Arınç: Darbe anayasaları son bulacak
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin, 'Sivil' dedik kuşkulandılar, 'Demokratik' dedik huylandılar.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-08 07:25:00
Arınç, Cihan Haber Ajansının kuruluşunun 18. yıl dönümü dolayısıyla ajansın Yenibosna'daki binasında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 1982 Anayasasının referandumla halk oylamasına sunulduğunu ve 30 yıldan bu yana söz konusu Anayasa'nın devam ettiğini anımsattı. Bülent Arınç, 'Türkiye'de sivil Anayasa, eğer 23 Nisan 1920'yi başlangıç olarak kabul edersek, Meclis-i Mebusan'dan farklı olarak Anadolu'daki hareket sonunda ilk TBMM toplantısı 90 yıl önce yapıldı. Ondan sonra 1921 tarihli bir Anayasa'dır, Meclis yapmıştır. 1924 tarihli bir Anayasa'dır, Meclis yapmıştır. 1924 Anayasası 1960 darbesine kadar yürürlükte kalmıştır' diye konuştu. 1924'ten sonraki anayasaların darbe ürünü olduğunu ve kendilerinden önceki dönemlere bir tepki olarak ortaya çıktığını anlatan Arınç, 'Bireysel hak ve özgürlükler yerine devleti, devletin kurumlarını kutsayan ve adeta ansiklopedik bir Anayasa şeklinde ortaya çıkmıştır. Bugün Anayasamızdaki pek çok hükmün, pek çok kurum ve kuruluşun hiçbir ülkede karşılığı yoktur. Bunlar kendi teşkilat kanunlarında ayrıca temin edilmiş kurumlardır. Ama bizde doğudan batıya, yukarıdan aşağıya pek çok kurum Anayasal güvence altına alınmak üzere Anayasa'nın içerisine sokulmuştur ' şeklinde konuştu.
'1960 yılına gelinceye kadar 'egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ve millet bu egemenlik hakkını seçtiği temsilciler vasıtasıyla millet meclisinde kullanır' hükmü, sonra bu gücün üçe bölünmesiyle karşımıza çıkmıştır' diyen Arınç, milletin egemenlik hakkının üç ayrı erkte kullanılmak üzere 1980 Anayasası ve öncesinde tanzim edildiğini bildirdi. 1980 Anayasası'nın yaklaşık 30 yıldır yürürlükte olduğunu, ancak şu ana kadar 16 defa değiştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu ve 60'tan fazla maddesinin de geçmiş dönemlerde değiştirildiğini anımsatan Arınç, en kapsamlı değişikliğin ise 2002 seçimlerinden önce 3 Ekim 2001'de 30 maddede yapılan değişiklik olduğunu söyledi.
Arınç, 'MHP-ANAP-DSP koalisyonunun bulunduğu dönemde, hükümetin fiilen bile ortalıkta görülmediği bir dönemde 34 maddesi Avrupa Birliği istekleri doğrultusunda değiştirilmiştir. Biz de o değişikliklere destek vermiştik.
Çünkü bizim inancımız; 'Biz artık darbe ürünü olan Anayasalara mecbur ve mahkum değiliz'. Bunu yapmamız lazım, yapmalıyız, buna gücümüz yeterli. O gücümüz o tarihlerde yetmedi. Onun için 'ne kadar değişirse o kadar iyidir' diye tüm Anayasa değişikliklerini destekledik. Hep ihtiyaçlar karşısında, bazen iç ihtiyaçlar bazen de AB serüveninde Anayasanın değişmesi gündeme geldi. Bazen konjonktürel, bazen de ihtiyaçtan dolayı' şeklinde konuştu.
2007 öncesi ve sonrasında milletvekili arkadaşlarıyla ikinci dönemde tek başına iktidara geldiklerini bilerek ve bunun verdiği güçle yeni bir Anayasa konusunda büyük bir çalışma içerisine girdiklerini belirten Arınç, öncelikle bütün çalışmaları bir kenara koyarak, Anayasa hukukçularından teşekkül eden, içinde sosyologlar, sosyal bilimcilerin de bulunduğu bir hukukçular grubuna, 'Türkiye'nin nasıl bir Anayasası olmalı, ne düşünüyorsunuz? Bize bir çalışma yapın' diye görev verdiklerini hatırlattı. Arınç, onların da bu konuda çalıştıklarını belirterek, bir ülke Anayasasının 180 maddelik olmaması, çok daha az maddeli olması gerektiğini kaydetti.
Bülent Arınç, ansiklopedik bilgiler yerine temel hak ve ödevleri ortaya koyan, birey odaklı ve bireyi devlete karşı güçlendiren bir Anayasa yapılmasını istediklerini söyledi.
Buna parti içerisinde bir siyasi muhteva kazandırmak istediklerini, 2007 yılı sonunda bu çalışmaların bittiğini, 2008'in başlarında da üç ay boyunca internete koymak, tartışmaları görmek ve ondan sonra da Meclise getirme kararını aldıklarını dile getiren Arınç, şunları söyledi: 'İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Biz 'yeni Anayasa' dedikçe şüphelendiler. 'Ne demek yeni Anayasa, Türkiye'nin neresi yeni?'. Gönlümüzden geçenleri okumaya çalıştılar. Niyet okuma arayışına giriştiler. 'Bunların amaçları farklı. Zaten eski Türkiye yok, yeni Türkiye var demeye başladıklarına göre bunun altında mutlaka bir çapanoğlu olmalı' diye düşündüler. 'Sivil' dedik kuşkulandılar, 'demokratik' dedik huylandılar. 'Olmaz, olmamalı, olamaz. Bunların çoğunluğu var. Bunların kafalarının arka bölmesinde de gizli, bizi kuşkulandıran düşünceler var' gibi çok garip, çok çağ dışı düşüncelerle karşımıza çıktılar. Tartışmalar bunlar üzerine odaklandı.'
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara