'Doğu Türkistan olmasa Çin ne işe yarar?'
Geçtiğimiz hafta sonu İHH tarafından İstanbul’da düzenlenen “Doğu Türkistan Sempozyumu”na katılan Abdusselam Abdulgani, Doğu Türkistan'da yaşananları anlattı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-25 17:40:00
Geçtiğimiz hafta sonu İHH tarafından İstanbul’da düzenlenen “Doğu Türkistan Sempozyumu”na katılan Avustralya Doğu Türkistan Derneği temsilcisi Abdulsalam Abdulgani Alim, Vakit’in sorularını cevapladı.
Sempozyumda; “Doğu Türkistan’da ekonomik alanda yaşanan dengesizlikler ve bunun halk üzerindeki etkisi” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Alim, 21. Yüzyılın “Kuveyt’i” olarak tanımlanan Türkistan’ın zenginlik kaynaklarını ve Çin zulmü altında gördüğü “ekonomik baskıyı” Vakit’e anlattı. Alim, “Doğu Türkistan’da yaşamak bir eziyet” dedi.
YER ALTI KAYNAKLARI İLE DÜNYADA BİR NUMARA
Doğu Türkistan’da altın, gümüş, uranyum, değerli taşlar gibi çok çeşitli madenlerin çıkartıldığını belirten Alim; “Ülkede 138 çeşit mineralin bulunduğu keşfedilmiş olup bu Çin’in toplam mineral madenlerinin % 83’ünü oluşturmaktadır. Çin hükümetinin tahminlerine göre sayıları yaklaşık 4 bin olan madenlerin değeri 5 trilyon 280 milyar yuandır. Mineral rezervleri arasında nitratin, vermikulit, muskovit ve argil tüm Çin genelinde en iyi kalitede bulunan minerallerdir. Bazı bilim adamları ve araştırmacılar Doğu Türkistan’ı miktarı tahmin edilemeyen petrol ve doğalgaz rezervleri nedeniyle ‘21. yüzyılın Kuveyt’i’ olarak tanımlamaktadır. Yetkililer konuyla ilgili olarak Doğu Türkistan’ın Çin’in en önemli petrol ve doğalgaz üretim merkezi hâline geleceğini belirtmişlerdir. Özellikle Doğu Türkistan’ın ortasında yer alan Tarım Havzası’nın önemli petrol rezervlerine sahip olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle havza ‘Umut Denizi’ olarak bilinmekte ve 10,7 milyar tondan daha fazla bir petrol potansiyelinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Jeologlar tarafından yapılan araştırma 300 milyon ton petrol ve 220 milyar küp doğalgaz kapasitesinin olduğunu göstermiştir” diye konuştu.
TÜRKİSTAN OLMAZSA ÇİN NE İŞE YARAR?
Zengin doğalgaz, kömür ve bakır rezervleri nedeniyle bölgenin Çin ekonomisi için vazgeçilmez hale geldiğini söyleyen Alim; “Bunların içerisinde yüksek tenor ve yanma kalitesiyle kömür özel bir öneme sahiptir. Doğu Türkistan’daki kömür rezervleri 2 trilyon ton olarak tahmin edilmekte olup, bu rakam Çin’in toplam kömür rezervlerinin yarısını oluşturmaktadır. 2000 yılı sonunda gerçekleştirilen bir çalışma Çin’in en zengin bakır madenlerinin Doğu Türkistan’da olduğunu göstermiştir. Çin’in diğer bölgelerinde çok az bakır bulunduğu ve var olan rezervlerin de ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz olduğu bilinen bir gerçektir” dedi. Alim, Türkistan’ın diğer zenginlik kaynaklarını şöyle anlattı: “Dört mevsimi de yaşayan Doğu Türkistan’ın toprakları oldukça verimlidir. Bölgede her türlü tahıl ve meyve yetişmektedir. Doğu Türkistan aynı zamanda Çin’in en büyük pamuk üreticilerinden biridir ve bu da bölgeyi Çin için önemli kılan başka bir özelliktir. Pamuk üretim hacmi 2.180.000 tonu aşmış olup bu, Çin’in toplam pamuk üretim hacminin % 35’ini temsil etmektedir; ancak bu pamuğun % 90’ı Çin iç pazarına yönlendirilmektedir. 86 milyon hektarlık alan, yani Doğu Türkistan topraklarının % 42’si tarım ve meracılığa elverişlidir.”
TÜRKİSTAN ÇİN İÇİN ÇOK STRATEJİK BİR NOKTADA YER ALIYOR
Doğu Türkistan topraklarının Çin için coğrafi ve stratejik bir öneme sahip olduğunu da belirten Abdulgani Alim, bunu ise şu şekilde açıklıyor: “Bölge Çin topraklarının en batıdaki bölümünü oluşturmakta olup, Çinliler tarafından Soğuk Savaş döneminde Sovyetler’e karşı bir tampon bölge olarak kullanılmıştır. Bu nedenle, bu topraklar Çin’in kendi güvenliği ve bölgedeki diğer ülkelerin güvenlikleri için çok büyük bir öneme sahiptir. Çin, aynı zamanda nükleer başlıklı füzelerinin büyük bir bölümünü de burada tutmaktadır. Çin’in silahlı kuvvetlerinin Doğu Türkistan’daki varlığını devam ettirmesinin bir diğer önemli nedeni de yerel Müslüman nüfus üzerindeki kontrolünü devam ettirmek içindir.”
KAYNAKLAR İNSAFSIZCA SÖMÜRÜLÜYOR
Doğu Türkistan’ın zengin kaynaklarını Çin’in insafsızca sömürdüğünü söyleyen Alim; “Petrol, doğalgaz, uranyum, altın ve gümüş rezervleri dâhil Doğu Türkistan’ın zengin kaynakları Çin ana karasına taşınmaktadır. Bu doğal kaynakların kullanımı Çin merkez hükümeti tarafından çok sıkı biçimde kontrol edilmektedir. Uygurlar bu kaynaklar üzerinde hiçbir kontrole sahip değillerdir; kaynaklardan elde edilen gelirlerle ilgili hiçbir bilgiye erişimleri yoktur ve kendi zengin kaynaklarından yarar sağlama şansları da bulunmamaktadır” diye konuştu.
Kızlara büyük eziyetler ediliyor
Uygur nüfusunun % 80’inin yoksulluk sınırının altına yaşadığını belirten Alim, asimilasyon yoluyla Uygur kimliğini yok etmek için Çin hükümetinin yaptığı kurnazlıklardan birisinin ise Doğu Türkistan’ın kırsal bölgelerinde yaşayan 16-24 yaş arası genç kızlara iş bulmak adıyla Çin’in ortalarına doğru götürmesi olduğunu ifade etti. Alim “büyük zalimlik” olarak nitelendirdiği bu uygulamayı ise şöyle özetledi: “Ailelere fabrika sahipleri ve yerel yönetimler tarafından sahte vaatler ve sözler verilmektedir. Kızlar kendilerine ve ailelerine anlatılanlardan çok farklı bir gerçeklikle karşılaşıyorlar. Her şeyden önce vaat edilen maaşlar asla verilmiyor. Verileceği iddia edilen ücretlerin çalışma ile değil, iş bitirme ile alakalı olduğu kendilerine daha sonra ifade edilir ve zaten işler de zamanında bitirmenin imkansız olduğu işler olduğu için maaş verilmez. Kızlar, insafsız çalışma saatlerine zorlanmalarının yanı sıra özgürlüklerini kısıtlayan katı, hapishane hayatını andıran çalışma koşullarında yaşıyorlar. Bu kızlar Çinli erkeklerle zorla evlendirilirler. Kabul etmezlerse işkence edilir, tecavüz edilir ve ailelerine baskı yapılır. Bu çalışma şartlarında kaçan genç kızlar ise Çin’in ücra yerlerinden beş parasız ve gururları kırılmış hâlde evlerine dönmeye çalışıyorlar.”
Zenginliğe rağmen Müslümanlar yoksul
Doğu Türkistan’daki Uygurların ekonomik durumlarının çok kötü olduğunu ifade eden Alim; “Doğu Türkistan nüfusunun % 85’inden fazlası çiftçidir ve toplam nüfusun neredeyse % 85’i yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Her aileye geçimlerini sağlayabilmeleri için çok küçük bir arazi verilmekte ve ne ekip biçecekleri konusunda da hiçbir özgürlükleri bulunmamaktadır. Yılda iki ay zorunlu ücretsiz çalıştırma uygulaması hâlen Doğu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde devam etmektedir. Doğu Türkistan’da onca zenginliğe rağmen Müslüman halk yoksulluk içinde. Uygurların hiçbir bağlantısı olmadan ya da rüşvet vermeden sadece kendi niteliklerine dayanarak bir iş bulmaları hemen hemen imkânsızdır. Çin şirketleri açıkça ‘Uygurları kabul etmiyoruz’ demekte ve hükümet de fırsat eşitliği yasasına aykırı olan bu durum için hiçbir tedbir almamaktadır. Bir iş sahibi olabilmek veya mevcut pozisyonu koruyabilmek için dinî vecibelerin yerine getirilmesinin yasaklanması, aile planlaması yasasına uyma zorunluluğu gibi çok sayıda kısıtlama bulunmaktadır. Son birkaç yıldır da hükümet Çince bilmeyi başka bir koşul olarak göstermektedir” şeklinde konuştu.
Türkistan’da yaşamak sanki eziyet
Doğu Türkistan’da insanların parasının yerel yönetimler tarafından nasıl gasp edildiğini birkaç örnekle açıklayan Alim, şöyle devam etti: “Aile planlama programına uymayan ve çocuk yapan ailelere ağır para ve hapis cezası verilir. Çocuk da kürtaj ile alınır. Ailelere 8.000-10.000 yuan arasında para cezası kesiliyor. Para cezasının ödenememesi durumunda, ailenin topraklarına ve diğer mal varlıklarına el konuluyor. Pasaport başvurusunda bulunmak Uygurlar için o kadar çok kısıtlamayı beraberinde getirir ki, bu uygulama yerel yönetimler için başlıca bir gelir kaynağı hâline geldi. Rüşvet vermeden pasaport almak neredeyse imkânsızdır. Umre ya da hac amacıyla Suudi Arabistan’a seyahat etmelerini engellemek amacıyla deniz aşırı ülkelere çıkış için 30.000-50.000 yuan arasında bir tutarın depozito olarak yatırılması gerekmekte. Eğer kişi Suudi Arabistan’a seyahat ederse, depozito olarak vermiş olduğu paraya el konur.”
M.Mustafa UZUN / Vakit
SON VİDEO HABER
Haber Ara