Tolga Baykal nereye kayboldu?
Oğlu Tolga 2004 yılından bu yana kayıp olan Kadriye Baykal Ceylan, devlette çalmadık kapı bırakmadı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-26 08:01:00
Tatil amacıyla gittiği İğneada'da 2004 yılında kaybolan Tolga Baykal Ceylan'ın akıbetini araştıran annesi Kadriye Baykal Ceylan, bugüne kadar somut bir bilgiye ulaşamadı. Oğlunun Jandarma tarafından gözaltına alındığını ve kaybedildiğini iddia eden Ceylan, 2009 yılında müracaat ettiği İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden ilginç bir cevap aldı. El yazısı ile doldurulan nüfus kayıt örneğinde oğlunun 2007 yılında Sofya'ya yerleştiği görünüyordu. Bu yöndeki bilgiyi Dışişleri Bakanlığı'ndan teyit etmeye çalışan anneye buradan ise tam tersi bir cevap geldi: "Oğlunuzun Bulgaristan'da olduğuna ait bir bilgiye rastlanmadı." Yıllardır oğlunu arayan çaresiz anne, bu ayın başında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik bölümü öğrencisi Tolga Baykal Ceylan'ın hikâyesi, 7 Ağustos 2004 tarihinde İğneada'ya tatile gitmesiyle başlıyor. Şeker hastalığı ve depresyon tedavisi gören genç, annesinin izni olmaksızın yola çıkıyor. İki gün sonra kısık bir sesle annesini aradığında ise bir telefon numarası vermeye çalışıyor; ancak telefon kapanıyor. Bu, annesi Kadriye Baykal Ceylan'ın oğlundan aldığı son haber oluyor. Hemen yola çıkarak İğneada'ya giden anne, burada Jandarma Komutanlığı'na ve Demirkapı Cumhuriyet Savcılığı'na başvuruyor. Jandarma, önce anneye Tolga Baykal Ceylan'ın bölgeden ayrıldığı yönünde bilgi veriyor, birkaç gün sonra da iki poşet içinde ıslak çamaşırları teslim ediliyor. Civar köylerden ve görgü tanıklarının ifadelerinden, oğlunun Jandarma tarafından gözaltına alındığı bilgisini edinen anne Kadriye Baykal Ceylan, mücadelesini Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri, Dışişleri, Savunma ve Adalet bakanlıklarında sürdürüyor.
Resmi makamlara başvurusundan sonuç alamayınca konuyu AİHM'ye taşımaya hazırlanan Ceylan, bu amaçla nüfus kayıt örneği almak için Bartın'a bağlı Kurucaşile Nüfus Müdürlüğü'nün cevabı ile bir şok daha yaşıyor. Çünkü 6 Temmuz 2009 tarihli nüfus dökümünde oğlu hayatta görünüyor ve yerleşim yeri olarak da Bulgaristan'ın başkenti Sofya veriliyor. El yazısı ile not düşülen nüfus kaydında, 'Beyan tarihi 19.09.2007' ibaresi yer alıyor. Bu cevapla ümitlenen Ceylan, hemen Dışişleri Bakanlığı'na teyit amacıyla başvuruyor. Oradan 26 Şubat 2010 tarihinde gelen cevap ise yine ümitlerini kırıyor. Cevap yazısında, "Nüfus kayıt örneğinde Sofya/Bulgaristan olarak görünen yerleşim yerinin 19.09.2007 tarihinde beyan üzerine el yazısı ile kaydedildiğinin görüldüğü, ancak büyükelçiliğimiz kayıtlarında bu hususta bir yazışmaya rastlanmadığından, söz konusu beyanın ne şekilde elde edildiği anlaşılamadığı" bilgisine yer veriliyor.
Kayıp oğlunun akıbetiyle ilgili birbirinden tutarsız cevaplar alan Kadriye Baykal Ceylan, son olarak konuyu, avukatı Eren Keskin aracılığıyla AİHM'ye taşıdı. 6 Nisan 2010 tarihli başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'yaşama hakkı'nı düzenleyen 2, 'adil yargılanma hakkı'nı düzenleyen 6 ve 'etkili başvuru hakkı'nı düzenleyen 13. maddesinden olayın incelenmesini talep etti.
Kadriye Baykal Ceylan (Tolga'nın annesi): Bir daha hiçbir anne bunu yaşamasın
Oğlumun hayatta olduğuna inanmak istiyorum ancak öldürüldüğünü düşünüyorum. Oğlum hayatta olsaydı bana mutlaka ulaşırdı. Hangi sistemde insanı kaybetmek var? Bunun hiçbir gerekçesi olamaz. Suçu neyse yargılanır, gerekirse idam edilir; ama ölü bedeni verilir. Onun bir sahibi var. Önce Allah, sonra ailesi ve sevenleri. Beni hem tek evladımdan ayırdılar hem de ömür boyu işkenceye mahkûm ettiler. Son çare olarak AİHM'ye başvurdum. Oğluma ne oldu ortaya çıksın, devletim de bunu yapmışsa yargılansın ki, bir daha kendi vatandaşına bunu yapamasın. Hiçbir kadın, hiçbir anne bunu yaşamasın artık.
Eren Keskin (Avukat): Devlet, suçunu, hileli yöntemlerle kapatıyor
Nüfus kayıtları son derece önemli belgelerdir. Buraya gerçek olmayan bir bilgi giremez. Tolga'nın yaşadığı yer Sofya görünüyor. Biz bu beyanın Jandarma tarafından yapıldığını düşünüyoruz. Burada devlet kurumlarının çok ağır ihlali ve görevi kötüye kullanmaları söz konusu. Bugüne kadar kaybetme bir devlet politikası idi, bir dönem çok yaygın kullanıldı. Şimdi AB sürecinde kayıpları gizlemek için bu tür hileli yöntemlere başvuruyorlar. 'Sofya'da yaşıyor' dedikten sonra açıklamak zorundadır. Kendi suçunu hileli yöntemlerle kapatmaya çalışıyor.
Kaynak: Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara