EMASYA Porotokolü kalktı
Emasya Protokolü bugünden itibaren yürürlükten kaldırıldı. Kaldırıldığına ilişkin duyuru, İçişleri Bakanlığı'ndan geldi. Peki şimdi ne olacak? İşte ayrıntılar...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-02-04 13:10:00
Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) Protokolü, İçişleri Bakanlığı tarafından bugün itibarı ile yürürlükten kaldırıldı. EMASYA Protokolü, Temmuz 1997'de çıkartılmıştı.
İçişleri bakanlığı ile Genelkurmay bakanlığı arasında 28 Şubat 1997'de imzalanan protokole göre asker gerekli gördüğü taktirde şehirlerdeki olaylara valinin izni olmadan harekete geçebiliyordu.
Protokol darbe tartışmalarını beraberinde getirmişti.
ZİRVE EMASYA İÇİN NE DEDİ?
Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında çok tartışılan EMASYA Protokolü'ne nokta koymuş; 'EMASYA Protokolü'nü gündemimizden çıkaracağız. EMASYA Protokolü'nü ortadan kaldıracağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor" demişti.
Cumhurbaşkanı Gül ise, kendisinin de EMASYA Protokolü'ne gerek olmadığı kanaatinde olduğunu söylemişti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da dün, EMASYA Protokolü ile ilgili, 'Kalkabilir, bu protokole gerek yok, zaten kanunda yetki var. Neticede EMASYA Protokolü konusunda bizim için kanunlar esastır. EMASYA Protokolü'nün bunun üzerine geçmesi mümkün değildir' dedi.
ŞİMDİ NE OLACAK?
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan'ın EMASYA protokolünün kaldırılacağını açıklamasından sonra gözler bu konuda İçişleri Bakanlığı'nda yapılan çalışmaya çevrildi. Bu çalışmaya göre EMASYA protokolünün Garnizon komutanlarının bulundukları bölgelerde iç tehdit tanımlamasına dayalı yürüttüğü istihbarat faaliyetlerine neşter vuruluyor. Böylece Genelkurmay'ın "EMASYA Bölge Komutanlıkları önceden bilgi verilerek kademeli hazırlık yapmak zorunda" gerekçesine dayandırdığı sivil hayata ilişkin bilgi ve raporlama faaliyeti tarihe karışacak. Buna karşılık 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu gereğince valiler bulundukları yerde asayiş ve güvenlikten birinci derecede sorumlu olma yetkisini etkili bir şekilde kullanacak. EMASYA protokolünün atıfta bulunduğu 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu'nun 11/d maddesinde valilerin yetkileri artırılacak. Buna göre İl ve ilçe güvenlik koordinasyon komisyonları gerektiğinde can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla önleyici ve caydırıcı önlemleri alacak. Yapılan çalışmalarda hükümet ilde çıkabilecek veya çıkan olayların valilerin emrindeki kuvvetlerle gerektiğinde kontrol altına alınmasını istisnai ve olağanüstü bir durum olarak değerlendirdi. Ancak askeri birliklerin iç güvenlik birimlerinin sorumluluğuna giren olaylara doğrudan müdahale yetkisi kazanmasının hukuka aykırı olduğu sonucuna vardı.
BOŞLUK OLACAK MI?
EMASYA protokolünün yürürlüğe girmesinden sonra 1. Ordu komutanlıkları başta olmak üzere bazı garnizonlarda Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey kamu görevlileri, sanatçı ve gazetecilerle ilgili fişleme yapıldığı ortaya çıkmıştı. İçişleri Bakanlığı'nda yürütülen çalışmada EMASYA protokolünün ortadan kaldırılmasıyla güvenlik alanında bir boşluk oluşup oluşmadığına da bakılacak. Bu amaçla 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu incelemeye alındı. EMASYA protokolünün atıfta bulunduğu kanunun 11/d maddesinde valilerin yetkileri de gerekli görülmesi halinde artırılacak.
PROTOKOL İLE DİREKTİF AYRI MI?
EMASYA planlarını Ecevit’in başbakanlığı yaptığı dönemlerde gördüğünü anlatan ve mülkiye kökenli olduğu için konuyu yakından takip eden BDP Muş Milletvekili Nuri yaman ise bunun yetersiz olacağını söyledi. EMASYA Protokolü ile EMASYA Direktifi’nin farklı şeyler olduğunu anlatan Yaman İNTERNETHABER'e şunları anlattı:
EMASYA Direktifi MGSB'nin gereği olarak 1960 Anayasası'ndan bu yana zaten uygulanan bir direktif. EMASYA Protokolü ise emniyet ve asayişin koordinesinin sağlanmasıyla ilgili bir protokol. Bunun dayanağı MGSB'de öngörülen iç ve dış düşmanlarla mücadelede askerlikle ilgili İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesinin askerî birliklere verdikleri bir yetkinin kullanmasına dayanır. O nedenle bu ikisini EMASYA Direktifi'yle EMASYA Protokolü'nü birbirinden ayırmak lazım.
HAREKAT PLANLARI DİREKTİFE DAYANIYOR
EMASYA Direktifi ile Genelkurmay yıllardır "iç düşman" diye belirtilen, bölücü, yıkıcı, irticai, aşırı sol faaliyetlerle mücadele çalışmaları yapıyor. Bu çalışmalar MGSB kapsamında aldığı yetki. Esas kaldırılması gereken İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesine dayalı olarak Genelkurmaya verilmiş olan EMASYA direktifinin kaldırılması.
12 EYLÜL'DE BU DİREKTİFE BAĞLI
MGSB ile bölücülük irtica ile mücadeleyi içeren gizli direktifler Başbakanlıkça valiliklere, emniyete, asker tarafından da kendi birimlerine gönderilir. O direktif ile asker istihbarat önleme planları hazırlıyor. 12 Eylül bayrak harekat planının emrine bakın o direktife dayanır.
PROTOKOL KALKINCA NE OLACAK?
Protokolün faydası sıkıyönetim ve ohal kalktıktan sonra birden fazla ilde valilere bile gerek kalmadan askere müdahale imkanı vermesiydi. Şimdi bu asker bunu yapamayacak. Ama valinin isteği içişleri Bakanlığının onayı ile bu hala mümkün olacak. Bir genelge ile kalkar bu. Ancak önemli olan askerin iç dış düşmana karşı hareket planları hazırlamasına olanak veren direktifi kaldırmak. O nedenle sadece protokolün kaldırılması olumlu değil.
MGSB harekat planlarıyla ilgili orduya yetki veriliyor. Ordu da buna dayanarak bu planları yapıyor. Sonra kalkıp niye yaptın diye soramazsınız. Bunun değişmesi için adım atılmalı. Yoksa yapılan bir makyajdan öteye gitmez. MGSB’ndeki iç dış düşmanlarla ilgili durumlar gözden geçirilmeli ve buna dayanarak hazırlanan harekat planları da revize edilmelidir.
SURİYE DIŞ DÜŞMAN OLMAYACAK
MGSB 5 yılda bir revize ediliyor. İç ve dış düşmanlarla ilgili yenilemeler yapılıyor. Kimi zaman dış düşman Sovyetler gibi zaman Ermenistan veya Yunanistan oldu. En son 2005 yılında değişiklik yapılmıştı. 2010 yılı da yeniden revize edilme yılı. Ne olacağını izleyeceğiz ama ben beklentilerimi sıralayabilirim. Suriye ile gelişen ilişkileri düşündüğümde Suriye artık dış düşman listesinden çıkacaktır. Irak’la ilgili böyle gelişmeler olabilir. Ermenistan’ın kalması şaşırtıcı olmaz. İç düşman açısından beklentim ise radikal islamın kalması ama irticanın çıkması yönünde. Ama El Kaide-Hizbullah gibi örgütler kalacaktır. Bölücülük devam eder.
SON VİDEO HABER
Haber Ara