Dolar

34,8800

Euro

36,8224

Altın

3.049,96

Bist

10.104,20

Bunun adı ayrımcılık

Danıştay'ın, "Meslek liseli isen üniversite okuyamazsın!" anlamına gelen son kararı, toplumsal bölünmeyi kışkırtan bir adaletsizlik örneği! İşte Danıştay'a yönelik tepkiler:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-15 11:04:00

Bunun adı ayrımcılık
Ahmet Zeki Gayberi'nin haberi...

Türkiye, 28 Şubat sürecinin akıldışı, sağduyudan uzak ve hukuksuz uygulamalarının sancısını çekmeye devam ediyor. 1998 yılına kadar sorunsuz işleyen eşitlikçi üniversite sınav sistemine "katsayı zulmü" gibi adaletsiz bir uygulamayı ekleyen YÖK, o günden bu yana 7 milyon meslek liseli öğrenciyi mağdur etti. Danıştay'ın aldığı kararın alt metni okunduğunda, adeta kendi vatandaşını tehdit olarak gören bir karar olduğu ortaya çıkıyor. Aynı ülkenin vatandaşları, deyim yerinde ise "iyi vatandaş", "kötü vatandaş" olarak "öteki"leştiriliyor.

Katsayı süreci

Ancak Yükseköğretim Genel Kurulu (YÖK) nihayet 21 Temmuz 2009 tarihinde yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran bir karar aldı. Ancak İstanbul Barosu Başkanlığı, kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı. Danıştay 8. Dairesi ise YÖK'ün kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Bunun üzerine YÖK, 17 Aralık 2009'da üniversiteye giriş sınavında adaylara ''farklı katsayı'' uygulanması kararı almış ve puanlar hesaplanırken adayların kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanlarının (AOBP) 0.15, alan dışı tercihte 0.13 ile çarpılmasını kararlaştırmıştı.

YÖK'ün üniversiteye girişte öğrenciler arasındaki katsayı adaletsizliğini gideren kararı aleyhine Danıştay'da dava açan İstanbul Barosu, yeni katsayı düzenlemesini de şikayet etti. 29 Aralık 2009 tarihinde herhangi bir açıklama yapmadan dava dilekçesini mahkemeye ulaştıran Baro, YÖK kararını yeterli bulmayarak iptalini istemişti. Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün yeni kararının, iki, üç ve dördüncü maddelerinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu.

Yıl 1998 fark 60 puan!

Yükseköğretime giriş, 1964'ten sonra 'merkezi sistem'e göre, 1981'den 1998'e kadar iki basamaklı sınav şeklinde ve 1999'dan itibaren de tek sınav olarak yapıldı. 28 Şubat sürecinin rüzgarı ile 1998 yılında meslek lisesi öğrencileri ile farklı alanlardan sınava girmek isteyen adaylar katsayı zulmü ile karşı karşıya kaldı. Katsayı uygulaması ile lisans programı tercih eden meslek liseliler, diğer okul türlerinde okuyan öğrencilerle okulda ve ÖSS'de aynı başarıyı gösterseler bile 50-60 puan geride kalıyorlardı. Sözel'den Sayısal'a veya Sayısal bölümden Sözel'e geçiş yapmak isteyenlere de aynı şekilde puan kaybı getirildi.

Darbelerin gücü adına!

Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1868 yılında kurulan Şûra-yı Devlet, 4 Kasım 1922 kapatılarak 1927 yılında Danıştay adıyla faaliyete geçti. 1961 darbe Anayasası'nda ise "İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz" denilerek Danıştay gibi darbecilerin kurduğu yüksek mahkemeler güçlendirildi.

Şimdi itiraz zamanı

Belirsizliğin kucağına itilen yüz binlerce öğrencinin hukuki yollara başvurması gerekiyor. Danıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararının, telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara yol açtığını, Katsayı adaletsizliğinin getirildiği 1998 yılından bu yana 7 milyon gencin mağdur olduğu göz önüne alınırsa, dava açmanın uygun olduğunu belirten hukukçular, yürütmenin durdurulması kararına itiraz edilmesi gerektiğini vurguluyor. Danıştay'a iletilecek olan yüz binlerce itiraz dilekçesine, yargının kayıtsız kalamayacağı belirtilerek, daha önce itiraz eden Endüstri meslek lisesi öğrencisi Ömer Faruk Benli'nin talebinin mahkemece haklı bulunarak müdahilliğinin kabul edilmesi hatırlatılıyor.

Avrupa'da gençlerin yüzde 75'i meslek lisesi mezunu

Öte yandan Danıştay'ın kararından en çok zarar görecek olan kesimin başında yüz binlerce meslek liseli öğrenci geliyor. Türkiye'den sosyal bir trajedi haline gelen işsizliğin temel sebebinin kalifiye eleman eksikliği olduğunu dile getiren iş çevreleri, Almanya, Fransa, İngiltere gibi Avrupa ülkelerin de sorunun, sektörel uzmanlaşma ile çözüldüğüne dikkat çekiyor. Öyle ki Avrupa'da, lise mezunlarının yüzde 75'ini meslek liseliler oluşturuyor. Bu ülkelerin ekonomik gelişmesinin altında da bu çözümün yattığı vurgulanıyor. Türkiye'de ise durum bunun tam tersi. Üniversite umudu da elinden alınacağı için Meslek ilserenini değil de düz liseleri tercih eden milyonlarca genç, hiçbir meslek edinmeden mezun olarak işsizler ordusuna katılıyor.

AYM'den sonra Danıştay

Danıştay'ın idari işlemlere ilişkin yapacağı denetim, "hukukilik denetimi" ile sınırlı iken son katsayı kararları ile "yerindelik havası, atmosferi" oluşturması tepki topladı. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde tarihe kara bir leke olarak geçen "367" garabeti gibi bir garabete de Danıştay imza atmış oldu. Bilindiği gibi o zaman Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu şekil yönünden incelemesi gerekir iken bunu yapmayıp içerik olarak da inceleyip yeni bir "yorum" yapmıştı. Danıştay'ın yargı yetkisinin de "idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı" olduğuna dikkat çeken hukukçular, Danıştay'ın bir eğitim ve bilim kurumu olan YÖK'e katsayı oranı dayatma yetkisinin bulunmadığına ve kararın hukuk dışılığına dikkat çekiyor.
Milletle inatlaşıyorlar

Danıştay'ın son kararı ile ilgili düşüncelerini aldığımız ÖNDER Genel Başkanı Hüseyin Korkut, Danıştay'ın bu son kararı ile var olan haksızlığı beğenmeyerek "daha çok haksızlık yapın" demek istediğini ifade etti. Danıştay'ın hukuki değil ideolojik bir karar aldığını söyleyen Korkut, Danıştay'ın kendisini idarenin yerine koyarak bütün eğitim sisteminin önünü tıkadığına işaret ediyor. "Danıştay, milletle inatlaşarak nereye varmak istiyor? Hukuk kurumunun bununla uğraşması, haksızlığın savunucusu olması üzücü" diyen Korkut, "Bu karar facia, kasıtlı, tarafgir ve hukuk dışıdır!" şeklinde konuştu.

ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan'ın da daha fazla sessiz kalamayarak haksızlığa karşı yaptığı son açıklama, mevzunun toplumsal algısını ölçemeyen Danıştay'ın en büyük hatası olarak değerlendiriliyor. Alan ve alan dışı arasında kapatılamayacak kadar büyük bir fark olduğunu belirten Yarımağan, "Değişiklik yapılması gerekiyor. Ama bu değişiklik katsayıların tamamen kaldırılmasıyla veya biraz yaklaştırılmasıyla olur. Katsayılar adaylar arasında 40 puanlık farka neden oluyor. "03 ve 08 katsayıları, arasında çok fark olan bir engel" diye konuştu.

Aktif İşadamları ve Sanayicileri Derneği Başkanı Ali Akın:
Baltalayıcı zihniyet değişmeli


Gençlerin istikbalini karartacak karara imza atan İstanbul Barosu'nun ideolojik savaş psikolojisinden kurtulması gerekiyor. Meslek liselilerin önünü açan düzenlemelere engel olunmasını hiçbir izan kabul etmez. Türkiye'de sanayinin gelişmesini istiyorsak bu baltalayıcı zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Avukat Cüneyt Toraman:
Düşman olarak görülüyor


Devlet eliyle kurulan bazı okulların ve bu okullara öğrenci gönderen velilerin "düşman" olarak görülmesi, toplumsal barış açısından da ciddi bir tehdittir. Bu haksız uygulama, sınava girecek olanların kişiliğinde dejenerasyona ve ruhsal yapısında çöküntüye yol açacağından, gelecek beklentileri tahrip edilmiş, küskünler ordusu yaratacaktır. (Zaman)

Zaman Yazarı Ahmet Turan Alkan:
Darbe'nin de yürütmesini durdursalardı


Danıştay, 1980 Darbesi hakkında bir yürütmeyi durdurma kararı alabilmiş miydi? Aklından bile geçmemişti! Aynen 27 Mayıs'ta olduğu gibi. Kezâ, vücut buldukları 1961 Anayasası'nı iptal eden 12 Eylül darbecilerini sadece seyreden o dönemin AYM üyeleri de öyle davranarak hiçbir şey yapmamışlardı.

Radikal yazarı İsmet Berkan:
Eşitsizliğe yol açar


Bizim Danıştay'ımıza göre 'hukuki statü'leri ortadan kaldırmaya kalkmak, 'eşitlik'e değil tam tersine 'eşitsizlik'e yol açar; çünkü o 'statü'lerin kazanılmış hakları vardır, onları korumak esastır!. Bu karar, bireylerin eşit olduğu, bu eşitliğin sağlanması için aktif çaba gösterilen bir toplumu mu özendiriyor, yoksa kastları, sınıfları olan ve bunlar değişmez alınyazıları olan bir toplumu mu?. Danıştay kararı bireylerin seçme, kendi hayatları ve gelecekleriyle ilgili özgürce seçim yapma hakkını tanıyor mu tanımıyor mu? Bütün cevapların olumsuz olduğunu göreceksiniz.

Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu
Başkanı Öner Boysan:
Danıştay, YÖK'e yük oldu


Eğitim 'yargı vesayeti' altında. Danıştay YÖK'e yük oldu. Yargının eğitimden el çekmesi gerekiyor. Karar gençlerin de sanayicilerin de moralini altüst etti. Hukukun, iş dünyasının ihtiyaçlarını gözeten bir karar vermesi gerekmektedir.

Milliyet Yazarı Hasan Cemal:
Ayıptır, yazıktır!


Düz lisede fen bölümünü seçtin, hayat boyu başka bir şey okuyamayacaksın, ne mimarlık, ne uluslararası ilişkiler, ne hukuk, hiç birini aklından bile geçiremeyeceksin. Bunun adı eşitlik olacak, öyle mi? Ayıptır, yazıktır. Bu kararın eşitlikle de, özgürlükle de bağdaşır bir yanı yoktur. Danıştay kararlarının asıl hedefi, imam hatiplilere üniversite yolunu kesmektir. Bu da büyük bir haksızlıktır. Üniversitede türban, başörtüsü yasağı gibi, imam hatiplere, meslek liselerine üniversite kapısını kapatmak gibi demokrasi ve insan hakları aykırı ayıplardan bir an önce kurtulmalıyız.

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş:
Krizden etkilenmemiz bu yüzden


Türkiye'de kamu ve özel her kesimin yakındığı ve ekonomik anlamda hayati önem taşıyan nitelikli eleman konusu 'politik kaygılara' kurban ediliyor. Krizden etkilenmiş olmamızın en önemli sebebi yüksek kaliteli mal üretemeyişimizdir. Buna altyapı sağlayacak eleman havuzunun bulunmamasıdır.

Kaynak: Milli Gazete

Haber Ara