Dolar

34,8725

Euro

36,7751

Altın

3.048,45

Bist

10.123,54

Japon ekonomisi iflasın eşiğinde mi?

Zaman gazetesinden Sami Uslu, Japonya'nın içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan kritik örnekler verdi ve dersler çıkarılması gerektiğini anlattı. İşte Uslu'nun yazısı:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-24 16:15:00

Japon ekonomisi iflasın eşiğinde mi?
Beklenmedik derecede hızlı ekonomik kalkınma gerçekleştiren ülkelerin başarısı için mucize kelimesini kullanmak ekonomi literatürüne geçmiştir.

Bugüne kadar, ekonomik mucize sözcüğü en fazla Japonya için kullanılmıştır. Bu ülke, ekonomik kalkınmanın sadece Batılılara has bir özellik olduğunun zannedildiği bir dünyada kalkınmasını gerçekleştirebilen ilk Doğulu ülkedir, halen ABD'den sonra gayri safi milli hasıla bakımından dünyanın ikinci büyük memleketidir. Fakat, Japonya'nın şimdiki haline methiyeler düzmenin pek imkanı yok.

Japonya'nın ne kadar güç durumda olduğunu en iyi anlatan hususu, bir dev emeklilik fonunun yatırımlarıyla ilgili aldığı karardan anlayabiliriz. Japonya'ya ait, dünyanın en büyük emeklilik fonundaki varlık toplamı 1,37 trilyon dolardır, fonu yöneten Japon da otomatikman dünyanın en büyük fon yöneticisidir. Fonun alıp sattığı enstrüman, Japon Hazine bonolarıdır. Yine fonun müthiş büyüklüğünden dolayı, yöneticisi, dünyanın en büyük hazine bonosu alım-satımcısı konumundadır. Ancak, bu fon artık Japon Hazine bonosu almamakta, tam tersi, dünyanın en büyük Japon Hazine bonosu satıcısı olarak piyasada işlem yapmaktadır. Yani, Japonya devleti artık yatırım yapmak için iyi bir risk teşkil etmiyor. Çünkü, Japonya'nın kamu borcu ürkütücü düzeye çıkmıştır. Olumsuz gidişat ise, kısa dönemde halledilmesi imkansız, temel bir gelişmeden ileri gelmektedir: Japon milleti yaşlıdır ve giderek daha da yaşlanmaktadır. Milyonlarca Japon emekliye ayrılmakta ve söz konusu emeklilik fonundan emekli maaşı almaya başlamaktadır. Ancak, emekliliğe ayrılanların yerine yaşlanan toplum taze işgücü koyamıyor ve emeklilerin sayısı hızla yükselirken, onların yükünü çeken işgücü sayısı azalıyor.

1960'lı ve 70'li yılların mucizesi bugünlerde borçlanmada şampiyon; devlet borcu 10 trilyon dolara ulaşmış vaziyette. ABD'nin aşırı borçlu olmadığını savunanlar, bunu Japonya'nın borç rakamını öne sürerek yapıyorlar. Gerçi, ABD ile Japonya'nın kamu borç yükü aynı düzeyde, ama Amerika'nın gayri safi yurtiçi hasılası Japonya'nın üç misli. Bugün, toplam kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranı bakımından Japonya (Zimbabwe hariç) dünya birincisi. Japon borcunun yaklaşık dörtte birini oluşturan 2,36 trilyon doların vadesi 2010 yılında doluyor, yani önümüzdeki dokuz ay içinde, Japon hükümeti borcu borçla ödemek üzere, 2,36 trilyon dolar tutarında yeni mali yatırım çekmek zorunda. Bir yandan da, Japon Hazine bonosunun dünyadaki en büyük alıcısı olan emeklilik fonu artık alımı kesti ve bu kararını dünya kamuoyuna açıklayarak, kendini bağladı. Japonya'nın bir başka dev yatırımcı şirketi yakın zaman önce, elindeki Japon Hazine bonolarını satmayı düşündüğünü ifade etti. Bu anormal borç, bu kadar kısa bir süre içinde ve bu kadar ters koşullarda nasıl ödenir? Bunun yanıtını kimse veremiyor.

Öte yandan, uzmanların görüşüne göre, Japonya'nın bu yıl veya gelecek yıl içinde bir büyük kredi sıkışıklığına düçar olması da muhtemel. Çünkü hükümet hazine bonosunu yatırımcılar açısından cazip hale getirmek için, faiz oranlarını yükseltecek, bu da devletin zaten aşırı düzeyde bulunan borç yükünü daha da ağırlaştıracak. Bazı ekonomistlerin öngörüsüne göre, kredi piyasalarında ABD'deki mortgage piyasasında yaşanılandan yüz misli daha kötü bir kâbus yaşanacak, kötümser düşünenlerin dediği olursa, tarihin en büyük devlet iflası Japonya'da patlayacak. Bazı tahminlere göre, Japon hükümeti, normal yoldan ödeyemeyeceği borcunu, enflasyonla ödeyecek, yani yeni devalüe edecek. Yatırım uzmanları şimdiden yatırımcılara Japon Yeni'nde açık pozisyon almalarını, yani yen üzerinden borçlanmalarını önermeye başladılar.

Japonya'nın içine düştüğü durum, bize dünyada insanlar tarafından mucize denebilecek bir olayın ortaya konulamayacağını kanıtlamaya yeterlidir.

Sami Uslu / Zaman

Haber Ara