Orta Asya üzerinde bir AfPak yıldızı
Dünyanın geneli AfPak özel temsilcisi Richard Holbrooke'ı, 2012 ABD seçimlerinde Dışişleri Bakanı Hillary Clinton aday olmazsa idareyi ele alır gözüyle bakıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-04 12:40:00
Birleşik Devletler AfPak özel temsilcisi Richard Holbrooke, artık Afgan savaşının mevcut hâlini pek önemsemeden, olağanüstü bir itibar kazanmaktan memnun. Avrasya sahası, Rusları Balkanlar’dan hukuken püskürten Holbrooke’u potansiyel bir Nobel adayı olarak tanıdı. Dünyanın geneli onu, 2012 seçimlerinde Dışişleri Bakanı Hillary Clinton aday olmazsa idareyi ele alır gözüyle bakıyor. Holbrooke’un siyasî turları kaçınılmaz bir şekilde dikkatleri üzerine çekiyor.
Holbrroke’un geçtiğimiz hafta Orta Asya ve Kafkaslar’a gerçekleştirdiği seyahat istisna değildi. Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü geziyi, ABD’nin bölge siyaseti için çok önemli gelişme olduğu dikkatini çekti. Seyahat sembolik olmanın ötesine taştı ve akim kalmadı.
Netice Holbrooke’un turu bitince hasıl oldu. Tiflis’teki duruşu Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakashvili için bir propaganda gücü olarak kendini gösterdi. Holbrooke’un, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan seyahatlerinin mukayesesi, diplomasinin sadece dikişsiz bir ilişki olduğu gerçeğinin altının çizdi ve şimdiye kadar sadece AfPak üzerine odaklanmış serbest hareket etme siyasetini aştı.
Sakaşvili, Ukraynada’ki Turuncu devrimin çöküşü, ABD Başkanı Obama’nın renkli devrimlerle ilgilenmediklerini açıklaması, bunun yanında, Gürcü liderin hükümet tarzındaki, ahbab çavuşluk ilişkileri, çürüme ve otoritesizlik neticesi Batı’da oluşan tedirginliği takiben, moral olarak çöktü. Holbrooke’un bu habersiz ziyaretinin Sakaşvili’yi neşelendirdiğinden emin olun.
Sakaşvili, Avrupalılar bir girişimde bulunmasını tavsiye ederken, yerinde bir davranış olan, Moskova ile ilişkileri “normalleştirme” çabalarında çekingen davranarak, düşüşe geçti. Ulusa sesleniş konuşmasında “Gürcistan’ın 16. asırda , İran Şahı Abbas’ın despotik idaresine boyun eğmediklerini ifade ederek, (Rusya Başbakanı) Vladimir Putin’e karşı da dayanacaklarını…. Gürcistan’ın düşmanları önünde asla diz çökmeyeceğini söyledi.
Holbrooke’un ziyareti, Sakaşvili’yi, ABD ile Rusya arasında bu kadar sıkı işbirliğine rağmen, Obama yönetiminin, stratejik vizyona sahip Gürcistan’ın Kuzey Atlantik Savunma Paktı (NATO) üyeliğini göz ardı etmediği konusunda ikna etti.
Muhtemelen, Gürcistan, Holbrroke’un diplomatik tezgâhını kabul etti. Ülke, kuvvetli 25 bin Taliban güçlerine karşı savaşması için 600 askerle destek veriyor, ancak burada önemli olan sayı değil. Holbrooke, Gürcistan, dünyanın terörizme karşı zafer kazanmasında önemli bir rol üstlenmeyi kendisine gaye edinmiştir, dedi. Sakaşvili, sadece dünyanın kaderiyle ilgilenmedi aksine Gürcistanı da, NATO misyonunun başarısına tabii kıldı.
Holbrooke, bu ziyaretinde “Gürcistan-Rusya ilişkilerinde yapılacak bir şey olmadığı” konusunda ısrar etti ancak gerçek şu ki, Washington, Avrupa’dan, Afganistan’a gidecek NATO destek zinciri için, Rusya topraklarını devre dışı bırakacak olan Gürcistan’ı, hayatî bir hat olarak görmekte ve Gürcülerin bu işbirliğine yanaşacağını ümid etmekte. Açıkçası şu, NATO, kendisini, Afganistan üzerinden Orta Asya’ya götürecek olan tarihî bir seyahatte, Balkanlar’dan, Karadeniz sahillerine, oradan da Kafkaslar’a doğru hızla vites yükseltiyor.
Clinton, geçtiğimiz Salı günü, Washington’da, Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen NATO stratejik konsept seminerinde yaptığı sert ve vurgulu konuşmasında “NATO’nun yeni üyelere kapısını açmaya devam edeceği konusunda hiçbir mesele yok!.. Bizler zaten, Afganistan’da bu milletlerle beraber çalışıyoruz. Bu çabaların meyvesini vereceği yeni usuller geliştirmeliyiz. Biz zaten stratejik bir uzaklıkta operasyonlar yapabilecek bir NATO’ya ihtiyaç olduğunu önceden belirlemiştik. Bu gayeye ulaşmak için stratejik ilişkilerimizi destekleyecek dostluklar kurmaya ihtiyacımız var.” İfadelerini kullandı.
Daha sonra, ABD’nin NATO’daki temsilcisi, büyükelçi Ivo Daalder kuvvetli sözlerle şunları söyledi: “Yapmakta olduğumuz çalışma usulünü değiştirmeyeceğiz. İttifakın büyütülmesinin bir istikrar faktörü olduğuna inanıyoruz. NATO’nun kapılarının yeni üyelere açık kalması gerektiğine inanıyoruz. Egemen bir ülkenin ittifaka üye olup, olamayacağını veto edebilecek bir ülkenin olmadığına (bunu Rusya olarak okuyun) inanmaktayız. Bu gerçek böyle kalmaya devam edecek!”
Taliban Durumu tehdit değil
Anlaşılan, Holbrooke’un Orta Asya misyonu bir gambit oyunun başlangıcıydı.(Gambit: satrançta bir oyuncunun daha iyi bir mevki kazanmak için bir veya birkaç taşı feda etmesi. Çev.) Holbrooke, Orta Asya artık, uluslararası diplomasi ormanının eğlenilecek piliç kızlarından olmadığı için, ancak umulan karışık neticeler elde etti. Orta Aya devletleri arasında müzmin meseleler var ve bölge bir jeopolitik vakum durumu arzetmiyor.
Holbrooke, bölgede el-Kaide’nin tehdidine karşı çok küçük bir futuristik güvenlik senaryo krokisi çizdi. Vurguladığı şey “ bölgedeki gerçek tehlike, Taliban’dan daha çok, uluslar arası teröristleri eğitmek isteyen el-Kaide’den gelmektedir.” İfadesiydi. Holbrooke bu sözleri, Duşanbe’de, Tacik Devletbaşkanı İmamali Rahman’la buluşmasından sonra söyledi.
Bunun yanında Holbrooke, Orta Asya devletlerinin, Taliban’la uzlaşması beklenen ABD’ye olan algılarını nazikçe yumşattı. Aynı zamanda, Bu devletlerin, Taliban’ın aşırı ideolojisine olan bakışın da sükunete kavuşturdu.
Orta Asya liderleri, Amerikalı yetkililerin bölgeye olan ziyaretlerinde, Taliban’ın yumuşak bir hareket olduğu sözlerini ilk defa duymuyorlar. Holbrooke, Taliban Kabil’de iktidarı elegeçirdiğinde, Amerikalı yetkililerin 1996-97 yıllarında rutin olarak kullandıkları ifadeleri bir kez daha tekrar etti.
Holbrooke konuşmasına, “Afganistan’da barışçıl bir netice isteyen biri için Tacikistan, etnik, coğrafî ve stratejik sebebler açısından çok önemli bir ülkedir.” Sözlerini ilave etti. Bunlar derin tesiri olan işaretlerdir. Afganistan’ın bu şartlara haiz diğer bir komşusu ise Pakistan’dır. Duşanbe, Afgan Tacikleriyle karmaşık ilişkilere sahiptir. Afganistan’daki Tacik nüfus, Tacikistan’dakinden fazladır ancak 2001 yılında Ahmed Şah Mesud’un El-Kaide tarafından öldürülmesiyle liderliği kaybetmişlerdir. Her neyse, Tacik milliyetçiliği de, Peştun milliyetçiliği kadar içi kurtlarla dolu bir kenef taşı gibidir.
Holbrooke, “Rahman’la, özellikle enerji ve su üzerine konuştuklarını ve Tacikistan’ın, başta Pakistan ve Hindistan olmak üzere bölgede su kıtlığı çeken ülkelere yardım etme kapasitesi üzerinde muhasebe yaptıklarını” dahi söyledi. Bu, Tacikistan ve Özbekistan’ın merakla ilgilendiği, gerçekte çatıştığı, bir çok bölgesel gücü alakâdar eden oldukça tartışmalı bir durumdur. Birleşik Devletler rekabetleri dikkatle takibedilmesi gereken, Duşanbe ile Taşkent arasındaki “bu dengeyi” nihayetinde nasıl sağlayacak?
Şüphe yok ki, Washington, Orta Asya siyaseti açısından, Taşkent’i, geçtiğimiz son 10 yılın büyük bir fırsatı olarak görmektedir. Ancak Özbeklerin dili hayli nüanslar göstermekte ve devlet medyasına göre “Milletimizin lideri…. Özbekistan’ın sağlam kaderi, Afganistan’a uzun vadeli istikrar ve barış getirme çabalarına dayalı bir uzlaşma üzerine oturtulmuş ABD-Özbek ilişkilerini geliştirmekten daha ötededir.” Demiştir. Holbrooke’a, onun da çok istediği “Özbekistan’ın emniyetinin sağlanmasına dair işbirliğinin güçlendirilmesi” cevabını aldı. Amerikan büyükelçiliği, birkaç yıl önce boşaltılan Özbekistan’daki hava üssünün açılması için Holbrooke tarafından yeniden teklif getirildiği ve bunun onaylandığı veya reddedildiğine dair haberleri yalanladı.
Hülasa, Holbrooke, bir çok müphem yapacağız, edeceğiz sözleri işitti fakat görünür neticeden başka bir şey hissetmediler. Holbrooke yanlış adımlar atmadı da değil. Meselâ, Türkmenistan gezisi “çalışma takviminin çakışması sebebi” bahane gösterilerek son dakikada iptal edildi. Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev ile Başkent Bişkek’te düzenleyeceği ortak basın toplantısı aniden ve bir açıklama yapılmadan iptal edildi. Duşanbe’deki basın toplantısı ise, doğal olmayan bir şekilde ve soru cevap kısmı olmadan çok kısa sürdü.
Gerçekten dişe dokunur somut bir neticeden yoksun bir geziydi. Öte yandan Holbrooke, muhteşem zekâları bile şaşırtan muamma dolu bir bölgede sadece ayak parmaklarını ıslatıyordu. Gözlerden kaçırılamayacak olan şey ise, Holbrooke’un bütün bölgeye dikkatle izlemeye karar verdiğidir. Şangay İşbirliği Örgütü’nün bu meseleyle ilgili olarak, Taşkent’te düzenleyeceği Haziran ayındaki zirve, “Afganistan’da barış ve istikrarın yeniden sağlanması” konusu anahtar bir çözüm takvimi olarak beklenebilir.
Kurallara bakılırsa, Orta Asya Holbrooke’un AfPak görev ve yetkisi içinde değil. Şimdiye kadar, Afgan savaşının lojistiğiyle ilgilenildi, ABD Merkez Komuta şefi General David Petraeus düzenli olarak Orta Asya başkentlerini ziyaret ediyor. Anlaşılan, Washington, bölgede kavgaya dönüşerek bir yere kadar yayılma manzarası gösteren Afgan savaşının olduğu bir zamanda, bölgedeki güçlerin – özellikle Rusya, İran ve Çin- Holbrooke’un Orta Asya’da görünmesine nasıl tepki vereceklerini ölçmek istiyor.
İngiliz romantik şair Percy Bysshe Shelley’ yazdı: “Şayet Kış gelirse, İlkbahar daha da geride olabilir mi?” Şayet Holbrooke gelirse, dönüşü daha da geriye sarkabilir mi?
*Büyükelçi M K Bhadrakumar, Hindistan Dışişleri Servisi’nde itibar sahibi bir diplomattır. Onun görev alanı Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiye’yi ihtiva etmiştir.
Bu makale Fazıl Duygun tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara