Medeniyetimiz ilhamını hoşgörüden alır
Başbakan Erdoğan, 'Bizim ülkemiz, bizim topraklarımız, bizim medeniyetimiz, kaynağını ve ilhamını sevgiden alır, hoşgörüden alır. Bu topraklarda hoş görülmeyen yegane şey, hoşgörüsüzlüktür' dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-14 18:13:00
Salondakilere, coşkularının, neşelerinin, heyecanlarının, en çok da özgürlüklerinin, müziklerinin, eğlencelerinin daim, yollarının ve bahtlarının her daim açık olması dileğinde bulunan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
'Ben, Kasımpaşa Kulaksız'da, siz değerli kardeşlerimin içinde doğdum. Orada biz beraber büyüdük. O günden bilirim, kimileri sizlere 'Şopar' der, kimileri, 'Elekçi' der, kimileri 'Abdal' der, kimileri 'Martip' der, 'Bala' der, 'Paşa' derler, 'Gurbet' derler, 'Aşık' derler, 'Cano' derler, 'zanaatkar' derler, sizlere 'Çigan' da derler, 'Çipsi' de derler, kimileri 'Cingan' der, kimileri 'Çingene' der. Her ne derlerse desinler, hangi ismi hangi sıfatı kullanırlarsa kullansınlar, sizler Rom'sunuz, yani insansınız, yani cansınız. Sizler benim Roman kardeşlerimsiniz. Her birinizi tek tek selamlıyor, bağrıma basıyor, muhabbetle kucaklıyorum.
Değil mi ki hepimiz can taşıyoruz, değil mi ki hepimiz bu can kafesinde ruh taşıyoruz, sıfatlar ne olursa olsun, isimlerimiz her ne olursa olsun, renklerimiz, dinlerimiz, inançlarımız her ne olursa olsun, bizler hep birlikte, yaratılmışların, mahlukatın en şereflisiyiz. İşte onun için Yunus'un söylediği gibi; yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Her can, yaratanın bir mucizesidir, kim ki canlara kıyar, kim ki gönüller kırar, iki cihanda da yeri yoktur. Mevlana'nın şu dizelerin her fırsatta ifada ediyorum. Diyor ki Mevlana; 'Her gün bir yerden göçmek, ne iyi/Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Bu ülkenin Romanlar'ı, Mevlana'nın da buyurduğu gibi bin yıllardır bulanmadan, donmadan akıyorlar. İşte onun için ben de sizin gibi söylüyorum, samimiyetle söylüyorum, bütün kalbimle söylüyorum, gönül diliyle söylüyorum; 'kırmızıyı severler', biliyorum, 'pembeyi severler, birbirini överler, Romanlar böyledirler, çalgısız yaşayamaz ölürler. İlle de Roman olsun, ister taştan, çamurdan olsun, o da Allah kuludur, her kim olursa olsun'.'
'DERTLERİNİZİN, SORUNLARINIZIN FARKINDAYIZ'
Başbakan Erdoğan, bu dünyada baharın ne olduğunu 'en iyi' Romanlar'ın bildiğini dile getirerek, 'Toprağın ısındığını, suyun coştuğunu, havaya cemrenin düştüğünü en önce ve en yakından sizler hissedersiniz. Ülkemin köşesinde çiğdemler toprağı yarıp gökyüzüne selam verirken, menekşeler buram buram kokusunu salarken, güller, laleler kırları, bayırları bezerken sizler de şarkılarınızda, danslarınızda, çalgılarınızda bu topraklara baharı müjdeliyorsunuz. Gökyüzünün görülebildiği her yer, her zemin, her mekan, sizlerin şen şarkılarınızla coşuyor' şeklinde konuştu.
Baharın geldiği, cemrelerden, çiçeklerin, börtü böceğin uyanmasından hissediliyorsa, aynı şekilde Romanlar'ın şarkıları, coşkusu ve neşesiyle de baharın hissedildiğini kaydeden Erdoğan, bu vesileyle, yaklaşan Hıdrellez'in kutlu olması dileğinde bulundu ve başta Kekava olmak üzere, Türkiye'nin her köşesinde yapılacak şenliklerin, barışa, dostluğa, huzura ve esenliğe vesile olmasını temenni etti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Nice baharları kırgın yaşadığınızı biliyorum. Nice baharları solgun karşıladığınızı biliyorum. Şair İlhami Atmaca, ne güzel söylemiş; 'Kimse bilmez niçin buruktur dudağında/ Çingenenin ufka karşı gülümsemesi'. Yıllarca Sezen Aksu'nun şu güzel şarkısındaki gibi, acılara büründüğünüzü de biliyorum; 'Kokuyor buram buram/ Fulyalar vakit tamam/ Bir bana uğramadı bu bahar bayram/ Ağlama Hıdrellez/ Ağlama be bana/Acı ektim yerine/Aşk yeşerecek/Başka bahara'.'
Bu baharın başka bahar olduğunu belirten Erdoğan, 'Bu bahar, Allah'ın izniyle acıların bal eyleneceği, kırgınlıkların tamir edileceği, küskünlüklerin giderileceği, baharın bahar gibi yaşanacağı bir bahar. Biz, dudağınızdaki, yüreğinizdeki, gönlünüzdeki o buruk gülümsemenin farkındayız. Dertlerinizin, sorunlarınızın farkındayız' dedi.
Başbakan Erdoğan, Çingeneler Zamanı filminde geçen, 'Kendime yalan söylemeye başladığım andan itibaren, artık kimseye inanmaz oldum' cümlesine atıfta bulunarak, şöyle devam etti:
'Fakat biz, birbirimize inanıyoruz. Biz, birbirimize güveniyoruz. Biz birbirimize gönül kapılarımızı açtık ve kendimize de karşımızdakine de samimiyet diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bizim ülkemiz, bizim topraklarımız, bizim medeniyetimiz, kaynağını ve ilhamını sevgiden alır. Hoşgörüden alır, bu topraklarda hoş görülmeyen yegane şey, hoşgörüsüzlüktür.'
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara