kendi iradesiyle çözebilecek imkân ve şartlara sahiptir. Barzani'nin yardımı, Esat'ın yardımı, İran'ın yardımı, ABD'nin yardımı, Avrupa'nın yardımı ancak destekleyici güç olarak devreye girebilir.

Öcalan'ın "31 Mayıs'tan sonra ben yokum" açıklamasındaki mesaj nedir?

Açıklıkla ifade etmek lazım, PKK hareketi üzerinde Öcalan'ın rolü önemlidir. Öcalan geniş deneyimlere sahip olmuştur. PKK hareketinin nasıl yönlendirildiğini veya yönlendirilmek istendiğini en iyi bilen şahıstır, bizzat yaşamıştır. Öcalan'ın PKK'nın çeşitli güçler tarafından tekrar kullanılma şartları derinleştirilmeden, demokratik siyasetin önünün açılmasında, silahların bıraktırılmasında oynayabileceği rolü artık geciktirmemesi gerekiyor.

Terör örgütünün silah bırakması tartışılırken eylemlere yeniden neden başladı?

Birincisi, böylesine dış bağlantıların PKK içerisindeki grupları etkileme, zaman zaman kullanma rolleri mevcuttur. İkincisi, PKK demokratik siyasetin önünü açma, taleplerini siyaset platformunda ortaya koymakta zorlanmaktadır. Anlaşılıyor ki PKK demokratik açılımda inisiyatifi bırakmadan, Kürt siyasetine kendisi şekil vermek istemektedir. Bu şekil vermeyi de devletle pazarlık etmek gibi olmayacak bir zemine oturtmaktadır. Halbuki küresel koşulların, AB'de de, BM'de de, uluslararası kamuoyunda da terör örgütü olarak işaret edilen, kabullenilen bir hareketle, PKK kimliği ile legal muhataplık gibi bir kavramı ortaya koyması mümkün değildir.

Nasıl bir süreç izlenmeli?

PKK içindeki grupları kullanabilen, bir toplumsal mühendislikle PKK'ya rol vermek isteyenlerin yüzünü ortaya çıkarabilmek için siyasi iktidarın BDP ile, Kürt siyasetleriyle ve Kürt kimliğini benimsemiş örgütlü toplumsal yapılarla ivedilikle bir diyalog ortamını ortaya çıkarması, empati kanallarını açması kaçınılmaz bir görev.

Bu konuda tüm olumsuzlukların sergilenebilmesi, hatta İsrail - Türkiye sorununun önümüzdeki süreçte ortaya çıkarabileceği olumsuzlukları tamamen ortadan kaldırabilmesi bakımından siyasi iktidarın başta BDP olmak üzere, tüm Kürt siyasetleri, Kürt toplumu ve demokratlarla gerek ikili gerekse çok taraflı ilişkiler çerçevesinde yeni bir barış rüzgârını ortaya çıkaracak bir açılım yapması gerektiğine inanıyorum. 31 Mayıs, Başbakan'ın ifade ettiği gibi evrensel boyutta yeni miladı ortaya çıkarırken, iç dinamiklerimiz bakımından da yeni bir miladın başlaması çok önemlidir.

YENİ ANAYASA UZLAŞMAYI SAĞLAR

Silahların gölgesinde yeni bir açılım süreci nasıl başlar?

Türkiye tartışmayı öğrenmiştir. Tabularının yıkılmasını görmüştür. Nelerin olacağı nelerin olamayacağı da ortaya çıkmıştır. Türkiye evrensel değerlere endeksli bir yapıyı ortaya çıkararak, her türlü tehdidi veya olumsuzluğu ortadan kaldırabilir. "PKK şunu talep etti, bunu talep etti, demokratik özerklik dedi", bunların hiçbir önemi yok, Türkiye evrensel değerler çerçevesinde, yeni baştan bir anayasayı yapabildiği takdirde, ben terörün, silahın tecrit olacağını, çok marjinalize olacağını, PKK'nın etkilediği kitlelerin dahil, tüm Kürt siyasetinin böyle bir anayasa çerçevesinde yeni bir toplumsal uzlaşmayı ortaya çıkaracağını düşünüyorum.

O YAPI BELKi ZAYIFLADI AMA VARLIĞINI KORUYOR

Pek öyle gözükmüyor.

Küresel bir gücün varlığını devam ettirebilmesi için Türkiye'nin bölgesinde 0 sorun derinlikli politikalarını destekleme gibi bir ihtiyacı vardır. Bunu ifade ederken, ABD içerisindeki silah sanayi sektörünün veya çıkarları zedelenen küresel güçlerinin Türkiye'deki bu değişimi engelleme gayretlerini de görmek durumundayız. Olayların Türkiye'ye yansımasında, Türkiye'nin demokratikleşmesini durdurmak isteyen, barışçı politikalarını engellemek isteyen güçleri de iyi tespit etmek, analiz etmek durumundayız. Bu yapı her gün zayıflamasına rağmen Türkiye'de hâlâ mevcuttur, varlığını korumak istemektedir.

İsrail ile yaşanan bu sorun Türkiye'yi içeride nasıl etkiler?

İsrail ile yaşanan bu sorun Türkiye'ye aksettirilmeye çalışılacaktır. Türkiye'nin barışçıl politikalarının, demokratik açılımının, demokratik yapının kurumsallaşmasının engellenmesine imkân hazırlayabilecek şartların yaratılmasında bazı manüplasyonlar, yönlendirmeler görebiliriz. Bu manüplasyonların gerek siyasi gerek ekonomi gerek psikolojik, medya hareketi bakımından gerekse terör boyutuyla karşımıza çıkması her zaman mümkündür.

bugün

Haber Ara