Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İşgal altında sinema filmi nasıl çekilir?

Yıllarca vatanı Filistin'den ayrı kalan ve filmlerinde gitmekle kalmak arasındaki kendi hayat hikâyesinden yola çıkan Elia Süleyman, 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak Türkiye'ye geldi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-17 08:15:00

İşgal altında sinema filmi nasıl çekilir?
Süleyman için festivalde bu yıl "Şair, Vakanüvis ve İsyancı" adlı bir bölüm ayrıldı. Cannes'da yarışan son filmi 'Geride Kalan'ın gösterimine de katılan Süleyman, genellikle otobiyografik hikâyeler anlattığı için filmlerinin başrolünde bizzat oynamayı tercih ediyor. 11 yıl Amerika'da yaşadıktan sonra üniversitede sinema bölümü kurmak için İsrail'e dönen yönetmenin filmlerindeki yalınlık ve gerçekçilik belki de bu yüzden ön planda.

İstanbul'da görüştüğümüz Elia Süleyman, İsrail devleti onu İsrailli bir Arap olarak nitelendirse de ısrarla Filistinli olduğunu vurguluyor. "İsrail'de bir işgal söz konusu. Eğer İsrail şu anda işgalci kimliği temsil etmeseydi, benim için de Filistinli ya da İsrailliyim demek sorun olmazdı. Ama bunun için önce Filistin'in uzun zamandır kayıp olan haklarının verilmesi gerekiyor." diyor. Filmlerinde Filistin kimliğine vurgu yapan Süleyman, işgal olmasaydı daha farklı ve şiirsel filmler yapabileceğini söylüyor.

'Utandıkları için Oscar'a aldılar'

Filmlerinde neden geri dönüş ve ayrılığın hikâyesini anlattığını sorduğumuzda usta yönetmenden "Çünkü ben hem kendi vatanımda hem de başka topraklarda hep sürgünüm." cevabını alıyoruz. Her ikisinin de bir bedeli var Süleyman için. Filmlerindeki karakterleri ipin üstünde yürüyen bir insana benzetebiliriz. Aşağı düşse canı yanacak, düşmese bile ip üstünde yürümek kolay değil. Bu yüzden olsa gerek anlatımı daha etkili kılma adına metaforik öğelerden sıklıkla yararlanıyor. Örneğin 'Kutsal Direniş' filminde sınır sebebiyle kavuşamayan iki âşık üzerinden, ayrı taraflarda kalan iki toprağın birbirine özlemini dile getiriyor. Ve bunu da aşk gibi şiddet içermeyen bir duyguya şiddet çağrıştırıcı unsurlar ekleyerek yapıyor. Tam adamla kadının elleri birbirine değecekken birdenbire tanklar, silahlar, patlamalar ortaya çıkıyor. Ama maalesef 'Kutsal Direniş', Filistin resmi olarak tanınmadığı için Oscar Film Festivali'nde yabancı filmlerin yarıştığı kategoriden dışlandı. Daha sonra bu olay basında fazlaca yer alınca Süleyman'ın deyimiyle yönetim utandı ve yeniden Oscar kapılarını filme açtı.

Elia Süleyman'ın belirttiğine göre işgal altında bir ülkede sinema yapmak kolay değil: "Görünüşte kimse size niye böyle bir film yaptın diyemiyor. Ama ben 'Kutsal Direniş' filminden sonra havaalanında uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle tutuklandım. Ya da çeşitli bahanelerle yarım milyon dolar vergi kesilmek istendi." Yine de işlerin bir miktar değiştiğini düşünüyor: "Sonuçta faşist sansürü en az seviyede tutmaya çalışıyorlar. İsrail'de McCarthy gibi biri beni 'Geride Kalan' filmim yüzünden devlet düşmanı gibi düşündü. Çünkü filmimde bir şeylere karşı çıkıyordum ve Tel Aviv'de sinematekte oynuyor. Hâlâ modası geçmiş sansür düşünceleri ile hareket edenler olsa da normalde devlet içerisinde daha demokratik bir ortam var artık."

Elia Süleyman, tarihi filmler çekmese de daha çok günümüz Filistin'indeki politik ve toplumsal şartlarda nasıl yaşadıklarını yansıtmaya çabalıyor. Ama bütün bunları ilginç ve çoğu zaman keskin bir mizah anlayışı ile aktarıyor. Belki de bu sebeple filmleri izlendikten sonra akıldan kolaylıkla çıkmıyor. Yalın, abartısız ve dramatik dilden uzak anlatımı sebebiyle Jean Luc Godard'dan etkilendiği düşünülen Süleyman, "Godard bir sözlük gibidir. Ve her yeni sinemacı mutlaka ondan bir şekilde etkilenir. Ama kendi adıma Ozzu ve Antonioni'nin daha çok etkisi altında kaldığımı söyleyebilirim." diyor.

Zaman

Haber Ara