İsrail dört bir yandan barış ablukası altında
İstanbul'daki Suriye-Katar-Türkiye zirvesinde barış vurgusunun yapılması ve Suriye'yle Türkiye'nin İsrail'le dolaylı müzakerelerin başlaması çağrısında bulunması İsrail üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-24 08:35:00
İstanbul’daki Suriye-Türkiye-Katar zirvesi, Ortadoğu’yla ve gelecekle bağlantılı önemli bölgesel anlayışları yansıttı. Bunun yanı sıra Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Şam ziyaretinin de benzeri görülmemişti. Peki bu zirveler anlamı ve bu karışık bölgedeki etkileri ne?
Üçlü zirvede bölgedeki istikrarın yanı sıra ilgili ülkelerin hem kendi aralarındaki, hem de Ortadoğu’daki diğer ülkeler arasındaki stratejik işbirliğinin gereği ele alındı. Dikkat çekici sonuçlara da ulaşıldı. Bazıları şunlar: Kudüs’teki Yahudileş-tirme faaliyetlerine nokta konulması; uluslararası hukuka ve uluslararası kararlara dayanarak, Arap ve İslam kimliğinin savunulması. İkincisi, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğe çözüm bulunması ve Filistin halkının haklarını savunmanın başlangıcını oluşturması için Filistinliler arasında ulusal uzlaşı gerçekleştirilmesi. Üçüncüsü, Irak halkının bütün kesimlerini temsil eden ulusal birlik hükümetinin kurulması. Dördüncüsü, İran’ın barışçıl nükleer enerjiye sahip olma hakkının desteklenmesi ve Ortadoğu’nun bütün kitle imha silahlarından arındırılması gereği; bölgenin bütün sorunlarının çözümünde diplomatik yollara dayanıl-ması.
Beşincisi, Suriye ve diğer bölge ülkelerini hedef alan İsrail tehditlerine ve iddialarına karşı konulması. Altıncısı, üç ülke arasındaki ilişkilerin genel olarak bölge halklarına istikrar sağlayacak şekilde yansıyacak stratejik işbirliğini gerçekleştirmeye sevk edilmesi.
İstanbul zirvesinin sonuçları, İsrail’deki Netanyahu hükümetinin Lübnan’a karşı tehditlerini tekrarladığı ve dolaylı İsrail-Filistin müzakerelerinin bölgesel istikrar havasını yayamadığı bir zamanda geliyor. Suriye ve Türkiye’nin İsrail hükümetiyle dolaylı müzakerelerin yeniden başlamasına onay vermesiyle birlikte, zirvenin sonuçları İsrail üzerinde barış girişimine katılması için açık bir baskı oluşturuyor. Bir başka deyişle, barış girişimini olumlu sonuçlar garanti olmasa da harekete geçirme amaçlı uluslararası
ve bölgesel diplomatik çabalar söz konusu.
Bu atmosferde, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Şam’dayken büyük çabalar harcanmasını destekleyen bir tavır alması barışçıl çalışmayı teşvik etti. Medvedev Şam’dayken çok kutuplu bir dünyaya dikkat çekti, adil ve istikrarlı bir düzeni kurulması çağrısı yaptı. Peki adalet nasıl sağlanacak? Temel soru bu. Barış girişimini adil ve kapsamlı barış temelinde harekete geçirmeyi amaçlayan ilave bir Rus baskısı söz konusu. Bu tutumlar Şam’a Ortadoğu’da güvenliğin sağlanmasının yanı sıra siyasi ve ekonomik açıdan ek bir ağırlık veriyor, eylüldeki olağanüstü Arap zirvesinden önce Arap dayanışmasını sağlama yolunda bu durumdan yararlanılması gereğine işaret ediyor. Bu durum Türkiye’nin rolünün büyümesiyle de aynı zamana denk geliyor. Türkiye iç yapılanmada önemli adımlar attı. İsrail diplomasisi barıştan kaçmak için çalışacak, İran’ın nükleer programına, Hizbullah’la Hamas’ın silahlarına yoğunlaşacak, Suriye’yi daimi olarak tehdit edecek. Ne var ki, İsrail’in iç siyaseti çelişkiler ve artarda gelen başarısızlıklarla ağırlaşmış durumda. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 13 Mayıs 2010)
SON VİDEO HABER
Haber Ara