Dolar

34,8615

Euro

36,6628

Altın

3.015,16

Bist

10.087,46

Bir ocak yanar onlarcası söner

Gelişmiş ülkelerin yıllar önce hallettiği maden ocağı sorunu, Türkiye'de modern kölelik düzeni ile can almaya devam ediyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-24 08:46:00

Bir ocak yanar onlarcası söner
Maden faciaları ve grizu patlamaları, 2009 yılının sonlarından bu yana yeniden Türkiye'nin gündemine girdi. Son altı ayda grizu patlaması yaşanan üç maden ocağında toplam 63 maden işçisi hayatını kaybetti. Türkiye'nin ciğeri bir kez daha, Zonguldak'ta maden ocağında mahsur kalan 30 işçiden gelen kara haberle yandı. Zonguldak Kilimli'de Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun Karadon Müessese Müdürlüğü'ne ait kömür ocağında geçen pazartesi günü meydana gelen grizu patlamasında göçük altında kalan 30 madencinin cesedine 3 gün sonra ulaşılabildi. Ulaşılan cesetlerin, havuzlar mevkiinde ulaşılması ve fiziksel deformasyona uğramadıklarının görülmesi, 30 kişinin de patlama veya göçükten değil karbon monoksit zehirlenmesinden öldüğünü gösteriyor. Bu durum ise maden ocaklarında can güvenliği yeterince sağlanıyor mu, metan gazı ölçerler neden alarm vermiyor, teknik cihazlar neden metan gazı artımında otomatik olarak ocağa oksijen pompalamadı, işçilerin gaz maskesi ve oksijen tüpü neden yoktu? Gibi soruları beraberinde getirdi.

Kömür ocaklarında göçük, grizu patlaması, metan gazı ve karbonmonoksit zehirlenmeleri gibi kazalar nedeniyle bugüne kadar 4 bina yakın insan hayatını kaybetti. Maden ocaklarından kömür çıkarılmaya başlandığı 1941 yılından bu yana 69 yılda toplam 3 bin 815 vatandaşımızı maden ocaklarında kaybettik. Bu kazalarda 384 bin 873 işçi de yaralandı. Bu ölümlerin 3 bin 502'si maden içinde oldu. Zonguldak dışındaki Türkiye'nin çeşitli yerlerinde özel sektör tarafından işletilen kömür ocaklarındaki grizu patlamalarında ise bugüne kadar 58 işçi, göcük altında kalarak hayatını kaybetti. Türkiye'de en çok madencinin öldüğü büyük grizu patlaması, 1992 yılında Kozlu üretim bölgesinde meydana geldi. En çok can kaybı olan iş kazası şeklinde tarihe geçen faciada, 263 madenci hayatını kaybetti.


Modern kölelik düzeni

Trafik kazaları ve tersane ölümleri gibi, maden ocakları da Türkiye'de insan hayatına verilen önemi(!) gösteriyor. Maden işçiliğine de bir isim konacaksa bunun adı modern kölelik olabilir. Eski kölelik sisteminden tek farkı ise köle sahibinin ekmek yerine ekmeğin üç kuruşluk parasını vermesi. Zaten her aileden en az 2-3 kişinin çalışmak zorunda kalması da bu durumu özetliyor. Sadece insan gibi bir hayat sürebilmek için her aileden en az 3 kişinin hayatını bedel olarak ocağa sürmesi gerekiyor. İnsan hayatını önemseyecek kanunlar çıkarmayan, güvenliği denetleyemeyen hükümet kadar, sendikaların ve taşeronlaşmış sistemin de bu acı gerçekte büyük payı var. Karayolları ve Türkiye Taşkömürü Kurumu gibi kamu kurumları, her ölümlü kazada cezalandırılabilse belki de durum değişebilir.

Niye en çok biz ölüyoruz?

- Türkiye'de kömür ocakları ile ilgili en büyük eleştiriler şöyle sıralanıyor:

- Güvenlik teknolojilerindeki yüksek maliyet yüzünden güvenliğin yetersiz olması,

- Kuralsız ve denetimsiz bir sektör olması,

- Devlet madenlerindeki taşeronlaştırma,

- Ölüm tazminatlarının düşük olması,

- Mühendislik bilim ve tekniğinden uzak işletim sistemi,

- Teknik elemanların gözetim ve denetiminin eksikliği,

- Son teknolojik ekipmanlar yerine ilkel çalışma şartlarının olması,

- Ocakların Avrupa'daki gibi Anti-grizu sistemleri ile donatılmamış olması.

Az üretip, çok ölüyoruz

- 50'den fazla ülkede ticari madencilik yapılıyor.

- Dünyada her yıl 7 milyar 36 milyon ton kömür üretiliyor.

- Asya'da kömür üretimi hızla artarken Avrupa'da azalıyor.

- Çin yılda 2 milyar 804 milyon ton kömür üretirken, ABD: 1 milyar 146 milyon ton, Hindistan 529 milyon ton, Avustralya: 428 milyon ton, Rusya: 347 milyon ton, Türkiye ise yaklaşık 50 milyon ton kömür üretiyor.

- Yüksek ölüm riskine karşın, bu üretimle Türkiye ilk 10'a dahi giremiyor.

Neden erken uyarı sistemi yok?

Gelişmiş güvenlik sistemlerinin bir maden ocağı için toplam maliyeti yaklaşık 550 bin TL. Bunun 400 bin lirası havalandırma, 150 bin lirası ise erken uyarı sisteminin fiyatı. Gelişmiş ülkelerdeki havalandırma sistemleri kesintisiz ve otomatik olarak ocaklara oksijen pompalıyor. Kullanılacak fan ve tüpler ise maden ocağının hacmine göre belirleniyor. Fanlar, metan gazının seviyesi tehlikeli orana çıktığı vakit, otomatik

olarak devreye giriyor ve işçi ölümleri önleniyor. Erken uyarı sistemleri ise, madendeki gazı sürekli ölçerek risk anında sesli ve ışıklı alarm vermeye başlıyor. Patlamanın meydana geldiği maden ocağında ise erken uyarı sistemi değil merkezi gaz izleme sisteminin olduğu açıklandı. Bu sistemde, tehlikeyi algılayan merkezdeki bilgisayar görevlisi, acil bir durumda kotta çalışan işçileri telefonla arayarak uyarıyor.

Metan gazı ölçülemez mi?

Her maden ocağında, patlamaya neden olan metan gazını ölçen araçlardan bulunması gerekiyor. Bütün maden ocakları işletmecileri de bunun var olduğunu beyan ediyorlar. Ancak buna rağmen niçin sürekli metan gazı sıkışması yüzünden grizu patlaması meydana geliyor? Metan gazı ölçme cihazının artış alarmı verdiği anda otomatik olarak madene oksijen veriliyor. 6 ayda 63 madencinin hayatına mal olan 3 facia da metan gazı sıkışması olan grizu patlaması ile çöktü. Balıkesir Odaköy'de 13, Bursa Bükköy'de 19 ve Zonguldak Karadon'da 30 işçi ve mühendisin can verdiği üç olayda da metan gazı ölçerler çalışmadı mı? Uzmanlar, ölen madencilerin yakınlarına ödenen tazminat miktarının, muhakkak işverenin yapacağı güvenlik maliyetinden kat be kat yüksek olması gerektiği aksi halde bu kazaların yaşanmaya devam edeceğini belirtiyor.

Para mı, güvenlik mi?

Yasalara göre maden ocağı işletmecisi, ocakta kullanılacak her türlü alet-edevat ve aracın anti-grizu özellikli olması şartına uymalı. Ancak işverenin güvenliğe yatıracağı paranın miktarının, ölmesi halinde işçinin ailesine verilecek tazminattan daha fazla olması nedeniyle bu güvenlik önlemlerinin yasak savmak kastıyla göstermelik yapıldığı, gelişmiş ülkelerdeki gibi maden ocağı güvenliğinin alınmadığı ileri sürülüyor. İş Güvenliği Yasası'nda maden ocaklarındaki grizu patlamalarının önlenmesi amacıyla, madenlerde her an çalışır vaziyette metan gazı ölçme aletlerinin bulunması şart. Ayrıca, kazma, kürek, baret, çizme, elektrik kablosu, motor, direk, konveyör gibi işçilerin giydiği ve kullandığı her aracın anti-grizu özellikli olması gerekiyor. Türkiye'de madenleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı, madencilikten sorumlu Maden İşleri Genel Müdürlüğü denetliyor. Ancak kuruluş uzmanlık gerektiren SG denetimi konusunda eleman yokluğu nedeniyle görevini yapamıyor. Türkiye'de işletme ruhsatı dâhil 44 bin madeni, 250 civarında teknik elemanın denetlemek zorunda kalması, faciaların nedeni hakkında ipuçlarını da veriyor.

AVRUPA'DA BİRİNCİ, DÜNYADA ÜÇÜNCÜYÜZ

Uzman raporlarına göre ülkemizdeki madenlerde çalışma koşulları gelişmiş ülkelerdeki koşullardan çok daha ilkel. İstatistiklere göre, Türkiye iş kazaları bakımından dünyanın en güvensiz ülkeleri arasında bulunuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) hazırladığı rakamlara göre maden ocaklarındaki kazalarda Türkiye Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü! Türkiye, maden kazalarında Çin ve Rusya'nın ardından dünya üçüncüsü, Avrupa'da ise birinci. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. 2008 yılında 43 maden çalışanı yaşamını yitirmiş iken bu sayı 2009 yılı Kasım ayı itibariyle toplam 55'e çıkmıştır.

Taraf Yazarı Süleyman Yaşar:

Ölüm tazminatı ucuz olduğu için öldüler

Yasalara göre maden işçilerinin ayakkabısından baretine, kazmasından küreğine, kablolardan motorlara kadar tüm malzemeler anti-grizu özellikli olmalı. Ancak bunun maliyeti, işçi ölüm tazminatından yüksek olduğu için tercih edilmiyor. Ölüm tazimantaları güvenlik maliyetinden kesinlikle çok yüksek olmalı.

Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mehmet Torun:

Kazaların yüzde 98'i önlenebilir

Maalesef özel maden ocakları "sokakta 5 milyon işsiz var" düşüncesiyle sadece üretim ve kârı hesaplamakta, güvenliği dikkate almamaktadır. Bilimsel olarak maden kazalarının yüzde 98'i önlenebilir.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsa Eşme:

Bu kazayı unutturmayacağım

Hükümetin bu konuda çok ciddi inceleme yaparak, önlemler konusunda çalışma yapması lazım. Ülkemizin gündemi kolay değişir. Bu kazayı unutturmamak için elimden geleni yapacağım.

Habertürk YazarI Umur Talu:

Maden öldürmez ihmal öldürür!

Madencinin dul eşi neden "Köle gibi çalıştırıyorlar" diye haykırıyordu? Çünkü köle gibi ölmüşlerdi! Çünkü, köleler sadece ölmez, biraz da öldürülürler! Atıp tutuyorlar ya, "Deprem öldürmez, ihmal öldürür" diye... Alın bu lafı, madenlerde, tersanelerde de çarpın yüzlerine!

Milligazete

Haber Ara