Şehitler üzerinden 'karanlık savaş'
Şehit cenazelerindeki provokasyon girişimlerinin kodları Ergenekon iddianamelerinde yer alıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-12 08:24:00
Son dönemlerde art arda gelen şehitler için yapılan cenaze törenleri, organize eylemlere sahne oluyor. Hükümeti yıpratmak için milletvekili ve bakanlara yönelik fiilî saldırılarla, bir yandan da Türk-Kürt çatışması kışkırtılıyor. Kritik süreçlerde sahneye konulan bu çirkin tezgâha, Ergenekon iddianamelerine giren belgeler ışık tutuyor. Temmuz 2008'de gözaltına alınan İşçi Partisi Öncü Gençlik Kolları İstanbul İl Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç'tan çıkan notlarda, şehit cenazelerinin kullanılmasının önemine işaret ediliyor. Ergenekon sanığı emekli Tümgeneral Erdal Şenel'in evinde bulunan bir CD'deki 'Karanlık Savaş Konsepti 2' başlıklı dokümanda da "Terörün açıktan lanetlenmesi ancak el altından desteklenmesi." ifadeleri yer alıyor. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi hakkındaki iddianamede ise Mersin'deki cenaze töreninde yaşanan provokasyon deşifre ediliyor. "Ortalığı yıkıyoruz, akşam haberlerde izlersin." diyen M.Sezer'e telefondaki A. Cinali isimli şahıs şöyle soruyor: "Çok güzel, basın var mı?"
Önemli dönemeçlerde art arda şehit verilmesi ve şehit cenazelerinin tahrik malzemesi olarak kullanılması, dikkatleri Ergenekon soruşturmasında ele geçirilen belgelere çekti. Soruşturma kapsamında ele geçirilen belgeler, yaşananlara ilişkin önemli ipuçları veriyor. Temmuz 2008'de gözaltına alınan İşçi Partisi Öncü Gençlik Kolları İl Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç'ta "Genel Kongre Raporu Taslağı Şubat 2008" isimli bir doküman çıktı. "22 Temmuz (2007) seçimleriyle gücünü tazeleyen AKP'ye karşı kuvvetlerin giderek daha kararlı olma zorunluluğu"nun olduğu belirtilen dokümanda şöyle deniliyor: "Seçimler öncesinde gerçekleştirilen Cumhuriyet mitinglerinin başarısı, yine gerçekleşen terör eylemleri sonucu organize edilen mitingler ve şehit cenazelerindeki eylem tarzının doğruluğunu ve başarısını... Yine Öncü Gençlik yapılanması olarak liseler ve üniversitelerde gerçekleştirilen kadrolaşma çalışmalarının maddî kaynakları artırma girişimlerinin açıklandığı toplantı kararları ve değerlendirmesinden müteşekkil olduğu görülmüştür."
Ergenekon sanıklarından Erdal Şenel'de bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait CD'nin içinde, gizli ibareli 'Andıç' ile 'Siyasal İslam'la Mücadele' ve 'Karanlık Savaş Konsepti 2' başlıklı dokümanlar bulunuyor. Söz konusu belgelerde, terörün açıktan lanetlenmesi, ancak el altından desteklenmesi isteniyor: "Güdümlemeye müsait günlük yaşantıya, ekonomiye ve devlet idaresine karşı etkili olunabilecek kurum ve kuruluşları, basın, bankalar, borsa, haberleşme vb. gibi ele geçirmek veya buralarda etkin olmak, saygın araştırma, değerlendirme veya yayın kuruluşlarını değerlendirme, analiz ve notların tetikleyici olarak ekonomik veya siyasi kriz yaratmak, mezhep, tarikat, sivil toplum örgütleri ve aydınları destekleyip güvenilirliğini artırarak kendi maksatları için kullanmak, terörün açıktan lanetlenmesi ancak el altından desteklenmesi, insani değerler, terör ve etnik milliyetçiliğin silah olarak kullanılması. Toplum psikolojisinden istifade eden bir akım yaratmak ve desteklemek, amaç elde edilinceye kadar sürdürmek için her türlü desteği vermek."
Uzman çavuşu şehit eden kurşun muamması
Teğmen Ahmet Altunoğlu'nun şehit düştüğü Lice saldırısı esrarını korurken, bir muamma da Uzman Çavuş Serkan İpek'in şehit edildiği Sason pususu konusunda yaşanıyor. 17 Ocak'ta terör örgütü mensuplarına yönelik operasyon sırasında şehit olduğu açıklanan İpek'in vücudunu parçalayan mermilerle ilgili balistik inceleme raporunda çarpıcı tespitler yer alıyor. Raporda kurşunların kime ait olduğunun belirlenemediği belirtiliyor. Korucuların ifadesinde uzman çavuşu terörist sanıp ateş ettikleri, askerlerin ise bir anda ateş arasında kaldıkları aktarılıyor.
Batman-Sason bölgesinde 17 Ocak'ta terör örgütü mensuplarına yönelik operasyonda şehit olduğu açıklanan Uzman Çavuş Serkan İpek olayıyla ilgili balistik raporu ailesine ulaştı. Kulp Cumhuriyet Savcılığı'nın kendilerine gönderdiği rapor hakkında bilgi veren şehit uzman çavuşun ablası Çiğdem İpek, "Kardeşimin şehit edildiği olayla ilgili balistik inceleme raporunda kurşunların kime ait olduğu belirlenememiş. Tespit edilememesinin sebebi olarak kıyafetlerde açılan yırtıkların büyük olması yazılmış. Biz savcılıktan bilgi istedik. Bize sadece ifade tutanakları, otopsi raporu ve balistik inceleme raporu sonuçlarıyla ilgili bilgiler geldi." dedi.
Uzman Çavuş Serkan İpek'in davasını Emekli Uzmanlar Derneği takip edecek. Davanın başlamamasına tepki gösteren Çiğdem İpek, kardeşinin şehit olmasının ardından gözaltına alınan korucuların tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını anlattı. Dört ay geçmesine rağmen hiçbir gelişme olmadığına dikkat çeken abla İpek, şunları kaydetti: "Ankara'da Emekli Uzmanlar Derneği var. Olayla ilgili soruşturma açmak için derneğin avukatları çalışıyor. İnceleme başlatacak. Kardeşimin kaza mı yoksa başka bir şeyle mi şehit olduğunu araştırıyorlar. Savcı kendi raporunu bile hazırlamamış. Savcının iddianamesi henüz hazır değil. Uzun bir süreç olacak. 3 korucu da ateş ettiklerini kabul ediyor. Babaları aramış korucuları. Serkan'ların dönüş yapacağı yeri Kürtçe olarak yanlış anlatmış. Böyle ifade vermiş korucular. Ama doğruluğunu bilmiyoruz. İfadelerinde terörist sanıp ateş ettiklerini söylemişler. Askerlerin ifadesi ise tam tersi. Bir anda ateş altında kaldıklarını söylemişler."
Olay netliğe kavuşmadığı için Serkan İpek'in annesine şehit maaşı bağlanamadığı da ortaya çıktı. Abla Çiğdem İpek, maaşın bağlanabilmesi için Emekli Sandığı'nın yapacağı araştırmanın önemli olduğunu ifade etti. İpek, "Şehit ailelerinin emeklilik hakkından yararlanabilmesi için Emekli Sandığı'nca şehit ailesi olduğunun tescillenmesi lazım. Kardeşim, kaza şehidi çıkarsa şehit maaşı bağlanamayacak. Ancak biz buna itiraz edeceğiz. Kardeşimin, orada bulunmasının sebebi ne? Niye götürüldü? Uzmanlar Derneği avukatları da araştırıyor. Gerekli işlemler tamamlandığında yasal süreç başlatılacak." şeklinde konuştu.
Batman'ın Sason bölgesinde geçici köy korucuları ve jandarma timlerince ortaklaşa yürütülen bir operasyon sırasında açılan ateş sonucu Uzman Çavuş Serkan İpek şehit olmuş, bir uzman çavuş ise yaralanmıştı. Olaydan bir gün sonra Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinde konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı: "17 Ocak 2010 günü, Batman-Sason bölgesinde geçici köy korucuları ve jandarma timlerince müştereken icra edilmekte olan bir operasyonda, alınan terörist görüntüsü üzerine yapılmakta olan manevra esnasında, açılan ateş sonucu bir uzman jandarma çavuş şehit olmuş, bir uzman jandarma çavuş ise yaralanmıştır. Olayın nasıl meydana geldiğinin tespiti amacıyla, dün (aynı gün) Kulp Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur."
Şehit babası: Kimseyi 'tepki gösterin' diye çağırmadım
Hakkâri'deki çatışmada şehit düşen Adanalı Uzman Çavuş Metin Can'ın babası Güngör Can, cenaze töreninde AK Partili Kürşad Tüzmen'e yapılan saldırının kendisini üzdüğünü söyledi. Kimseyi 'tepki gösterin' diye çağırmadığını vurgulayan acılı baba, sağduyu mesajı verdi: "Türk-Kürt kardeştir. Kürt kardeşlerim, bizi birbirimize düşüren bu güçlerin oyununa gelmemeli."
Adana'nın Kozan ilçesindeki evinde taziye ziyaretlerini kabul eden Can, şehit cenazesi sırasında meydana gelen olayları değerlendirdi. Baba Can, Kozan'ın 26. şehidini uğurladığını, artık vatandaşın boğazına kadar dolduğunu kaydetti. Şehit töreninde yaşanan olaylara üzüldüğünü belirten acılı baba, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halkın bir milletvekili ve bir eski bakana tepki göstermesine üzüldüm. Ben hiç kimseyi 'tepki gösterin' diye çağırmadım. Vatandaş şehidine sahip çıktı. Benim içim yanıyor. Ben oğlumla gurur duyuyorum. Şehit babalığını bana nasip ettiği için Allah'a da şükrediyorum. Vatan sağ olsun, ordu sağ olsun. Bir oğlum var, o da feda olsun. Onu da bu vatana feda edeceğim."
Ömer Çelik: MHP'li Yıldırım tertibi ele vermiştir
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Biz istesek, o bakan, o milletvekili o şekilde oraya girip çıkamaz." diyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım'a sert tepki gösterdi. Söz konusu açıklamanın devlete ve hukuka karşı açık bir meydan okuma anlamına geldiğini savunan Çelik, "12 Eylül döneminde ülkenin felakete sürüklenmesinde ciddi pay sahibi olan bu zihniyetin hâlâ ders almadığı ortaya çıkmıştır. Zaten MHP Adana milletvekillerinin Meclis'e 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi görüşmeleri sırasında, 12 Eylül rejimine canla başla sahip çıktıkları görülmüştür." dedi.
Yıldırım'ın "vahim bir zihniyeti ve içinde bulunduğu tertipleri ele veren" bir açıklama yaptığını kaydeden Çelik, kimsenin devletten büyük olmadığını ifade etti. Çelik, şöyle konuştu: "Provokasyon tertipleyip sonra sorumluluğu bir grup genç insana yıkıp perde gerisine çekilmek, bu zihniyetin en bilinen yöntemidir. Recai Yıldırım, bu açıklaması ile AK Parti'yi tehdit etme cüretine düşmüştür. Kuşkusuz, söyledikleri hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. Devletin ve milletin birliğini tehdit eden, kışkırtmalarda bulunan, huzur ve güven ortamına kasteden bu zihniyet, kendine eylem sahası olarak mukaddes şehitlerimizin cenaze törenlerini seçmiştir. Bundan sonra herhangi bir şehit cenazesinde kışkırtma olursa ve tek bir AK Partiliye saldırı olursa bunu yapan odağın Adana'da kim ve neresi olduğu bellidir." MEHMET ŞAHİN ADANA
Laçiner: Başbuğ, arkadaşlarını korumak için hukuku zorladı
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nin Tunceli'nin Sarıyayla Karakolu'na yapılan baskınla ilgili eleştirilere kızmak yerine sorulara cevap vermesi gerektiğini söyledi. İhmalleri yazan gazetelere 'Mütareke basını' suçlamasında bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, 'silah arkadaşlarına destek olayım' diye hukuk çizgisini aştığını söyledi.
Tunceli saldırısıyla ilgili eleştirilerin ideolojik olmaktan ziyade teknik olduğunu dile getiren Laçiner, şöyle konuştu: "Doğrusunu isterseniz TSK kızıp sinirleneceğine gerçekten sorulara odaklanabilseydi çok doyurucu açıklamalar yapabilirdi. Çünkü bu soruların cevaplarını Genelkurmay kadar olgunlukla yanıtlayabilecek ikinci bir yer yok bu ülkede. Fakat TSK bunu yapmak yerine 'mütareke basınından da beter' diyerek medyanın önemli bir kesimini hainliğin de ötesine geçmekle suçladı. Kanaatimce maksadını bir hayli aşan bir ifade. Bu tür ifadeler ile Genelkurmay sadece birkaç gazeteciyi değil geniş kitleleri de her geçen gün karşısına alıyor. Bugün şu mahalle, yarın öbür mahalle Genelkurmay'ın samimiyetini sorgular hale geliyor. Bence TSK'nın asıl maksadı bu değil. Ortada büyük bir iletişim sorunu var." Sadece kamuoyunun değil, oradaki askerlerin yakınlarının da daha açık cevaplar beklediğini hatırlatan Laçiner, hesap verebilirliğini ordunun zayıflaması anlamına gelmediğinin altını çizdi.
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara