Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Küresel kriz aslında bir değerler krizidir

UTESAV’a göre, değerlerdeki sarsıntı dolayısıyla günümüzde doğru ve yanlış konusunda eskiye göre daha az bir konsensüs var. Toplumların değer skalalarında bir sarsıntı yaşanmaktadır.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-08 13:46:00

Küresel kriz aslında bir değerler krizidir
UTESAV’a göre, değerlerdeki sarsıntı dolayısıyla günümüzde doğru ve yanlış konusunda eskiye göre daha az bir konsensüs var. Toplumların değer skalalarında bir sarsıntı yaşanmaktadır. Bu sarsıntının en önemli göstergelerinden birisi son yaşadığımız küresel krizdir. Küresel kriz aslında bir değerler krizidir. Her şeyin ekonomi merkezli olarak ele alınması ahlaki sorunları ortaya çıkartıyor. Bu yüzden toplumların yapısında ekonomi değil ahlaki değerler belirleyici olmalıdır.

Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından periyodik olarak düzenlenen Beyin Fırtınası toplantıları devam ediyor. “Medeniyet ve Değerler” konusunda 6 Mart 2010 Cumartesi günü UTESAV genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda, medeniyet ve değer kavramı ele alındı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün yaptığı Beyin Fırtınası toplantısına 25 kişi katıldı. Farklı disiplinlerden akademisyenler, işadamları, yazarlar ve araştırmacılar katılarak, çok boyutlu bir tartışma yapıldı.



“MEDENİYET İDDİAMIZI SÜRDÜREBİLMEK İÇİN DEĞERLERİN FARKINDA OLMALIYIZ”

Programın açılış konuşmasını yapan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay, “UTESAV’da değerler ışığında ekonomik kalkınma ve değerler, tüketim ve değerler, medeniyet ve değerler gibi toplumsal yaşantımızı doğrudan etkileyen temel konularda düşünsel çalışmalar yaparak, değerleri ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Vakıf olarak gerek beyin fırtınası toplantılarımızda gerekse erdemli işadamı projesi çerçevesinde değerlerin altını önemle çiziyoruz. Günümüz dünyasında değerlerin sosyal yaşamdan hızlı bir şekilde çekildiğini ve toplumların çok büyük risklerle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Toplumumuzun değerler üzerindeki uzlaşısı giderek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bugün Kürt meselesi dahil pek çok sorunun temelinde bu yıpranmanın izlerini görebiliriz. Türkiye’nin bir medeniyet iddiasının olması için, toplumumuzu bir arada ve güçlü kılan değerlerin yeniden hatırlanması ve yeni değerlerin üretilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN SADECE EKONOMİK OLARAK GELİŞMESİ YETERLİ DEĞİL ”

Toplantının moderatörü Prof. Dr. Recep Şentürk, medeniyetleri birbirinden ayıran en önemli unsurlardan birinin değer anlayışı olduğunu ifade ederek, değerler sayesinde medeniyetlerin oluştuğunu kaydetti. Şentürk, “değerler, iyi, doğru ve güzel nedir sorularına verilen cevaptır. Her medeniyet de bu soruları kendine göre tanımlıyor. İslam medeniyet anlayışında, sabit ve değişmeyen değerler ve her neslin üretmesi gereken çağdaş değerler vardır. Biz bu değişen ve değişmeyen değerler arasında bir uyum ve dengeyi sağlamak zorundayız. Yakınlarda Singapur’a yaptığım bir ziyarette, birisi bana Singapur’un ekonomik olarak kalkındığını fakat bu kalkınmanın hiçbir şey ifade etmediğini söyledi. Singapur ekonomik olarak kalkınmış olmasına rağmen, iki yüz yıl sonra tarih kitaplarında bir yer edinebilir mi diye sordu. Cevabı elbette hayır olacak. Türkiye’ye baktığımızda şu soruyu sormak zorundayız: Biz sadece ekonomik olarak mı kalkınacağız? Ekonomik gelişme olmalı, fakat bir taraftan da medeniyet iddiamızı sürdürmek zorundayız. Yoksa Singapur örneğinde olduğu gibi, ekonomik olarak kalkınmış fakat kendine has bir değeri, medeniyeti olmayan bir ülke haline gelebiliriz.” Şeklinde konuştu.

“MEDENİYETTEN BAHSETMEK İÇİN BELİRLİ BİR DUYARLILIĞIN OLUŞMASI GEREKİR ”

Medeniyet konusunu felsefi açıdan değerlendiren Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Koç, medeniyetin oluşması için bir toplumda, sanattan edebiyata, iktisattan siyaset ve askeri alana kadar pek çok konuda aynı seviyeyi, hızı ve aynı duyarlılığı taşıyan bir yapı ve onları yönlendiren değerlerin olması gerektiğini belirtti. Koç, günümüzde sözkonusu duyarlılığın görülemediğini vurgulayarak, eğer bir medeniyetten bahsedilecekse temel düşünsel ve kültürel alanlarda belirli bir duyarlılığın ve gelişmişliğin birlikte ilerlemesi gerektiğini ifade etti.

“MEDENİYET VE DEĞERLER KONUSUNDA KENDİMİZE İŞ DÜŞMEDİĞİNİ SANIYORUZ”

İslam medeniyetini diğer medeniyetlerden ayıran en önemli farkın dindarlık konusundaki algı olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, İslam medeniyet düşüncesinde din ve medeniyetin bir birinden ayrı görülmediğini ve din kavramının yaratılış dahil hayatın tümünü ifade eden bir kavram olduğunu dile getirdi. Mehmet Bayraktar daha sonra şunları söyledi: “Batıda medeniyet anlayışı şehre üye olmakla ilgili yürüyen bir kavramdır. İslam medeniyeti de şehre önem vermiştir fakat şehirle birlikte dinin şekillendirdiği bir medeniyet anlayışı vardır. Kuran temel değerleri bize vaaz etmiştir. Biz bu temel değerlerin ışığında tarihin akışına göre yeni değerler oluşturabiliriz. Müslümanların bugünkü en önemli sorunu medeniyet ve değer konusunda kendilerine iş düşmediğini sanmalarıdır.”

“İSLAM MEDENİYETİNİN HEDEFİ FAZİLETTİR”

Batı medeniyeti ve İslam medeniyeti arasındaki temel farklılıklara değinen Araştırmacı yazar Ümit Şimşek, "Batı medeniyetinin hedefi menfaattir. Her şey mücadele ile elde edilir. İslam’da ise yardımlaşma vardır. Kuran’nın gösterdiği hedef fazilettir. Medeniyetlerin mahiyeti ihtilaf noktalarında ortaya çıkıyor. İslam düşüncesinde, dünyanın kendi başına hiçbir değeri yoktur. Ahret dolayısıyla bir değeri vardır. Ne yapılacaksa ahret için yapılacaktır. Dünyanın imarı da buna bağlı bir şekilde gerçekleşmelidir" dedi.

“MEDENİYET VE DEĞER YOKTUR”

Öte yandan toplantıda medeniyet ve değer kavramlarına karşı olan görüşlerde dile getirildi. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer, medeniyet ve değer gibi kavramların seküler olduğunu ve özellikle değerin ekonomi yüklü bir kavram olduğunu iddia ederek, İslam düşünce geleneğinde değer ve medeniyet kavramlarının olmadığını söyledi.

“İSLAM MEDENİYETİNİN TEMEL AMACI GÜZEL AHLAKTIR”

İslam medeniyetinde ana amacının güzel ahlak olduğunu ifade eden İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nihat Alayoğlu, Hz.Adem’den bu yana gelen bir ahlakın olduğunu ve Hz. Muhammed’in (S.A.V) de güzel ahlakı tamamlamak için gönderildiğini vurguladı. Alayoğlu, “Güzel ahlâkı tamamlamak için Efendimiz hangi unsurları, ilkeleri vaaz etti ise bizim bunların üzerinde durmamız gerekmektedir. Günümüzde değerlerin topluma tekrar nasıl yansıtılacağı üzerine de durulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“MÜSLÜMANLARIN YENİ BİR MEDENİYET KURMA İMKANI VAR”

İslam medeniyetinin en temel yapısını Allah’ın emirlerinin oluşturduğunu dile getiren İSAM Araştırmacısı Doç. Dr. Şükrü Özen, Toplumların her asırda kendilerini yeniden kurduklarına dikkat çekerek, emir, icma ve tavatür ekseninde hareket ederek yeni bir medeniyet kurma imkanının olduğunu söyledi.

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara