'Genelkurmay olayın farkına geç vardı'
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' iddianamesinin ayrıntısında Albay Dursun Çiçek'e ait dökümanda operasyon ve tutuklamalarla ilgili şok itiraflar var.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-29 20:13:00
İstanbul Cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder ve Ercan Şafak tarafından 7 sanık hakkında hazırlanan 184 sayfalık iddianame, ''Ergenekon'' davalarına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
İddianamede, sanıklar arasında birinci sırada yer alan ve hakkında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan'ın, ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Dalan'ın ayrıca, ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Albay Dursun Çiçek hakkında da ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen iddianamede, Çiçek'in ayrıca ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, tutuklu sanık avukat Serdar Öztürk'ün ise ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''yasaklanan gizli bilgileri temin etmek'', ''devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken belgeleri temin etmek'', ''devletin savaş imkanlarının tehlikeye sokulması'', ''devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma, çalma'' ve ''ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın almak, taşımak veya bulundurmak'' suçlarından 27 yıldan 54 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörüldü.
-EK KOVUŞTURMAYA YER OLMAYAN KİŞİLER-
Tutuklu sanık Ufuk Akkaya'nın, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek'', ''özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'', ''hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek'', ''devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma, çalma'' ve ''kayda alınan konuşmaların basın yayın yoluyla yayımlanması'' suçlarından 26 yıl 3 aydan 55,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, tutuklu sanık Mehmet Deniz Yıldırım hakkında da ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek'', ''özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek'', ''devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek'', ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak'', ''devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma, çalma'' suçlarından 27 yıldan 57 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Tutuksuz sanıklar İlhami Ümit Handan ile Özel Yılmaz'ın da ''bilerek ve isteyerek silahlı terör örgütüne yardım etmek'' suçundan 7,5'ar yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları öngörüldü.
İddianamede ayrıca, Yakup Kürşad Yılmaz, Hülya Metin, Coşkun Umur, Ahmet Hicri Dinçerol, Barış Dalan, Yaşar Öz, Zuhal Azeri, Ersin Bal, Ali Kalkancı, Selami Hüner, Turgut Büyükdağ, Özkan Bektaş, Yalçın Tanfer, Erhan Göksel, İlknur Uzer, Seyhan Fındıkcı, Füsun Çağırgan, Cengiz Can Erol ve Teoman Alili hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği belirtildi.
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' iddialarına ilişkin 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, kendisini ''Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subay'' olarak tanıtan kişinin, imzasız mektupla gönderdiği ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' belgesinin orijinal olduğu bildirildi.
İddianamede, müşteki olarak, AK Parti adına Genel Sekreter İdris Naim Şahin, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Tanrıverdi, avukat Süleyman Küçüksucu ve Mustafa Coşkun'un isimleri yer alıyor.
İddianamede, ''Ergenekon silahlı terör örgütü''ne yönelik bugüne kadar yapılan soruşturma sonucunda, silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı yürütme organına karşı silahlı isyana tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak, temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, açıklamak, kişisel verileri kaydetmek ve bağlı pek çok suçu işlemekten şüpheli 86 kişi hakkında Temmuz 2008'de, yine aynı soruşturmanın devamı niteliğinde 56 şüpheli hakkında 8 Mart 2009'da, 52 şüpheli hakkında da 17 Temmuz 2009'da iddianameler hazırlanıp kamu davaları açıldığı hatırlatıldı.
Söz konusu davaların, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 ve 2009/191 esas sayılı dosyalarında bulunduğu ifade edilen iddianamede, ''Ergenekon silahlı terör örgütü''ne ait silah ve mühimmatlar ile ilgili 2 Şubat 2009 günü akşam saatlerinde Beykoz Jandarma Komutanlığını arayan vatandaşların yaptığı ihbarda, Beykoz Kaynarca Köyü Hocaoğlu mevkisinde yol kenarındaki ormanlık alan içerisinde şüpheli kişiler bulunduğu, bu kişilerin bir araçla uzaklaştıklarının bildirildiği kaydedildi.
İddianamede, bunun üzerine görevli jandarma tarafından yapılan incelemede, toprağın 20 santimetre altında gömülü halde bulunan siyah poşet içerisindeki 50x30x20 santimetre ebatlarındaki plastik termosta her biri 550 gram ağırlığında 27 adet TNT kalıbı, 155 santimetre boyunda infilaklı fitil, 3 adet fünye, 1 adet adaptör, 100 gram C-4 plastik patlayıcı maddenin ele geçirildiği belirtilen iddianamede, olaya ilişkin soruşturma evrakının Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği bildirildi.
-İHBAR MAİLLERİ-
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmakta olan 155 mail ihbar hattına, 23 Şubat 2009 tarihinde saat 23.22'de ulaşan 1999 sayılı mail ihbarında özetle; ''20-25 gün önce Beykoz'da ormanlık alan içerisinde yüklü miktarda patlayıcı bulunduğu, emekli Albay Levent Göktaş'a bağlı bir ekip tarafından bu patlayıcı maddelerin eylemde kullanılmak üzere gömüldüğü, bu ekibin özel eğitim almış askerlerden oluştuğu ve 'Ergenekon' adına eylem yapmak için Levent Göktaş'tan talimat beklediği, Göktaş'tan bir emir geldiğinde ekibin harekete geçeceği, ayrıca ekibin içerisinde Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Turhan Ecevit, Eren Gün Ay ve Erme Onat isimli şahısların olduğu, Beykoz'daki ormanlık araziye patlayıcıları gömerken vatandaşların fark etmesi üzerine kaçtıkları, bunların Ergenekon'a bağlı hareket ettiği ve şahıslardan cezaevinde bulunan Levent Göktaş'ın sorumlu olduğu...'' şeklinde açıklamaların bulunduğu kaydedildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne gönderilen 16 Mart 2009 tarihinde yine bir ihbar yapıldığı ifade edilen iddianamede, söz konusu 3866 nolu ihbarda da ''...'Ergenekon' davasında tutuklu bulunan emekli Albay Levent Göktaş'a bağlı olarak faaliyet gösteren ve eylem yapmak için Levent Göktaş'tan emir bekleyen bu şahısların sırasıyla Levent Bektaş liderliğinde, Erme Onat, Turhan Ecevit, Eren Günay ve Ercan Kireçtepe olduğunu, bu şahısların eğitimli birer asker ve patlayıcı uzmanı olduklarını, Göktaş'tan emir alır almaz 'Ergenekon' adına eylem yapacaklarını, Göktaş'ın serbest bırakılmaması durumunda 'Ergenekon' soruşturmasını yürüten savcılara yönelik büyük bir eylem yapacaklarını ve bu eylem için ellerinde bulunan patlayıcı ve silahları Bedrettin Dalan'a ait araziye gömdükleri''nin yer aldığı kaydedildi.
İhbarda, ''Bu malzemelerden Dalan'ın da haberinin olduğunu, bu malzemeleri Beykoz'da bulunan Kurs Sualtı Komutanlığının arka tarafında bulunan köpek kulübeleri ve su deposundan denizin aksi istikametine, tepeye doğru giden patika yolun etrafına gömdükleri'' şeklinde ifadelerin yer aldığı anlatılan iddianamede şöyle denildi:
''İhbar içeriklerinin ciddi olduğu yönünde şüpheler bulunması sebebiyle ihbarda belirtilen, tapuda İstek Vakfına ait İstek Servis Eğitim ve Oto Kiralama Ticaret A.Ş ve Emine Müzeyyen Bilginer adına hisseli olarak kayıtlı olan Beykoz Poyrazköy Keçilik mevkisi 138 ada/parsel içerisinde binaları olan, tarla ve bahçe ile çevresinde, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına istinaden 21 Nİsan 2009'da yapılan aramalarda çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilmiş ve aramalar devam ederken, ihbarlarda isimleri bulunan ve haklarında teknik takip olan şüpheliler Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Mustafa Turhan Ecevit sorgularının ardından tutuklanmışlardır.''
-İHBARCININ NOTU-
İddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına posta yolu ile 30 Eylül 2009'da gönderilen ve kendisini ''Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subay'' olarak tanıtan açık kimliği tespit edilemeyen kişinin imzasız ihbar mektubunun ekinde, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı''nın ıslak imzalı orijinalının gönderildiğine yer verilerek, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin 19 Ekim 2009, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığının 13 Kasım 2009, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 4 Şubat 2009, Jandarma Kriminal Laboratuvarının 16 Mart 2010'daki bilirkişi raporlarında, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' başlıklı belgenin şüpheli Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğunun belirtildiği vurgulandı.
-AYDINLIK DERGİSİNDE, BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN DİNLEME KAYITLARI-
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 18 Ekim 2009 tarihinde ''Bugün Aydınlık dergisi manşetinde bahsedilen Başbakan'ın karanlık telefon görüşmesi Ergenekoncu Levent Ersöz'ün arşivindendir. Bu arşivde Başbakan ve çok sayıda AKP'li bakana ait ses kayıtları bulunmaktadır. Bu arşiv şu anda Aydınlık dergisinde bulunmaktadır. Bu ses kayıtlarının asıl kaynağı Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya'dır. Dergiye bakarsanız anlayacaksınız. Kolay gelsin'' şeklinde bir ihbarın geldiği kaydedilen iddianamede, bunun üzerine ilgili adreslerde yapılan aramalarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu üst düzey bürokratların dinleme kayıtlarının ele geçirildiği bildirildi.
İddianamede, bu konu ile ilgili şüpheliler Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım'ın sevk edildikleri İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince 9 Kasım 2009 tarihinde örgüt üyesi olmak suçundan tutuklandıkları hatırlatıldı.
Bu konu ile ilgili yapılan çalışmalar sonucu elde edilen delillere göre, ''Ergenekon'' dosyası sanıklarından Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur'un Jandarma Genel Komutanlığında görevli oldukları yıllarda bazı üst düzey bürokratlarla birlikte Başbakan ve diğer hükümet üyelerini hukuk dışı yöntemlerle dinledikleri ve bu dinlemeleri kayıt altına alarak, örgüt arşivlerinde sakladıklarının belirlendiği anlatıldı.
-DALAN, DARBE SONRASI HÜKÜMETİN BAŞBAKANI-
İddianamede, şu ifadelere yer verildi:
''Şüpheli Bedrettin Dalan'ın, 'Ergenekon silahlı terör örgütü'nün, iktidarda bulunan mevcut hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla hazırladığı darbe planlarında, medya ve siyasetin yönlendirilmesi ile bazı üst düzey iş adamlarının bu hususta ikna edilmesi görevini üstlendiği, bu amaçla, medya sahipleri ve iş adamları ile görüşmeler yaptığı, darbe planlarının hazırlanmasında aktif rol oynayan 'Ergenekon terör örgütü' üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve İsmail Yıldız ile görüşerek, askeri müdahalenin bir zorunluluk olduğu yönünde onları teşvik ederek cesaret verip, bu yöndeki motivasyonlarını güçlendirmeye çalıştığı, örgüte finans desteği sağladığı ve aralarında Adil Serdar Saçan'ın da bulunduğu örgüt üyelerine mütevelli heyeti başkanı olduğu üniversitede görevler verdiği, örgütün stratejisi doğrultusunda uluslararası ilişkileri yürüttüğü, darbe sonrası kurulacak hükümette başbakan olma görevini üstlendiği anlaşılmıştır.''
Bedrettin Dalan'ın kendisi hakkında soruşturma yürütüldüğünü ve operasyonla gözaltına alınacağını İstanbul MİT Bölge Başkan Yardımcısı olarak görev yapan şüpheli Özel Yılmaz vasıtasıyla öğrendiği ve hakkında hiçbir yakalama kararı ve ifadeye çağrı dahi olmaksızın 15 Ekim 2008 tarihinde yurt dışına kaçtığı, o tarihten sonra soruşturmada, hakkındaki deliller sebebiyle halen firarda olması nedeniyle yakalama emri çıkartıldığı bildirildi.
'TUTUKLANCAĞIMI BİLİYORDUM AMA
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' iddianamesinde, ''Bilgi notu Dursun Çiçek.doc'' isimli word belgesinde, Deniz Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait ''Tutuklanacağımı biliyordum. Genelkurmay da biliyordu. Bütün olasılıklara karşı hazırlıklıydık. Genelkurmay, Ergenekon soruşturmasını geç algıladı. Bu işin bu kadar büyüyeceğini (Karargah'a kadar uzanacağını) hiç hesap etmediler'' şeklinde ifadelerin yer aldığı belirtildi.
İddianamede yer alan belgede, Albay Dursun Çiçek'in ''Hakim ve Savcılar Haziran Kararnamesi''nin çok önemli olduğunu ifade ettiği belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:
''I.B, her şeyin farkında. Bizzat kendisi bu durumu takip ediyor. ''Hakim ve Savcılar Haziran Kararnamesi'' çok önemli. Yüksek Yargı üyeleriyle görüşüldü. Bizzat İ. Paşa görüştü. Ergenekon savcılarında önemli bir değişiklik olabilir. Emniyetteki değişikliklerle ilgili de temaslar var. Birtakım değişimler oldu, devam edecek. Fethullahçılara yönelik kapsamlı bir çalışma hazırlanmıştı. Bu belge operasyonu ile bu çalışmalar aksadı. Eğer aksamasaydı, Gülen örgütüne yönelik önemli bir operasyon gerçekleştirilecekti. İrtica (Fethullah) ülke güvenliği için tehdit. Genelkurmay bu konuda bir müdahaleye hazırlanıyor...''
İddianamede, ayrıca ''Bizim Hizbullah.doc'' isimli word belgesi içerisinde, ''dini motifli Hizbullah Terör Örgütüne yönelik güvenlik ve kolluk güçlerimizin hazırlamış oldukları raporlara ilişkin bilgilerin yer aldığı dijital kitapçık da olduğu tespit edildi'' ifadesinin de yer aldığı kaydedildi.
Ele geçen döküman arasında bulunan ''Komutan Orhan Yılmazkaya Şehit Oldu'' isimli word belgesinde ise Devrimci Karargah isimli terör örgütü ile Bostancı'da öldürülen terörist Orhan Yılmazkaya isimli kişi adına yazılmış devrim içerikli metinler bulunduğu belirtildi.
İddianamenin ''Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi'' bölümünde ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü Elektronik Şube Müdürlüğüne 18 Ekim 2009 tarih ve 12012 sayılı Rıza Yıldırım ismi ile gönderilen e-posta İhbar tutanağında, ''Bugün Aydınlık dergisi manşetinde bahsedilen Başbakan'ın karanlık telefon görüşmesi Ergenekoncu Levent Ersöz'ün arşivindendir. Bu arşivde Başbakan ve çok sayıda AKP'li bakana ait ses kayıtları bulunmaktadır. Bu arşiv şu anda Aydınlık dergisinde bulunmaktadır. Bu ses kayıtlarının asıl kaynağı Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya'dır. Dergiye bakarsanız anlayacaksınız'' şeklinde bilginin yer aldığı ifade edildi.
İddianamede, Doğu Perinçek ve grubunun yayın faaliyetleri içinde yer alan istihbarat toplama çalışmalarının gazeteciliğin doğal sınırları içinde varsayılamayacağını, disiplinli bir biçimde sürdürülen arşiv çalışmaları içinde MİT ve Genelkurmay Başkanlığının ''çok gizli'' belgelerinin de yer aldığı vurgulandı.
İddianamede, ''Perinçek'in önemle üzerinde durması sonucu, günümüzde her yayın organında üst düzeyde bir elemanının bulunuyor oluşu ise başlı başına üzerinde düşünülmesi ve araştırma yapılması gereğini işaret eder niteliktedir'' şeklinde biten örgütsel içerikli dokümana yer verilerek şöyle denildi:
''Doğu Perinçek ve onun talimatları ile hareket eden, medyada yer almış örgüt üyelerinin, medyayı örgütün amaçları doğrultusunda bir araç olarak kullandıkları ve Ergenekon silahlı terör örgütü ana dokümanlarında geçen istihbarat toplama faaliyetleri ve bilginin paraya çevrilebilirliği ile siyaset dünyasına yön verilmesi gibi, örgütün hedefleri doğrultusunda faaliyetlerde bulundukları anlaşılmaktadır. Şüpheli Mehmet Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya'nın bu ses kayıtlarını yayınlamaları, örgüt üyeliği ile birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal ve devlete ait gizli bilgileri bulundurma ve yayınlamak suçunu oluşturmaktadır.''
Şüpheli Ufuk Akkaya'nın, ''Ergenekon'' silahlı terör örgütü içinde faaliyet yürüten örgüt üyesi olduğu, örgütün talimatları doğrultusunda örgüt arşivinden çıkarılan ses kayıtlarını aynı amaçla yayınladığı, bu kayıtların kişilerin özel hayatları ile devletin iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli olan ve gizli kalması gereken belge ve bilgilerden olduğu belirtilerek, eylemlerine uyan TCK'nın 314/2, 135/2, 43, 326, 327, 133/son, ve 134 maddeleri ile 3713 sayılı Kanun 5. maddesi gereğince cezalandırılması ve TCK'nın 53, 58/9, 63 maddelerinin uygulanması talep edildi.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara