Dün cuntacıydı bugün kahraman
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Erzurum'daki özel yetkili savcıların yetkilerini almasını doğru bulan CHP'nin, geçmişte aynı Kurul'u ağır şekilde eleştirdiği ortaya çıktı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-20 14:36:00
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Osman Şanal ile birlikte 4 savcının yetkilerini alan HSYK'nın bu girişimi yargıda reform talebini gündeme getirdi. Bugün HSYK'nın verdiği kararı savunan CHP'nin de bu yönde talepleri dile getirdiği, hatta parti olarak bir rapor bile hazırladığı ortaya çıktı. 2001'de CHP'nin kurmay hukukçuları Prof. Dr. Oya Araslı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Algan Hacaloğlu, Bülent Baratalı, Sinan Yerlikaya, Mesut Değer, Ali Dinçer, Prof. Dr. Yakup Kepenek, Atila Sav ile Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum ve Ceza Hukkuçusu Prof. Dr. Eralp Özgen'den oluşan Demokratikleşme Komisyonu'nca kaleme alınan raporda, HSYK'ya yönelik ağır ithamlar yer alıyor. Raporda, bu yapının yargı denetiminin dışında olduğu, bu durumun bir an önce değiştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
SAVCILARA KİMSE DOKUNAMAZ
Raporda, yargıç ve savcıları güvence altına alan Anayasa'nın 139. maddesine atıf yapılırken, hakim ve savcıların hiçbir şekilde etki altında bırakılamayacağı vurgulanıyor: "Söz konusu maddeye göre, yargıç ve savcılar, meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olmaları, görevlerini sağlık bakımından yerine getiremeyeceklerinin kesin olarak anlaşılması ve meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilmesi halleri dışında hiçbir şekilde azlolunamamakta; kendileri istemedikçe Anayasa'da gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamamakta; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık, ödenek ve diğer haklarından yoksun kılınamamaktadırlar."
Raporda, HSYK'nın görevleri de anlatıyor. Buna göre, Anayasa'nın 140. maddesi yargıç ve savcıların özlük işlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre kanunla düzenleneceğini bildirmiş; yargıç ve savcıların mesleğe kabul edilmelerine, atanmalarına, geçici yetkilendirilmelerine, kadro dağıtımına, yükseltilmelerine, haklarında disiplin cezası verilmesine, bu görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin yetkileri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na verdiği belirtiliyor.
HSYK YENİDEN YAPILANDIRILMALI
CHP'li hukukçular, yargının bağımsız olmadığını vurgularken, bunun büyük ölçüde HSYK'nın yapısından kaynaklandığına işaret ediyor: "Anayasa'mız ilk bakışta, yargı ve yargıç güvencesini sağlıyor görünmektedir. Ancak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumuna ve yapısına ilişkin hükümler incelendiğinde, bu güvencenin yetersiz olduğunu söylemek gerekmektedir."
Raporda HSYK yapısında savunmanın temsilcileri olan avukat ya da baroların bulunmaması da "Kurul'un oluşum biçimi bakımından üzerinde durulması gereken bir başka husus da, yargının vazgeçilmez unsuru olan 'savunma' temsilcilerine, Kurul'da hiç yer verilmemiş olmasıdır." sözleriyle eleştiriliyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargı denetimi dışında tutulması da 'sakıncalı bir durum' olarak nitelendiriliyor. Raporda HSYK'nın çalışma biçimi de değerlendirirken, Kurul'un saydam olmadığı ileri sürülüyor: "Kurul'un çalışma biçimi de bir başka olumsuzluk alanı oluşturmaktadır. Bugün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, ayrı örgütü, özerk bütçesi, binası, sekretaryası bulunmayan; Adalet Bakanlığı memurları eliyle işlerini yürüten bir kurum görünümündedir. Kurul'un çalışmaları 'saydamlık'tan uzaktır. Yargıçlığa giriş için sınavların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından değil Adalet Bakanlığı'nca yapılması; yargının bağımsızlığı açısından kuşkulara neden olmaktadır."
YARGISAL DENETİME KAPALI HSYK İLE 12 EYLÜL CUNTACILARI AYNI
CHP raporunda, HSYK'nın yargı denetiminin dışında tutulması, 12 Eylül darbecileri ile Sıkıyönetim Komutanlıklarının yaptığı işlerin yargısal denetim dışında tutulması raporda şöyle eleştiriliyor: "Anayasa'mızın 159. maddesinde de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararlarına karşı, yargı mercilerine başvurulamayacağı bildirilmiştir. Anayasa'mızın geçici 15. maddesinde ise kimi yürütme işlem ve eylemleri yargısal denetim alanı dışına çıkarılmıştır. Anayasa'da yer alan bu istisnalara ek olarak, Sıkıyönetim Kanunu'nda da, Sıkıyönetim Komutanlarının yaptığı işlemlerin yargısal denetim dışına alındığı görülmektedir. Bu istisnaların hak arama özgürlüğü açısından da bir sınırlandırma niteliği taşıdığı açıktır. Hukuk devleti ilkesini tam anlamıyla yaşama geçirebilmek için, bu tür istisnaları ortadan kaldırmak ve tüm yürütme işlem ve eylemlerini yargısal denetime tabi tutmak gerekmektedir." değerlendirmesi yapılıyor. (CİHAN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara