İsrail’i korkutan adam: Dr. Şallah
İsrail’e karşı mücadele veren İslami Cihad Hareketi’nin lideri Dr. Şallah hem entellektüel hem de devrimci bir lider.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-12 16:04:00
Amerika’nın en itibarlı üniversitelerinden birinde ders verirken görevini terk edip İslami Cihad Hareketi’nin başına geçen Dr. Şallah’ın en bariz yanı, mücadeleci kimliğiyle iç içe geçmiş olan entellektüel yönüdür.
Onunla sohbet ederken sadece bir savaşçıyla değil;
önemli bir mütefekkirle de sohbet ettiğinizi hissedersiniz. Dr. Şallah’la en son bir araya gelip sohbet etme imkânı bulduğumda ondan dinlediklerim Şallah’ın
düşünceye, fikre ne kadar önem verdiğinin kanıtı olmaya yeter de artar bile.
İslam dünyasının acilen büyük düşünürlere, mütefekkirlere, sanatçılara, tarihçilere ihtiyaç duyduğunu ifade eden Dr. Şallah, “Bugün İslam dünyasında fıkıhçılar, hadisçiler, hatipler, hukukçular var; fakat mütefekkir yok. Şeyh Yusuf el Karadavi İslam dünyasının en önemli isimlerinden biridir; fakat kendisi bir düşünce adamı değil; bir fıkıhçıdır. İslam dünyasının asıl düşünce alanında sorunu var. Düşünce alanındaki sorun da siyasi ve toplumsal hayatı olumsuz bir şekilde etkiliyor.
İslam dünyası düşünce alanında bir devrim gerçekleştiremezse askeri mücadeleyle kesinlikle bir dönüşüm sağlayamayacaktır. Önce zihinsel devrimimizi gerçekleştirmeliyiz.” diyor.
Dr. Şallah’ın hayatındaki milat
Her insanın hayatında milat olan bazı kitaplar veya dergiler veya da adamlar vardır. Dr. Şallah’ın hayatını tamamen değiştiren, hayatının miladı olan kişi ise Şehid Fethi Şikaki’dir. Öğretmeni olarak gördüğü Şikaki ile tanışmasının kendisine düşünce dünyasının kapılarını açtığını ifade eden Dr. Şallah, bu tanışmayı şu şekilde anlatıyor:
“Dr. Fethi Şikaki ile ilk defa Kahire’de tanıştık. Bir arkadaşım, ‘Gazzeli bir hemşerini tanıyorum, istersen seni onunla tanıştırayım.’dedi. Arkadaşımın bu teklifini kabul ettim ve Fethi Şikaki ile tanışmaya gittim. Kendisiyle biraz sohbet ettim ve bana hangi kitapları okuduğumu sordu. Halid Muhammed Halid’in “Rasülüllah’ın Hayatında On Gün” isimli bir kitabını okumuştum ve çok etkilenmiştim. Bu kitabı söyleyince Dr. Şikaki, Halid Muhammed Halid’in “Rasülüllah’ın Etrafındaki Adamlar” isimli kitabını okuyup okumadığımı sordu. Şikaki’ye bu kitabı okumadığımı söyledim ve bunun üzerine bana “Rasülüllah’ın Etrafındaki Adamlar” isimli kitabı hediye etti.
Böylece Dr. Şikaki ile aramızdaki kitap alışverişi başlamış oldu. Her kitap okuyuşumda bana yenisini veriyordu. İlk başlarda sahabelerin hayatları ile ilgili kitaplar, daha sonra da siyasi kitaplar verdi. Özellikle Seyyid Kutup’un “Yoldaki İşaretler” isimli kitabından ve tefsirinden çok etkilendim. O yıllar Seyyid Kutup’un eserleri zihin dünyamda zelzele etkisi yaptı. Siyasi düşüncelerimin şekillenmesinde Şehit Kutub’un eserlerinin büyük etkisi oldu.”
“Said Nursi güçlü bir düşünür”
Dr. Şallah gençlik yıllarında Seyyid Kutup’tan fikri olarak etkilense de, bugünden baktığında Kutup’un bazı fikirlerine katılmadığını söylüyor. Kutup’un ünlü tefsiri Fizilal-i Kuran’ı çok siyasi bulduğunu ifade eden Dr. Şallah, Kutup’un bazı kavramsallaştırmalarının da tekfirciler tarafından kullanılmaya müsait olduğunu ifade ediyor.
İslam toplumlarının cahiliye toplumları olarak görülmesinin son derece yanlış olduğunu söyleyen Dr. Şallah, “Bugünkü tekfirci gruplar İslam toplumlarını cahiliye toplumu olarak gördükleri için kolayca insanları tekfir edebiliyorlar.
Seyyid Kutup büyük bir düşünür ve dava adamıdır. Fakat İslam’ın bazı kavramlarını olmaması gereken düzeyde siyasallaştırmıştır.”diyor. Dr. Şallah’la kitaplar ve gençlik yıllarında etkilendiği şahıslar üzerine konuşmaya devam ediyoruz. İslami yaşantı ve kültür olarak Şeyh Muhammed Şaravi ve Muhammed Gazali’den etkilendiğini kaydeden Şallah, sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Siyasi olarak Malik bin Nebi, Seyyid Kutup, Raşid el Gannuşi, Hasan Turabi gibi fikir adamlarının düşüncelerinden, onların eserlerinden faydalandım. Gençlik yıllarımda Muhammed Bakır Sadr’ın kitaplarını da ilgiyle okuyordum. İngiltere’de doktora yaptığım yıllar ise Türkiye’den Said Nursi’nin kitaplarını okumuş ve beğenmiştim. Said Nursi güçlü bir düşünür. Nursi ayrıca düşüncelerini de çok etkili bir şekilde anlatıyor.”
Dr. Şallah Amerikalıları nasıl atlattı?
Dr. Ramazan Şallah’la ilgili merak ettiğim konulardan biri de, İslami Cihad Hareketi’nin yönetim kurulunda olmasına rağmen yıllarca ABD istihbaratını nasıl atlattığı idi. İslami Cihad Hareketi’nin başına geçtiğinde Amerikalıların bir hayli şaşırdıklarını belirten Dr. Şallah, ABD istihbaratı tarafından fark edilmemesini gizlilik ilkesine bağlı kalmasına ve İslami Cihad’ın bağlılarına verdiği profesyonel savaşçı kültürüne bağlıyor.
İslami Cihad Hareketi’nin başına geçtiğinde Amerikan basınında “Teröristlerin başı Amerikan üniversitelerinde hocaydı.” şeklinde haberler çıktığını söyleyen Dr. Şallah, o yılları şu şekilde anlatıyor: “Florida Üniversitesi’nde ders verirken İslami Cihad’ın yönetimindeydim. Sürekli olarak İran’a, Sudan’a, Şam’a, Lübnan’a yolculuklar yapıyordum. Üniversite yönetimi bu yolculukları ilmi toplantılar için gerçekleştirdiğimi zannediyordu; fakat bu yolculukları Şikaki’nin isteği üzerine yapıyordum ve bu yolculuklarda İslami Cihad adına görüşmeler gerçekleştiriyordum.
Gizliliğe çok dikkat ediyorduk. İslami Cihad ile olan ilişkilerimi sadece Şura Meclisi’ndeki arkadaşlar biliyordu. Fethi Şikaki şehit olmadan dört ay önce beni Şam’a çağırdı. Ben Filistin’e geri dönüp örgüt içindeki görevlerimi Gazze’de sürdürmek istiyordum. Filistin’e doğru yola çıkmak için Dr. Şikaki’ye her haber verişimde bana biraz daha beklememi söylüyordu. Bu şekilde tam dört ay Şam’da bekledim. Filistin’e dönmek için hazırlık yaparken Dr. Şikaki, Mossad Ajanları tarafından Malta’da şehit edildi. Bunun üzerine İslami Cihad’ın şura heyeti benim hareketin başına geçmeme karar verdi.”
“Hepimiz Osmanlıyız”
Dr. Şallah’ın tarihe bakışında, tarih felsefesinde Osmanlının önemli bir yeri var. 1924 yılında hilafetin yıkılmasıyla İslam dünyasının gerileme dönemine girdiğine vurgu yapan Şallah, Türkiye’nin tarihinin İslam dünyasına liderlik yapmaya müsait olduğunun da altını çiziyor. “Osmanlı Hilafeti, bir İslam Hilafetidir.
Bundan dolayı her Müslüman gibi biz de Osmanlı Hilafeti’ne saygı duyuyoruz ve Osmanlı Hilafeti’ni doğruları ve yanlışlarıyla bu Ümmetin tarihi olarak görüyoruz. Bugün İslam dünyası yaşadığı olumsuzluklardan dolayı tarihini ve hilafeti özlemektedir. Müslümanların maslahatlarına sahip çıkan, özellikle de Filistin’i korumaya yönelik her siyasi tavır bölge insanına Osmanlı Hilafeti’ni hatırlatıyor. Burada önemli olan misyon ve roldür. İsmin hiçbir önemi yok. Türkiye devlet olarak bölgede Osmanlı misyonunu üstlenebilirse Müslümanlar bundan büyük bir memnuniyet duyacaklar.
Biz Osmanlı Hilafeti’nden İslam’a, Müslümanlara, Filistin’e sahip çıkmayı; Siyonistler karşısında Sultan Abdülhamid gibi durmayı anlıyoruz. Bundan dolayı hepimiz aslında Osmanlıyız. Osmanlı olmak sadece Adalet ve Kalkınma Partisi’ne veya Türklere has bir kimlik değildir. Osmanlı olmak bu şiarlara sahip çıkmaktır. Türkler bir zamanlar İslam bayrağını Avrupa'nın kalbi olan Viyana'ya kadar taşımışlardı. İslam dünyası tekrar ayağa kalkacaksa bunda en fazla görev Türkiye halkına düşecek. ”
“Bizim öğretmenimiz İtalyanlar değil”
Bugün, İsrail’e karşı mücadele veren İslami Cihad Hareketi’nin liderliğini yürüten Dr. Ramazan Şallah, hem ABD’nin hem de İsrail’in “en tehlikeli teröristler” listesinde bulunuyor. Zulmedenlere, sömürgecilere karşı direnmenin her şeyden önce İslami ve insani bir görev olduğunu kaydeden Dr. Şallah, Müslümanların mücadele ederken İslam’ın sınırlarını asla aşmamaları gerektiğini de ifade ediyor. Dr. Şallah’a göre direnişin bir ahlâkı olmalı ve Müslümanlar bu ahlâka göre direnmeliler.
Yani savaşırken asla çocuklara, kadınlara, savaşla ilgisi olmayan sivil insanlara zarar vermemeliler. Şallah, “Müslümanlar el konulan topraklarını, gasp edilen özgürlüklerini ancak direnerek geri alabilirler. Fakat bu direniş gerektiği zaman düşmanın haklarını bile gözeten bir direniş olmalıdır.” diyor. Dr. Şallah’ın bu sözleri bana Çöl Aslanı Ömer Muhtar’ı hatırlatıyor. Libya’yı işgal eden İtalyan ordularından bir İtalyan general, Ömer Muhtar'ın köyünün basılmasını ve ne var ne yok yakılıp yıkılmasını emreder. İtalyan askerler Ömer Muhtarın köyünü bir harabeye çevirirler. Ömer Muhtar ve Müslüman savaşçılar köye ulaşınca Ömer Muhtar'ın adamlarından biri gördüğü manzara nedeniyle, “Biz de İtalyanların kadınlarını, kızlarını, hayvanlarını öldürelim.” der. Ömer Muhtar ise bu direnişçiye “Bizim öğretmenimiz İtalyanlar değil; Hz. Muhammed’dir” şeklinde cevap vererek tarihe geçer.
SON VİDEO HABER
Haber Ara