Başbakan çıkıştı: Gözünüz kör mü?
Başbakan Erdoğan, AB'nin, içe kapanma eğilimi göstermesi ve verilen sözleri, atılan imzaları tartışmaya açmasının, motivasyon kırıcı bir maliyet taşıdığını bildirdi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-11 19:50:00
Yemeğin başında büyükelçilere hitap eden Başbakan Erdoğan, esasen Avrupa ülkelerini, evrensel değerler altında bir araya getiren Avrupa Birliği felsefesinin, Mevlanın evrensel mesajlarıyla örtüştüğünün de bir gerçek olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin AB ile bütünleşmesi çabasının, tarih boyunca ilke olarak üzerinde son derece büyük bir hassasiyetle durduklarını belirten Başbakan Erdoğan, bunun, barış ve adalet çağrılarının da somut bir neticesi olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin Avrupalılığını tartışmanın zamanı çoktan geçti. Demokratikleşme, kalkınma ve dış politikaya ilişkin olarak cesur kararlar alma notasında Türkiye'nin AB üyesi birçok ülkeden ileri olduğunu söyleyebilirim. Özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda bazı ülkelerde yürütülen tartışmalar kaygı vericidir. Türkiye bugünlerde krizden çıkışa yönelik çok ciddi sinyaller vermeye başladı. Büyüme yeniden hız kazandı. Ekonomiyle birlikte demokratikleşme alanında da tarihi adımlarımız oldu. Değişim kararlılık ister, en önemlisi de cesaret ister. 7 yıl boyunca direnç hissettik. Attığımız her adımın karşısına çıkanlar oldu. Hükümet olarak önümüze çıkarılan engellerini hiçbirisine boyun eğmedik, sorunların üzerine gittik. Elbette değişimi bir anda gerçekleştirmek mümkün değildir. Tabu olarak görülen birçok mesele bugün konuşuluyor.
Türkiye'nin birçok meselesi oluşturulmuş yapay korkular nedeniyle gündeme dahi getirilemiyor. Hukuk dışı yapılanmalarla mücadelemiz devam ediyor. Milli Birlik ve Kardeşlik olarak ifade ettiğimiz Demokratik açılım sürecini kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye'de basın özgürlüğü konusundaki tartışmalarını Avrupa'ya farklı şekilde aksettirildiğini düşünüyoruz. Herkes eleştirilebilir. Eleştiri eleştiri sınırlarını açıp yaptığımız sadece hukuka başvurmak ve hak aramakdır. Bir kısım yarfı kararlarının basın özgürlüğüne müdahele olarak yansıtılmasını yanlış buluyorum.
Demokratikleşme adımlarının ne tür bir muhalefe maruz kaldığını eminim takip ediyorsunuz. AB'ye ve bu çerçvedeki reform çabalarına diğer siyasi partilerin nasıl yaklaştığını yakından izliyor ve görüyorsunuz.
Kıbrıs'ta müzakere sürecinin adil ve kalıcı bir çözüme en kısa zamanda çalışması için anavatan ve garantör olarak çabamız sürüyor. Bugüne kadar Kıbrıs Rum tarafının olumsuz tavrını koruduğunu gördük. Önümüzdeki kısa dönem süreç için hayati önemdedir. Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Papandreu mektubuma yanıt vermiştir. Biz hükümet olarak iki ülke arasında önemli bir işbirliği zemini bulunduğunu iddia ediyoruz. Önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek üst düzey ziyaretlerin Türk-Yunan ilişkilerinin yeni bir aşamaya girmesine vesilesi edeceğini ümit ediyorum.
AP raporu esas itibariyle tek taraflı gerçeklerle bağdaşmayan ve taragfımızdan kabulu mümkün olmayan metinlerin yer aldığı bir metindir. Kıbrıs'ta devam eden müzükareler ve Türk tarafının yapıcı gayretleri hiçe sayılmış ve sorunla ilgili gerçekler görmezden gelinmiştir. Bu müzakerelerde kaçan taraf her zaman Güney Kıbrıs Rum yönetimi olmuştur. Referrandumda Annan Planına Türk tarafının çoğu destek vermiştir. AP'nin gözü kör müdür? Biraz gözlerini açsınlar. Bu adaleti bunlar görmezden gelirlerse bu adalet birgün onlara da lazım olacaktır. Bu tavır büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. AP'nin yeni yasama dönemindeki bu ilk sınıvaında iç politika sahiplerine yeink düştüğünü görmekten üzüntü görüyoruz. Türkiye bazı çevrelerin tüm engelleme çabalarına rağmen AB'ye üyelik hedefleri doğrultusnda kararlıkla yürüyecektir. Türkiye'nin AB ile ilgili kararlığınını ve Avrupalılığını tartışmak yanlıştır.
Bizim gayretlerimiz ve özverimizin devam edeceğinden kimsenin şüphe duymaması gerekir."
(AA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara