Osmanlı arşivlerinde Beyrut...
Osmanlı arşivlerinden elde edilen resim ve belgeler, 3 yıllık özverili bir çalışmanın ardından Beyrut’ta, halkın yanlış bilgilerinin düzeltilmesi için bir sergi aracılığıyla sunuluyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-27 15:30:00
Lübnan’da, halkın yıllardır süre gelen; sömürü devletlerinin ülkenin gelişimine katkısı olduğu, Osmanlı’nın ise sadece zulüm ve kahır getirdiği yönündeki yanlış izlenimlerini yok edecek bir sergi açıldı. Sergide Osmanlı’nın Beyrut’un gelişimine büyük katkılar sağlayan projeleri, yabancı şirketlerin projelerini gerçekleştirmek için Osmanlı’dan imtiyaz aldığı açıklanıyor. Üç yıl İstanbul’da kalarak, Osmanlı arşivinden elde edilen belgelerin incelenip karışık hatlarının sökülmesinden sonra ortaya konan bu sergi, 19.yüzyılın sonları ile 20.yüzyılın başlarına ışık tutuyor.
Osmanlı tarihi arşivinden nadir belgeler, özellikle Beyrut’ta ve bölgede Batı mandasının egemen olduğu ve öncesi dönemlerle ilgili yanlışlığı düzeltmeye çalışan aykırı bir görüntü ortaya koyuyor.
Tarih araştırmacısı Suzan Ağa Kasap’ın “Osmanlı döneminde Beyrut… İstanbul'daki Başbakanlık Arşivindeki Nadir Belgeler" ismi altında düzenlediği sergide 19. yüzyılın sonlarından 1914 yılına kadar süren dönemle ilgili Osmanlı arşivinden, özellikle Beyrut’u ilgilendiren belgeler sunuldu. Bundan önceki resim sergisinde de o dönemle ilgili; gelişmişliğin Fransa mandasıyla geldiği, Osmanlı’nın rolünün “terör”, “baskı” ve “zulümle” sınırlı kaldığı yönündeki baskın görüşü düzelten resimler sunulmuştu.
75 belge sunuldu
Belgelerin ortaya koyduğu projeler arasında su ve kanalizasyon alt yapısı, okullar, büyük üniversiteler (Amerikan ve Cizvit), Beyrut-Şam arası demiryolu, hükümet sarayı, posta ofisi, sanayi ve ticaretin teşvik edilmesi, Beyrut’ta bulunan bir iskelenin ayrıcalıklı tutulması ve daha birçok yenilik tasarısı yer alıyor.
Suzan konuyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Sergide Osmanlı arşivi idaresinin eli altında bulunan kaynaklardan 75 belge bulunuyor. Beyrut’un yapısını etkileyen ve 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında idari haritada değişikliğe yol açan yenilikçi projeleri gösteren belgelere odaklanıldı.”
Tarih araştırmacısı Suzan sözlerini şöyle sürdürdü: “1876-1909 yılları arasında Sultan 2. Abdülhamit döneminde Beyrut’un görüntüsünü sunmaya, padişahlığın Beyrut’un kalkınması için verdiği büyük önemi, Batı sömürüsü ve sızmasına karşı koyabilmek için uygulanan önemli projeleri ortaya koymaya çalıştım.”
Suzan, Osmanlı Arşivi İdaresi’nden belgeleri alabilmenin çok zor olduğundan bahsederek bunun için üç sene İstanbul’da ikamet etmek mecburiyetinde kaldığını söyledi. Araştırmacı, belgelerin hepsinin özetle ne demek istediğini anlayabilmek için hem modern hem de eski Türkçe’yi bilmenin, Osmanlı idaresinin yedi farklı şekilde yazılmış karışık hatlarını çözebilmek için hatların çeşitleri üzerine dersler almak gerektiğine işaret etti.
Ardından şunları ekledi: “Benim için zorluk çok büyüktü. Beyrut’a seçkin bir şey sunabilmek istedim. Tarih ancak köklerin araştırılması üzerine kurulur. İlave edilmiş tüm ayrıntılarıyla resmi devlet arşivini incelememiz gerekir. Bu sergiyle, tarihimizden birçok gerçeği ortaya koymayı hedefledim.”
Beyrut ve Sultan
Suzan 2002 yılında Osmanlı tarihi uzmanı Dr. Halid Tadmoury ile beraber “Beyrut ve Sultan” isimli bir kitap çıkarmıştı. Kitap, Sultan ikinci Abdülhamit’in döneminde Lübnan’ın başkentinin rolüne odaklanıyordu.
Tadmouhry konu üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Şu anki sergi daha önceki “Beyrut Anısı” isimli sergiyi tamamlıyor. Bu iki sergi, tekrar baskısı yapılan “Beyrut ve Sultan” isimli kitabın konusunu oluşturuyor. Bu iki sergide konu edilen her şey her şey yeni sayılmaktadır, Lübnan’da ilk defa sunulup biliniyor.”
Daha sonra şöyle ekledi: “Biz, Türkiye’deki Osmanlı arşivlerinin kapısını çalan, bu karışık belgeleri araştıran, nadir tarihi bilgilere ulaşmak için hatlarını çözmeye çalışan ilk kişiler olduk ve tarihimizde gizlenmiş bilgiler bulduk.
Evlatlarımızdan birçoğu Beyrut’un eski projelerinin yabancı şirketler tarafından gerçekleştirildiğini biliyor ve bu projeleri sömürge dönemine isnat ediyor. Ama bilmiyorlar ki bu şirketlerin hepsi Osmanlı Devleti’nden imtiyaz aldı. Oysa sürekli üstü örtüldüğü için kimse Osmanlı Devleti’nin ülkeye neler sunduğunu bilmiyor.”
Tadmoury, okullarda ve üniversitelerde okutulan tarih kitaplarını, bu gerçeği Osmanlı devletine karşı varolan; yolsuzluk, vergiler ve mezhep çatışması boyasıyla boyanmış çekişme nedeniyle görmezden geldikleri için eleştirdi. Osmanlı Tarihi uzmanı tüm bunların hakikatte sömürgeci ülkelerin, Osmanlı devletini kontrol altına alabilmek için yaptıkları bir iş olduğuna işaret etti.
Tadmoury son olarak bundan önceki “Beyrut Anısı” sergisinin şu andaki sergiyle tamamen aynı olduğunu, ancak onun resim sergisi, şuandakinin ise bu resimlerin orijinal belgelerini teşkil ettiğini açıkladı.
Haber Ara