Dolar

36,4630

Euro

38,7558

Altın

3.413,29

Bist

9.898,01

Beşir: UCM bana iyilik yaptı

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Der Spiegel dergisine verdiği röportajda, 'Uluslararası Ceza Mahkemesi, bana hayal bile edemeyeceğim bir iyilik yaptı' dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-03 12:35:00

Beşir: UCM bana iyilik yaptı
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılan Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Darfur’da yaşanan savaş suçlarının tüm dünyada kınanması, Sudan’ın muhtemel bölünmesi ve Üsame bin Ladin ile ilişkileri hakkında konuştu.

ABD’nin tahminlerine göre, 2003 ile 2008 arasında Sudan’ın Darfur bölgesinde 300.000 kişi öldü ve en az 2 milyon insan da evlerinden çıkmaya zorlandı. Bu zorunlu yer değiştirme ve işkence yıllarında, siyasi sorumluluk, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında bir tutuklama kararı çıkarmasına karşın halen koltukta oturan ilk kişi olan Sudan devlet başkanı Ömer el-Beşir’e aitti. Mahkeme, Beşir’i insanlığa karşı suçlar ve savaş suçu işlemekle suçladı.

Silahlı kuvvetler başkomutanı sıfatını da taşıyan Afrika’nın en büyük ülkesinin başkanı, birçok köyün bombalanmasından sorumlu tutuluyor. Ayrıca silahlanmak ve Cancavitler olarak bilinen Arap milislere para yardımında bulunmak, yerleşim yerlerinde bombalama, cinayet ve tecavüz olaylarına sistematik olarak katılmalarını sağlamakla suçlanmakta. Bununla birlikte başsavcı Luis Moreno-Ocampo, Beşir’i soykırım suçundan kovuşturma çabasına karşılık şimdiye kadar Lahey’deki yargıçların desteğini kazanamadı.

Beşir, 21 yıl önce kansız bir darbe ile iş başına geldi ve 1993’te de resmi yollarla başkanlığı tasdik edildi. 2005 yılında Batı’nın aracılık ettiği ve hem Hristiyan hem de animist olan güney ile onlarca yıldır süren iç savaşı sona erdiren bir anlaşmayı kabul etti. Bu anlaşma çerçevesinde, güney 2011 yılında yapılan referandumda ülkenin geri kalanından ayrılıp ayrılmayacağına karar verecek. Bölge nüfusunun bağımsızlığı tercih etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Müslüman olan kuzeyde, Beşir aslında tutuklama kararından istifade etti. Arap ve Afrika Birlikleri’nden Beşir’e destek kararı çıktı; diğer taraftan yöneltilen iddianame de halk arasında Beşir’e yönelik büyük bir sempati ortaya çıkmasını sağladı. Gözlemciler Nisan ortasındaki seçimlerde Beşir’in başkanlığının bir kez daha tasdik edileceği görüşündeler.

Bu özel mülakatta da Beşir, kendisine yönelik suçlamaları “temelden yoksun” ve “dış mihrakların komplosu” olarak niteledi.

SPIEGEL: Sayın başkan, Uluslararası Ceza Mahkemesi trafından savaş suçu gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı çıkan görev başındaki ilk devlet başkanısınız. İlaveten, şahsınıza soykırım suçlamaları da yöneltiliyor. Yüzden fazla ülke, diğer bir ifadeyle dünyanın yarısının, bu tutuklama kararını uygulaması gerekiyor. Bu ciddi suçlamalara nasıl cevap vereceksiniz?

BEŞİR: Öncelikle yüz ya da daha fazla ülkenin Sudan’a karşı bir tutum takındığı doğru değil. Çoğu Afrika ülkesi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararını tekrar gözden geçirmesini talep ediyor, hatta bir kısım ülkeler bu yüzden mahkemeden çekilmekle tehdit ediyorlar.

SPIEGEL: Güney Afrika da dahil olmak üzere daha birçok ülke kendini sizden uzaklaştırıyor.

BEŞİR: Güney Afrika ile harika ilişkilerimiz var. Başkan yardımcısı bizi ziyaret etti ve Nisan’daki seçimlerimizden sonra başkanın ziyaretini ayarladık. Venezuela’dan, seçimlerden sonra kabul edeceğim şahsî bir davet aldım. Evet, sorunlar var, başta Avrupa ülkeleri ile. Lakin en tuhafı, tutuklama kararının uygulanması için bastıran ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni halihazırda asla tanımayan Amerika’nın tutumu.

SPIEGEL: Kararı uygulayacak ve sizi Lahey’e götürecek özel bir komando birliğinin tehditi altında olduğunuz yolundaki sürüp giden söylentilere rağmen, burada güvenliğinize pek az önem veriyor gibi görünüyorsunuz.

BEŞİR: Kendimi ülkemde tamamen güvende hissediyorum. Aksine, Uluslararası Ceza Mahkemesi, bana hayal bile edemeyeceğim bir iyilik yaptı. Bu tutuklama kararı neticesinde ülke içindeki popülaritem beklenmedik bir biçimde arttı.

SPIEGEL: Ama yine de Darfur bölgesinde tarifi mümkün olmayan suçlar meydana geldi. İddianameye göre, sistematik olarak köyleri yağmalayan ve yerleşimcileri katleden meşhur Cancavit milislerini siz yönlendirdiniz.

BEŞİR: Bunlar bütünüyle mesnetsiz suçlamalar. Bu, başından beri Darfur’daki isyanı siyasî, askerî ve malî olarak destekleyen dış güçlerin bir komplosu. Öncelikle, bu yabancı manipülatörler güney Sudan’daki isyanları desteklediler. Akabinde birliklerimiz yeniden üstünlüğü sağladı ve çatışmalar sona erdi. Fakat ardından aynı destekçiler, kuraklık dönemlerinde olagelen çiftçilerle hayvancılık yapanlar arasındaki geleneksel çatışma avantajını da kullanarak Darfur’daki isyanlara arka çıktılar.



SPIEGEL: Lakin Darfur’daki katliamı yabancılar yapmadı.

BEŞİR: Elbette suçlar vardı, hem de korkunç suçlar; fakat bu hükümetlere karşı ayaklanan silahlı çetelerin varolduğu dünyanın herhangi bir yerindekilerle ile aynı. İsyanlarla mücadele etmek silahlı kuvvetlerimiz için bir mecburiyet. Dış güçler tarafından Cancavitler ve onların sözde saldırıları hakkında ileri sürülen iddiaların hepsi tamamen gerçekleri çarpıtma amacına matuf.

SPIEGEL: Bu konuda açık konuşalım: Darfur’da savaş suçları vardı. Şimdi siz, ordunuz içerisinde sadece küçük bir kademenin mi bu barbarlığa iştirak ettiğini iddia ediyorsunuz?

BEŞİR: Bizim silahlı kuvvetlerimiz daima kanun çerçevesinde hareket etmiştir. Kanunları çiğneyen bütün ordu ve hükümet mensupları sorumlu tutulur. Bir defasında bir polis memuru bir dizi silahlı adamı kovalamış ve liderlerine ateş etmişti, bunun için ölüm cezasına çarptırıldı. Bir başka olayda bir silahlı kuvvetler mensubu Darfur’da bir vatandaşı öldürdü. O da sorgulandı ve infaz edildi.

SPIEGEL: Başkomutan ve devlet başkanı olarak, Darfur’da olanlardan dolayı kişisel bir sorumluluk hissediyor musunuz?

BEŞİR: Görevlerimden biri de hukukun gözetilmesini sağlamaktır, dolayısıyla görev başında olduğum müddetçe olan her şeyde sorumluluk sahibiyim.
‘Yaptırımlar Bizim İçin Herhangi Bir Sorun Teşkil Etmiyor’

SPIEGEL: Ülkenizin Amerika ile 12 yıldır resmi diplomatik ilişkisi bulunmuyor. Ancak yine de Amerikalılar Sudan’ın petrol zenginliği ve bölgedeki istikrar ile yakından ilgileniyorlar. İki ülke istihbaratı kendi içlerinde terörle mücadele konusunda zaman zaman yoğun işbirliği yaptılar. Sudan istihbarat teşkilatı Amerikan teçhizatlarını kullanıyor ve önceki istihbarat başkanınız birçok defa Amerika’da bulunmuştu. Amerika ile alttan alta gayet iyi geçindiğiniz söylenebilir mi?

BEŞİR: Amerika’daki asıl karar alıcılar, ve elbette FBI ve CIA, pekala biliyorlar ki Sudan hakkında söylenen şeyler doğru değil. Lakin güçlü çıkar grupları Amerikan hükümeti üzerindeki nüfuzlarını kullanıyorlar. Amerika’nın duruşundaki çeklişkiyi açıklamanın tek yolu bu.

SPIEGEL: Siz daima her şeyin arkasında İsrail etkisinin olduğundan şüphe ediyorsunuz. Lakin İsrail ile olan savaşlarında Filistinli aşırılıkçılara yardım eden birisiniz.

BEŞİR: Evet, İsrail işgali karşısında Hamas ve Hizbullah’ın meşru mücadelelerini ve Irak ve Afganistan’daki Amerikan işgaline karşı direnişi destekliyoruz.

SPIEGEL: Peki tıpkı önceleri haydut olduğu alenen ilan edilirken, nükleer programına son verdikten ve teröristlere desteği kestikten sonra, birden Amerikalıların müttefiki oluveren Libya lideri Muammer Kaddafi gibi, sizin de Amerikalılarla aranızda herhangi bir gizli müzakere mevcut mu?

BEŞİR: Amerika ile olan diyaloğumuzu Amerikan Özel Temsilcisi Scott Gration aracılığıyla yürütüyoruz. Bu eski generalin mantıklı ve gerçekçi biri olduğunu görüyoruz. Petrol işlerimizi geçmişte Amerikalı şirketler ele almışlardı. Fakat sonra Sudan’dan çekilmeye karar verdiler. Anlaşılan kimsenin kendi yerlerini alamayacağını düşündüler.

SPIEGEL: Bir Alman-Arap Ekonomik Heyeti yakın zaman önce ülkenizi ziyaret etti. AB ve aslında daha da önemlisi Amerika’nın ülkenize ağır yaptırımlar uygulaması halinde bile, bu heyetin Sudan’da kârlı iş yapmaları mümkün mü?

BEŞİR: Biz Alman ekonomisiyle her alanda işbirliği yapmak ve istendiği takdirde Alman projelerini korumak istiyoruz. Yaptırımlar bizim için herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Siemens’in Sudan’dan çekilmeyi planladığını açıkladığı gün, Çinli büyük bir firmayla anlaşma imzaladık. Petrol sektöründe, şu anda Çinli, Hindistanlı ve Malezyalı şirketlerle anlaşmalar yaptık ve bu anlaşmalar bariz bir şekilde Amerikalılarla yaptıklarımızdan daha iyi. Amerikalılar petrol gelirinin % 70’ini kendileri alıyordu, Sudan hükümeti ise % 30’unu. Bugün ise hükümet % 70 alıyor. Çinliler ayrıca teknisyen ve uzman da yetiştiriyorlar. Petrol sahalarında çalışan mühendislerin çoğu artık Sudanlı.

SPIEGEL: 1996’ya kadar, dört yıl boyunca neden Üsame bin Ladin’e misafirperverlik gösterdiniz?

BEŞİR: Üsame bin Ladin, başlangıçta Afganistan’da aktifti ve bir mücahid olarak Amerikalılardan tam destek aldı. Aslında, CIA onun askeri operasyonlarını takip ediyordu. Sovyetler’in Afganistan’dan çekilmesinden sonra, bin Ladin Sudan’a geldi ve Sudan Limanı’nda bulunan Sudan havaalanını inşaa etti. Proje Suudi Arabistan hükümeti tarafından finanse ediliyordu ve iş Suudi Arabistanlı Bin Ladin Grubu tarafından yapıldı. Diğer bir ifadeyle, o dönemde Üsame bin Ladin terörist olarak değil; bir iş adamı, bir yatırımcı olarak buradaydı. Fakat daha sonra Riyad hükümeti ile sorun yaşamaya başladı.

SPIEGEL: …çünkü İslamcı aşırılıkçılar Sudan’da ona katıldılar ve dinine bağlı insanları ayaklandırdılar.

BEŞİR: Her halükârda biz o andan itibaren bu çatışmada ona destek vermedik. Lakin o, Suudi Arabistan’a geri dönmedi, çünkü hapse atılacaktı; o da bunun yerine Afganistan’a geçti.

SPIEGEL: Siz, eğer Sudanlıların istediği buysa, ülkenin petrol zengini bölgesi olan güneyin bağımsızlığına izin vermeyi düşünebileceğinizi açıkladınız. Bu, uluslararası baskıya boyun eğdiğiniz anlamına mı geliyor?

BEŞİR: Bu, dış baskıya bir cevap mahiyetinde ortaya çıkmadı; böyle önemli tarihi bir hadisenin kararının ancak halkın meşru temsilcileri tarafından alınabileceğini idrak ettik. Güneyin, federasyonun bir parçası olarak kalıp kalmayacağını halk oylamasına sunmadan önce, Nisan’daki seçimler için gerekli şartları oluşturmak istedik.

SPIEGEL: Eğer halk oylamasında ayrılık kesinleşirse, bağımsız bir güney, petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olmasına rağmen petrol gelirlerinin sadece % 50’sinden istifade etmeye yine devam mı edecek?

BEŞİR: Bu ayrıntılar referandumdan sonra çözülecektir.

SPIEGEL: Her halükârda, kuzey tarafı yakın gelecekte petrol işindeki egemenliğini muhafaza edecektir, çünkü Kızıl Deniz’e giden petrol boru hatları, rafinerilerin de yer aldığı Kuzey Sudan’dan geçiyor.

BEŞİR: 50 yıllık savaştan sonra, barışçıl bir çözümde anlaştık. Sorunların şiddetten uzak bir anlaşma ile çözülmesinin imkansız olduğuna inananların hepsi yanıldılar; Güney Sudanlıların neye karar vereceğinin önemi yok. Çekler ve Slovaklar, daha önce bir kez birleşen iki milletin barış içinde yaşayabildiğinin örneği olan son halklardı.

SPIEGEL: BM’nin 30.000’den fazla askerden müteşekkil en büyük barış kuvveti, Güney Sudan’da konuşlandırılmış vaziyette. Darfur isyancıları ile görüşmeler başarılı olursa bu birliğe gerek kalmayacak mı?

BEŞİR: Eğer Sudan’daki durum istikrara kavuşur ve barış yerleşirse, artık BM birliklerine gerek kalmayacaktır. Lakin yabancı askerler görevlerini tamamladıktan sonra yine ülkede kalırlarsa, bu sadece sorun üretecektir.

SPIEGEL Online, 22 Mart 2010, ‘I Feel Completely Safe’

Kaynak: Ekopolitik
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara