İşte 12 Eylül'ün hiç yayınlanmamış belgeleri
Taraf gazetesi bu kez yapılması planlanan değil yapılmış bir darbenin belgelerini yayınladı. İşte ilk kez yayınlanan 12 Eylül darbe planı belgeleri...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-30 12:27:00
Taraf gazetesi, o dosyadan çıkan belgeleri bir yazı dizisi haline getirdi ve bugün ilk bölümünü yayınladı.
İŞTE DOSYADA YER ALAN BELGELERDEN BAZI BAŞLIKLAR
Dönemin tüm 1. Ordu ve istanbul Sıkıyönetim Talimattarı, Sıkıyönetim Komutanlığı bildiri ve yazışmaları
12 Eylül ve sonrasında meydana gelen olaylarla ilgili bugüne kadar hiç yayımlanmamış çok önemli istatistikler
Dönemin tüm sol ve sağ örgütlerinin nasıl yakından izlendiğini gösteren raporlar.
Yılmaz Güney ve Cem Karaca 'nm da aralannda olduğu 12 Eylül'ün sakıncalı isimleri hakkında alınan özel kararlann da arasında olduğu yüzlerce sayfa sararmış belge.
Belgelerden en tarihî olanı Dönemin Birinci Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ imzasıyla Marmara Bölgesi'ndeki tüm komutanlıklara giden Bayrak Harekât Direktifı'nin 22 kopyasından 22. 'siydi.
İŞTE O HABER
1980 model darbe planı Dev-Kurt planı: BAYRAK
Balyoz ve 12 Eylül'ün Bayrak Harekât Planı aynı babanın çocukları. 12 Eylül'ün ünlü generali Bedrettin Demirel Genelkurmay'da her zaman bir tane bulunan o planların ortak adını vermişti: Dev-Kurt (Devleti Kurtarma Planı)
Geçen hafta Taraf muhabiri Mehmet Baransu 'nun ulaştığı ve öğünden beri Türkiye'nin tartıştığı DVD'ler içinde Balyoz Harekât Eylem Planı'nın yanında bir dosya hepimizin diki atini çekti. Dosyanın adı "12 Eylül 1980 ihtilali Dokümanlarıydı.
Evet. elimizde yüz binlerce insanın hayatını karartmış, 12 Eylül'ün yüzlerce sayfalık sararmış planlan ve sıkıyönetimin çok gizli belgeleri vardı.
Dönemin tüm 1. Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Talimattan, Sıkıyönetim Komutanlığı bildiri ve yazışmaları, 12 Eylül ve sonrasında meydana gelen olaylarla ilgili bugüne kadar hiç yayımlanmamış çok önemli istatistikler, dönemin tüm sol ve sağ örgütlerinin nasıl yakından izlendiğini gösteren raporlar. Yılmaz Güney ve Cem Karaca 'nın da aralarında olduğu 12 Eylül'ün sakıncalı isimleri hakkında alınan özel kararların da arasında olduğu yüzlerce sayfa sararmış belge.
Belgelerden en tarihî olanı Dönemin Birinci Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ imzasıyla Marmara Bölgesi'ndeki tüm komutanlıklara giden Bayrak
Harekât Direktifi'nin 22 kopyasından 22. 'siydi.
Bu kez plan maalesef sadece kâğıt üzerinde kalmamıştı. Gerçek olup olmadığına Adli Tıp'ın ya da çokbilmiş köşe yazarlarının değil yüz binlerce acı çekmiş insanın şahitlik edeceği "darbenin yapılmışının " belgeleriydi bunlar.
Bu belgelerden bazılarında cümlelerin altı eflatun kalemlerle çizilmişti. Belli ki Balyoz Planı'nı hazırlayanlar açıp darbenin yapılmışından ilham almıştı. Aralarında 23 koskoca yıl ve altüst olmuş bir dünya olmasına rağmen Bayrak ve Balyoz planlarındaki iç ve dış tehdit tanımlarının neredeyse aynı olması bu ilhamın kanıtlarından biriydi.
Benzerlikler bununla da sınırlı değildi. En iyisi belgelere gelmeden önce bugün darbelerin bu değişmeyen tarihi içinde Bayrak Harekât Planı'nın bugün -önümüze Balyoz olarak nasıl geldiğinin hikayesine yeniden bir bakalım.
Son olarak bu yazı dizisini Baransu'nun neredeyse bu haberle birlikte doğan ve hayatta kalmak için çok mücadele veren, sonunda da bunu başaran oğluna ithaf etmek isterim. Umarım bu onun gördüğü son darbe planı olur.
28 Şubat 1997'de post modern bir darbeyle iktidardan edilen Refah Partisi'nden kopan bir grubun kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi 3 Kasım 2002'de tek başına iktidara geldi. Hemen bir ay sonra hazırlandığı ortaya çıkan Balyoz Harekât Eylem Planı'nın altında imzası olan kişi 28 Şubat post modern darbesinin merkez üssü olan Batı Çalışma Grubu'nun başındaki bir generaldi. Ama bu Türkiye tarihinde ilk kez yaşanmıyordu. 27 Mayıs 1960'da kanlı bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti'nin devamı olan Adalet Partisi, 1965 seçimlerinde yüzde 50'nin üzerinde bir oyla iktidara gelmişti. Bu 27 Mayıs'ı bayram olarak kutlayan bir ülkede askerler için kabul edilemez bir durumdu. Ardından yaşananları ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iki yıl önce üzerinden gizliliği kalkan o yıllara ait rapor kırından okuyalım: "1965'ten sonra yıllar içersinde zaman zaman askeri darbe hazırlıkları olduğuna ilişkin raporlar çıktı. Darbe hazırlığı içinde olanlar albaylar düzeyinde ve bunların 1960 darbesini yapan grupla da bağlantıları var. Demirel'i devirme girişimlerinin devam edeceğine ilişkin hiçbir kuşku yok."
Çekmecede bekleyen planlar
1988 yılında Milliyet gazetesine bir röportaj veren dönemin kudretli generali ve darbenin başındaki Kenan Evren'in yakın arkadaşı Bedrettin Demirel, 1965 yılında askeriye içinde yapılan bu planların adını bile veriyordu: Dev-Kurt. Yani "Devleti Kurtarma Planı." Ve ekliyordu Demirel "Kısa adı Dev-Kurt olan devleti kurtarma planı hep vardır Genelkurmay'da. Yıllardır vardır. 12 Eylül'de zuhur etmiş bir plan değildir. Devlet görevini yapamayanca 12 Eylül'de Dev-Kurt kuvveden fiile çıktı."(ı)
Milliyet'te çıkan aynı röportajda Bedrettin Demirel daha sonra 12 Eylül ile ilgili çok tartışılacak o sözleri de söyleyivermişti: "12 Eylül için şartların olgunlaşmasını bekledik." 12 Eylül'de "şartlar olgunlaşınca" kuvveden fiile çıkacak Dev-Kurt'un özel bir adı vardı: Bayrak.
Genç subaylar rahatsızdı
Her şey 7 Mart 1978'de Kenan Evren'in Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturmasıyla başladı. Siyasi istikrarsızlık ve önü arkası alınamayan şiddet olayları yüzünden artık genç subaylar rahatsız olmaya başlamıştı. Hatıralarında o günleri şöyle anlatıyor Evren: "Derhal bir müdahalenin gerekli olduğuna inanan çevrelerin beni korkaklıkla, pısırıklıkla suçladıklarını tahmin ediyordum. Böyle mektuplar da alıyordum. Fakat ne derlerse desinler, en son dakikaya kadar, bıçak kemiğe dayanıncaya kadar sabretmeye kararlı idim.
Bayrak 78'ln ortasında çekiliyor
28 Ağustos'ta Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesinde büyük bir Kürt ayaklanmasına dönen cenaze töreni sonrası asker, sıkıyönetimin genişlemesini ve bölgede geniş bir silah araması yapmak istedi. Ecevit ise şiddetin hukuk dışına çıkılmadan bitirilmesini istiyor, sıkıyönetim ilanına direniyordu.
Evren onu göreve getiren Ecevit'i ikna etmek için uğraşmayacaktı. Genelkurmay ikinci Başkanı Haydar Saltık'ı çağırarak "Bu iş böyle gitmez. Bir ekip kur ve ne gibi çözüm yolları bulunabilir, araştır. Durumu bana rapor et. Unutma, çalışmalarınız gizlidir" dedi. 1978'in ortalarından itibaren Saltık'ın başkanlığındaki üç kişilik komisyon darbe için çalışmaya başlamıştı.
Selimiye'deki darbe toplantısı
Ecevit'in sıkıyönetim direncini 1978'in son ayında Maraş'ta yaşanan katliam kırdı. Yeni başlayan yıl ise 'darbenin şartlarının olgunlaştığı' en kanlı yıl olacaktı. Şubat ayında Abdi İpekçi'nin öldürülmesiyle başlayan olaylarda ölenler artık gazetelerin birinci savlalarının alt sütunlarında, 'dün Türkiye'de öldürülenler' başlığı altında veriliyordu.
Bu arada askeriye içindeki hazırlıklar sürerken siyasette de sular durulmuyordu. Ekim 1979'da yapılan ara seçimlerde CHP, AP karşısında hezimete uğramış, Ecevit hükümeti çekilmişti. Yerine MHP ve MSP'nin desteğini alan Demirel'in azınlık hükümeti geldi. Demirel askerdeki rahatsızlığın farkındaydı. Daha güvenoyu almadan Milli Güvenlik Kurulu'nu topladı ve askerlere terörü bitirmek için ne istiyorlarsa vermeyi vaat etti. Ama askerler kararlarını çoktan vermişti.
21 Aralık 1979'da Kenan Evren üst düzey komutanlarla Selimiye Kışlası'nda bir araya geldi. Toplantıdan sivil siyaseti uyaran sert bir mektup çıktı. Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e verilen mektup ertesi gün Korutürk tarafından Köşk'e çağrılan Başbakan Demirel ve ana muhalefet lideri Ecevit'e iletildi. Darbenin ayak sesleri artık iyice duyulmaya başlanmıştı.
İsim babası: Haydar Saltık
1980'in mart ayında İkinci Başkan Saltık raporunu tamamlayıp Evren'e sundu: Tek çare tam teşekküllü bir darbeydi.
5 Mayıs 1980 günü Başbakan Demirel ile görüşmesinden sonra Genelkurmay Başkanlığı'na gelen Evren, Saltık'a darbenin talimatını verdi: "İki gün sonra Brüksel'e NATO tatbikatına gideceğim. Dönünceye kadar bütün hazırlıklar tamamlansın. Radyo ve televizyona verilecek tebliğler, demeçler hazırlansın. Brüksel'den dönüşte bu işi halledelim."
Saltık, NATO toplantısının dönüşünde haziran ayında Kenan Evren'e planını sundu. Evren hatıralarında o günü şöyle anlatıyor: "Adı Bayrak Harekâtı olacaktı. Emri aldım. Tetkik ettim, ufak tefek değişiklikler yaptım." Darbenin adını Dersim'in ünlü Sarı Saltuk ailesinden gelen ikinci Başkan Ali Haydar Saltık koymuştu.
11 Temmuz darbesi ertelenince
16 Haziran 1980 günü Genelkurmay karargâhında Evren, kuvvet komutanları ve sıkıyönetim komutanlarıyla bir araya geldi. Toplantının resmî adı: Genişletilmiş Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu Toplantısıydı. Ama üç gün süren toplantıların kapalı bölümünde masada Bayrak Harekât Planı bulunuyordu. Darbe günü belirlenmişti: 11 Temmuz 1980. Tüm ordu ve sıkıyönetim komutanlıklarına özel kuryelerle dağıtılan Bayrak Harekâtı Direktifi'nde şöyle yazılıyordu: "Bütün Ordu Komutanlarına; Bayrak Planı'nın uygulanmaya giriş günü u Temmuz, saati ise: 04.00'dır."
Ancak 2 Temmuz günü Demirel hükümeti askerlerin beklentisinin aksine gensoru oylamasından güvenoyu alarak çıktı. Bu darbe hesaplarını bozmuştu. Yeni güvenoyu almış hükümeti devirmek istemeyen askerler darbe tarihini ertelediler.
26 ağustos tarihinde Genelkurmay'da darbe için tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Ama darbenin günü hâlâ belli değildi. 28-31 ağustos tarihleri arasında "5 Eylül 1980'den itibaren her an hazır olunması" bildirilen "Bayrak Harekâtı Direktifi" özel kuryelerle tüm komutanlıklara teslim edildi. Bu tarihler özellikle seçilmişti. Darbe için gerekli olan askeri hareketlilik o tarihlerde yapılacak NATO'nun Anvil Express tatbikatıyla kamufle edilecek, bu birlikler nereye gidiyor diyenlere tatbikat hatırlatılacaktı.
Bayrak Direktifi"ni taşıyan kuryelerden biri 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Uruğ'un odasının olduğu İstanbul Selimiye Kışlası'na geldi 1. Ordu'da darbe için zaten bütün planlar, tutuklanacak kişilerin listeleri hazırdı. Çok gizli rumuzlu emirde darbenin gün ve saati G ve S harfleriyle rumuzlanarak şöyle deniyordu: Harekâtın başlayacağı G günü S saati 48 saat önce size bildirilecektir. Necdet Üruğ plandan 22 kopya yaptırıp bağlı bulunan kuvvet komutanlıklarına gönderdi, İşte o kopyalardan biri 23 yıl sonra başka bir darbe için raftan indirildi, 30 yıl sonra ise yanlış bir adrese (Tarafa) geldi.
12 Eylülün Türkiye'ye darbesi
* 650 kişi go/altına alındı.
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
* 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
* 7 bin kişi için idam istendi.
* 517 kişiye idam cezası verildi.
* 50 siyasi tutuklu idam edildi.
* 71 bin kişi TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
* 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.
* 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
* 299 kişi cezaevlerinde yaşamım yitirdi.
* 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
* 14 kişi açlık grevinde öldü.
* 16 kişi "kaçarken" vuruldu.
* 95 kişi "çatışmada" öldü.
* 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.
* 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.
* 30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.
* 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
* 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
* 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
* 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
* 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesinin işine son verildi.
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
* 31 gazeteci cezaevine girdi.
* 300 gazeteci saldırıya uğradı.
* 3 gazeteci silahla öldürüldü.
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
(Bu bilançoyu hazırlayan ismini bilmediğimiz kahramana teşekkürler.)
(1)Bir tarih, 12 Eylül 1980 - Ahmet Kahraman - Milliyet: 15 Eylül 1988
YARIN: Direnişi bastırmak için gerekirse Hava Kuvvetleri'ni çağırabilirsiniz
(Kaynak: Taraf)
SON VİDEO HABER
Haber Ara