Dolar

32,5551

Euro

34,8512

Altın

2.422,89

Bist

9.645,02

Türkiye’de tanık nasıl korunur?

Hukukçu Cüneyd Altıparmak son günlerde gündemi işgal eden, dizilere bile konu olan Türkiye’de tanık koruma uygulaması ve hükümlerinin neler olduğuna dair sorulara cevap veriyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-08 16:44:00

Türkiye’de tanık nasıl korunur?
Cüneyd Altıparmak* / TIMETURK

Niçin Bu Konuyu Seçtik?

Son zamanlarda yaşanan bir şüpheli ölüm, ölenlerin kimliği ve iddia edilen bağlantıları çokça tartışıldı, ele alındı. Bazı gerçeklere tanık olduğu ve mahkeme önünde tanıklık ettiği için bir nevi infaza uğradığı iddia edilen bu kimselerin, intihar ettiğini de düşünmek mümkün olabileceği gibi, daha farklı ve konuyla ilgisi olmayan bir nedenden dolayı bu tip bir fiille karşılaştığını söylemek pek tabiidir. Ancak bu olaylar kamuoyunda tartışıldığından ve gizli tanıklık kurumu basında yer aldığından bu yana; ülkemizin tanık koruma uygulamasının ve hükümlerinin neler olduğuna dair her hangi net bir bilgi aktarımı yapılmadı. Zira davanın yansımaları hep siyasiydi ve tüm anlatılar ve okumalar bu bağlamdan yapıldı ve belki halen bu yapılmakta… Böyle bir yönelmenin, yorumlamanın yapılmasının yanlış olduğunu iddia etmek; herhalde ülke gerçeklerinden uzak, toplumcu mantaliteye ters bir yaklaşım olacaktır.

Tüm bunların dışında –en azından hukukçuların- “toplumun hukuki bilgisinin arttırılması” gibi bir kaygısının da olması gerekmez mi?, zira bireyler kuralları bilirlerse, haklarının neler olduğunu kolaylıkla bileceklerdir. Vatandaş bildikçe sorgulayacak, sorguladıkça değişime etki edebilecektir. İşte bu yazı ile ulaşmak istediğimiz gaye; okuyucuya bilgi aktarmaktan öte bir şey değildir. Yorum, sübjektiftir zira. Kişileri bağlar. Her kafadan bir ses çıkması güzeldir. Ama önemli olan söylemlerin bilgiye dayanmasıdır.

Bu yazıdaki konumuz da son günlerde gündemi işgal eden, dizilere konu olan bir konu: Türkiye’de Tanık Nasıl Korunur.

Tanık Olmak Zor İş !

Ceza yargılamasında tanık süje değil, bir ispat aracıdır; tanıklık külfetli bir kamu görevidir ve kural olarak tanık açıklamada bulunmak yükümlülüğü altındadır. Tanıklık mahiyeti itibari ile sıkıntı arz edebilecek nitelikte olup, çoğu zaman tanıklar belirli etki altında kaldıkları için de bildiklerini tam anlamıyla ifade edememektedir. Uluslararası bir boyut kazanan suçlarda ve özellikle örgütlü suçlarla mücadelede bu yükümlülüğün yerine getirilmesi tanık veya yakınları açısından bazen bir tehlike arz edebilir1. Bu da “delil” olarak tanığın korunması ile birlikte aynı amaca yönelik olarak, kimlik değiştirilmesi, geçici yerleşim sağlanması, yeni yerleşim yeri ve iş imkânının sağlanmasının gündeme getirmektedir2. Birçok ülkede (ABD, Almaya, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda vs) konuya ilişkin düzenlemeler ve birimler tesis edilmiştir.Kanıtların açıklanması hakkı mutlak bir hak değildir. Herhangi bir ceza davasında, ulusal güvenlik ya da tanıklara misilleme yapılması riski ya da suçun soruşturulmasıyla ilgili olarak emniyet güçlerinin izlediği yöntemlerin gizli tutulması gibi, sanığın haklarıyla dengelenmesi gereken birtakım menfaat çatışmaları söz konusu olabilir. Bazı davalarda, bir başka bireyin temel haklarını korumak ya da önemli bir kamu menfaatini güvence altına almak için bazı delillerin savunmaya açıklanmaması gerekebilir. Ancak, Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasına göre, savunmanın haklarını sınırlayan yalnızca kesin olarak gerekli olan bazı tedbirlere müsaade edilir. Ayrıca, sanığın adil bir şekilde yargılanmasını sağlamak için, savunma makamına haklarının sınırlanması şeklinde zorluk çıkartıldığında, bu durumun yargı makamlarının izleyeceği usuller ile oranlı hale getirilmesi gerekir3 Ülkemizde de konuya ilişkin olarak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Mülga 1412 s. Ceza Muhakemesi Usulü Kanununda bu konuda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak mülga 4422 s. Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun “Tanığın ve Görevlilerin Korunması” başlıklı 7. maddesinde, halen yürürlükte olan 3713 s. Terörle Mücadele Kanunu’nun 14. maddesinde düzenlemeler mevcuttur.

Tanık Koruma İki Mevzuata Dayanır:

Ceza Muhakemesi Kanunu ve Tanık Koruma Kanunu

Ülkemizde konunun düzenlendiği iki temel kanun mevcuttur. Bunlar; 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 27.12.2007 tarihinde kabul edilen 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunudur .

Ceza Muhakemesi Kanunu Açısından;

Ceza yargılamasında göz ardı edilemeyecek gerçeklerden biri de kişilerin, tanıklık etmekte çekingenlik göstermeleri ve korkmalarıdır. Tanığın bildiklerini daha net ve rahat bir biçimde ortaya koyabilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunun 58. maddesinde düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre; tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemlerin bir başka kanun ile düzenlenmesi saklı kalmak kaydıyla; bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda;

a) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Tanıkların adreslerinin açıklanmasının, tanığı veya bir başkasını tehlikeye sokacağından korkuluyorsa tanığın, bunların yerine kendisine ulaşılabilecek başka bir adresi vermesine savcı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından izin verilebilir4.

b) Tanığın kimliğini açıklaması, kendisinin veya başkasının vücut bütünlüğünü veya özgürlüğünü tehlikeye düşüreceği yolunda bir kuşkuya yol açıyorsa, kendisine savcı, hâkim veya mahkeme başkanı kimliği konusunda açıklama yapmama izni verebilir.

c) Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür.

d) Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler savcı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir. “Tanığın dinlenilmesi sırasında kimliğinin açıklanması gerektiğinde, tanık hakkında 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20 nci maddesindeki hükümlerin uygulanmasına karar verilebilir5”,

e) Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa; hâkim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir.

f) Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır.

g) Soru sorma hakkı saklıdır

Tanığın gerçek adresi veya adresleri ile kimliğini saptamaya yarayan bilgileri içeren belgeler soruşturma evresinde savcılıkta, kovuşturma evresinde mahkemede saklanır. Engel ortadan kalktıktan sonra bunlar, dosyaya konur. Tanığın kimlik ve adresine ilişkin bilgileri bu madde hükümlerine aykırı olarak açıklayanlara bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Ceza Muhakemesi Kanundaki düzenleme “bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar”da geçerli olan ve yukarda saydığımız altı esas üzerine kuruludur. Önemli husus şudur ki, CMK düzenlemesi tanığa soru sorma hakkını kısıtlamamaktadır. Soru sorma; (heyet halindeki mahkemelerde hâkim), savcı, müdafi, vekil tarafından sanık, katılan, tanık, bilirkişi ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere olaya ilişkin olarak doğrudan yöneltilecek soruları ifade etmektedir. Bu hakkın kısıtlanması “adil yargılanma” ilkesine ters düşmektedir.

Tanık Koruma Kanunu (TKK) Açısından;

Kanun kapsamında tanık deyiminden “ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenen kişiyi, tanık sıfatıyla dinlenen suç mağdurlarını ve bu Kanunda belirtilen yakınlarını” anlamak gerekmektedir (TKK m.2/a). Buna göre bir kimsenin tanıklığı ile başta kendisi ve kanunca uygun bulunan diğer kimseler koruma dâhilinde olacaktır. Kanunun 4. maddesine göre;

i.Ceza Muhakemesinde tanık olarak dinlenenler,

ii.Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca suç mağdurlarından tanık olarak dinlenenler,

iii.Tanık ve tanık sıfatı ile dinlenen suç mağdurlarının nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, ikinci derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler “ağır ve ciddi tehlike altında olmaları halinde ve korumalarının zorunlu olması halinde” koruma kapsamına gireceklerdir.

Bu aşamada tanığın akrabalarının belirlenmesinde bir sıkıntı gözükmemektedir. Ancak Kanunda geçen “yakın ilişki içerisinde bulunulan kişi” kavramı tanımlanmış değildir. Yakın ilişki içersinde olmak deyiminden bu kimsenin zarar görebileceği korkusu ile tanığın olay hakkında bildiklerini anlatmasını engelleyecek derecede yakın olan kimsenin kastedildiği açıktır. Aradaki ilişkinin boyutu yukarıda sayılan akrabalar kadar gelişmiş olmalıdır. Nitekim maddenin gerekçesinde de değinildiği üzere; “tanığın, tanıklığını etkileyecek derecede yakın ilişki içinde bulunduğu bir kişi” tarif edilmektedir. Bu kişi, tanığın evlilik dışı birlikte olduğu kimse, ev arkadaşı, bakıcısı, iş ortağı ve benzeri kimseler olabilir.

Ciddi ve Ağır Tehlike Nedir?

Kanun’da “ağır ve ciddi tehlike” de tanımlanmamıştır. Şüphesiz bu tehdidin tanığın ve yukarda zikredilen yakınlarının mal ve beden bütünlüğüne yönelik bir ağır ve ciddi bir tehdit olması gerekmektedir. Bu durumda Tanık Koruma Kurulunun, Mahkemelerin, Savcının takdir hakkının bulunduğu da söylenebilir. Buradaki objektif ölçüt kanaatimizce suçun mahiyetidir. Hangi suçların kanunun kapsamında olduğuna yer verilmiştir. Takdir hakkı kullanılırken bu suçlar ölçüt tutulmalıdır. Buna göre Türk Ceza Kanununda veya ceza hükmü içeren diğer özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını öngören suçlar ile bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda ve son olarak terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlar hakkında koruma hükümleri alınabilecektir (TKK m.3).

Korunan Tanık İçin Hangi Tedbirler Alınacak…

Tanıklar hakkında uygulanabilecek tedbirler kanunda açıkça sayılmıştır (TKK m.5) Uygulanacak tedbirlerin biri veya birkaçı konunun önemine göre uygulanabilecektir. Kanun, koruma tedbirinin seçiminde elde edilecek sonuç açısından bakılması ve aynı sonucun elde edilmesi halinde en hafif tedbirin seçilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Aşağıda belirtilen ilk iki tedbir CMK ile paralellik göstermekte iken; diğer tedbirler hukukumuza (bu şekliyle) yeni girmektedir. Buna göre tedbirler şöyle sıralanabilir:

i.Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve tanığa yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi,

ii.Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan tanığın dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi,

iii. Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi,

iv. Fizikî koruma sağlanması,

v. Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi; a.Adlî sicil, askerlik, vergi, nüfus, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtlarının değiştirilmesi ve düzenlenmesi, b.Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat gibi resmî belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi, c.Taşınır ve taşınmaz mal varlığıyla ilgili haklarını kullanmasına yönelik işlemlerin yapılması,

vi. Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması,

vii. Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi,

viii. Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması,

ix. Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması,

x. Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesidir.

Tanığın Korunması Kararını Kim Verecek, Yada Gizli Tanığın Kimliğini Kim Bilecek?

Tanık koruma yetkisini başlıca iki başlık altında incelemek mümkündür. Buna göre ilkin bu konuda savcının, mahkemenin ve kolluk amirinin yetkisi söz konudur. İkinci olarak, yani belirli ağırlıktaki tedbirler için, ise Tanık Koruma Kurulunun yetkisi gündeme gelecektir. Her iki durumda da tanık koruma kararının alınmasında; korunan kişi veya yakınlarının karşı karşıya kaldığı tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği, soruşturma ve kovuşturma konusu suçun önemi, tanığın yapacağı açıklamalar, alınacak tedbirin yaklaşık maliyeti, tanığın psikolojik durumu ve benzer mahiyetteki diğer özellikler de göz önünde bulundurulur. Yapılacak istemlerde, mutlaka gerekçe gösterilir ve karara dayanak olabilecek hukukî ve fiilî nedenlere de yer verilmelidir. (TKK m.6/4).

Tanığın korunmasına ilişkin kararda (TKK m.7); korunmasına karar verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgileri, tanıklık konusu olay, tanıklığa ilişkin bilgiler, tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresi, kararın istem üzerine veya re’sen verilip verilmediği, karara dayanak teşkil edecek hukukî ve fiilî sebepler, tanık anlatımlarının, soruşturma veya kovuşturma evresinde olayın nitelik ve kapsamına göre sağladığı veya sağlayacağı fayda, soruşturma veya kovuşturma konusu olayla sınırlı ve orantılı olmak üzere, karara dayanak teşkil edecek olan diğer hususlar bulunacaktır. Koruma tedbirleri karar veren merci tarafından ilgilinin talebi ile ya da resen ve kararın uygulanmasından itibaren en geç bir yıl aralıklarla kararın, süresine, şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya tedbirlerin aynen devam etmesine karar verecektir (TKK m.8/1).

i.Savcı, Mahkeme ve Kolluk Amirinin Yetkisi: Bu yetki soruşturma ve kovuşturma aşamalarında farklılık gösterir. Soruşturma aşamasında; kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi, tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi, fizikî koruma sağlanması (TKK m.5/a ila ç bentleri) tedbirleri kural olarak savcı tarafından verilecektir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda, tanığın istemi ve savcı ile görüşme sağlanıncaya kadar “fizikî koruma sağlanması” tedbirine kolluk amirinin yazılı emri ile karar verilebilecektir. Kolluk amirinin bu kararı “geciktirilmeksizin” savcının bilgisine sunulmalıdır. Kovuşturma aşamasında; ise yetki mahkemededir. Bu aşamada savcının veya tanığın istemi ile karar verilmesi mümkün olacağı gibi mahkeme bu kararı kendiliğinden de verebilecektir. Bu kararlar verilmeden önce kolluğun veya diğer ilgili birimlerin değerlendirme raporlarının da göz önüne alınması gerekmektedir.

ii. Tanık Koruma Kurulu ve Yetkisi: Kurul, İçişleri Bakanlığının bünyesinde faaliyet gösterecek ve mesleklerinde fiilen en az on beş yıl görev yapmış olmak koşulu ile; Adalet Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıf hâkimler arasından iki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara’da görev yapan birinci sınıf adlî yargı hâkim veya savcıları arasından seçilecek bir, Milli Savunma Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hâkimler arasından bir, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilâtından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir, Sahil Güvenlik Komutanlığından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden üç ve Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden bir üye olmak üzere toplam on bir üyeden oluşacaktır. Kurul, koruma kararını verirken, bu kararı uygulayacak koruma birimince düzenlenecek olan korumanın şekli, süresi ve diğer özelliklerine ilişkin ön değerlendirme raporunu dikkate alacaktır. Kurulun koruma tedbirine ilişkin yetkisi kovuşturma aşamasından sonrası içindir. Kovuşturma aşamasında tanıklık yapan kimse hakkında talebi halinde, kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi; geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması, çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi, yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması, uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması, fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi tedbirlerinin uygulanması konusunda sadece kurul yetkilidir. Ancak kurul kovuşturma aşamasından sonra “fizikî koruma sağlanması” (TKK m.5/1.ç) şeklindeki tedbirin uygulanması yönünde de karar verebilir. Kurul ile hakkında koruma kararı verilen kişi arasında, uygulanacak tedbirin şekli, süresi ve tarafların yükümlülükleri konusunda tanığın aydınlatılmış rızası alındıktan sonra mutabakat metni hazırlanır. Kurul tarafından verilen kararlar, mutabakat metninin imzalanmasından sonra uygulanır (TKK m.15/1).

Koruma Kararları Gizlidir (!)

Bu kanun hükümlerince yürütülen tüm işlemler gizlidir. Bu gizlilik uygulanacak tedbirden sonra da devam edecektir (TKK m 18). Tedbir kararının kapsam ve niteliğine göre, tanığın beyanı farklı bir isim altında tutanağa kaydedilir ve sonraki işlemlerin bu isimle yürütülmesi sağlanır. Tutanak, ilgili Cumhuriyet savcısı veya hâkim ile görevli zabıt kâtibince imzalanır. Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemece bu Kanunda belirtilen kararlar, ayrı bir karar numarası verilmek suretiyle yerine getirilir. Tanığın gerçek kimlik ve adres bilgileri ile koruma kararı ayrı bir kartonda muhafaza edilir (TKK m.10/2). Cumhuriyet savcısı, mahkeme veya hâkim tarafından bu Kanunda belirtilen işlemlerle ilgili olarak bir zabıt kâtibi görevlendirilir. Tanık koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin karar ve diğer belgeler, soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılığınca, kovuşturma evresinde mahkemece bu kararlara mahsus yerlerde gizlilik esaslarına uygun olarak saklanır. Cumhuriyet başsavcılığınca veya mahkemece tanık koruma tedbirinin uygulanmasına ilişkin verilen karar ve diğer belgeler, soruşturma veya kovuşturma konusu suç dışında başka bir makam veya mercie gönderilemez. “fizikî koruma sağlanması” tedbirine ilişkin kararlar, gereğinin yerine getirilmesi amacıyla Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla, yargı çevresi içerisinde bulunan kolluk makamlarına gönderilir ve gecikmeksizin yerine getirilir (TKK m.10/3).

Gizli Tanığı Mahkeme Nasıl Dinler?

Haklarında koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde Ceza Muhakemesi Kanunun 58. maddesin 2. ve 3. fıkraları uygulanacaktır (TKK m.9/1). Uluslararası belgelerde ve gerekse diğer ülkelerde olduğu gibi Ülkemizde de tanıkların duruşma salonu dışında ses ve görüntülü aktarma yapılarak dinlenilmesi öngörülmüştür. Bunun yanında tanığın kimliğinin gizlendiği durumlarda, her ne şekilde olursa olsun tanınmasının engellenmesi gerektiğinden, dinleme esnasında ses veya görüntüsü değiştirilerek tanınması engellenebilecektir.

Kimliği gizlenen tanığın duruşma salonunda fakat fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece belirlenecek şekilde dinlenilmesi de mümkündür. (TKK m.9/3). Bu şekilde dinleme hususunda değişik yöntemler kullanılacaktır. Tanık mahkeme salonunun içerisinde olacak ancak tanınması engellenecektir. Örneğin duruşma salonunda tanığın görünmesini engelleyecek bir paravan, bölme ya da perde kullanılabilecektir. Tanığın yüzünün gizlenmesi amacıyla, makyaj yapılmak veya maske ve benzeri materyaller kullanılması da mümkündür. Eğer sesin de değiştirilmesi istenecekse bu kez teknik donanımlı bir kabin de kullanılabilecektir. Bu şekilde hem tanık görünmeyecek hem de sesinden tanınma olasılığı ortadan kalkacaktır.

Tanık, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar olmadan dinlenmiş ise bu kere hâkim, verilen beyanların savunma hakkının zarar görmemesi için duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlara açıklayacaktır (TKK m.9/4).

Hakkında koruma tedbiri uygulanan tanığın sorgulanmasına gelince; tanık koruma tedbirleri bir ceza muhakemesi tedbiridir. Bu tedbirler nedeniyle sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına mahal verilmemelidir. Bu nedenle dinleme sırasında taraflar tanığa soru sorabilmelidir. Zira sanığın soru sorma (doğrudan soru sorma, çapraz sorgu) hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca mutlak bir haktır. Ancak bu durumda soru sorma hakkı sınırsız olmayıp, alınan koruma tedbirleriyle orantılılık göstermelidir. Özellikle tanığın kimliğinin gizlendiği durumlarda tarafların veya hâkimin dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya koyacak soruları sormaları uygulanan tedbirin önemini yitirmesine sebep olacaktır. Bu konuda en büyük görev de duruşmayı yöneten hâkime düşmektedir. Hâkim, bu tür soruları kendisi sormayacağı gibi başkalarının da sormasını engelleyecektir. Böyle bir soru sorulması halinde tanık da “sorunun kimliğini açıklamaya yönelik” olduğunu söyleyebilecektir. Bu şekilde soru sorulmaması hususu kanaatimizce hâkim tarafından duruşmadaki kimselere hatırlatılmadır. Zira bu durum uygulanan tedbirin en önemli doğal parçası kabul edilmelidir. Nitekim Tanık Koruma Kanunun 9. maddesinin 5. fıkrası bu hususu düzenlemektedir. Buna göre; “Tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi hâlinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 201 inci maddesinin uygulanmasında, tanığa sorulacak soruların bu Kanun kapsamında tanık hakkında uygulanan tedbirlerle orantılı ve amaca uygun olması gerekir. Bu amaçla, hâkim, sorulan soruların tanığa sorulmamasına karar verebilir veya tanığı dinlerken dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soruların sorulmasına izin vermez”.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Düşüncesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kural olarak tanıkların kimliğinin gizlenmesini Sözleşmeye aykırı görmemektedir. Fakat bu durumda sanığın gizli dinlenen tanıkların güvenilirliklerini tespit etmesi mümkün olamamaktadır. Bunun içindir ki; kimliği gizli olarak dinlenen tanığın beyanı hükme dayanak teşkil eden “tek delil” olarak değerlendirilir ise sakıncalar söz konusu olacaktır. Nitekim TKK’ya göre hakkında “kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi”, “kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi “ tedbirleri uygulanan tanığın beyanı tek başına hükme esas teşkil edemeyecektir (TKK m.9/8). Tanığın dinlenmesi sırasında savunma hakkının kısıtlanması CMK’ya paralel olarak TKK’da yasaklanmıştır (TKK m.9/10).

Son söz ve bir uyarı.

Tanık Koruma Kanunu ile tanık hakkında çeşitli koruma tedbirlerinin alınması mümkün kılınmaktadır. Tanığın korunması için ilk kez başlıca bir kanun çıkarılmıştır. Bu yasa ile özellikle organize suçların, terör olaylarının aydınlatılması ancak ve ancak sistemin etkin ve gerçekçi işletilmesi ile mümkün olacaktır. Kanunun yürürlüğe girmesi yayımından itibaren altı ay içerisinde olacaktır. Bu süreçte ilgili bakanlıkların örgütlenmeyi tamamlaması şarttır. Zira burada sadece tanığın değil çoğu zaman onunla birlikte birçok kişinin hayatı söz konusu olacaktır.

Kanaatimizce düzenleme yerindedir ancak “sistemin örgütlenmesinin etkili” olması ile beraber “tanıkların sisteme güvenebileceği” ortamında oluşturulması şarttır. Savunma hakkının zedelenmemesi ise “uygulayıcıların bu konudaki ‘orantıyı’ iyi belirlemeleri” ile gerçekleşecektir.

Yaşanan son olaylar bir dava ile ilgili olsa da; basında yer alan haberler nedeniyle, tanığın korunması mantığına ters bir ortam oluşmaktadır. Bunun oluşturduğu tahrif, her şeyden zararlıdır.

*Hukukçu

Haber Ara