Altan'dan Başbuğ'a da hodri meydan
Taraf yazarı Ahmet Altan "Sabrımız taşarsa elimizdeki belgeleri açıklamak zorunda kalırız" diyen Başbuğ'a da hodri meydan dedi ve ekledi: Açıklayın da görelim.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-13 09:57:00

Hadi açıkla Başbuğ
Böyle olmaz. Kalkıp da "elimizde belge, bilgi var, sabrımız taşarsa açıklayacağız" diyemezsiniz, bu şantaj anlamına gelir çünkü. Ordunun içindeki darbe planlarını açıklayan gazete biziz. Sizin sabrınız ister taşsın ister taşmasın, biz yeni belgeler bulduğumuzda gene açıklarız. Doğrusu da budur zaten.
Siz, ordunun içinde darbe hazırlıkları yapılmasını yadırgayıp, bunların yayımlanmasını yadırgıyor ve sabrımız taştığında bunları yayımlayanlarla ilgili "bilgi ve belgeleri" açıklayacağınızı söylüyorsunuz.
Hadi açıklayın bakalım. Elinizde bizimle ilgili bir tek belge ya da bilgi varsa halka açıklayın, savcılığa verin. Bizim gibi yapın, suç olan belgeyi halka gösterip yargıya tesim edin.
Yapamazsınız.
Sizin elinizde bizim "gizli" yada "yasadışı bir iş yaptığımız gösterecek bir tane belge yoktur, olamaz. Öyle lafı dolaştırmıyorum ben, gayet açık, gayet net söylüyorum, hodri meydan, açıklayın da görelim. Biz sizin bildiğiniz o "kullanışlı" medyaya benzemeyiz, böyle şantaj kokan laflarla üstümüze gölge düşürülmeye kalkışılmasına da izin
vermeyiz.
Hem biraz tutarlı olun. "Kendi halkını düşman gören ordu olur mu diyen yazanlar var" diyorsunuz. Onlardan biri benim. (http://www.timeturk.com/Ba%C5%9Fbu%C4%9F-belgeleri-halka-a%C3%A7%C4%B1klayacak_112767-haberi.html)
Darbe yapan, darbe hazırlayan, halkın iradesini hiçe sayan ordu, "halkının" düşmanıdır. Sizin iddianıza göre, bu lafı Latin Amerika ile ilgili bir makale yazan bir "Amerikalı" bulmuş ve bu cümleyi Türkiye'ye "getirmişler". Ne Latin Amerikalıların ne de bizim, darbeci ordunun halka düşmanı olduğunu öğrenmesi için Amerikalı birinin yazısını okumasına gerek var, onlar da bize bu gerçeği ölümlerle, işkencelerle, zindanlarla öğrendik. Ama beni asıl şaşırtan, bizi "Amerikalıların lafını" kullanmakla suçlayıp, arkasından da "bizim askeri eğitim sistemimiz Amerika'dan alınmıştır" demeniz oldu. Bizim kullandığımız bir cümle bir Amerikalının lafına benzediği için biz "dışarıyla bağlantılı" oluyorsak "bütün eğitim sistemini" Amerika'dan alan ordu ne oluyor? Siz, ne dediğinizin farkındamısınız?
Bir de "bilgi sızıntılardan" yakınıyorsunuz "sızıntı" değil, sizin sorununuz ordunuzun içinde "darbe planları" yapılması, vahim olan onların duyulması değil, vahim olan onların hazırlanması. Göreviniz, o darbe planlarını yayımlayanları tehdit etmek değil, o darbe planlarını yapanlarını cezalandırmak.
Bunu niye yapmıyorsunuz?
Bir de "parlamento, refarandum yoluyla, demokratik süreçleri işleterek üniter yapıyı değiştirmeye karar verirse "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bunun yanında olmayacağını söylüyorsunuz.
Bakın general, dünyanın hiçbir ciddi devletinde bir Genelkurmay Başkanı bunu söylemeye cüret edemez, "üniter ya da federatif" yapı bir "yönetim tarzıdır", bunun nasıl olacağına halk ve parlamento karar verir, ordu buna uyar.
Bir ülkenin "yönetim tarzının" nasıl olacağına ancak "muz cumhuriyetindeki" ordular karışır, ciddi ülkelerde bu ordunuz işi değildir.
Eğitim sisteminiz aldığınız Amerika "federatif" sistemle yönetilir, oradaki ordu buna karışabilir mi?
Size dostça tavsiyem böyle konuşmaktan vazgeçin. Bu konuşmalarınızla bizi bir "aşiret devleti" gibi gösteriyorsunuz.
Yönetime karışmayın, darbecileri yakalayın, elinizdeki belgeleri açıklayın. Sağlam, güvenilir, hukuka saygılı bir ordumuz olsun. Böyle bir ordu kurmak, tehdit etmekten daha büyük bir onu getirir bir generale.
Kaynak: Taraf
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara