Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

'Sistem sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülmez'

Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Mazlum-Der İstanbul şubesinde verdiği seminerde demokratik açılıma ve Kürt meselesine değindi. İşte Ünsal'ın görüşler:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-29 12:17:00

'Sistem sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülmez'
Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Mazlum-Der İstanbul şubesinde verdiği seminerde demokratik açılıma ve Kürt meselesine değindi. Sistem sorununun çözülmeden Kürt meselesinin de, başörtüsü meselesinin de çözülemeyeceğini söyleyen Ünsal; “Halifeliğin kaldırılması, Kürtler için travmatik bir etki yaptı." dedi.

Kürtler, ‘Osmanlı farklı, bu adamlar farklı. Bu adamlar bize saygı duymuyorlar’ dediler” şeklinde konuştu.

Mazlum-Der İstanbul Şubesi Cumartesi Seminerleri kapsamında bu hafta Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Kürt Sorunu ve Demokratik Açılım” konulu bir seminer verdi.

“HİLAFETİN KALDIRILMASI İLE KÜRTLERİ BAĞLAYAN BAĞ KOPTU”

Seminere Kürt sorununun tarihi sürecinden bahsederek başlayan Ünsal, Kürt probleminin, Türkiye’nin ilk defa karşılaştığı bir durum olmadığını, 1923 sonrasında oluşan 2. Meclis ve onun aldığı kararlar ile iyice çıkmaza giren bu meselenin, 1925’te kırılma yaşadığını belirtti.
Ünsal; “Bu süreçte Halifeliğin kaldırılması, Kürtler için travmatik bir etki yaptı. Kürtleri bağlayan o bağ koptu. Şeyh Sait kıyamı da işte tam burada bir kırılma noktası oluşturdu. 400 yıllık kardeşâne ilişki birden kalkınca sigortalar attı, bağlar koptu. Kürtler, ‘Biz Osmanlı ile 400 yıldır beraberdik, ancak bu adamlar farklı. Bunlarla beraber olmamızı gerektirecek bir şey yoktur. Bunlar bize saygı duymuyorlar’ dediler” şeklinde konuştu.



Cumhuriyet’in kurucu elitlerinin bu noktadaki tavrının ayrı bir değerlendirme konusu olduğunu belirten Ünsal; “Onların tavrını da şimdi daha soğukkanlı değerlendirmemiz gerekiyor. Tamam, çok travmatik bir süreç atlattık, ancak ben şimdi o kurucu elitlerin davranışlarını aşk-nefret ilişkisinden çıkartıp, ‘yanlış uygulama’ düzlemine çekmeliyiz diye düşünüyorum. Bu adamlar asker kökenliydiler ve hemen hepsi Balkan veya Kafkas kökenliydi. Doğdukları topraklar işgal edildi, akrabaları azınlık durumuna düştüler. Bu sebeple hep parçalanma psikolojisi içerisinde kaldılar. Bölünmeyi engellemeye çalıştılar ve sanal bir millet, sanal bir din, sanal bir Sünni ve sanal bir Kürt ortaya çıkartmaya çalıştılar” açıklamasında bulundu.

“KENDİN İÇİN İSTEDİĞİNİ BAŞKASI İÇİN DE İSTE”

Hükümetin ‘demokratik açılım’ uygulamasından da bahseden Ahmet Faruk Ünsal, Kürt açılımının yanlış isimlendirildiğini, meselenin aslında bir sistem meselesi olduğunu, hükümetin de konuyu bu yönüyle kavrayarak “Demokratik Açılım” üzerinde durmaya başladığını söyledi. “Demokratik restorasyon mümkün olursa, diğer problemler de rahat aşılabilir” diyen Ünsal, öncelikle problemlerin konuşulabileceği bir ortamın tesis edilmesi gerektiğini ifade etti. Ünsal şöyle konuştu: “Devletin kendi tanımladığı sanal kimliklerle bu işin yürüyemeyeceği artık ortaya çıktı. Bu iş artık sistemin restorasyonudur. Üniformalı askerler ve cübbeli yargıçlar, bunu engellemek istiyor. Sistemin en büyük problemlerinden birisi de sistemin bürokratik vesayet durumundan kaynaklanıyor. Bu vesayet kimi zaman üniformalılar ve kimi zaman da cübbeliler vasıtasıyla yürütülüyor. Sistem sorununu çözmeden, Kürt meselesini de, başörtüsü meselesini de çözemezsiniz. Kürt meselesi de sonuçta bu sistemin ürettiği bir problem.”

Ahmet Faruk Ünsal, konuşmasında Kürt problemi konusunda empati yapılmasının önemine sıkça vurgu yaparak, “Kendin için ne istiyorsan başkası için de onu istemelisin” dedi.

Vakit

Haber Ara