TÜSİAD'tan şartlı destek
Anayasa Paketi ile ilgili olarak hükümeti temsilen bir heytle görüşen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner görüşme sonrası TÜSİAD adına yazılı açıklama yaptı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-25 18:00:00
TÜSİAD açıklamasında, derneğin, Türkiye'nin demokrasi açığı bulunduğunu uzun süredir dile getirdiği hatırlatılarak, demokrasi açığının giderilmesi için bir demokratikleşme paketi çerçevesinde yeni bir Anayasa yapılması, seçim ve siyasi partiler reformları gerçekleştirilmesi gerektiği kaydedildi.
Açıklamada, ''Yeni Anayasa birey odaklı olmalı, hiçbir ayrıcalığa yer vermemeli, kuvvetler ayrılığı ilkesinin geçerli olduğu çoğulcu parlamenter demokrasiyi esas almalıdır. Çağdaş ve bütünlüklü bir Anayasa reformunun olmazsa olmaz ön şartı, seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatında yapılacak değişikliklerdir. İvedilikle ülke barajının düşürülmesi ve ön seçimin zorunlu olması yönünde bir değişiklik yapılmalı, 2011 seçimlerine anti-demokratik siyasi partiler yasası ve çağdaş demokrasilerde örneği bulunmayan yüksek baraj ile kesinlikle gidilmemelidir'' değerlendirmesi yapıldı.
TÜSİAD açıklamasında, ''Anayasa tümüyle yenilenmelidir, gündemdeki Anayasa paketinin içeriğinde temel sorunlar vardır ve demokrasi açığını kapatmaktan uzaktır'' denildi.
Eşzamanlı olarak, tüm partilerin bugünden itibaren yeni Anayasa yapımı ve içeriği ile ilgili önerileriyle reform sürecine katkı sağlamaları gerektiğine işaret edilen açıklamada, ''Ancak şu an gündemde olan kısmi Anayasa değişiklik paketi, hazırlanışı açısından en azından parlamentoda sağlanmış bir uzlaşmaya dayanmamaktadır. Uzlaşmaya dayanmayan bir Anayasa paketi, ileride yeni Anayasa yapma sürecini de zorlaştıracaktır. Anayasa paketinin hazırlık sürecinde iktidar partisinden uzlaşmacı bir tavır beklediğimiz kadar, muhalefet de somut değişiklik önerileriyle tartışmaya derinlik kazandırmalıdır'' görüşü dile getirildi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Anayasa'nın tümüyle yenilenmesi gerektiğini, gündemdeki Anayasa paketinin içeriğinde temel sorunlar bulunduğunu ve demokrasi açığını kapatmaktan uzak olduğunu bildirdi.
TÜSİAD açıklamasında, derneğin, Türkiye'nin demokrasi açığı bulunduğunu uzun süredir dile getirdiği hatırlatılarak, demokrasi açığının giderilmesi için bir demokratikleşme paketi çerçevesinde yeni bir Anayasa yapılması, seçim ve siyasi partiler reformları gerçekleştirilmesi gerektiği kaydedildi.
Açıklamada, ''Yeni Anayasa birey odaklı olmalı, hiçbir ayrıcalığa yer vermemeli, kuvvetler ayrılığı ilkesinin geçerli olduğu çoğulcu parlamenter demokrasiyi esas almalıdır. Çağdaş ve bütünlüklü bir Anayasa reformunun olmazsa olmaz ön şartı, seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatında yapılacak değişikliklerdir. İvedilikle ülke barajının düşürülmesi ve ön seçimin zorunlu olması yönünde bir değişiklik yapılmalı, 2011 seçimlerine anti-demokratik siyasi partiler yasası ve çağdaş demokrasilerde örneği bulunmayan yüksek baraj ile kesinlikle gidilmemelidir'' değerlendirmesi yapıldı.
TÜSİAD açıklamasında, ''Anayasa tümüyle yenilenmelidir, gündemdeki Anayasa paketinin içeriğinde temel sorunlar vardır ve demokrasi açığını kapatmaktan uzaktır'' denildi.
Eşzamanlı olarak, tüm partilerin bugünden itibaren yeni Anayasa yapımı ve içeriği ile ilgili önerileriyle reform sürecine katkı sağlamaları gerektiğine işaret edilen açıklamada, ''Ancak şu an gündemde olan kısmi Anayasa değişiklik paketi, hazırlanışı açısından en azından parlamentoda sağlanmış bir uzlaşmaya dayanmamaktadır. Uzlaşmaya dayanmayan bir Anayasa paketi, ileride yeni Anayasa yapma sürecini de zorlaştıracaktır. Anayasa paketinin hazırlık sürecinde iktidar partisinden uzlaşmacı bir tavır beklediğimiz kadar, muhalefet de somut değişiklik önerileriyle tartışmaya derinlik kazandırmalıdır'' görüşü dile getirildi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle artacak olan siyasi kimliği de eklendiğinde, Anayasa değişikliği paketinde öngörülen seçme-atama mekanizmasının Cumhurbaşkanı, hükümet ve parlamento çoğunluğu aynı siyasi partiden olduğunda Anayasa Mahkemesinin denge ve kontrol yeteneğini yok edeceğini savundu.
TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada, Anayasa değişiklik paketinin referanduma gitme ihtimalinin dikkate alınması gerektiğine işaret edilerek, referandumun anayasal bir yol olmakla birlikte en doğru tercih olmadığı görüşü belirtildi.
Çok çeşitli alanlarda çok sayıda maddeden oluşan Anayasa paketinin toplu olarak halkın tercihine sunulmasının vatandaşın seçme hakkını da kısıtlayacağı ileri sürülen açıklamada, Anayasa değişiklik teklifini demokratikleşme raporlarını dikkate alarak değerlendirdiklerinde, tespit ettikleri temel sorunlar ve bunlar karşısında TÜSİAD'ın önerilerine ilişkin şunlar kaydedildi:
''Anayasa paketinin temel hak ve özgürlükler, askeri yargı, YAŞ ve HSYK kararlarına ve bazı disiplin cezalarına karşı yargı yolunun açılması, pozitif ayrımcılık ve geçici 15. maddenin kaldırılması gibi düzenlemeleri olumludur. Ancak Anayasa paketinin diğer önerileriyle, kuvvetler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını zedelemesi olumlu değişiklikleri gölgelemektedir. Anayasa paketinin öngördüğü Anayasa Mahkemesi kompozisyonunda 19 üyenin 16'sının Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi, üstelik bunun 7'sinin Cumhurbaşkanı tarafından re'sen atanması, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artıracaktır. Parlamento tarafından seçilecek 3 üyeyle birlikte yasama ve yürütme, yüksek mahkemenin tamamını atamış olacaktır. Yasamanın yürütmenin ağır etkisi altında olduğu varsayımı, söz konusu 3 üyenin seçiminin de yürütme etkisine açık olacağını düşündürmektedir.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle artacak olan siyasi kimliği de eklendiğinde, pakette öngörülen seçme-atama mekanizması, Cumhurbaşkanı, hükümet ve parlamento çoğunluğu aynı siyasi partiden olduğunda Anayasa Mahkemesinin denge ve kontrol yeteneğini yok edecektir.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin belirlenmesi yetkisi Cumhurbaşkanı, yüksek yargı, parlamento ve üniversiteler arasında paylaştırılmalı, çoğunluk üye yüksek yargı tarafından seçilmelidir. Parlamento tarafından üye seçilirken nitelikli çoğunluk aranması şart olmalıdır.''
'BAKAN VE MÜSTEŞARININ KURUL ÜYELİĞİ DAHA DA TARTIŞMALI HALE GELİYOR'
Açıklamada, Anayasa Mahkemesinin Yüce Divan sıfatıyla ceza yargılaması da yapan bir mahkeme olduğu hatırlatılarak, Anayasa yargısı açısından bir kısım üyesinin hukuk alanı dışından gelmesinin olağan olduğuna, ancak Yüce Divan sıfatıyla görülecek davalarda üyelerin büyük çoğunluğunun hukukçu olması gerektiğine dikkat çekildi.
Anayasa paketinde HSYK ile ilgili düzenlemelerle Adalet Bakanlığının Kurul üzerindeki etkisinin güçlendirildiği görüşünün ifade edildiği açıklamada, ''Kurulun soruşturma yetkisinin Adalet Bakanının onayına bağlanması dikkat çekmektedir. Diğer yandan Adalet Bakanlığına tanınan 'adalet hizmetlerinin Bakanlık müfettişleri eliyle denetleme' yetkisinin hakimler hakkındaki idari soruşturmaları kapsamadığına ilişkin açıklık getirilmelidir. Bu yetkinin HSYK'da olması ve Bakanlığın onayına tabi olmadan kullanılması gerekir. Paketteki HSYK düzenlemeleriyle Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurul üyeliği daha da tartışmalı hale gelmektedir'' denildi.
Açıklamada, ''Yargı bağımsızlığını zedeleyecek düzenlemeler, yargının tarafsızlığı tartışmasını anlamsızlaştırmaktadır'' görüşü belirtilerek, yargının tarafsızlığı konusunun yargı bağımsızlığı dışında münhasıran ele alınması gereken bir konu olduğu ifade edildi.
''YAPTIRIMLAR, ÖNCELİKLE EYLEMLERİ YASALARA AYKIRI KİŞİLERE YÖNELMELİ''
Siyasi partileri kapatmanın, demokrasilerde hiçbir sorunu çözmediğinin bir gerçek olduğunun altı çizilen açıklamada, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırmanın en uygun yönteminin Anayasal bir düzenlemeyle siyasi parti yasaklarını daraltmak olması gerektiği kaydedildi.
Açıklamada, şöyle denildi:
''Oysa Anayasa paketi, kapatma davasının açılmasını Parlamentoda kurulacak özel komisyonunun iznine bağlamakla, konuyu hukuk alanından çıkarmakta ve bir siyasi pazarlık konusu haline getirmektedir. Parti yasaklarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi ve yaptırımların, öncelikle partilere değil eylemleri yasalara aykırı olan kişilere yönelmesi gereklidir.
1982 askeri müdahalesinden sonra yapılan Anayasanın yerine, toplumun çağdaş bir Anayasayı demokratik bir süreçle yapması bilinci çok değerlidir. Yeni Anayasaya yönelik öneriler katılımcı bir süreçle toplumun geniş kesimlerince tartışılmalıdır. TÜSİAD, geniş katılımlı, uzlaşmacı bir süreci önemsemektedir ve bu yöndeki yöntem önerilerini daha önce kamuoyuyla paylaşmıştır. TÜSİAD olarak Anayasayı daha demokratik ve katılımcı bir anlayışla değiştirme çağrımızı yineliyoruz.''
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara