Anayasa, Kürtler ve AKP
Taraf Gazetesi Yazarı Ahmet Altan dün parti kapatma ile ilgili olan Anayasa Değişikliği'nin 8. Maddesi'nin kabul edilmemesi ile ilgili olarak, "Demokratikleşmenin kökleşmesini istemeyeni istemediler" dedi. İşte yazının devamı:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-05-04 13:45:00

Ülkenin parlamentosu, “parti kapatmanın” zorlaştırılması yolundaki bir teklifi reddetti.
CHP, MHP, BDP, “yüksek yargı canı istediğinde partileri kapayabilmeli” tezini desteklediler.
Siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması öylesine önemli bir ölçü ki demokrasi açısından, “AKP’ye kızdık da ondan desteklemedik” gibi tuhaf bir açıklamayla geçiştirilemez.
“Bahaneleri” ne olursa olsun, bu partiler demokratikleşmenin kökleşmesini istemediler.
CHP ile MHP zaten “sistemin” partileri, onlar “yüksek yargının ve askeriyenin vesayeti” sürsün istiyorlar.
Burada, davranışları asıl anlaşılamayan BDP’li yirmi milletvekili ile AKP’nin “partimizi kapatabilirsiniz” diyen üyeleri.
BDP’lilerin öncelikle kendi partilerini hedef almış ve hedef alacak bir “yasakçılığa” neden destek olduklarını doğrusu ben kavrayamıyorum.
“Yüksek siyasete” akıl erdiremeyen bir salak olduğum için olabilir.
Demek ki BDP’liler, bu yasakçılıkta “Kürt halkının çıkarına” bir şeyler görüyorlar.
Partiler rahatça kapatılabildiğinde, yüksek yargı her soruşturmanın önünü kesebildiğinde, askeriyeyi soruşturan savcılar görevlerinden alınabildiğinde, Kürt halkının “özgürlüğü ve refahı” için önemli bir şeyler oluyor anlaşılan onlara göre.
O zaman çok mutlu olmalılar, çünkü o yasaklardan epey var bu sistemin içinde.
Eğer Kürt halkı da, “ağır bir vesayeti ve yasakçılığı” desteklemenin kendi çıkarına olduğunu düşünüyorsa benim söyleyebileceğim bir şey yok.
En fazla, “bu yasakçılıktan ve askerî vesayetten bu kadar memnunsanız neden silahlı bir mücadele sürüyor, o kadar insan ölüyor” diye sorabilirim ancak.
Bu sistemden o kadar memnunsanız neden çocuklar dağlara çıkıyor?
Çocuklar bu sistemden şikâyetçi oldukları için dağlara çıkıyorlarsa, Kürt partisi parlamentoda neden bu sistemi destekliyor?
Bu tuhaf çelişkilerin tek nedeni AKP mi?
Kürtlerin ve Kürt siyasetinin “sistemle” hiçbir sorunu yok ve yalnızca AKP ile mi sorunu var?
O zaman, daha ortada AKP’nin adı bile yokken patlayan 29 Kürt ayaklanması neden yaşandı?
Ben, Kürtlerin bu ülkenin “eşit” vatandaşları olmalarını, anadillerini rahatça kullanmalarını, bu ülkede Türklerin sahip olduğu bütün haklara sahip olmalarını istiyorum.
Bu isteklerin önündeki en büyük engelin de “bugünkü vesayetçi sistem” olduğunu düşünüyorum.
Kürt politikacıları ya benim istediklerimi istemiyor ya da bu “isteklerin” gerçekleşmesinin önündeki tek engelin AKP olduğunu düşünüp, AKP’yi kötü duruma düşürebilmek için “sistemi” destekliyor.
Eğer mantık buysa, o zaman “AKP’den önce Kürtlerin şartları çok iyiydi” demeleri gerekecek.
Ama bunu derken biraz zorlanırlar bence, geçmişi hiçbirimiz unutmadık çünkü.
Sanırım bu anayasa değişikliği süreci, Kürtlerin kendi içlerindeki tartışmaları hızlandıracak.
Çünkü hiçbir halk ve hiçbir siyaset bu kadar çok çelişkiyi uzun süre taşıyamaz.
Tabii durumları BDP’liler kadar tuhaf olan AKP’liler de var.
Birinci turda “parti kapatmayı” zorlaştıran maddeyi destekleyip, ikinci turda bu “görüşünü değiştiren” AKP’li milletvekillerinden söz ediyorum.
Ne oldu da görüşlerini değiştirdiler?
Ne oldu da, “bizim partiyi rahatça kapatabilmeliler” diye düşünüp anayasanın bu maddesinin değişmesini engellediler?
Kendi partilerinin kapatılabilmesini destekleyen AKP’lilerin “siyasi” mantığı ne?
Kim partisinin kapatılmasını ister?
Gerçi, AKP’lilerin “bu maddenin teknik açıdan sorunlu olduğunu düşünüp, bilerek maddenin geçmesini engellediklerine” dair söylentiler var ama bu sorunu “anlamaları” için bunca zaman beklemeleri bana pek inandırıcı gözükmüyor.
Ya bu iddia doğru ve AKP yönetimi şaşkınlardan oluşuyor ya da AKP’nin içindeki “kilit haberleşmeciler” kritik noktalarda harekete geçiyor.
AKP’nin içindeki “sistemin adamlarından” daha önce de çok söz edildi.
O “adamların” varlığını ve izini sık sık görüyoruz iktidar partisinin içinde.
Türkiye büyük bir değişimden geçiyor.
Bu kadar büyük bir değişimde kimse kendi rengini ve gerçek kimliğini kolayından saklayamaz.
Kimin kim olduğunu hep birlikte göreceğiz ve eninde sonunda ya referandum için ya da seçim için “sandık” ortaya çıkacak.
O zaman göreceğiz halkla politika arasındaki uyumu, o zaman anlayacağız halk “değişimi” istiyor mu istemiyor mu.
Ben Türküyle Kürdüyle bu toplumun değişim istediğine inanıyorum.
Ve, artık her kesimde çok temel değişimlere yaklaştığımızı düşünüyorum.
Taraf
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara