Afganistan cezaevlerindeki çocuklar...
Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu 2008 yılında yayımladığı raporda, erkeklerin yüzde 55’i, kızların da yüzde 11’i, tutulduklarında polis tarafından dövüldükleri kaydedildi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-08 10:16:00
Ülkenin çocuk mahkemeleri tarafından tutuklanmış çocukların yüzde 40’ı ile yapılan görüşmelerde, Afganistan’da tutuklanan çocukların üçte ikisi fizikî işkenceye maruz kalmaktadır. Araştırma, mahkemelerde savunma hakları üzerinde yapılan işkencelerin yüzlerinden aktığı ve itiraflara zorlanan kurbanlarının çoğu zaten masum olduğu çocukların adalet sistemindeki maruz bırakıldıkları istismarı açığa çıkarmak için kurulmuş olan, uluslararası çocuk hakları örgütü Terre des Hommes’in ABD’li savunma avukatı Kimberly Motley tarafından yapılmıştır.
Afganistan’da çalışan belki de tek Batılı savunma avukatı olan Motley bana, çalışmasının; “adaletsiz sistem” adını verdiği çocuk haklarıyla ilgili olarak, alternatifleri ilk olarak ortaya çıkarmak ihtiyacını gösterdiğini söyledi. Yazar şahsen, cezaevindeki 600 çocuktan 250’siyle ve ülkedeki rehabilitasyon merkezlerindeki 80 kız ve iş hayatındaki 98 iş kolunda çalışan 520 çocuğun yüzde kırkıyla görüştü.
Görüşmeye gelen kızlardan sadece ikisinin polis tarafından dövüldüğünü söylemesine rağmen, 18 yaşın altındaki 208 erkek çocuğundan 130’u polis tarafından dövüldüklerini bildirmiştir. Görüşmeler, 28 eyalette ve 2009 yılı Eylül Aralık ayları arasında, Motley tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bu istatistikler, Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonunun 2008 yılında elde edilen, erkeklerin yüzde 55’i, kızların da yüzde 11’i, tutulduklarında polis tarafından dövüldüklerini bildiren ve BM Çocuk Fonu tarafından yayınlanan çalışmadaki bulgular ile paralellik göstermektedir.
Gerçekten bütün erkek çocukları, polisin dövmesindeki amacın, kendilerini bir itiraf metnini imzalamak için zorlamaktı dedi. Çocuklar, dövülünce veya dövülmekle tehdit edilince, kendilerini sonradan suçlamak için kullanılan bu itiraf metnini imzaladıklarını söyledi. Çocukların, polisin zulmü üzerine şahidliği, Motley’in çocuk mahkemeleri hâkimleriyle yaptığı görüşmelerle bir tutarlılık içindeydi. Görüşme yapılan hâkimlerin yüzde 44’ü, çocukların rutin olarak polis yetkilileri tarafından işkenceye maruz kaldıklarını ve psikolojik işkenceye uğradıklarını şikâyet ettiklerini işaret etti. Diğer yüzde 33’ü ise, kendilerine bu tür şikâyetler duyup, duymadıkları sorulduğunda cevap vermeyi reddetti.
Savcı bir görüşmede, Motley’e, sadece suçlamaların farkında olduğunu değil bunun yanında oğlanların vücudunda, itirafların gerçekten işkence altında alındığını gösteren işaretler gördüğünü de itiraf etti. Savcı daha da ileri giderek, oğlanlara karşı bu suçu yükleyebilecek hiçbir şahit ve delil olmadığını da ifşa etti.
Motley’in görüştüğü çocukların birçoğu, birkaç polis tarafından eş zamanlı olarak, dövüldüklerini bildirdi. 17 yaşında olduğunu söyleyen bir erkek çocuğu, bir hadise üzerine tutuklandıktan sonra, 6 polis tarafından “bir hayvan gibi tekme tokat dövüldüğünü” anlattı. Başka bir çocuk, terör yasalarıyla tehdit edilerek, şehirde yazılamalar yapmak suçundan cezalandırıldı, çünkü Milli Güvenlik Servisi tarafından hücrede kollarından asılmış ve elektrik şokuna maruz kalınca, itiraf metnini imzalamıştı. Erkek çocuğunun anlattığına göre, işkence 2 aydan fazla bir süre devam etti.
Motley savcıya, mahkemede hâkim, Afgan kanunlarına göre davayı niye reddetmiyor, Afgan Millî güvenlik Polisinden korkuyor ve başka tercihlerinin kalmadığını hissediyorlar, dedi.
Motley’in görüştüğü ve itiraf metinlerini parmak mühür basarak imzalamak zorunda bırakılan
kız ve erkek çocuklarının yüzde 24’ü, imzaladıkları itiraf metinlerini polis tarafından hazırladığını ve içeriğini ancak mahkemeye çıkınca öğrendiklerini söyledi. Hattâ bazı hadiselerde, boş kâğıt imzalatılıyor ve daha sonra itiraf etmeleri için çocuklar aleyhine kullanılıyordu.
Motley’in çalışmasına göre, Afganistan’da çocuklar mahkemeye getirilmeden önce, savunma hakları inkâr ediliyordu. Batı bölgesinde cezaevinde kalmış çocukların yüzde 62’sinin de dahil olduğu, görüşülen erkek çocuklarının yüzde 45’i, mahkemede kendileri için şahit edecek kimseyi hakkı verilmediğini söyledi.
Şahit getirme hakkı reddedilen çocuklardan biri, bir erkekle veya başka bir çocuğuyla cinsel ilişkiye girmek, yani oğlancılıkla suçlandı. Sıkça yaşandığı gibi, bu çocuk yetişkin üç erkek tarafından kaçırıldıktan sonra, tecavüze uğramış ama bu hadise bilindiği hâlde tecavüzcüler asla cezalandırılmadı.
Motly’in yazdıklarına göre, bu erkek çocuğu mahkemede kendisine tecavüz edildiğini anlatmaya çalıştı sırada, kadın hâkim tarafından konuşmaması ve hattâ kendisine bile bakmaması söylendi. Çocuğun avukatı güçbelâ konuştu ve erkek çocuğu 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Motley ayrıca, görüştüğü hâkimlerin yüzde 71’nin, şayet çocuklar kendilerine soru sorulduğunda sessiz kalıyorsa, bu onların suçlu olduğunu gösteriyor, düşüncesine sahip olduklarını ifade ettiklerini gördü.
Afganistan’da 20 yıldır bir insan hakları aktivisti olarak çalışan Muhammed İbrahim Hasan Kabil’deki son röportajında, Afgan kültüründe, masumlara yönelik bu tür küstahlık eğilimini bulunduğunu ancak Afgan halkının çoğunun bu masumlara yönelik bu küstahlığa karşı olduğunu söyledi.
Hasan, Afgan adalet sisteminde, “şayet tutuklandıysanız mutlaka cezalandırılacak bir suç işlemişsinizdir”, düşüncesi hâkimdir, dedi.
Kabil’e gittiği son ziyaretinde bu raportöre, Motley tarafından, erkek çocuklarına polis tarafından girişilen zalimliklerin daha fazla yaygın olduğuna dair kabul görmüş bulgular sunuldu.
Rastgele seçilen bir erkek öğrenci yurdunun bir odasında kalmakta olan 10 erkek öğrenciye, bir yorumcu tarafından, tutuklandıklarında kaçının polis dayağına maruz kalıkları soruldu.
Çocukların yarısı ellerini kaldırdı. Bu çocuklardan bir tanesi, itiraf metnini imzalaması için elektrik işkencesine maruz kaldığını söyledi. “Polisler, ayak parmaklarıma ve ellerime kabloları bağladı” ve “manyetoyu birkaç saniyeliğine, birçok kez çalıştırdılar.” Dedi.
O, imzalamayı kabul etti ve polis başparmağıyla mühür basacağı bir kâğıdı getirdi. Başka bir çocuk, polis ellerine bakarak anlatıyordu: Bize suçunuzu itiraf edecek misiniz? Diye sorduğunda, şayet hayır dersek, bizi döveceklerdi, şeklinde konuştu.
*Gareth Porter, Inter Press Servisinde, ABD millî güvenlik politikası üzerine uzmanlaşmış, araştırmacı tarihçi ve yazar. Porter aynı zamanda, “Gücün Tehlikeleri: Dengesiz Güç ve Vietnam savaşına Giden Yol-Perils of Dominance: Imbalance of Power and the Road to War in Vietnam” isimli kitabın yazarıdır.
Bu makale Fazıl Duygun tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara