Dolar

34,9456

Euro

36,7118

Altın

2.989,04

Bist

10.125,46

İşsizlik sosyal depremin fitilini ateşler mi?

Bütün dünyayı sarsan ABD merkezli küresel ekonomik krizin, kağıt üzerinde Türkiye'deki etkisi Avrupa'daki birçok ülkeden daha az olduysa da istihdam sorununa yansıması ürkütücü boyutlara ulaştı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-19 08:11:00

İşsizlik sosyal depremin fitilini ateşler mi?
Türk ekonomisinin en büyük handikapı olan işsizlik, aynı zamanda sosyal travmalara da yol açan en büyük problemimiz. Yüzde 14'lere ulaşan son işsizlik rakamları, ne enflasyonun düşmesini ne büyüme rakamlarının yükselmesini, ne de IMF ile ilişkilerin askıya alınmasını dinliyor. 2008 ve 2009 yılı içerisinde sürekli kriz ve işsizlik rakamlarını konuştuk. Küresel krizle birlikte Türkiye tam dört dönem küçülme yaşadı.

Hükümetin ekonomi ile ilgili olarak açıkladığı tüm olumlu verilere rağmen bir türlü düzeltemediği işsizlik problemi artık kabus haline geldi. İşsizler ordusu sadece Mart ayında 230 bin kişi arttı. Türkiye İstatistik Kurumu, 2010 yılı Ocak ayı itibariyle işsizlik oranının yüzde 14,5 olduğunu açıkladı. Türkiye genelinde Ocak'ta işsiz sayısı resmen 3 milyon 591 bin kişiye yükseldi.

İşsizlik oranı yüzde 15

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması, "2010 Ocak Dönemi sonuçlarına (Aralık 2009, Ocak, Şubat 2010)'' göre işsizlik oranı, Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 1 puan azalmasına rağmen yüzde 14,5 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK'in Hanehalkı İşgücü Araştırması'na göre bu dönemde; işsizler sıklıkla (yüzde 32,2) "eş-dost" vasıtasıyla iş aradı. İşsizlerin yüzde 90,4'ü (3 milyon 245 bin kişi) daha önce bir işte çalıştı. Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin yüzde 44,2'si hizmetler, yüzde 24,2'si sanayi, yüzde 19,8'i inşaat, yüzde 9,3'ü tarım sektöründe çalıştı. Yüzde 2,5'i ise 8 yıldan önce işinden ayrıldı. İşsizlerin yüzde 32,6'sını çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 19,9'unu işten çıkarılanlar, yüzde 15,2'sini kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 8'ini işyerini kapatan/iflas edenler, yüzde 7,3'ünü ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 7,6'sını öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, yüzde 9,4'ünü ise diğer nedenler oluşturdu.

Kayıtdışı istihdam yüzde 42,3'e yükseldi

Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 1,5 puanlık artışla yüzde 42,3 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bir önceki yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 84,5'ten yüzde 85,8'e, tarım dışı sektörlerde ise yüzde 28,6'dan yüzde 28,7'ye yükseldi.

Güvencesiz çalışanlar artıyor

Ocak 2010 döneminde, yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1,5 puanlık artışla yüzde 42,3 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 84,5'ten yüzde 85,8'e, tarım dışı sektörlerde yüzde 28,6'dan yüzde 28,7'ye yükseldi.

Çalışma çağındaki nüfus 827 bin kişi arttı

Ocak 2010 döneminde kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus geçen yılın aynı dönemine göre 827 bin kişi arttı. 2010 yılı Ocak döneminde, Türkiye'de kurumsal olmayan nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 809 bin kişilik bir artış ile 70 milyon 975 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus ise 827 bin kişi artarak 52 milyon 150 bin kişiye ulaştı.

Sanal değil yapısal!

Ekonomistlerin ve iş çevrelerinin en çok tepki gösterdiği kavramlardan biri de Başbakan Erdoğan'ın işsizlik sorunun tanımlarken kullandığı "Sanal işsizlik" kavramı. Hükümetin Çalışma ve Ekonomi bakanlarının dahi "Yapısal" olarak tanımladığı işsizliğin "sanal" olmadığını öne süren iş çevreleri, somut olarak açlık sınırının altında yaşayan işsizlere karşı bu tanımı kullanmanın doğru olmadığını söylüyor. Türkiye'de 'emek sömürüsü' yapıldığını, kayıt dışı çalışmanın ne denli yüksek olduğunu biliyoruz. Kapitalizmin gayrı insani kurallarının geçerli olduğu piyasa şartlarında insani çalışma şartlarını sağlayacak olan hükümetin, sürekli yakınması çözüme fayda sağlamıyor.

TOBB, çözüm önerisini söylesin!

Taraf gazetesi yazarı akademisyen ve ekonomist Süleyman Yaşar, Başbakan'ın TOBB'a yaptığı öneriyi haklı buluyor. Büyük holdinglerin, kriz dönemlerinde devletten her türlü kolaylığı gördüğünü, yardım aldığını hatırlatan Yaşar, ancak bir siyasetçi onlara "İşçi alın" talebinde bulununca buna tepki göstermelerini doğru bulmuyor. TOBB'un yıllardan beri statükolarının devamını istediğini belirten Yaşar, "Eğer gerçekten iyi niyetlilerse, paralarını Türkiye'den kazanan bu insanlar, işsizliği de düşünsünler ve bir çözüm önerisi ortaya koysunlar. O zaman devlet yardımı da almayın. Kriz ortamında devletten her türlü yardımı aldılar ama Kredi Güvenlik Fonu'nun çalışmaması için ellerinden geleni de yaptılar" diyerek TOBB'u suçluyor. İstihdam oluşturabilmesi için yapılması, rekabetçi kur politikasına geçilmesini isteyen Yaşar, aksi halde ithalatın ucuzlayacağını ve ihracatın azalarak istihdam da daralmaya neden olacağına dikkat çekiyor. Yaşar, bugünkü politikalarla istihdam oluşturmanın da imkansız olduğunun altını çiziyor.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ise, "İşsizliğe çözüm iş dünyasından gelecek ama hükümet o ortamı yaratmalı. Başbakan'ın dediği gibi 'herkes bir kişiyi işe alsın' kulağa çok hoş geliyor ama sürdürülebilir değil" dedi.

Başbakan'ın TOBB'a yönelttiği istihdamla ilgili önerisini doğru bulan ekonomistler olduğu gibi gerçekçi bulmayanlar da var. TÜİK'in Aralık ayı verilerine göre, Türkiye'de 1 milyon 170 bin işveren var. Özel kesimde ücretli-maaşlı-yevmiyeli sayısı ise 10 milyon. İşletme başına ortalama çalışan 10'un altında. 3-4 işçi çalıştıran küçük işletmelerin 1 eleman daha çalıştırması durumunda ticari mantık gereği ek istihdamın yükü altında ezileceğini vurgulayan bazı ekonomistler, devletin öncelikle istihdam sorunu için yapısal zemini hazırlaması gerektiğini vurguluyor. TOBB yönetimi ile bağlı oda ve borsa yöneticileri, krizde işçi almak bir yana işçi çıkarmak zorunda kaldıklarını öne sürerek, "1 kişiyi işe alabiliriz ama 1 işçiyi işten çıkarmamız gerekir" yorumunda bulundular.

Her işletme 1 işçi alsa!

İşsizlikle ilgili konuşmalarında sık sık "1 milyon 300 bin TOBB üyesi 1'er işçi alsa işsizlik büyük oranda düşer" diyen Başbakan Erdoğan'a oldukça sinirlenen TOBB yönetim kurulunun Erdoğan'a verdiği yanıt geçen haftanın önemli gündem maddelerinden biri oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıldan bu yana işsizlik sorunu için önerdiği çözümlerden birisi de 1 milyon 300 bin TOBB üyesinin her birinin 1'er işçi alması! Ancak bu teklif karşısında gerilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği konuyu Yönetim Kurulu'na getirerek yüzde 94'lük bir oyla "ret" kararı aldı.

TOBB'a bağlı 365 oda ve borsanın yönetim kurulu başkanları Ankara'da toplanarak Başbakan Erdoğan'ın teklifine karşılık bir sonuç bildirgesi açıkladı. TOBB Genel Kurul Başkanı Nafi Güral tarafından okunan sonuç bildirisinde, "İşsizliği ancak, ortak akılla çözebiliriz. arkların dönmeye devam etmesi için itici güce ihtiyaç var ve bunu da ancak hükümet sağlayabilir." Toplantıda üyelere Başbakan'ın teklifi şu şekilde soruldu: "Mevcut şartlar altında bölgenizde çalışan işçi kadar ek bir istihdam sağlayabilir misiniz?" Toplantıya katılanların yüzde 94'ü bu soruya 'hayır' yanıtı verdi.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

- İstihdam konusunda arz-talep dengesini koordine edecek bir yapılanmaya gidilmeli.

- Yeni yapılanmaya, ihtiyaca uygun nitelik kazandırılmalı.

- Mesleki eğitime önem vermelidir.

- Yüksek okul, üniversite ve meslek içi eğitimler yeni iş üretme ihtiyacına göre sürekli devrede tutulmalıdır.

- İşsizliğin yoğunlaştığı orta yaş grubunun sorunun çözmek için nitelik kazandırıcı faaliyetlere önem verilmeli.

- İstihdama destek olmak amacıyla KOBİ yapısı desteklenmelidir.

- KOBİ'lere, faizsiz kredi desteği ve yönetim desteği verilmeli.

- Uzun vadeli düşük prim gibi esnek çalışma modelleri ve sigorta sistemleri devreye alınmalı.

- Tarıma dayalı sanayi desteklenmeli.

- Mikro kredi uygulamaları yaygınlaştırılmalı.

- Kamuda yerli malı kullanma kotaları en az yüzde 25'e çıkarılmalı.

- Yerli işçi çalıştırması için firmalar teşvik edilmeli.

- Rekabetçi kur politikasına geçilmeli.

- İstihdamı önceleyen iktisadi politikalara ağırlık verilmeli.

- Vergi sistemi, girişimciden, kazancının yüzde 60'ını talep ediyor. Bu sistem değişmeli.

- Çalıştırılan bir işçi için ödenen SSK primleri, ikinci bir işçi çalıştırmaya yetecek kadar yüksek.

- Yüzde 43 olan İstihdam Vergilerinin İşgücü Maliyetine Oranı düşürülmeli.

- "Zorunlu İstihdam", "Teşvikli İstihdama" dönüşmeli.

- İlave İstihdam Karşılığı Ucuz Kredi Mekanizması olmalı.

- Kurumlar Vergisi ve KDV Oranları indirilmeli.

- Vergi ve SSK prim indirimi kayıt dışı kayda alınarak finanse edilmeli.

- Girişimcilere, hayat sigortası ve sağlık sigortası primlerinin vergiden düşülmesi imkanı tanınmalı.

- İşçi çalıştırmaya ilişkin bürokratik formaliteler azaltılmalı, bildirimler teke indirilmeli.

- Adil rekabet şartları sağlanmalı, fikri haklar korunmalı.

- Öncü ve ileri teknolojilere dayalı eğitim esas olmalıdır.

- İşsizlik fonunda biriken 50 milyar lira, istihdamı artırmak için kullanılmalı.

- AR-GE'ye önem verilmelidir.

- Biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi kavramlara yatırım yapılmalıdır.

- Teknoparklar oluşturulması için çaba harcanmalıdır.

- Avrupa Birligi'nin uyguladığı istihdam politikaları yakından izlenmelidir.

- İşverenler devlete vergi vermek yerine yatırım yapma fırsatı yakalamalıdırlar.

- Ev üretimi teşvik edilmelidir.

Ekonomist yazar Süleyman Yaşar: İşçi almıyorlarsa devlet yardımı da almasınlar! Başbakan daha önce meslek örgütlerine, "Kayıt dışı çok işçi var. Bir işçi alırsanız işsizlik büyük ölçüde azalır" demişti. Çünkü kayıt dışı çalışmalarda sigortasızlık, kadın emeğinin sömürülmesi gibi hak gaspları söz konusu. Ama TOBB bu çağrıyı "Piyasa ekonomisinde "işçi alın" denmez" diyerek geri çevirdi. Aslına bakarsanız Başbakan burada haklı. Büyük holdingler, şirketler kriz dönemlerinde devletten her türlü kolaylığı görecek, yardım alacak, battıkları zaman işlerini bırakıp kaçacak ve bütün yükü devletin üzerine bırakacak sonrasında bir siyasetçi "İşçi alın" talebinde bulununca buna tepki gösterecek. TOBB yıllardan beri ana muhalefet partisi gibi davranıyor. Statükolarının devamını istiyorlar ve askeri vesayetten yanalar. Yaptıkları çalışmalarla ekonomi iyi yönde bile gitse piyasaları karamsarlığa sevk ediyorlar. Eğer gerçekten iyi niyetlilerse, paralarını Türkiye'den kazanan bu insanlar, işsizliği de düşünsünler ve bir çözüm önerisi ortaya koysunlar. O zaman devlet yardımı da almayın. Kriz ortamında devletten her türlü yardımı aldılar ama Kredi Güvenlik Fonu'nun çalışmaması için ellerinden geleni de yaptılar. Merkez Bankası'nın yıllardır güttüğü enflasyon hedefiyle yüksek faiz düşük kur politikalarıyla hareket etti. Merkez Bankası Başkanı göreve gelir gelmez faizleri yükseltmişti. İstihdam oluşturabilmesi için yapılması gereken, rekabetçi kur politikasına geçmektir. Öyle yapmazsanız ithalat ucuzlar, ihracat azalır ve istihdam da büyük ölçüde daralır. Bu politikalarla istihdam oluşturmak imkansız. 2008'de Türkiye'de faizler dünyanın en yüksek faizleriydi. Sonrasında Merkez Bankası'nın aklı başına geldi ve bu sorunu giderici adımlar atmaya çalıştı. Kurumun tek hedefi sadece enflasyonu düşürmek değildir, işsizliğe de çözük üretmektir."

ASKON Başkanı Mustafa Koca: İşsizlik rakamları ürkütücü
Ekonomimizin en büyük handikaplarından bir tanesi, istihdama dayalı bir performans gösterememesidir. Büyümeye rağmen işsizliğin yüzde 14'lere demir atması ürkütücüdür. Yüzde 14'ler seviyesine yükselen İşsizlik ülkemizin artık en önemli sosyo-ekonomik meselelerinden birisi haline gelmiştir. Konu erken çözülmez ise sadece sosyal mesele haline bile dönüşebilir. Ülkemizin, istihdam konusundaki arz-talep dengesini koordine edecek bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Meslek eğitiminden başlamak üzere, yüksek okul, üniversite ve meslek içi eğitimler yeni iş üretme ihtiyacına göre sürekli ve dinamik olarak devrede tutulmalıdır. KOBİ yapısı desteklenmelidir. Tarıma dayalı sanayinin özellikle desteklenmesi gerekir. Mikro kredi uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır. İşsizliği esasen kökten çözmenin yolu gerekli büyümenin sağlanmasıdır."

Star Yazarı Prof. Dr. Mehmet Altan: Sosyal depremin pimini çektirir!İşsizlik fena halde can yakmaya devam ediyor... İşsizlik oranı yüzde 14,5 seviyesinde. Bunların dörtte biri de genç üstelik. 3.5 milyon kişinin işsiz olduğu Türkiye'de, 2,2 milyon kişi de iş bulmaktan ümidini kestiği için evde oturuyor. Resmi rakamların işsiz saymadığı bu kişilerle birlikte işsiz sayısı 5,8 milyon kişiyi aşıyor.. 2010 yılında hala çalışanların dörtte birinin tarımda olmasına dikkatinizi çekerim. AB ortalaması yüzde dört... Niteliksiz işsizler iş bulamazken, nitelikli işgücü arayan da başarılı olamıyor. Emek arz ve talebi kesişmiyor, kısacası işsizlik yapısal bir işsizlik. Bunu ıskalamak ülkeyi zora sokar. Sosyal depremin pimini çektirir. Her işsizlik rakamı açıklandığında, bu ürkütücü ihtimal beni ürpertmekte.

Kaynak: Milli Gazete
SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara