Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Köşkte oturma barakada otur'

'Örtülü Ödenek Davası'nın sanıkları eski Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur idi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-28 08:36:00

'Köşkte oturma barakada otur'
Menderes, örtülü ödeneği amacına uygun olarak kullanmamakla suçlanıyordu. Oysa örtülü ödenek harcamalarının kanunla belirlenmiş bir tanımı o gün de bugün de yok(tu) ve harcamalar tamamen başbakanın tasarrufunda(ydı). Örtülü ödeneğin nerelere harcandığına dair bir belge tutma zorunluluğu bulunmadığı gibi, bu harcamalardan başbakanlar da mesul tutulamaz ve yargılanamazdı.

Ancak Menderes, Müsteşarı Korur'dan yapılan bütün harcamaları kaydetmesini istemiş, şahsi harcamalarının kendi banka hesabından karşılanmasını emretmiş, kayıtları da 'bir gün lazım olur' diye Başvekalet Konutu'nun çatısında bir valizde saklamıştı. Hatta eşi Berin Menderes'e "Bunlar çok önemli belgeler. Bunları muhafazada özel önem gösterelim. Eğer belgeler arasında şahsi nitelikli harcamalar varsa tespit eder, geri öderiz." talimatı vermişti. Yaptığı harcamalardan korkan biri mecburi olmadığı halde bu belgeleri saklamazdı. Oysa Menderes'in emriyle tutulan bu kayıtlar, Yassıada'da önüne konuldu ve aleyhinde delil olarak kullanıldı.

Bu davayı ilginç hale getiren unsurlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon, Burhan Belge, Mithat Perin gibi dönemin ünlü yazar ve gazetecilerinin de şahit olarak dinlenmesiydi. Hatta Necip Fazıl'ın eşi Neslihan Kısakürek de şahitler arasındaydı.

Diğer davalarda olduğu gibi Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol ile Başsavcı Altay Ömer Egesel, bu davada da Menderes'i küçük düşürmek için aşağılayıcı ithamlarda bulunuyordu. Hatta Başbakanlık konutunun mutfağına tavuk tüylerini temizlemek için alınan 'cımbız' bile dava konusu edildi. Birkaç kuruşluk bu cımbız, örtülü ödenek belgelerinin saklandığı bavula nasıl girdi bilinmez ancak bu olay o kadar çok abartıldı ki davanın adı kamuoyunda 'Cımbız Davası' olarak anılmaya başlandı.

Kasadan paraları Türkeş mi aldı?

Örtülü Ödenek Davası'nı başlatan Hakim Başol, daha ilk celsede niyetini açık ediyordu. Ona göre Başbakanlık konutu olarak kullanılan Camlı Köşk'teki yabancı devlet adamları ve büyükelçilere verilen yemekler israftı ve bunlar örtülü ödenekten karşılanamazdı. Hatta bir adım daha ileri giderek Menderes'e şu aklı veriyordu: "Bir başbakan illa köşkte mi oturmalı? Barakada otururun! Cımbız, köşkte oturmanın icabı mıdır?"

Menderes savunmasında örtülü ödeneğin şahsi harcamalarda kullanılmadığını, kendisinden önceki CHP'li başbakanların da köşkte oturduğunu ve başvekalet konutunun temsil masrafları için örtülü ödenekten harcama yaptıklarını söylüyordu. Eğer bu konutların masrafı amme masrafı olarak telakki edilmeyecekse CHP dönemi için de emsal mahkemelerin kurulması gerektiğini savunuyordu.

Örtülü ödenek harcamalarının önemli bir kısmı Milli Emniyet Teşkilatı'na verilmişti. Menderes, teşkilata Amerikalıların hakim olduğunu ve personel maaşlarının da bazı yabancı ülkeler tarafından karşılandığını belirtiyor, bu duruma son vermek için örtülü ödenekten para aktarıldığını belirtiyordu.

Örtülü Ödenek Davası'nın en önemli ayrıntılarından biri de, Alparslan Türkeş ile ilgili olan bölümdü. O gün de bugün de bu olay pek tartışılmamış, mahkemede birçok kez gündeme gelmesine rağmen olayın üzerine gidilmemişti. 27 Mayıs ihtilalinin üst kadrosunda bulunan Albay Alparslan Türkeş, ihtilalden hemen sonra Harp Okulu'nda tutuklu bulunan Müsteşar Ahmet Salih Korur'un yanına giderek ondan kasanın şifresini öğrenmişti. Şifreleri vermek istemeyen ve 'birlikte gidip açalım' diyen Korur'u Türkeş'in dövdüğü de iddialar arasında. Korur'a göre kasada 270 bin dolar ve 250 bin TL vardı. Ancak bu para, kasanın heyet tarafından kırılarak açıldığı 2 Haziran tarihinde kasada bulunamadı. Birkaç gün içinde olan olmuştu. Ya Korur yanılıyordu ya da kasa önceden açılmış ve içerisinden paralar alınmıştı. Örtülü Ödenek Davası'nın yazarı, aynı zamanda Celal Bayar'ın torunu Emine Gürsoy Naskali, darbenin ilk gününden itibaren Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenen Türkeş'in 1997'de vefatından sonra İngiltere'de bir bankada ortaya çıkan yüklü miktarda paranın kaynaklarının açıklanamamasını manalı buluyor.

HÂKİM BAŞOL'DAN MENDERES'E: YETER!

Mahkeme Başkanı Başol ile Menderes arasındaki diyaloglar, Menderes'e kendisini savunma imkanı verilmediğini ortaya koyuyor:

Hâkim Başol: Okunan vesikalara göre sırf şahsi masraflar yapılmıştır... Şahsi masraflar yapılabilir mi söyleyiniz?

Menderes: Reis beyefendi... buyurdunuz ki fasıl okunacak cevabı verilecektir. (Menderes, savunmasında iddiaları cevaplandırıyor. Ancak Başol, sözünü kesiyor.)

Hâkim Başol: Kısa ama...

Menderes:Kısa... ...Kanunun 77. maddesi diyor ki örtülü mahiyette olan istihbarat...

Hâkim Başol: Kendinizi zorluyorsunuz, zorlaya zorlaya netice çıkaracaksınız... ...Şimdiye kadar okuduğumuz listedeki masraflar yapılabilir mi?

Menderes: 70 bin liralık masrafın içinde bir cımbız var. Onu da cımbızla bulmuşlar, çıkarmışlar.

Hâkim Başol: Okuduğumuz listedeki..

Menderes: Arz edeyim..

Hâkim Başol: Uzatırsanız sözünüzü keseceğim..

Menderes: Kısa söyleyeceğim.

Hâkim Başol: Hayır yeter!


ZAMAN

Haber Ara