Erzincan ikinci Şemdinli faciası
Anayasa Raportörü Osman Can'ın başkanlığını yaptığı Demokrat Yargı'dan HSYK kararına muhtıra gibi tepki geldi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-17 20:17:00
Demokrat Yargı Derneği adına yapılan açıklamada "HSYK’nın tasarrufu Anayasaya, yasaya ve hukuka aykırıdır" denilerek şunlar söylendi:
HSYK SAVCILARI TEMSİL ETMİYOR
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) adını taşımakla birlikte, hiçbir hakim ve savcının temsil edilmediği ve yüksek mahkeme üyelerinden oluşan Kurul bugünkü tasarrufuyla Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının içerisinde yer aldığı soruşturmaya müdahalede bulunarak soruşturmayı yürüten savcıların yetkisini kaldırmış, ayrıca bu savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
Erzincan olayında soruşturma süreci başlamış, bu süreçte mahkeme kararıyla aramalar ve tutuklamalar gerçekleştirilmiştir. Bu kararlara karşı itiraz yolu, esasa ilişkin ise temyiz imkânı bulunmaktadır. Yargı bağımsızlığı, soruşturma sürecindeki yetkili yargıç ve savcılara HSYK, Adalet Bakanlığı, Yüksek Mahkemeler veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hiçbir müdahalede bulunmama yükümlülüğünü yüklemektedir.
YARGIÇLARA GÖZDAĞI
HSYK, başvuru olmaksızın, ellerinde soruşturmalara ilişkin bilgi ve belge olmaksızın kendiliğinden toplanarak karar vermiştir. Bu çerçevede olağan yargı yolu olan itiraz imkânı anlamsızlaştırılmış, bu konuda karar verecek yargıçlara gözdağı verilmiştir.
HSYK’nın bu kararı yargı bağımsızlığı ve yargı güvencesini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde yok etmiş, tarihte eşi görülmemiş travma oluşturmuştur. Bu haliyle Şemdinli Faciasının ötesine taşan ikinci bir hukuk faciasıyla karşı karşıyayız.
ERZURUM BAŞSAVCISI ŞAİBE ALTINA ALINDI
Bu aşamadan sonra hakkında soruşturma başlatılan Erzincan Başsavcısı adil yargılanma hakkını yitirmiş durumdadır, çünkü kendisi hakkında açılmış soruşturmaların ve başlamış bulunan kovuşturmaların sonucunda karar ne yönde çıkmış olursa olsun, gereksiz bir şaibeden kurtulamayacaktır, buna HSYK dâhil, hiç kimsenin hakkı olamaz.
Bundan sonra savcılar hangi olayda neye göre soruşturma açacaklarını, kime karşı hangi hukuksal süreçleri başlatacaklarını bilemeyeceklerdir. Yargıçlar da kovuşturmaları neye göre yürütüp neye göre sonuçlandıracağını bilemeyeceklerdir. Aslında bu sorunun yanıtı bellidir: HSYK’nın ideolojik doğruları ekseninde yer alanlara karşı herhangi bir soruşturma açılamayacak, kovuşturma yapılamayacak, bunun karşısında yer alanlara ise yasaların ve hukukun verebildiği tüm imkânlar sonuna kadar zorlanacaktır. Bu yargıç ve savcıları adalet dağıtan unsurlar olmaktan çıkarıp, ideolojik bir misyonere ve suç unsuruna dönüştürecektir.
Bu tabloya göre soruşturma ve kovuşturmanın hukuksal olarak sonuçlandırılması imkânı kalmamış, hiçbir demokratik meşruiyeti olmayan bir idari kurul olan HSYK’nın doğrudan müdahalesiyle sürecin ne yönde sonuçlandırılacağı ortaya çıkmış durumdadır.
HSYK'NIN TAVRI ANAYASAYA AYKIRI
HSYK’nın tasarrufu Anayasaya, yasaya ve hukuka aykırıdır. Çağdaş demokratik sistem açısından ise konuşulacak bir boyutu bulunmamaktadır.
Demokrat Yargı bu konuda tarihi çağrısını yinelemektedir: İdeolojik bir Yüksek Yargı mekanizması yerine, toplumun yargısını ve tarafsız olarak adaleti gerçekleştirecek bir yargının inşası için tarihi bir fırsat vardır. Batı demokrasilerin tarihsel deneyimlerinden dersler çıkarılsın ve demokratik standartları sağlayacak bir yargı reformu bir an evvel yaşama geçirilsin.
SON VİDEO HABER
Haber Ara