''Sendika 650 milyarlık geliri kaybediyor''
Siyaset Meydanı'nda gazetecilerin soruluranı cevaplayan Başbakan Erdoğan, Tekel işçileri, IMF, Genelkurmay ve meslek liselerinin durumuna kadar her konuya değindi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-13 07:54:00
Erdoğan, Show TV'de yayımlanan 'Siyaset Meydanı - Başbakan ile Özel' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Tekel işçilerinin eylemiyle ilgili soru üzerine Erdoğan, 'Bir hukuk devletiysek, hukuk devletinin içerisinde hak neyse bunun alınmasının kavgası yapılır. Eğer burada hakikaten bir hak söz konusuysa bunu vermekte biz hiçbir zaman imtina etmeyiz, veririz bunu. Burada bizim en ufak bir çekincemiz yok' diye konuştu.
Erdoğan, 'Bu ay sonuna kadar burada bu eylem bu şekilde devam ederse ay sonu bizim yapacağımız artık hukuk neyi gerektiriyorsa yasal yetkimiz neyse güvenlik güçlerimizle kullanacağız' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Ben basın üzerinden Genelkurmay Başkanımla konuşmam. Böyle bir şeyin içerisine girmem' dedi.
Erdoğan, Show TV'de yayınlanan 'Siyaset Meydanı-Başbakan ile Özel' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, bir gazetede yer alan açıklamalarına ilişkin, 'Eğer Genelkurmay Başkanı'nda bilgiler varsa kendisini arayıp bu bilgileri sizinle paylaşmasını ister misiniz?' şeklindeki soru üzerine, 'Şimdi tabii ben basın üzerinden Genelkurmay Başkanımla konuşmam. Böyle bir şeyin içerisine girmem. Fakat haftalık olarak zaten benim rutin kendisiyle görüşmelerim var. Her hafta yaptığım görüşmede 'Nedir bu?' diye kendisine bunu sorabilirim. Hatta telefonla da aramızda özel telefonumuz, özel hattımız var, onunla da sorup görüşme imkanım var' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile zaten bu tür bilgileri aralarında her hafta paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, 'Yani böyle bir hassasiyetin olması halinde, ben bunları benimle zaten paylaşacağına inanıyorum. Kendisiyle şu ana kadar yaptığım görüşmelerde böyle bir şey yok. Medya üzerinden de herhangi bir şeyi konuşmayı doğru bulmam' dedi.
'Aramızda özel telefon var dediniz. Hem sizin hem Genelkurmay Başkanının, telefonun dinlenmesi konusunda korkusu var mı?' sorusu üzerine de Erdoğan, 'Bu telefonun dinlenmediği söyleniyor' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Süresi içinde seçim yapmayı Türkiye bizim iktidarımızla öğrendi ve öğrenecek' dedi.
Erdoğan, Show TV'de yayımlanan 'Siyaset Meydanı - Başbakan ile Özel' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ekonomi ve IMF'ye ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, IMF ile ilgili görüşmelerde 2 yılı doldurmak üzere olduklarına işaret ederek, 'Bu 2 yıl içerisinde biz IMF ile olan görüşmelerimizi kararlılık içerinde sürdürdük. Hiçbir zaman kendi ilkelerimizden herhangi bir taviz vermedik' diye konuştu.
Dünyada finans krizi baş gösterince IMF'nin genele yönelik borçlarda erteleme kararı aldığını, Türkiye'nin de mevcut borcuna erteleme imkanı doğduğunu ve 1 yıl kadar bir erteleme olduğunu anımsatan Erdoğan, göreve geldiklerinde 23,5 milyar dolar olan IMF'ye borcu 7 küsur milyar dolara indirdiklerini ve onun da erteleme vesilesiyle durduğunu anlattı.
IMF ile olan görüşmelerde iyi bir konumda olduklarını da dile getiren Erdoğan, bazılarının 'IMF'ye hiç borçlanmasak ne olur?' dediğini, bunun da olabileceğini, ancak IMF'nin bir akredite kuruluş olduğunu ifade etti.
Erdoğan, eğer IMF ile ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yürütecek olursa Türkiye'ye, dünyada ilişkilerinin yoğun olduğu ülkelerin bakışının çok daha farklı, ikili ilişkilerin de çok daha güçlü hale geleceğini vurgulayarak, bunun devamı noktasında Türkiye ile IMF ilişkilerinin önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'nin IMF'nin ortağı olduğunu da hatırlatan Erdoğan, ayrıca 'parayı nerede daha ucuza bulurum' konusuna da dikkat ettiklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, eğer IMF'den para daha ucuza bulunuyorsa onu satın alacaklarını da belirterek, iç borçlanmada eğer parayı daha pahalıya almak söz konusuysa, IMF'den daha ucuza para geliyorsa onu satın alacaklarını dile getirdi.
Bazı çevrelerin IMF ile anlaşmayı bağımsızlığın elden gitmesi olarak nitelendirdiğini de kaydeden Erdoğan, 'Adam gibi durursan bağımsızlık elden gitmez, ama sen karşılarında adam gibi durmaz da her şeyiyle teslim olursan o zaman o dediğiniz sıkıntılar olabilir. Ancak biz IMF ile siyasi görüşme yapmıyoruz. IMF ile sadece ekonomik görüşme yapıyoruz. Bunu böyle sürdürüyoruz' diye konuştu.
-İSTİKRAR VE GÜVENİN ÖNEMİ-
Seçimlerin 18 ay sonra yapılacak olması ve ekonomik duruma ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, 'AK Parti iktidarı asla bir seçim ekonomisi içerisine girmeyecektir. Bizim hükümetimizin bir özelliği var ki ekonomide bu çok önemli' dedi.
İstikrar ve güvenin önemine de işaret eden Erdoğan, bu iki kavramı adeta 'sigorta' kavramlar olarak gördüklerini ve bunun için de mali disiplinden taviz vermeyeceklerini vurguladı.
'Süresi içinde seçim yapmayı Türkiye bizim iktidarımızla öğrendi ve öğrenecek' diyen Erdoğan, şu ana kadar kurulan 60 hükümetin ortalamasına bakıldığında 16 ayda bir hükümet değiştiğini, böyle bir ülkede de istikrarın ve güvenin konuşulamayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, bu yılki ekonomik gelişmelere bakıldığında ciddi bir toparlanmanın yaşanacağını ifade etti.
IMF ile anlaşma konusunda bir süre verip veremeyeceğine ilişkin soru üzerine de Erdoğan, IMF ile pazarlıkların çok ciddi derecede devam ettiğini, Türkiye'nin de onların istediği yere gelmek istemediğini anlattı.
Erdoğan, IMF'nin müdahaleleri olup olmadığına yönelik soruya ilişkin, emeklilere yönelik açıklanan zam paketinin onları rahatsız ettiğini, ancak bunun Türkiye'nin iç meselesi olduğunu ve buna müdahale edemeyeceklerinin söylendiğini kaydetti.
Gelir idaresinde reforma gittiklerini, bunu daha çok vergi toplamak için yaptıklarını anlatan Erdoğan, 'Vergi kaçaklarının üzerine çok yoğun bir şekilde gidiyoruz ve gideceğiz. Türkiye şu anda hala yüzde 50'yi toplayabilmiş değil. Kayıt dışı ekonomi hala devam ediyor. Bu kayıt dışı ekonomiyle biz nereye varacağız?' dedi.
Başbakan Erdoğan, geçen yılın son çeyreğinde vergide çok önemli bir sıçrama olduğunu ve bu yılda bunun devam edeceğini belirtti.
Bazı sektörlerin yapılanlardan şikayetlerinin bulunduğu yönündeki bir hatırlatma üzerine de Erdoğan, çalışmaların sektör gruplarıyla görüşülerek yapıldığını ve sıkıntıların da dinlendiğini söyledi.
Erdoğan, sektörlerin kendi menfaatlerini düşündükleri kadar ülkenin menfaatlerini de düşünmeleri gerektiğini kaydetti.
-İŞSİZLİK ORANLARI-
İşsizlik konusuna ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, işsizliğin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını ifade ederek, işsizlik oranının ABD'de 2007'de yüzde 4,6 iken 2009 sonu itibariyle yüzde 9,2'ye yükseldiğini ve artışın yüzde 108 olduğunu belirtti.
Bazı Avrupa ülkelerinden de örnekler veren Erdoğan, Türkiye'de ise 2007'de 10,3 iken 2009'da 13 olduğunu ve artışın yüzde 26 olarak gerçekleştiğini söyledi.
Erdoğan, bu konuda da yoğun bir çalışmanın içerisinde olduklarını ve işsizlik oranını aşağılara düşürmek istediklerini vurgulayarak, Türkiye'nin emek yoğun çalışan bir ülkeden teknoloji yoğun bir ülke haline geldiğini anlattı.
Hizmet sektörünü ikame etmenin gayreti içerisinde olduklarını bildiren Erdoğan, Türkiye'nin işsizlik sorunu az olan ülkelerden biri olsun diye çalıştıklarını vurguladı.
Erdoğan, Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olmasının işlerini zorlaştırdığını da belirterek, Türk insanını eğitimli nüfus haline getirmenin avantajlarını yaşadıklarını kaydetti.
-KÜRESEL FİNANS KRİZİ VE TÜRKİYE-
Ekonomik duruma ilişkin bir başka soru üzerine de Erdoğan, 2009 yılının artık geride kaldığını, krizin bir küresel finans kriz olarak başladığını ve sonra bir ekonomik krize dönüştüğünü anımsattı.
Türkiye'de ise finans sektörünün en karlı sektör konumunda olduğuna işaret eden Erdoğan, finans sektörünün çok çok iyi bir konuma geldiğini söyledi.
Erdoğan, finans sektörünün batıya açıldığını ve alımlar yapmaya başladığını da ifade ederek, bugün finans sektöründe önemli bir patronla konuştuğunu ve şu anda Avrupa'da bir ülkede 100 şube açacaklarını dile getirdiğini ifade etti.
Türk bankasının Avrupa'da böyle bir adımı atmasının bir kriz alameti değil, tam aksine bir güç alameti olduğunu vurgulayan Erdoğan, bir başkasının ise yeniden bankacılık sektörüne girdiğini de kaydetti.
-YUNANİSTAN'IN DURUMU-
Yunanistan'da yaşanan kriz ve Türk sermayesinin bu ülkeye yönelik bir çalışmasının olup olmayacağına ilişkin soruya yönelik de Erdoğan, oraya Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısının bu noktada yardımcı olacağını, ayrıca ortaklaşa bazı çalışmalarda bulunulacağını anlattı.
Erdoğan, Yunanistan'ın AB'den ciddi bir yardım alacak gibi göründüğünü ve bu yardımla kendini toparlayabileceğini, bütçe açıklarını da aşağı çekmesinin söz konusu olacağını belirtti.
Yunanistan'da sendikaların da baskısının söz konusu olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin de bu hale gelmemesi gerektiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tekel işçilerinin eylemine ilişkin, 'Burada belli bir sendika her ay 600-650 milyarlık bir geliri kaybediyor. Tabii bu gizleniyor, söylenmiyor ayrı mesele... İşin aslı bu. Yılda bu yaklaşık 7-7.5 trilyon yapıyor. Böyle bir kaynak gidiyor' dedi.
Show TV'de yayınlanan 'Siyaset Meydanı-Başbakan ile Özel' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, sendikalarla yaptıkları görüşmeler neticesinde 4/C'yi rehabilite etiklerini ifade etti.
'Bizden önceki dönemlerde özelleştirme sebebiyle herhangi bir uygulama yapılmıyor, onlar işsizliğe mahkum ediliyordu. Bu 4/C sistemiyle bir çıkış ortaya koyduk ve özelleştirme neticesinde iş akdi feshedilenlere bir yol açmış olduk. Tabii bu asgari ücret, 10 ay gibi böyle bir süreci kapsıyordu. Fakat buna rağmen o zaman sendikalar bizim aldığımız kararı, vardığımız mutabakatı memnuniyetle karşıladılar. Sene 2004. Şimdi sene 2010, maalesef yine şimdi aynı sendikalar, aynı kişiler karşımızdalar ve onlar diyorlar ki; 'Bu bir köleleştirme adımıdır.' Kaldı ki, bu bir özelleştirme adımı değil şu andaki. Bu olay tamamıyla o iş yerlerinin kapatılması olayıdır. Yani özelleştirmenin dışında bir olay.'
Erdoğan, burada öncelikle bir ihbarın söz konusu olduğunu, ihbar tazminatını ödemekte olduklarını belirterek, çalışma süresi ve ücretli izinle ilgili son düzenlemeye de dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
'Bunun dışında ne var derseniz, sizin sendika noktasında bundan sonra devam edecek olan süreciniz memur sendikalarıyla yine aynen devam edecek. Bu da var. Sizin eğer burada emekliliğiniz dolmadıysa, emekliliğinizi de bundan sonraki süreçte doldurabileceksiniz. Bu hakkınız da bakidir. Tabi bunu oradaki işçi kardeşlerim biliyor mu, bilmiyor mu, onu bilmem. Ne anlatıyorlar kendilerine onu da bilmiyorum. Ama bunları arkadaşlarım da anlattı ben de anlattım. Nitekim geçenlerde evime kadar gelen 8-10 kadar bayan arkadaştan 2'sini temsilci olarak kabul ettim. Kendileriyle de görüştüğümde bunu anlattım. O bayan arkadaşlar İzmir Halkapınar Stadı'nın önünde beni bundan 2-2,5 yıl önce karşılamış. O zaman da '6 ay kadar daha burada bir imkan tanıyın' dediklerinde, alkışlarla, çiçeklerle karşılamışlardı ve ondan sonra gelip biz Türk-İş Genel Başkanıyla, ondan sonra yetkili sendika temsilcisiyle ve diğer bir sendika temsilcisi vardı, onlarla da görüşme yaptık. Bu görüşmeler neticesinde 6 ay uzatmaya 'tamam' dedik. Bu 6 ay, 2 yıl oldu. Şimdi buraya geldik. Artık bu tahammül edilir bir nokta değil. Mecburuz artık kapatmaya ve kapatma kararını verdik.'
-'ŞU ANDA YAPILAN UYGULAMA YASAL DEĞİL'-
Sadece Diyarbakır, Manisa ve İzmir'de Haziran'a kadar işlenmesi gereken yaprak tütünü olduğunu, bunların devam ettirildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
'Ama burada şu anda yapılan uygulama yasal değil. Biz bu yasal olmayan uygulamaya karşı, ne yazık ki tabii Türkiye'de bunları dediğiniz zaman garip karşılanıyor. Ama medyanın bu olayı saptırması neticesinde olay çok farklı mecralara kaydı. Yapılan iş bir defa yasal olmadığı gibi, biz yasal haklarımızı da burada kullanmadık. Burada sabırlı, demokratça davrandık. Olur ki aklıselim hakim olur derken, bizden istenmemesi gereken şeyler istenirken, şu anda 3-3,5 milyon işsizin olduğu ülkemde, bu rakamı bırakın, asgari ücreti isteyen, bekleyen nice aileler, insanlar var. Ama burada biz 650 lira olan daha önceki rakamlarını -yaklaşık rakam veriyorum- 100'er lira artırmak suretiyle 700, 800 ve 900 küsüre kadar tırmandırdık. Bunlarda ileri ki süreçte yine zamlar olacak. Bununla dondurulmuyor. Bu hale getirdiğimiz böyle bir tabloda, ne yazık ki bu tip çirkin olaylar oldu. Tabii orada gerçekten bir grup da olsa kalmalarını istemiyorum. Ama şu anda bizim bankalara yatırdığımız, bu ayın 1'i itibariyle ihbar ve kıdem tazminatlarının hemen hemen şu anda üzerinde tasarrufta bulunan kişi sayısı 8 bini aşmış durumda. Toplam 8 bin 247 kişiler.'
Erdoğan, kendilerinin bir adım daha atmış olduklarını, uygulamada 4/C'ye müracaat edenlerin sayısının bugün itibariyle 900'ü aştığını vurgulayarak, 'Ay sonuna kadar bu işin mühleti var. Ay sonuna kadar müracaatını yapanlar yapıyor, ay sonuna kadar müracaat etmeyenler ne yazık ki üzülürüm, onlar da işsiz kalmış olacaklar. Veya gidip başka yerden kendilerine iş bulacaklar' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, 'Geriye dönüp bakarsanız, acaba biz Tekel'de farklı bir model uygulasaydık gibi bir pişmanlığınız var mı?' sorusu üzerine de burada fabrikanın değil, tütün depolarının söz konusu olduğunu, TEKEL'in fabrikalarının şu anda çalıştığını söyledi.
-'GERÇEKÇİ OLMAMIZ LAZIM'-
Erdoğan, şöyle devam etti:
'Burada bizim biraz gerçekçi olmamız lazım. Vaka neyse, bunun tespitini iş hukukuna göre yapmamız lazım. Burada yapılan bu. Kaldı ki, burası üreten, çalışan bir yer değil. Şimdi ayda 40 trilyon bunlara ödeme yapıyorsunuz. Kimin hakkını kime veriyorsunuz? Ve biz bunun önüne geçebilmek için yine bir 4/C uygulaması getiriyoruz. Niye? Diyoruz ki hiç olmazsa bunlar dışarda kalmasın. Biz öyle bir adım attık ki, geçici işçi statüsüyle 10 ay, 6 ay mevsimlik işçiler çalışıyordu. 230 bin işçiyi geçici işçi statüsünden kadrolu işçi statüsüne geçirdik. Bunu da yapan bu iktidar. Bakın ben her zaman söylüyorum. 13,5 katrilyon zorunlu tasarrufu bu iktidar ödedi. Bunu memura, işçiye ödedik. 3 katrilyon KEY ile ilgili parayı memura, işçiye biz ödedik. Bu denli memurun, işçinin menfaatlerini koruyan bir hükümet olarak bunları yaptık. Burada biz şimdi niye kalkıp onlara zulmedecek bir adımın içerisinde olalım. Gerçekçi olalım.'
Bu olayın aslında bir kırılma noktası olduğunu dile getiren Erdoğan, 'Burada belli bir sendika her ay 600-650 milyarlık bir geliri kaybediyor. Tabii bu gizleniyor, söylenmiyor ayrı mesele... İşin aslı bu. Yılda bu yaklaşık 7-7.5 trilyon yapıyor. Böyle bir kaynak gidiyor' dedi.
-'HAK NEYSE, BUNUN ALINMASININ KAVGASI YAPILIR'-
En sonunda bu işçilerin aynı statüyle değişik kamu kurumlarına gönderilmesinin istendiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
'Orada da tabii farklı bir şey, 'biz istediğimizi istediğimiz gibi yaptırırız'. Nedir o? 4/C. 'Ben tanımıyorum 4/C'. Bunu söylemeye, dillendirmeye başladılar. Şimdi bir ülkede idareyle böyle adeta çelik çomak oynanırcasına oynanmaz. Burada bir hukuk devletiysek, hukuk devletinin içerisinde hak neyse bunun alınmasının kavgası yapılır. Eğer burada hakikaten bir hak söz konusuysa bunu vermekten biz hiçbir zaman imtina etmeyiz, veririz bunu. Burada bizim en ufak bir çekincemiz yok. Ama biz bir emanetçiyiz. Ülkemizde attığımız her adımda dikkatli, adil olmaya mecburuz. Burada da biz yaprak tütün işleme atölyelerinde çalışan arkadaşlarımıza ihbar ve kıdem tazminatlarını vermek suretiyle, ondan sonraki süreçte de iş sonu tazminatları dahil olmak üzere ödemek suretiyle, belli ücretlerini alacaklar. Onlara belli bir iş imkanı da doğuruyoruz. Diyoruz ki; 'Hiç gecikmeden süratle müracaatınızı yapın ve önümüzdeki ay itibarıyla de yeni yerlerinizde işe başlayın.'
Erdoğan, kendisine ifşa etmek istemediği bir teklifin de yapıldığını belirterek, 'Eğer İzmir'de çalışıyorsa, gönderin Muş'a, gönderin Hakkari'ye'. Bana bunu diyen sendikacı 'Zaten oraya gitmez' diyor. Müracaatını yapmayacak, işsiz kalacak. Ben de diyorum ki adalet anlayışımda bu yok. Ben İzmir'de çalışan birini İzmir'deki kamu kuruluşlarında istihdam etmeye çalışırım. Oralarda yer bulamazsam, oraya en yakın il neresiyse orada istihdam etme gayreti içinde olurum' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türk-İş yetkilileriyle 4 kez görüştüğünü, arkadaşlarının da görüşmeler yaptığını belirterek, bu noktaya onlarla beraber gelindiğini kaydetti.
-'BAZI ŞEYLER SAPTIRILIYOR'-
Kendisinin de eski bir sendikacı olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Belediye-İş'te... Belediye başkanı olduğumda ciddi manada yine orada nasıl zam yaptığımı Sayın Kumlu çok iyi bilir. Nasıl onlara açığı kapayalım noktasında yüksek bir zam verdiğimi gayet iyi biliyor. Zaten kendisi teyit ediyor' dedi.
Bazı şeylerin iyice saptırıldığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Örneğin çıkıyor diyorlar ki, Kocaeli Belediyesi uygulama yaptı, aynı uygulamayı şimdi de yapsınlar. Kocaeli Belediyesi AK Partili bir belediye. Bu süre içerisinde SEKA'nın olduğu alanın tümünü bizden istedi. İsterken, aynı zamanda 'SEKA'daki bütün işçileri alırım' dedi. Kocaeli Belediyesi SEKA'nın çalışanlarını belediyeye aldı. SEKA'nın olduğu bütün alanı da biz Kocaeli Belediyesine devrettik. Orada SEKA Parkını yaptı. Bizim bütün derdimiz Kocaeli halkının gezineceği, eğlenebileceği bir alana çoluğuyla, çocuğuyla sahip olması. Çünkü merkezde böyle bir yer yoktu. Bunu sağladık, karşılıklı başardık. Aynı şekilde İzmir'de Büyükşehir Belediyesinin, Karşıyaka Belediyesinin mensupları arasında ise -Cumhuriyet Halk Partili belediye, açıkça söylüyorum- orada işten çıkarıldılar. İşten çıkarılan bu işçiler taşeron olur, o olur bu olur vs. Bunlarla ilgili mesela herhangi bir hamle yapmadığı gibi, Sayın Baykal buraya geldi gitti, adamları geldi gitti, ama burada böyle bir duyarlılığını görmedik. Aynı şekilde Diyarbakır. Diyarbakır Belediyesi yapsın böyle bir uygulamayı. Dışarda olanları alsınlar. Bizimle olan bir alakası yok. Belediye kendisi böyle bir tasarrufta bulunabilir. Diyarbakır'da bulunabilir, diğer illerde bulunabilir. Mersin'de bulunabilir. Buyursunlar, alsınlar.'
'İşçilerin istihdam edilmesi karşılığında tütün yaprak fabrikalarının olduğu yerleri belediyeye vermeyi düşünüyor musunuz?' sorusuna Başbakan Erdoğan, 'Yeter ki amacını bilelim, ne olarak kullanacak? Park mı yapacak? Biz amacını bilirsek zaten hazine devirleri içerisinde hep yapıyoruz, hep yaparız' yanıtını verdi.
-'ORAYA GİTMEM HİÇ DOĞRU OLMAZ'-
Erdoğan, 'İşçi kardeşlerime ne anlatılıyor bilmiyorum' dediniz. Siz kendiniz TEKEL İşçilerine bizzat gidip anlatmayı düşündünüz mü?' sorusuna karşılık da 'Oraya gitmem hiç doğru olmaz. Ben ne Sayın Baykal'ın durumuna düşmek isterdim, ne diğerlerinin durumuna düşmek isterdim' dedi.
'Bu sorun Tekel işçilerinin sorunu olmaktan çıktı. Tepki de gösteriyorsunuz? Genel değerlendirmeniz nedir? Hükümetinize karşı başka birtakım benzeri eylemleri de getirir diye bir endişeniz mi var?' şeklindeki soru üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
'Biz sizin şu anda ortaya koymak istediğiniz ya da düşündüğünüz endişeleri taşımadık. Böyle bir endişemiz de yok. Çünkü burada yapılan eylem, indirilmiş kıtalarla yapılan bir eylemdir. Yani burada dikkat ederseniz Türk-İş'in kendisi bile burada bu işe yürekten sahip çıkamıyor. Diğer yanına gelen sendikalar belli. Gelen sendika DİSK, gelen sendika memur sendikalarının içerisinde Kamu-Sen, KESK... Bunların durumu, konumu da belli. Ve 'eylem' dediler.'
Erdoğan, 'Bu iş maaşta mı düğümleniyor? Ortalama bin 800 çıplak maaş alırken, bunun ortalama 800'e inmesi gibi bir durum mu var?' sorusuna karşılık da 'Çıplak maaşları bin 400. Onların isteği 4/C statüsünde değil, 4/B statüsünde olmak' dedi.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara