Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Abdulhamid Han'ın tarihe ışık tutan mektubu!

Ulu Hakan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın, Selanik’ten şeyhine gönderdiği mektup, tarihe ışık tutuyor...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-22 15:51:00

Abdulhamid Han'ın tarihe ışık tutan mektubu!
Ulu Hakan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın, Selanik’ten şeyhine gönderdiği mektup, tarihe ışık tutuyor...

Mektupta, “Tahttan niye indirildiğini” anlatan Abdülhamid Han, mektubunda; “İttihatçılar, Filistin’de Yahudi devletini tasdik etmemi istedi... 150 milyon İngiliz Lirası vereceklerini vaat ettiler... Kabul etmeyince de olan oldu, beni tahttan indirip, Selanik’e gönderdiler” diyor.
ŞAM - Tarihte 31 Mart Vakası olarak bilinen ayaklanmayla İttihatçılar tarafından tahttan indirilip Selanik’e gönderilen Sultan II. Abdülhamid’in, bu dönemde Suriye’deki şeyhi Mahmut Ebu Şamat’a yazdığı mektup tarihe ışık tutuyor. Yaklaşık 100 yıl boyunca şeyhin ailesi tarafından muhafaza edilen mektup, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a teslim edildi. Cihan’a konuşan şeyhin torunu Ammar Ebu Şamat, yüklü para tekliflerine rağmen mektubu satmadıklarını anlattı.

Mektupta Sultan II. Abdülhamid, İttihatçıların ve Yahudilerin tüm ısrarlarına ve 150 milyon altın tekliflerine rağmen Kudüs’ü nasıl satmadığını kendi ağzıyla anlatıyor. Abdülhamid Han, mektubunda özellikle Filistin’de Yahudilere toprak vermediği için tahttan indirildiğini dile getiriyor.

31 Mart Vakası’nın ardından tahttan indirilen Sultan Abdülhamid, sürgün kaldığı Selanik’teki Alatini Köşkü’nde belki de hayatının en zor günlerini yaşadı. II. Abdülhamid, bu dönemde yaşadıkları sıkıntıları Şam’da bulunan ve mensubu olduğu Şazeli Şeyhi Mahmut Ebu Şamat ile yazdığı bir mektupla paylaştı. Tahttan indirilişi, olayların arka planı, sebepleri ve o şartları anlatan bir mektup yazan Sultan Abdülhamid, mektubu gizlice köşkün muhafızı ile Şam’da bulunan şeyhi Mahmut Ebu Şamat’a gönderdi.
Yaklaşık 100 yıllık tarihi mektup Mahmut Ebu Şamat’ın yakınları tarafından büyük özenle saklanmış. Kutsal bir emanet gibi korunan ve geleceğe adeta ışık tutan Sultan Abdülhamid’in bizzat kendi eliyle yazdığı mektup Suriye’de büyük özveri ile korunuyor. Sultan Abdülhamid’in mensubu olduğu Şazeli Şeyhi Mahmut Ebu Şamat’ın 2. kuşak torunu olan Ammar Ebu Şamat, büyük bir özveri ile korudukları mektup için ayrı bir ihtimam gösterdiklerini anlatıyor. Çıktığı hutbelerde Sultan Abdülhamid’in ne kadar büyük bir Sultan olduğunu anlatmak amacıyla birçok kez bu mektubu okuduğunu anlatan torun Ebu Şamat, “Sultan Abdülhamid, Yahudiler tarafından 150 milyon İngiliz altını teklif edilmesine rağmen ‘Dünya dolusu altın verseniz bu teklifinizi kabul etmem’ diyerek huzurundan kovuyor. Gün geçtikte bu yüce insanın önemini anlıyoruz” diyerek büyük sultana sevgisini anlatıyor.

MEKTUBU SATIN ALMAK İÇİN YÜKLÜ PARA TEKLİFİ YAPILDI; AMA AİLE MECLİSİ ESAD’DA KARAR KILDI

Mektubun tarihi ve manevi bir boyutunun olduğunu kaydeden torun Ammar Ebu Şamat, “Mektuplar yıllarca büyük bir özveri ile saklandı. Büyük dedem Ebu Şamat, İttihatçılar döneminde de mektubu korudu. Şam’ın Fransız işgalinde de bu emanet korundu. Şimdi torunları olarak bugüne kadar muhafaza ettik” şeklinde konuşuyor. Ammar Ebu Şamat, büyük dedesine gönderilen mektubun önemli ve tarihî bir belge olduğu için güvenilir bir mekanda muhafaza edilmesine karar verdiklerini söyledi. Ebu Şamat, “Aile fertlerine büyük paralar teklif edildi. Önemli ve tarihi bir belge olduğu için aile meclisi bunu reddetti. Ardından bu emanet mektubu emin ve güvenilir bir yere vermeye karar verdik. Aile fertlerinden Dr. Faruk Ebu Şamat bu mektubu Devlet Başkanı Beşşar Esad’a gönderdi. Kendisi korusun diye” diyerek mektubu güvence altına aldıklarını söyledi.

Sultan Abdülhamid’in, şeyhi ve mürşidi Ebu Şamat’a gönderdiği mektup aynen şöyle:

“Yâ Hû...

Bismillahirrahmanirrahim...

Mübarek ellerini öperek ve duâlarını rica ederek selâm ve hürmetlerimi takdimden sonra arz ederim ki, sene-i haliye şehr-i mayısın 2. günü tarihli mektubunuz vasıl oldu.

Sıhhat ve selâmette daim olduğunuzdan dolayı Allah’a hamd ve şükürler ettim... Efendim, evrâd-ı Şazeli kıraatine ve vazife-i Şazeliyyeye, Allah’ın tevfikiyle gece ve gündüz devam ediyorum. Ve bu vazifeleri edâya muvaffak olduğumdan dolayı Allah Teâlâ Hazretlerine hamd ederim ve dâvet-i kalbiyenize daima muhtaç olduğumu arz ederim.

Bu mukaddimeden sonra, şu mühim meseleyi zat-ı reşadetpenahilerine ve zat-ı semahatpenahilerin emsali ukulü selim sahiplerine tarihî bir emanet olarak arz ederim ki, ben Hilâfet-i İslâmiyeyi hiçbir sebeple terk etmedim. Ancak ve ancak ‘Jön Türk’ ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti’nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler.

Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüz elli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: ‘Değil yüz elli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altın verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslâmiye’ye ve Ümmet-i Muhammediye’ye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem’ diye kat’i cevap verdikten sonra hal’imde ittifak ettiler. Ve beni Selanik’e göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâla’ya hamd ettim ki ve ederim ki; Devlet-i Osmaniyye ve Alem-i İslâm’a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini, yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine hamd ederim.

Bu mühim meselede şu maruzatım kâfidir.

Ve şu sözlerimle mektubuma hitam veriyorum. Mübarek ellerinizden öperek hürmetlerimi kabul buyurmanızı sizden rica ve istirham ederim. İhvan ve asdıkamın cümlesine selâmlar ederim.

Ey benim muazzam üstadım! Bu bâbda sözümü uzattım. Muhat-ı ilmi semahatpenahileri ve bütün cemaatinizin mâlûmu olmak için uzatmaya mecbur oldum.

Veselâmualeyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Hadim-i el-Müslimin Abdülhamid”

Vakit

Haber Ara