"Ergenekon davası tarihi bir fırsat"
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, ETÖ davasının, tarihî bir dönüm noktası olduğunu söyledi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-09 12:02:00
Ergenekon'un, sadece soruşturmanın başladığı 2007 yılından sonra değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Cevat Öneş, "Ergenekon aslında, günümüze kadar gelen tortuların açığa çıkması ve artık taşınamaması, ihtiyaç duyulan temizliğin yapılması meselesidir." ifadelerini kullanıyor. Yaşanan süreçte, devlet mutabakatı olup olmadığı konusunda ise şunları söylüyor: "Esas mesele siyasî iradenin kararlılığı. Kurumsal iradelerle ne kadar geniş mutabakat kurabilirse, bu dönüşüm o kadar güçlü olur. Bugün kurumlarla siyasî irade arasında tam bir mutabakat yok ama kurumsal mutabakatın giderek siyasi iradeyle ortak noktalarının güçlendiğini görüyoruz."
Cevat Öneş, Türkiye'deki antidemokratik zihniyeti yorumlarken şu yaklaşımda bulundu: "Hastalıklarımız ortaya çıkmıştır. Sorunlar çözülme sürecine girdi, toplumsal talepler de bu süreci hızlandırıyor. Devlet kurumlarındaki antidemokratik ve hastalıklı unsurların kaldırılması noktasına sorumlu tüm aktörlerin destek vermesi gerekiyor. Sadece idarî kararlarla temizliklerin yapılması yeterli değil. Siyasî irade ve kurumsal iradenin işbirliği yapması gerek. Bu hastalıklı yapıların kaldırılması için yargı sürecini beklemeden harekete geçmek zorundalar. Her gecikme, Türkiye'ye ve Türk insanına zarar veriyor."
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin (MGSB) de yeniden yazılarak, Türkiye'nin vizyonunu belirleyen stratejik değerlendirmelere dönüştürülmesi gerektiğini belirten Öneş, bu süreçte siyasî iradenin belirleyici rol üstlenmesinin önemine dikkat çekti. Eski istihbaratçıya göre, şu anki metin 12 Eylül darbesinden sonra şekillenen ve Türkiye'nin sorunlarına güvenlik konseptiyle yaklaşan bir anlayışın ürünü.
Öneş, yeni belgenin ülkenin vizyonunu belirleyecek stratejik yaklaşımlar olarak ortaya çıkmasını isterken, diğer kurumların da görüşünün alınması fakat belirleyici unsurun siyasî irade olması gerekliliği üzerinde duruyor. "MGSB'de 'iç tehdit' olmalı mı?" sorusuna ise "Meseleye riskler olarak bakılmalı. Ülkenin karşı karşıya kalabileceği risklerin zamanında ortadan kaldırılabilmesi için, stratejik yaklaşımlar ortaya konulması gerekir. Askerî tabirlerin ve kavramların da siyaset mekanizmasının şekillendirilişi içinde ön plana çıkmaması gerekir." cevabını veriyor.
Devlet kurumları içindeki hastalıklı unsurların tasfiyesi sürecinde, söz konusu kurumlar ve siyasî irade arasındaki işbirliğinin arttığını kaydeden MİT'in eski 2 numarası, 'sivil dikta' tartışmalarına da değindi. Öneş, "Türkiye'nin bugün vermekte olduğu kavga, demokratik gelişimin kısa zamanda başarıya ulaştırılması meselesidir. Yaşananlara sivil dikta olarak bakmak, gelişmelerin okunamadığını gösteriyor." tespitinde bulundu. Demokratikleşme konusunda toplumsal taleplerin zirveye çıktığına dikkat çeken tecrübeli istihbaratçı, "Önümüzdeki dönemde, toplumsal talepler karşısında, otoriter her türlü yaklaşım giderek etkisizleşecek." diyor. Öneş, yaşananları standartları yüksek demokratik bir sistemin yapılandırılması arayışı olarak değerlendiriyor.
YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR
Gündeme bomba gibi düşen Balyoz harekât planı konusunda yorum yapmak istemeyen Öneş, "Yargının kararını bekleyelim." diyor. Türkiye'de asker-sivil ilişkilerini 'hastalıklı' olarak niteleyen Öneş'e göre Türkiye'nin bu sorunu aşmak için zihinsel bir dönüşüme ve yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Öneş, yeni anayasanın evrensel demokratik değerler ekseninde kaleme alınması ve asker-sivil ilişkilerinin de bu çerçeveye oturtulmasının hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara