Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bagram kâbusu Guantanamo’dan beter!

Ailesiyle birlikte 2001 yılında Afganistan’a giden ve burada bir okul projesi için çalışan Muazzem Begg, 2002 yılında Pakistan’da tutuklanıp, Afganistan’daki Bagram üssü ve Guantanamo’da devam eden kâbus dolu günlerini Vakit’e anlattı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-21 08:38:00

Bagram kâbusu Guantanamo’dan beter!
Halen, ‘Teröre Karşı Savaş’ kurbanlarının haklarını arayan Cageprisoners isimli insan hakları derneğinin direktörlüğünü yapan Begg, tutuklandıktan sonra doğan oğlu Eyüp’ü üç yıl boyunca görmedi. Pakistan’daki evinden alınarak Afganistan’daki Bagram üssüne getirilen Begg, burada bir yıl boyunca işkenceye maruz kaldı ve ardından Guantanamo’ya transfer edildi.

Ailesiyle birlikte 2001 yazında Londra’da hazırladıkları bir okul projesini gerçekleştirmek için Afganistan’a gittiğinde, Amerika’nın ‘Teröre Karşı Savaş’ terörünün kurbanı olacağını bilmiyordu Muazzem Begg. İkiz Kule saldırılarından sonra Amerika, Afganistan’a saldırınca Begg de okul projesini yarıda bırakarak eşi ve çocuklarıyla birlikte Pakistan’a geçti. “Savaş bölgesinden” kurtulduğunu zanneden Begg için kâbus 1 Şubat 2002 tarihinde başladı. “Bir gece evimin kapısı çalındı. Kapıyı açınca sivil giyimli birkaç kişi üzerime atladı ve beni yerlerde sürerek götürdü. Aralarında iki Amerikalı vardı. Beni Guantanamo’ya göndermekle tehdit ettiler” diyor Begg 3.5 yıllık çilesinin nasıl başladığını anlatırken...

KÂBUS DOLU GÜNLERİNİ VAKİT’E ANLATTI

3.5 yıl boyunca Afganistan’daki Bagram hapishanesi ve Küba’daki Guantanamo üssünde tutulan İngiliz vatandaşı Muazzem Begg, Afganistan’da başlayan ve Bagram-Guantanamo’da devam eden kâbus dolu günlerini Vakit’e anlattı. 2005 yılında hiçbir suçlamada bulunulmaksızın Guantanamo’dan Londra’ya gönderilen Begg, ‘Teröre Karşı Savaş’ kurbanlarının haklarını duyurabilmek için Londra’da Cageprisoners isimli bir insan hakları örgütü kurdu. Londra’daki dernek merkezinde görüştüğümüz Begg’in işkence dolu günleri 2002’de başlıyor.

“DÜNYANIN EN BÜYÜK İŞKENCEHANESİ”

Şubat 2002’de Pakistan’daki evinden alınarak Kandahar’a ve oradan da “dünyanın en büyük işkence merkezi” diye tanımladığı Bagram üssündeki hapishaneye getirilen Begg, Bagram’ın Guantanamo’dan çok daha kötü bir yer olduğunu söylüyor: “Bagram’da her birinde 10 kişinin kaldığı hücreler vardı ve burada konuşma, namaz kılma, yürüme, dua okuma yasaktı. Her hücreye bir isim verilmişti ve ilginçtir bu hücrelerin her biri Amerika’nın geçmişte saldırıya uğradığı yerlerin isimini taşıyordu. Mesela İkiz Kuleler hücresi, Libya hücresi, Mogadişu hücresi, Beyrut hücresi gibi isimler. Bu yerlerde Amerikalılar saldırıya uğramıştı ve bir tür intikam alınıyordu.”

İKİ KİŞİYİ DÖVEREK ÖLDÜRDÜLER”

“Bagram’da iki kişinin dövülerek öldürüldüğünü kendi gözlerimle gördüm” diyen Begg, küçük yaştaki çocuklardan yaşlı insanlara kadar, dünyanın her tarafından Müslümanların buraya getirildiğini belirtiyor: “Endonezya’dan, Azerbaycan’dan bile getirilen esirler vardı. Burası adeta bir işkence merkeziydi. Guantanamo’dan daha kötüydü çünkü Guantanamo’da kimsenin dövülerek öldürüldüğünü görmedim. 11-13 yaşlarında çocuklar vardı burada. Buranın çok fazla bilinmemesinin sebebi savaş bölgesinde olmasından kaynaklanıyordu ve medya da burayı pek önemsemiyordu.”

“İNCİRLİK ÜSSÜ’NDEN GUANTANAMO’YA”

Bir yıla yakın bir süre Bagram’da tutulan Begg, ardından 50 tutukluyla birlikte Guantanamo’ya transfer edildi. “Bizleri döverek, ellerimizi ve ayaklarımızı zincirleyerek uçağa attılar” diyen Begg, uçağın Guantanamo’ya varmadan önce Adana’daki İncirlik üssüne indiğini kaydediyor. “Uçakta iki de Türk vardı” diyen Begg, Guantanamo’da eski bir gemiden dönüştürülmüş bir hapishanede iki yıl daha tutsaklık yaşayacaktı. Guantanamo’da üç adımlık bir alanı kapsayan küçük bir hücreye konulan Begg, hiçbir bir tutuklunun birbiriyle konuşamayacağı şekilde inşa edilmiş bu hücrelerin başlı başına birer işkence olduğunu kaydediyor.

“İNGİLİZ İSTİHBARATI SUÇ ORTAKLIĞI YAPTI”

Ocak 2005’te Amerikalılar kendisine “Serbestsin” dediğinde tutukluğu kaldığı üç yıl için Begg’den ne özür dilediler ne de üzüntü duydular. Peki Begg’i neden tutuklamışlardı? Begg, tutuklanmasında İngiliz istihbarat servisi MI5’ın parmağı olduğunu düşünüyor. “İngiliz istihbaratı olmadan ABD bir şey yapmazdı. Ben 90’lı yıllarda Bosna’ya yardım konvoyları taşıdım ve hayatımın büyük bölümünü savaş alanındaki insanlara yardım ederek geçirdim. 1998’de Dubai’de tutuklanan ve işkence gören bir arkadaşım bana mektup göndererek bir avukat bulmamı istemişti ve bu mektuptan sonra İngiliz istihbaratı sürekli beni takip etti.”

TUTUKLULARIN HAKLARI İÇİN MÜCADELE EDİYOR

Begg, haklarında hiçbir suçlama olmadan İngiliz istihbaratınca tutuklanan ve sorgulandıktan sonra Amerika’ya teslim edilenlerle ilgili şimdi mahkemede mücadele veriyor. İngiliz Hükümeti, Begg ve diğerlerinin açtığı davada şimdiye kadar 20 milyon Sterlin harcadı ve istihbarat elemanları hakkındaki polis soruşturması da sürüyor. Tutuklandıktan sonra dünyaya gelen Eyüp ismindeki oğlunu üç yıl boyunca göremeyen Begg, Guantanamo’dan döndükten bir yıl sonra arkadaşlarıyla birlikte Cageprisoners isimli bir dernek kurdu ve ‘Teröre Karşı Savaş” kurbanlarının hakları için çalıştı.

Cageprisoners derneğinin direktörlüğünü yapan Begg, önceleri sadece Guantanamo’daki tutuklulara yoğunlaşırken şimdi Yemen, Somali ve diğer bölgelerde hiçbir suç isnat edilmeden tutuklanan ve işkenceye maruz bırakılanlar için mücadele veriyor.

vakit
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara