Dolar

34,8735

Euro

36,6537

Altın

3.036,01

Bist

10.058,47

İran yaralı bir aslan gibi ölebilir!

Uluslararası bağlamda tecrit edilen ve ciddi bir iç krizle boğuşan İran rejimi, yaralı bir aslan gibi 'ölebilir' veya büyük bir hata yapabilir.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-01 13:58:00

İran yaralı bir aslan gibi ölebilir!
TARIK EL HUMEYİD*

Son 10 gündür Riyad, Delhi, Mumbai, Bahreyn ve Dubai arasında yaptığım seyahat boyunca gündemdeki tartışma İran’dı; bu ülkeye saldırılacak mı ve İran’ın bir saldırıya karşı koyma gücü var mı? Kesin olan şu ki, İran içeride ve dışarıda sürekli kan kaybediyor; rejim tecrit edilmiş durumda ve üzerinde duracağı sağlam bir iç zemin de yok. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Tahran rejimini ‘kırılgan’ diye niteleyip, hem kendi halkı karşısında hem de bölgede her zamankinden daha yalnız olduğunu söylemekte haklıydı. İran içinde, eski başkan adaylarından Mir Hüseyin Musavi rejimin bir krizle yüzyüze olduğunu belirtiyor.

Amerikan istihbaratı da İran’ı bir tiyatro sahnesine çeviriyor; bilim adamlarını kaçırarak ‘beyin göçü’ operasyonunu hayata geçiriyor ve içerideki kafa karışıklığına dair bilgileri elde ediyor.

Araplar da sert çıkıyor

Dış bağlamdaysa rejimin bölge ülkelerinin yanı sıra Batı ve uluslararası örgütlerle ilişkilerine bakmak yeterli. Zira yaptırımlar yakın ve görünen o ki epey sert olacaklar. Aynı zamanda Batı’nın İran’a yönelik uyarılar serisine dikkat çekmek de yeterli.

Araplara gelince, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah Bin Zayid, emirliğin üç adasındaki İran işgaline dair açıklamalarına Tahran’dan gelen inkâra yanıt verdi. Zayid, İran işgalini İsrail işgaline benzetmişti. Dışişleri bakanının İran yanıtına yanıtının Ramallah’tan gelmesi de dikkat çekiciydi. Bu durumun önemli alt metinleri var ve en belirgini de şu: Araplar, Tahran’ın bölgedeki en önemli kozlarından birini temsil eden Filistin davası gibi hassas bir zeminde hareket etmeye başladı. Ayrıca Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebu Geyt’in, İran bağlantılı Hizbullah’ın kalesi Lübnan’dan yaptığı Şam’la ilgili olumlu, Tahran’a karşıysa olumsuz açıklamaları da göz ardı edemeyiz.

Dahası, İran’ın tecridi ve süren kan kaybı, özellikle de Lübnan ve Irak seçimlerinde iki ağır darbe almasının ardından, bölgedeki koalisyonları arasındaki uyumu göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmama çabasından da anlaşılıyor. Buna en açık örnek şu: İran resmi haber ajansı birkaç gün önce, Tahran’ın Şam’la ilişkileriyle ilgili olarak Suriye devlet başkanına dayandırılan açıklamalar yayınladı. Dikkat çekici noktaysa, Suriye medyasının bu açıklamalara dair hiçbir şey aktarmamasıydı.
İran rejiminin kan kaybının tehlikesini, Arap bir yetkilinin cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında düzenlenen gösterilerin ardından bana aktardıkları gayet iyi özetliyor. Bu yetkili, İran yöneticilerinin ve dini rehberinin artık yaralı bir aslana dönüştüğünü ve İran’ın bu dönemi barış içinde atlatamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun herkesi tehdit ettiğini belirtmişti. Bu değerlendirme isabetli çıktı, zira bugün İran’ın çok ciddi biçimde kan kaybettiği görülüyor. Bu durum büyük bir çöküşe veya ölümcül bir hata yapılmasına yol açabilir. Bunların ikisi arasında da büyük bir fark yok aslında. Bir Arap şairin de dediği gibi, ‘kılıçla ölmeyen başka yollarla ölecektir’.

*Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, genel yayın yönetmeni, 27 Nisan 2010

Tercüme: Radikal

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara