Obama'nın anavatanından satırlar
Nairobi Afrika'nın en yoksul aynı zamanda da en kalabalık kentlerinden biri. Ülke halkı sömürge sürecinde ve sonrasında yaşanan sıkıntıların tam merkezinde yer aldı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-26 20:53:00
Afrika’daki gençlerin yaşamı her zaman Avrupa ya da ABD’deki yaşıtları kadar kolay olmuyor. Özellikle de gecekondu bölgelerinde yaşayanların durumu daha da kötü. Oralarda yoksulluk ve şiddet hüküm sürüyor. Bu durum, Nairobi’nin en büyük gecekondu bölgesi Mathare için de geçerli. Mathare'deki yaklaşık 700 bin insan, kanalizasyon kuyularında ya da çöp yığınlarının arasında yaşıyor.
Kenya çok uzun yıllar İngiltere'nin sömürgesi olmuş ve ülke hala sömürge olmanın izlerini taşıyor. En yaygın dil Swali, ikinci dil ise aynı zamanda ülkenin en büyük kabilesi olan Kikuyuların dili.
Ülkenin dilleri bunlar ama ülkede bulunan üç televizyon da İngilizce yayın yapıyor. Sokaktaki herkes İngilizce konuşuyor, gazeteler, radyolar hep İngilizce kullanıyor.
Sömürge döneminden bağımsız Kenya Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan ise ulusal kahraman Jomo Kenyetta. Kenyetta 1963'te bağımsızlığı ilan etmiş; Kenya o zamandan beri bir cumhuriyet.
Başkanlık konutunda işkencehane
Kenyetta'yı 1978'de seçimlerde geçen başkan yardımcısı Daniel Arap Moi, 25 yıl boyunca demir bir yumrukla ülkeyi yönetmiş. Batı destekli anti-komünist diktatörlükler yaratma hesabından Kenya da nasibini almış.
25 yıllık işkence, kayıplar ve insan hakları ihlalleri tarihi 1990'larda Sovyetlerin yıkılması ile birlikte azalmış elbette, zira o tarihlerde batı ülkelerinin artık ülkeleri kontrol altında tutacak diktatörlere ihtiyacı kalmamıştı.
Ancak Nairobi'de hala o günlerin izlerini bulmak mümkün. Sokaktaki Kenyalı için şehrin tam göbeğindeki Başkanlık Ofisi mesela o kötü günlerin hatırlatan koca bir bina. Zira cunta dönemi boyunca başkanlık konutunun bodrum katı işkencehane olarak kullanılmış.
Demokrasinin restorasyonu için parti
Cunta döneminin en kanlı örgütü olarak bilinen iktidardaki KANU partisinin gençlik kolları 1990'lardan itibaren demokratikleşme isteyen muhaliflere saldırılarını arttırmışlar.
7 Temmuz 1990'da muhalif bir yürüyüş sırasında polis ve KANU kuvvetleri 20 kişiyi öldürmüş, aralarında politikacıların, insan hakları savunucularının ve gazetecilerin de olduğu yüzlerce insan gözaltına alınmış, ardından da tutuklanmışlar.
Bu gösteriye kadar tek partili rejimle yönetilen ülkede, gösteri yeni bir dönem başlatmış, çok partili düzene geçilmiş ve Jomo Kenyatta döneminin başkan yardımcısı Jamagori Öğınga Odinga Demokrasi Restorasyonu için Forum Partisi'ni (Forum for the restoration of the democracy -FORD) kurmuş.
Michelle Gavin (ABD eski Afrika Masası Uzmanı):
KABİLE SİSTEMİ VE TOPLUMSAL PSİKOLOJİ
Kabile kültürü, Kenya’nın toplumsal yapısını belirleyen en önemli faktörlerden biri. Ülkede 40’a yakın kabile var ve kabile liderleri toplumsal otorite figürleri sayılıyor. Sivil toplumu güçlendirme çalışmaları devam etse de, Kenya’nın geçmişten getirdiği bu yapıyı kırması zor.
ABD'nin saygın düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi'nin düzenlediği telekonferansta sorularımızı yanıtlayan Gavin, Kenya'da kabile ilişkilerinin siyasi dengeler üzerindeki etkilerine değindi.
Doğal olarak ülkede siyaset de, kabile dinamiklerinin etkisi altında. Şimdi olduğu gibi, geçmişte de, iktidar sahibi olan kabile, kendi mensuplarını kayırıyor ve bu durum toplumun diğer kesimlerinde önemli bir “dışlanmışlık” hissi yaratıyor.
Kikuyu kabilesine mensup Kibaki’nin son seçimleri kazandığını açıklamasıyla, Odinga’nın Luo kabilesinin derin haksızlığa uğradığını iddia etmesi de bu psikolojiden kaynaklanıyor. Luo kabilesinin Odinga’nın gelmesini istemesi, onun ülkeyi Kibaki’den daha iyi yöneteceğini düşünmesinden değil; sadece gücü elinde bulundurma isteğinden.
KENYA’NIN DERİN PARADOKSU
Kabile kültürünün, sosyal eşitsizliğin de körüklemesiyle toplum içinde derin ayrımlar yarattığı algısının hüküm sürdüğü Kenya’nın paradoksu kolay aşılacak gibi değil. Bu problemleri ancak siyaset çözebilir, fakat siyaseti de, çözmeye çalıştığı problemlerin ta kendisi tanımlıyor, şekillendiriyor. Bu kördüğüm devam ettiği sürece, ülkenin bugün içinde bulunduğu belirsizlik havasından kurtulması da kolay olmayacak.
Ülkede 2007'nin sonlarında Devlet Başkanı Mwai Kibaki’nin 230 bin oy farkıyla, Turuncu Demokratik Hareketi lideri Raila Odinga’yı geride bıraktığı tartışmalı seçimler, ülkede iç savaşa sebep olmuştu. Bu kargaşada yüzlerce insan hayatını kaybetmişti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara