Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Esad: Türk-Arap kanlarımız birdir

Suriye Devlet Başkanı Esad, İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine yaptığı saldırıyı "cinayet" olarak tanımlayarak, "Bu sadece bir cinayet değildir aynı zamanda İsrail'in doğasını yansıtmaktadır" dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-07 22:55:00

Esad: Türk-Arap kanlarımız birdir
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, "Barış, İsrail için esasında iltihaplanmış bir yara gibidir. Yaraya dokunmak acıyı artırır. Türkiye, bu yaraya parmak bastı" dedi.

Esad, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Çırağan Sarayı'ndaki ortak basın toplantısında, İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine yaptığı saldırıyı "cinayet" olarak tanımlayarak, "Bu sadece bir cinayet değildir aynı zamanda İsrail'in doğasını yansıtmaktadır" diye konuştu.

"Tarih boyunca bir Türk vatandaşının İsrail vatandaşına saldırd ığını duymadım" diyen Esad, geminin Türk gemisi olduğunu herkesin bildiğini dile getirerek, "Öyleyse bilerek, planlı bir şekilde bu suçu işledi" görüşünü dile getirdi.

Türkiye'nin Ortadoğu'da barış için çaba harcadığını vurgulayan Esad, şöyle devam etti: "Barış, İsrail için esasında iltihaplanmış bir yara gibidir. Yaraya dokunmak acıyı artırır. Türkiye, bu yaraya parmak bastı. Ciddi bir şekilde bar ış için çaba harcadı. Türkiye'nin girişimi, rolü, aynı zamanda Suriye'nin Türkiye'nin girişimine destek vermesi İsrail'in tavrını gözler önüne serdi, barışı İsrail'in engellediğini ve Suriye'nin engellemediğini ortaya çıkardı. Bundan dolayı da değerli kardeşim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan görüşmelerin sonucunda şunu demeliydi; 'Barışa bakış açısından iki ülke arasındaki fark büyüktü'. Türkiye'nin dürüstçe yürüttüğü bu arabuluculuk esasında müzmin olarak uyuşturucu kullanan kişinin elinden uyuşturucunun alınması gibiydi. Saldırı, bölgenin doğal şekline dönmesi için Türkiye'nin tarafsız arabuluculuğunun bedeliydi."

Beşşar Esad, Suriye'de sadece sözlerin ve açıklamaların destekçisi olmadıklarını belirterek, Türkiye'nin alacağı kararı, halk ve hükümet olarak destekleyeceklerini bildirdi.

"Türk kanı" ve "Arap kanı"nın bir olduğunu kaydeden Esad, "Arap ve Türk kanının karışımı özellikle de gemiye karşı girişilen bu olaydan sonra gerçekten bölgenin tarihi ve coğrafyasında önemli bir nokta oluşturacaktır" dedi.

Erdoğan: "Monşerler, bize diplomasi öğretmesin!"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in saldırısının savaş zamanında dahi suç sayılacak nitelikte olduğunu belirterek, "Kararları sadece almakla değil, uygulamakla bir yere varabiliriz, uluslararası camia İsrail'in hukuk dışı eylemlerine artık gerekli cevabı vermeli. Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilecek bağımsız bir uluslar arası komisyonun, yaşanan vahim ve hukuk dışı olayı objektif, şeffaf ve kapsamlı olarak bir an önce ele almasını istiyoruz" dedi. İsrail'in orada akan kanların ve şehitlerin hesabını, bedelini kesinlikle ödeyeceğini ifade eden Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz süreçte İsrail'in tavırları birçok şeyi değiştirecektir. Biz sabırlıyız, sabırla birlikte bu süreci sürdürüyoruz. Barış çabalarına şiddetle karşılık veren İsrail, onu bu şekilde şımartan imkanlara haiz, arkadan herhalde kendisini besleyen, destekler olduğunu da görüyor veya bunu varsayıyor" diye konuştu. Erdoğan ayrıca İsrail'in, gemideki bazı Türklerin terör örgütü ile ilgili oldukları yönündeki iddiasının da kesinlikle gerçekdışı olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Çırağan Sarayı'nda bir araya geldi. İki lider, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Öncelikle söz alan Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan Türk gemisine yönelik saldırısını bir kez daha tepki gösterdi. Erdoğan, Esad ile yaptıkları görüşmede İsrail'in saldırısı ve sonuçları üzerinde durduklarını belirterek, "Bölgesel ve ikili münasebetlerimizi değerlendirirken, barış ve istikrarın korunması bakımından son derece tahrikkar bir nitelik taşıyan, sadece Türkler hakkında değil, 32 ülke halkını da ilgilendiren bu konuyla alakalı olarak bütün dünya kamuoyunda büyün infial yaratan bu korkunç olayı, bir kez daha şiddetle lanetledik. Bu saldırının açık denizlerde, İsrail'den 72 mil uzaklıkta yapılmış olması ve silahsız barış gönüllülerini hedef alması, olayın vehametini daha da arttırmaktadır. İsrail'in kendi kara sularında dahi olmayan, masum sivillere karşı barbarca uyguladığı bu şiddet olayı, uluslararası hukukun ve her türlü insanlık değerinin ağır bir ihlalini teşkil etmektedir" dedi.

Akdeniz'i kana bulayan menfur saldırıdan sonra zihinleri bulandırmak, gerçekleri çarpıtmak amaçlı çeşitli spekülasyonlar yapıldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, Mavi Marmara ve diğerin de bu yola sadece barış için, insanlık adına yola çıktıklarını söylediler. Başbakan Erdoğan, "Oradaki mazlum, mağdur ve her türlü insani yardıma muhtaç olan insanlara ulaşmak için bu gayretin içine girdiler. Birisi nefret seferi, diğeri barış seferi yapıyor. Fark buydu. İnsani adeta çıldırtan yaklaşım tarzında olanlar var. Akdeniz'de bir nefretten bahsedilecekse, o nefret İsrail hükümetinin nefretidir. Bir terörden bahsedilecekse, bu İsrail hükümetinin uyguladığı devlet terörüdür. 19 yaşındaki silahsız, masum yardım gönüllüsünü acımasızca katledenler, kimseyi saldırganlıkla, nefretle, terörle suçlamasınlar. Gitsinler aynaya baksınlar" diye konuştu.

"ASLINDA SUÇLULUĞUN TEŞALI İÇİNDELER"

Başbakan Erdoğan, sivillere karşı kuvvet kullanılmasının hiçbir şartta mazur görülemeyeceğini söyledi. İsrail tarafından dile getirilen bahanelerin, inandırıcılıktan kesinlikle yoksun, hiçbir şekilde kabul edilemez nitelikte olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Gemilerde 32 ülkeden gönüllüler vardı. İsrail'in bu yaptıkları, savaş zamanında dahi suç sayılacak niteliktedir. Şimdi gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar ve aslında suçluluğun telaşı içindeler. İsrail'in izlediği umursamaz politikalar, insan haklarının yanı sıra Ortadoğu bölgesinde barış ve istikrarın tesisine de olumsuz etkide bulunmaktadır. Barış çabalarına şiddetle karşılık veren İsrail, onu bu şekilde şımartan imkanlara haiz, sınırsız imkanlara haiz. Bölgede orantısız güç imkanı kullanma şımarıklığına da alışık. Bu noktada arkadan herhalde kendisini besleyen, destekler olduğunu da görüyor veya bunu varsayıyor. Bölgemizde barış zemininin her şeye rağmen güçlendirilmesi, hesap verilebilirlik ilkesinin yerleştirilmesi ve hukukun üstünlüğünün hakim kılınması için bölgesel ve küresel ölçekte atabileceğimiz ortak adımları gözden geçirdik. Bu bağlamda tüm uluslararası toplumun barış konvoyuna karşı gerçekleştirilen saldırıyı kınamakla yetinmeyerek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklamasında da talep edilen bağımsız bir uluslar arası soruşturmanın bir an evvel icra edilmesini desteklemesini ve bunun takipçisi olmasını da talep ediyoruz. Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilecek bağımsız bir uluslar arası komisyonun, yaşanan vahim ve hukuk dışı olayı objektif, şeffaf ve kapsamlı olarak bir an önce ele almasını istiyoruz."

Erdoğan, uluslararası toplumun geniş bir kesimin bu olayın sorumlularının, yaptıklarının yanına kar kalmaması yönündeki güçlü beklentisinin karşılıksız bırakılmaması gerektiğini söyledi. Uluslararası hukuk çerçevesinde ve ilgili örgütler tarafından bu hukuksuz eyleme karşı kararlı tepkilerin verilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklaması önemli bir ilk adımdır. Atılan bu adımlar, ilave girişimlerle desteklenmelidir. Kararları sadece almakla değil, uygulamakla bir yere varabiliriz, uluslararası camianın İsrail'in hukuk dışı eylemlerine artık gerekli cevabı vermeli. Artık devir, uygulama devri. Dost ve kardeş Suriye'nin bu tutumumuzda bize tam destek vermesi, bizi son derece memnun etmiştir. Gazze'ye yönelik abluka ve ambargonun kaldırılmasının zamanı gelmiştir. Yapılacak olan insani yardımın sınırı olamaz. Burada insani yardımın yapılması noktasındaki destekler, ambargonun tamamıyla kaldırılması ve kapıların açılması. Biz dünyamızda açık hava hapishaneleri istemiyoruz. Suçsuz insanlar için açık hava hapishanesi olmaz. Böyle bir şeyi onaylamak bana göre bir insanlık suçudur. Bunun evrensel değerlerle bağdaşır hiçbir yanı yoktur. Şu anda Gazze, Filistin bir açık hava hapishanesidir. Bu insanlık dışı toplu cezalandırma yöntemini içimize sindirmemiz artık mümkün değil. Gazze'den kan ve gözyaşı akmaya devam ettikçe, susmamız mümkün olmayacaktır. Herkesin bölgesel barış ve istikrara yardımcı olmasını isterken, bu konuda da sessiz kalınmamasını özellikle ifade etmek istiyorum. Herkesin görevini yapması, ertelenemez bir zorunluluktur" açıklamasında bulundu.

ESAD: "KİMİN ANORMAL OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin diplomatik ilişkilerine yönelik eleştirilere de tepki gösterdi. Herkesin görevini yapması gerektiğini belirten Erdoğan, "Monşerler bize ülkemizin içinde diplomatik ilişkiler öğretmesin. Onlar görevlerini yapsınlar. Emekli olana kadar ne yaptılar, şu anda ne yapıyorlar hepsi ortada. Biz diplomatik münasebetlerimizi nasıl gerekiyorsa o şekilde yaparız. Bu millete ne yakışıyorsa ona göre yapmaya da devam ederiz. Tarihten aldığımız bir diplomasi dersimiz var, gayet iyi biliriz.

Bu millete ne yakışıyorsa biz onu yapacağız" dedi.
Daha sonra söz alan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İsrail'in Türk gemisine yönelik saldırısını bir cinayet olarak nitelendirdi.

Esad, saldırıda 9 Türk vatandaşının ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Türk kardeşlerimiz canice ve korkunç bir eylemde hayatlarını kaybettiler. Onlar şehitler. Meydana gelen, korkunç bir cinayettir. Bu olay, bütün dünyada böyle nitelendirilmektedir. Meydana gelen sadece bir cinayet değildir, aynı zamanda İsrail'in doğasını yansıtmaktadır. İsrail devleti Filistinlilerin kanları üzerinde kuruldu. Bu eylemler yüzyıldan beri devam etmektedir. Sadece askerlerin yaptığı bir yanlışlık değil, esasında bu olay İsrail devletinde var olan bir isteği yansıtmaktadır. İsrail hiçbir şekilde bu insanları suçlayamaz. Bu hususa ilişkin ne kadar çaba harcarsa harcasın, bu yolculuğu düzenleyenler bıçak taşınmasına bile izin vermediler. İsrail bunu bahane olarak ileri sürmesin diye bıçak bile götürmediler" diye konuştu.

İsrail'in olayın ardından hiçbir şekilde dünyayı ikna edemediğini belirten Beşar Esad, "Onlar suçsuz Türk vatandaşlarını öldürdüler. Onlar sadece simgesel bir yardımı, abluka altındaki bir halka ulaştırmaya çalışıyorlardı. Tarih boyunca hiçbir Türk vatandaşın İsrailli vatandaşa saldırdığını duymadım. İsrail bu katliamı bilerek ve planlı bir şekilde gerçekleştirdi. Türkiye, Ortadoğu'da barışı gerçekleştirmek için çaba harcamaktadır. Türkiye bu yaraya parmak bastı. Türkiye'nin rolü ve girişimi çok önemli. Suriye, Türkiye'nin girişimlerine destek veriyor. Kimin anormal olduğu ortaya çıktı. Davos'taki tutum, Türk halkına yönelik bir tutumdu. Biz, Türkiye'nin bu konudaki tüm kararlarının destekçisi olacağız. Türk kanı ve Arap kanı bir kandır. Bu yeni bir olay değil, tarihten geliyor. Bugün Türkiye Gazze'nin yanında yer almaktadır" açıklamasında bulundu.

Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü'nün yoğun bir ikili ve uluslararası gayretin içine girmesi gerektiğini söyledi. Filistin barışının tesis edilmesinin önemli olduğunu belirten Erdoğan, El Fetih ve Hamas arasındaki sıkıntıların aşılmasının şart olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Böyle bir dönemin içinde hala ayrılık olmamalı, olamaz. İnanıyorum ki, biz bu barışı sağlarız ama El Fetih ve Hamas'ın barış yanlısı olması şart. Hamas bu konuda bize gerekli yetkiyi veriyor. Aynı yaklaşımı bizim El Fetih'ten de görmemiz lazım. Bunun çözülmesi şart. Filistin halkının talepleri, burada her şeyin üzerindedir. Halkın taleplerini bir kenara bırakamayız ve burada El Fetih ve Hamas'ı farklı konuma kimsenin de uluslar arası camiada oturtma yetkisi yoktur. Kalkıp El Fetih'e bugün 'görüşme yapılabilen örgüttür', Hamas'ı 'bu terör örgütüdür' diye noktalamak ciddi bir yanlıştır. Bu yanlışı aslında Tony Blair geçen yılbaşında Davos'ta düzeltmişti.

Bunlar, bu doğruları görmezden geliyorlar. Demokratik yoldan seçim yapılmıştır ve bu seçimin neticesinde Filistin halkının münasebetiyle işbaşına gelmiştir ama iktidarda kalmalarına müsaade edilmemiştir. Dünyanın bu yaklaşım tarzını anlamak mümkün değil. Yaser Arafat'a terörist diyenler, daha sonra Arafat'ı Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirmişlerdir. Bu gariplikler, bugünün gariplikleri değil. Bunlardan önce Filistin yöneticilerinin dersini alması lazım. Biz de her zaman onların yanında olacağız" ifadelerini kullandı.

"BİZİM ASKERİMİZ KUZEY KIBRIS'TA İŞGALCİ DEĞİLDİR"

İstanbul Konferansı Örgütü ve Arap Birliği'nin bölgedeki bu çalışmalar içinde kendi aralarındaki ilişkilerin de çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün İsrail'in Suriye ile Lübnan ile sorunları var. Syleüreç başladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin olağanüstü toplantısından sonra soruşturma komisyonu kurulması kararını verdiler. Biz, onların hazırlıklarına olumlu baktığımızı kendilerine ifade ettik. Bu şimdi işin bir adımı. Bir diğer adım Cenevre boyutu. Oranın da kesin takipçisi olacağız. Bunun dışında atmayı planladığımız buna yönelik de bir sürecimiz var. Atılabilecek hangi adım varsa atılacak. İsrail, orada akan kanların, o şehitlerimizin hesabını, bedelini kesinlikle ödemek durumundadır, ödeyecektir. Bunu biz hukuk çerçevesi içinde şu anda sürdürüyoruz. Bu işin hukuk boyutunda ne tür netice alacağımızı görmemiz lazım. İçinde bulunduğumuz süreçte İsrail'in tavırları birçok şeyi değiştirecektir. Biz sabırlıyız, sabırla birlikte bu süreci sürdürüyoruz."

Erdoğan, bir basın mensubunun İsrail'in Kıbrıs'a gemi göndereceği yönündeki sorusu üzerine, "Onlara karşı bizim tavrımız belli. Bizim askerimiz Kuzey Kıbrıs'ta işgalci değildir. Bizim askerimiz şu anda orada barışın korunmasına yönelik tedbirleri güden ve garantör ülke olarak orada. O garantinin gereklerini yerine getiren askerdir, bunun dışındaki yorumlar tamamen düzmece, bunları kabul etmemiz mümkün değil. Aynı şekilde Güney Kıbrıs'ta da askerler var. Türk askerinin Kuzey Kıbrıs'ta işgalci olması yaftalarına sıcak bakmamız mümkün değil. Askerimiz orada tamamıyla bir garantör olarak görevini yapmaktadır" dedi.

Dünya liderlerinin saldırının ardından Türkiye'de tam destek verdiğini de belirten Erdoğan, İsrail'in bu saldırıyı aslında dünyaya karşı yaptığını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Konuk liderlerimizin olaya yaklaşımları bizi memnun etti. Azerbaycan, Suriye, Katar, bir çok lider bu süreci bizimle paylaştı. Bu, bir hassasiyeti gösteriyor. Buna ne kadar önem verdiklerini gösteriyor. Olması gereken de bu. Burada İsrail, dünyaya karşı bunu yapmıştır. Sadece Türkiye'ye karşı olan bir şey değil. Eylem sadece Türkiye'ye karşı olsa, tavrımız daha da farklı olur. Burada Amerikalı vatandaşlar da var. Amerika aslında kendi vatandaşlarının da onurunu korumak durumundadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde oy birliği ile kararın çıkmış olması. Cenevre'de bu kararın alınmış olması, bunların hepsi olumlu gelişmeler. Temenni ederiz ki, arkası daha da farklı şekilde gelişsin. Bunu burada bırakmak kendimizi inkar, insana saygısızlık olur. Takipçisiyiz ve bu takibimizi de sürdüreceğiz" diye konuştu.

"İSRAİL'İN EL KAİDE İDDİASI ASILSIZ"

İsrail'in, gemideki bazı Türklerin terör örgütü El Kaide ile bağlantılı oldukları yönündeki iddiasına da tepki gösteren Erdoğan, "Bir defa bu açıklamanın ne kadar temelsiz olduğunu, kendileri ortaya koymuş oluyorlar. Eğer böyle bir şey varsa, o zaman bunların İsrail'e girişlerinde pasaport kontrollerini yapar ve kontroller neticesinde yoksa gereğini yapar. Ya iade eder, ya da orada alıkoyar. Niçin bunları ülkelerine gönderdiler. Demek ki böyle bir şey yok. Ortada böyle bir terörist yok. Türklerden böyle bir terörist varsa, şu anda bizim İsrail'de kalan herhangi bir vatandaşımız yok. Nerede o teröristler, bunları biz de öinğrenelim. Bunlar sürekli olarak, adeta yalan üretme makinası gibi yalan üretiyorlar. Bunların şanındandır, hep bunu yaparlar. Şu anda yaptıkları da budur" şeklinde konuştu.

Ajanslar

Haber Ara