Dolar

34,8642

Euro

36,6029

Altın

3.039,20

Bist

10.058,47

WSJ: Türkiye ve Rusya ticaret ortağı oldu

Dünya basını Rusya Devlet Başkanı Medvedev'in Türkiye ziyaretini analiz etmeye devam ediyor. The Wall Street Journal, "Türkiye ve Rusya ticaret ortağı oldu" dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-14 11:25:00

WSJ: Türkiye ve Rusya ticaret ortağı oldu
ABD'de yayımlanan The Wall Street Journal gazetesinin 13 Mayıs 2010 tarihli sayısında, Marc Champion imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan İstanbul çıkışlı haberin çevirisi şöyledir:

Tarihî rakipler Rusya ve Türkiye, dün bazı enerji ve ticaret anlaşmalarına imza atarak, Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev'in tanımladığı gibi "büyük çapta stratejik ortaklığa" dönüşen bir ilişki başlattılar.

Türkiye'de 21 pare top atışı ve askerî merasimle karşılanan Medvedev, ziyareti sırasında, iki ülke arasındaki seyahat vizesini kaldıran, Türkiye'nin ilk nükleer enerji santralinin kurulmasını ve Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından Akdeniz'e ulaşacak bir petrol boru hattının inşasını sağlayacak bir dizi anlaşmaya imza attı.

Medvedev ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan dün, ABD müttefiki ve NATO üyesi Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri güçlendirecek üst düzey bir komitenin ilk toplantısına da başkanlık ettiler. Taraflar ortak ticaretlerini önümüzdeki üç yıl içerisinde en az üç misli artırarak 100 milyar dolara çıkarma taahhüdü verdiler.

Rus yetkililer detaylara girmezken, Rusya'nın kamu gaz ve petrol şirketleri Gazprom ve Rosneft'in imzaladığı anlaşmaların dün yaşanan en önemli ticari gelişmeler olduğunu belirttiler.

Medvedev, Türk gazetesi Zaman için kaleme aldığı, dün yayımlanan makalesinde, "Rusya-Türkiye ilişkileri büyük çapta bir stratejik ortaklık seviyesine ulaşmaktadır." ifadesini kullandı ve bu ilişkinin en önemli unsurunun enerji olduğunu vurguladı. Medvedev, bu görüşlerini Ankara'daki basın toplantısında da yineledi.

Rusya nükleer enerji şirketi Atomstroyexport, Türkiye'nin güneyindeki Akkuyu'da 4800 megavatlık bir nükleer santral kurup işleteceği 20 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Rus haber ajansı Interfax, Rusya Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Sergey Kiriyenko'nun anlaşmanın büyük bir atılım olduğuna ilişkin sözlerini aktardı. Interfax'ın aktardığına göre Kiriyenko, Rusya'nın başka bir ülkede ilk defa bir nükleer santral kurup işleteceğini belirtti.

Taraflar halihazırda inşası süren, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından Akdeniz'deki Ceyhan Limanı'na günde 1,5 milyon varil Rus petrolü taşıyacak boru hattı projesini "geliştirme" kararı aldılar. Türkiye, boru hattıyla İstanbul Boğazı'ndan geçen petrol tankeri sayısının azalmasını istiyor. Dar ve kıvrımlı İstanbul Boğazı'nın dört kör noktası bulunuyor ve 15 milyon civarında nüfusa sahip İstanbul kentinin merkezinden geçiyor.

Moskova, Türkiye'nin 3 milyar dolarlık planı için petrol vaadinde bulunmakta geç davrandı. Projenin Bulgaristan'ın liman kenti Burgaz'dan Yunanistan'ın liman kenti Aleksandropolis'e İstanbul Boğazı'ndan petrol taşıyacak, yüzde 51'i Ruslara ait diğer bir projeye rakip olması bekleniyordu. Ancak yeni Bulgar hükûmeti bu projeyi durdurdu ve Rus şirketleri ekim ayında Türk boru hattından Bulgaristan'a da pay vermeyi kararlaştırdı.

Rusya Enerji Bakanı Sergey Şmatko, dün Ankara'da, petrol tankerlerinin Boğaz'dan geçişini önlemek için iki boru hattının birlikte işletilebileceği fikrini öne sürdü.

"Stratejik" ortaklık fikrini reddeden analistler, ilişkide gerginliklerin sürdüğünü söylüyorlar. Örneğin, Moskova, Türkiye'nin büyük Çeçen topluluğunun militanları için güvenli bir barınak haline gelmesinden duyduğu kaygıyı defalarca dile getirdi. Analistler, Türkiye'nin Avrupa için büyük bir enerji merkezi olma planlarının, Rus çıkarlarıyla çelişmeye devam ettiğini, Kafkaslar'da gerginlik potansiyelinin de sürdüğünü ifade ediyorlar.

Karadeniz'de yüzyıllar boyunca iktidar mücadelesini sürdüren iki imparatorluğun mirasçıları ve Soğuk Savaş sırasında NATO-Sovyet çekişmesinin sınırı olan Rusya ve Türkiye için dünkü anlaşmalar yine de sıra dışı bir değişime işaret ediyor. Ticaret, özellikle de Rusya'nın Türkiye'ye doğal gaz satışı, hızla büyüdü. Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. İlter Turan, iki ülke arasındaki yakınlaşmanın özellikle Rusya'nın 2008 yılında Gürcistan ile girdiği ve ABD ile Avrupa Birliği'nin bölgedeki etkisini sona erdiren savaştan sonra güçlendiğini ifade etti.

Geçen yıl yaşanan önemli bir gelişme de Türkiye'nin, AB'nin Nabucco projesine rakip Güney Akım doğal gaz boru hattı için Rusya'ya karasularını açması oldu. Türkiye, AB'ye girmek için hâlâ kararlı olsa da, Rusya'nın taşıdığı öfke ve umutsuzluk duygularını bir yere kadar paylaşıyor. Turan, "Türkiye'nin diğer ülkelerle, özellikle de AB ile olan ilişkilerini değerlendirdiğinizde ekonomisini yeni pazarlara açmaya ihtiyaç duyduğunu görüyorsunuz. Bu durumda Rusya ile yakınlaşma mantıklı bir seçenek." dedi.

Turan, Moskova'nın bu süreçte elde ettiği ödülün nükleer tesis anlaşması olduğunu ifade etti.

THE NEW YORK TIMES: RUSYA İLE ANLAŞMASI TÜRKİYE'NİN NÜKLEER SANTRAL SAHİBİ OLMASINI SAĞLAYACAK

ABD'de yayımlanan The New York Times gazetesinin 12 Mayıs 2010 tarihli internet sayfasında, Şebnen Arsu imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yer alan İstanbul çıkışlı haberin çevirisi şöyledir:

Türkiye ve Rusya çarşamba günü enerji ve diğer alanlardaki iş birliğini artırmak için Türkiye'nin ilk nükleer santralini ve Karadeniz'den Akdeniz'e yapılacak bir boru hattı ile ilgili planların ilerlemesinin sağlanmasını da içeren 17 anlaşma imzaladı.

Boru hattı Rusya'nın hatları çoktandır dolu olan Boğaz'ı atlayarak Karadeniz'den petrol ihracatını artırmasına olanak sağlayacak. Anlaşma Rusya ile Türkiye arasında geçtiğimiz yıllarda yapılan Rusya'nın Avrasya enerji rotaları üzerindeki hâkimiyetini korumasına yardım etmiş olan bir dizi anlaşmanın ardından geliyor.

Türkiye'ye ilk resmî ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Dimitri A. Medvedev Türk mevkidaşı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey yetkililerle görüştü.

Erdoğan, Karadeniz'deki Samsun Limanı'ndan Akdeniz'deki Ceyhan Liman'ına çıkacak olan boru hattındaki ilerlemeyi kutladı ve bunun Boğaz'daki baskıyı hafifleteceğini, tahrip edici sızıntı tehdidini de azaltacağını söyledi.

"Sahillerimiz petrol tankerlerinin boğazlardan geçişleri esnasında ağır tehlike altında. Samsun-Ceyhan boru hattını gerçekleştirdiğimizde, Ceyhan'dan dünyaya ulaşma fırsatımız olacak." dedi.

Medvedev kendi adına Türkiye ile Rusya arasındaki ticarette beklenen 30 milyar dolarlık artışa vurgu yaptı.

"Ticaret kapasitemiz, yalnızca artmayacak, aynı zamanda geçmiş rekorların ötesine geçecek. Gelecekte 100 milyar dolardan fazla ticaret hedefliyoruz." dedi. Medvedev'in Rusça yorumları, Türk televizyonunda tercüme edildi.

Ancak, bu rakamın büyük çoğunluğu Rus petrol ve doğal gazının Türkiye tarafından ithalatından geliyor ve bazı Türk enerji uzmanları artışın Rusya için Türkiye için olduğundan daha faydalı olacağına dikkat çekiyor. Mersin şehrinde yedi yıl içinde yapılması planlanan nükleer santral için yapılan anlaşma bazı Türklerde Rusya'ya çok fazla bel bağlandığına dair kaygılar uyandırdı.

Enerji uzmanı Necdet Pamir haber kanalı NTV'de "Eğer Rusya ile şu andaki enerji ticaretimizin üzerine bir de nükleer enerjiye bağımlılığı ekleyince bundan kaçınılmaz olarak kaygılanıyoruz." dedi.

Pamir, Türkiye'nin Rusya'nın yardımı olmadan bulabileceği diğer enerji seçeneklerinin olduğunu, Türkiye'nin devasa hidroelektrik potansiyelinin yarısının henüz kullanılmadığını, bu yüzden Türkiye'yi çaresiz bir ülke olarak göstermenin yanıltıcı olduğunu söyledi.

Pamir, üstelik Türkiye'deki proje için önerilen model 1400 olarak bilinen reaktöre AB kurumları tarafından güvenlik onayı verilmediğini de sözlerine ekledi.

Bir diğer Akdeniz kasabası olan Akkuyu'da Bir Rus konsorsiyumunun nükleer santral inşa etmesi ile ilgili proje geçen sene halkın yoğun şikâyetlerinden dolayı bir Türk mahkemesi tarafından iptal edilmişti.

Türkiye'ye yönelik Rus turizmi her yıl artıyor, Turizm Bakanlığının kayıtlarına göre, Bağımsız Devletler Topluluğundan 2009 yılında neredeyse 5 buçuk milyon turist geldi, Rusya da Türk iş adamları için popüler bir güzergâh.

Anlaşmalara ek olarak liderler İran'ın nükleer programı üzerine anlaşmazlığın çözümüne yönelik daha büyük diplomatik gayret gösterecekleri konusunda güvence verdi ve Türkiye ile Rusya'nın yakından takip ettiği Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ üzerine çatışmanın hassas doğasını kabul ederek Kafkaslar'da istikrar çağrısında bulundular.

Türkiye İran'ın nükleer enerji geliştirmesini destekliyor ancak bölgede nükleer silahların varlığına şiddetle karşı çıkıyor ve bu konuda İsrail'i eleştiriyor.

EL VATAN: TÜRKİYE İLE RUSYA, İRAN'IN NÜKLEER KRİZDEN ÇIKMASI İÇİN YENİ ÖNERİLERE OLUMLU YAKLAŞMASINI İSTEDİ

Suudi Arabistan'da yayımlanan el Vatan gazetesinin 13 Mayıs 2010 tarihli internet sayfasında, Ahmet Yasin imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan haberin çevirisi şöyledir:

Türkiye Cumhurbaşkanı ile Rusya Devlet Başkanı arasında yapılan görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, Orta Doğu'da barış sürecinin yeniden başlaması ve ilerlemesinin bölgenin istikrarı için çok önemli olduğunu vurgulandı. Ayrıca İran'ın nükleer krizi konusunda gelen önerilere olumlu yaklaşması istendi ve İran'ın bu krizini barışçıl yollarla çözmesi önerildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Ankara'da dün ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, bölgedeki bütün tarafların aralarındaki sorunları barışçıl yollarla çözmesini istedi.

Filistin'in ikiye bölünmesinin bölge için ne kadar tehlikeli olduğuna işaret eden Gül, el Fetih ile Hamas'ın aralındaki sorunları sadece görüşerek çözebileceğini söyledi. Gül: "Hiç kimseyi dışlayarak barış temin edemezsiniz. O bakımdan Türkiye'nin, Rusya'nın bu girişimlerini herkesin takdir etmesi lazım, herkesi masaya çağırma, herkesi bu barış sürecine katılıma davet etmesi ve işin içine sokması açısından." dedi

Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Türkiye ile Rusya arasında turistik vizenin kaldırılmasına ilişkin anlaşmanın "tarihî bir anlaşma" olduğunu kaydetti.

Medvedev ayrıca "Orta Doğu'da barış süreci yeniden başlamalıdır." dedi ve Rusya ile Türkiye'nin bu konuda bütün taraflara yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.

Medvedev, İran'ın nükleer meselesi hakkında ise İran'ın gelen yeni önerileri olumlu değerlendirmesi ve bölgede bütün sorunların masaya yatırılmasını ve barışçıl yollardan sorunlara çözüm bulunmasının bölge için çok önemli olduğunu kaydetti.

Öte yandan Türkiye ile Rusya arasında yaklaşık 20 anlaşma imzalandı. Bunlardan en önemlileri vize uygulamasının muafiyeti ve Türkiye'de nükleer santral inşa edilmesi.

YENİ AZERBAYCAN: RUSYA-TÜRKİYE YAKINLAŞMASI, DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN ÇÖZÜM PERSPEKTİFİ İÇİN NE VADEDİYOR?

Tirajı günde 6 bin olan iktidar yanlısı Yeni Azerbaycan gazetesinin 13 Mayıs 2010 tarihli sayısında, Nardar Bayramlı imzasıyla yukarıdaki başlık altında yayımlanan haberin çevrisi şöyledir:

Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Türkiye'yi ziyaret etti. Ziyaret sırasında Medvedev, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Dağlık Karabağ sorununu da müzakere etti. Rusya ve Türkiye'nin ortak girişimlerinin, söz konusu ihtilafın çözümü konusundaki rolüyle ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmakta.

Milletvekili Aydın Mirzezade söz konusu ziyaretin, iki ülke ilişkilerine yönelik olduğunu fakat ziyaret sırasında Dağlık Karabağ konusunun da müzakere edilmesinin önceden tahmin edildiğini bildirerek şunları söyledi: "Bu, Dağlık Karabağ sorununun, uluslararası bir sorun olduğunu ve bu sorun çözümlenmeden bölgede barış ve istikrarın söz konusu olamayacağını gösteriyor. Türkiye, Dağlık Karabağ ihtilafının çözümü konusunda Azerbaycan'ın adil tutumunu savunuyor. Bu yüzden Ermenistan sınırını açmaktan bile vazgeçti. Rusya'nın ise toprak bütünlüğümüzü desteklemesine ve Azerbaycan'ı yakın ülke olarak görmesine rağmen Ermenistan ile sıkı ilişkisi var. Bu nedenle Rusya ve Türkiye Cumhurbaşkanları arasında yapılan görüşmede Dağlık Karabağ ile ilgili müzakereler yapılması, büyük bir önem taşıyor. Türkiye tarafı, Rusya'nın dikkatini işgal altındaki topraklarımıza çekerek işgal devam ettiği sürece bölgenin ve her iki ülkenin çıkarlarına uygun olmayan bir durum oluşabileceğini söyleyebilir. Aynı zamanda Rusya da 90'lı yıllardaki zayıf ve küçük yardımlara sevinen bir ülke değil. Rusya, dünyayı etkilemek niyetinde olan süper güçlerden biri hâline geldi. Bu bağlamda, sınırlarında böyle bir ihtilafın olmasından ve kendisine olan güvenin azalmasından yana değil. Medvedev'in, basın toplantısında Dağlık Karabağ ile ilgili açıklamaları çok önemli."

Türkiye ile Rusya arasında yaklaşık 500 yıllık bir polemik olduğunu ve savaşın, söz konusu ülkeler için sıradan bir durum hâline geldiğini vurgulayan Mirzezade, "Hâlihazırda bu ülkeler yakınlaşıyor. İki ülke arasında imzalanan, vize uygulamasının kaldırılmasına yönelik anlaşma, ilişkileri daha da geliştirecek. Bu yakınlaşmanın, Karabağ ihtilafının çözümü konusunda da yardımcı olmasını çok isteriz. İki ülkenin de tutumunu bildiğimiz için böyle olacağına inanıyoruz." şeklinde konuştu.

Bu arada Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın Türkiye'yi ziyaret etmesinin, Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili olabileceği ihtimaline gelince Mirzezade, Türkiye'nin bütün imkânlardan yararlanmaya çalıştığı ve bu nedenle Chirac'ın ziyaretiyle ilgili çeşitli tahminlerin öne sürülmesinin doğal olduğu kanısında: "Chirac, Türkiye ile ilişkilere büyük önem veriyordu. AB'ye girmesine engel olmasına rağmen şahsen kendisi Türkiye'yi düşman olarak görmüyordu. Söz konusu ziyaret, etkin birinin, Avrupa-Türkiye ilişkilerine yönelik çabası olarak değerlendirilebilir."

Siyaset bilimci Rasim Musabeyov da Rusya ve Türkiye'nin ortak girişimlerinin, Dağlık Karabağ ihtilafının çözümünü olumlu yönde etkileyebileceğini düşündüğünü ifade etti ve şunları söyledi: "Söz konusu ihtilafın çözümlenmemesinin nedenlerinden biri, bölgede güç dengesinin bulunmaması. Bu güç dengesinde hem Türkiye hem de Rusya aktif bir paya sahip. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi, söz konusu ihtilaftan, kendi konumunu güçlendirme amacıyla yararlanma durumlarını engelliyor. Rusya ve Türkiye, uzun süreli projeler gerçekleştirmek istiyorsa ihtilafın çözümlenmesini sağlamalı. Bu nedenle Türkiye-Rusya yakınlaşmasının ışığında, Dağlık Karabağ ihtilafının çözümüyle ilgili elverişli bir ortam oluştuğunu düşünüyorum. Ayrıca Türkiye, eş başkan olmasa da Minsk Grubu üyesi. Rusya-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi, Türkiye'nin tutumunu göz önünde bulundurma isteklerinin arttığını gösteriyor. Bu, Azerbaycan'ın yararına. İki ülke, demir yolu komünikasyonu oluşturmak istiyorsa söz konusu ihtilaf çözümlenmeli. Bunun için Dağlık Karabağ konusunda öyle bir gelişme olmalı ki hem Türkiye-Ermenistan hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırı açılmalı. Rusya ile Türkiye'nin ortak girişimleri, eş başkanların faaliyetini gölgede bırakmamalı. Eş başkanların aracılığıyla bugüne kadar çok işler yapıldı, müzakereler yürütüldü ve müzakereler sonucunda bazı konularda anlaşma sağlandı. Bu sürecin sonuna kadar devam etmesi çok önemli."

Kaynak: BYEGM

SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara