Suriyeli müslümanlar özür bekliyor
Suriyeli Müslümanlar, Hafız Esad'ın sorumlu olduğu zulümlerden oğlu Beşşar Esad'ı sorumlu tutmuyor ama en azından bir özür ve Anayasa'daki zorba maddelerin çıkmasını istiyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-27 17:24:00
Türkiye, yıllarca PKK terörüne ev sahipliği yapan komşumuz Suriye ile şimdilerde, eski defterleri kapatarak barış dolu yeni bir komşuluk ilişkisine girdi. İki tarafta da akraba olan, kardeş olan binlerce insanın birbirine sarılabilmesi için vizeler karşılıklı olarak kaldırıldı, insanlar sınırları aşarak kardeşliklerini yaşayabiliyor artık.
Ancak tüm bu yaşananlara rağmen Suriye'de çok fazla insan hakları sorunu var. Suriye, 8 Mart 1963'ten bu yana olağanüstü hal yöntemi ile yönetiliyor. Suriye'de yıllar içerisinde hayatı zorlaştıran, demokrasiye ve insan haklarına aykırı kanunlar var. Mesela, Suriye Anayasası'nın 58. maddesi, Baas Partisi'nin Suriye'nin hem siyasetinde hem devletinde tek yönetici güç olduğunu yazar. Olağanüstü hal yönetimi de yasalarla belirlenmiş bir yönetim şekli. Ve bu yasalar Suriye'deki güvenlik güçlerine çok yetki veriyor. Bu yasalara göre güvenlik görevlileri kafalarına göre tutuklama yapabiliyor. 1980 yılındaki Hama ve Humus olayları Baas rejiminin yaptığı yüzyılımızın en büyük kıyımlarından sayılıyor. Ancak halen Suriye hapishanelerinde onbinlerce İhvan-ı Müslimin taraftarı olduğu tahmin ediliyor. Suriyeli Müslümanlar, Hafız Esad'ın sorumlu olduğu zulümlerden oğlu Beşşar Esad'ı sorumlu tutmadıklarını ancak işlediği zulümlerden dolayı devletten en azından bir özür beklediklerini, katledilenlerin mezarlarının yerinin söylenmesini ve Anayasa'daki insanlık dışı zorba maddelerin kaldırılmasını istiyor. Tüm bunları Suriye İnsan Hakları Komitesi Başkanı Welid Saffour ile konuştuk.
Müslüman Kardeşler'e üye olmak idam nedeni!
Baas rejimi tarafından yapılan ve halen uygulanmakta olan Anayasa'nın 49. maddesinde "Müslüman Kardeşlere üye olmak, sempati duymak ya da üyelerinin ailelerine destek vermenin cezası ölümdür" diye yazar. Ölüme mâhkum edilen binlerce insanın Müslüman Kardeşler'e üye olmaktan başka hiçbir suçu yoktu.
Suriye'de yasal bir yapı olmasına rağmen halen Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) taraftarı olanlara karşı büyük bir baskı olduğu söyleniyor. Bu doğru mu?
Size Anayasa'dan bir maddeyi örnek göstererek durumu izah etmek istiyorum. Baas rejimi tarafından yapılan ve halen uygulanmakta olan Anayasa'nın 49. maddesinde "Müslüman Kardeşlere üye olmak, sempati duymak ya da üyelerinin ailelerine destek vermenin cezası ölümdür" diye yazar. Bu maddeden dolayı ölüme mâhkum edilen insanların Müslüman Kardeşlere üye olmaktan başka hiçbir suçu yoktu. Bu maddeden mahkûm olan insanlar da ağırlıklı olarak 1982'de Hama katliamında ülkeden kaçmış insanların çocukları ya da torunlarıdır. Ülkeden o zaman kaçmış olanların çocukları veya torunları ülkelerine geldiklerinde ise 49. madde ile muhatap oluyorlar.
Bu konulara Suriye'deki medyanın yaklaşımı nasıl?
Suriye'deki medya tamamen Suriye rejiminin kontrolü altında. Kesinlik bağımsız bir radyo, gazete, dergi, televizyondan bahsetmek mümkün değildir. Aynı şekilde internet de Suriye yönetimi tarafından kontrol ediliyor. 214 tane site Suriye hükümeti tarafından yasaklanmıştır. Ve bunlar da Suriye içinde ya da dışında kurulmuş sitelerdir.
Suriye'nin Müslüman Kardeşler'e karşı bu tahammülsüzlüğünün altında yatan sebebin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Aslında 1950'lerde Suriye demokratik bir yapıya kavuştu. 50'lerden sonra 63'te gelen darbeyle beraber yeni gelen darbeci hükümet elitleri, hayatın her alanını denetlemeye başladı. O günden sonra da ülkeyi olağanüstü bir halde yönetmeye başladılar. Suriye'de bir Baas partisi vardır ve Baas partisinin yanında resmi olarak kurulmuş göstermelik birkaç tane daha parti vardır. Bunun dengelenmesi için onun dışında siyasi bir partiden bahsetmek mümkün değil. Baas partisi haricindekiler hükümet eliyle sonradan kurulmuş ve bunların herhangi bir şekilde kampanya yapmak ve basın-yayın gibi faaliyetlere girilmesine imkan verilmez.
Müslüman Kardeşler'e üye olup da şu anda kaç kişi hapishanede bulunuyor?
Kesin bir rakam verilmiyor ancak tahminde bulunabiliyoruz. Çünkü her şey gizli olarak yapılıyor. 1980 yılında binlerce insan hapishaneye alındı ve kayboldu. Bu kişilerin sayısı bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla 17 ile 20 bin arasında. Bunların da büyük bir bölümü hapishanede idam edildi. Hama ve Humus olaylarında tutuklanan 400 civarında insanın hâlâ hapishanelerde yaşıyor olabileceğini tahmin ediyoruz. Yurt dışında olanlar ise bunların çocukları veya torunları Suriye'ye gelmek istiyorlar, "tamam gelin bir sorun yok" diyorlar ama Suriye'ye geldiklerinde hapishaneye atıyorlar.
Bu konuda bir örnek verebilir misiniz?
Er Rezuk isimli bir genç var. Bağdat'ta yaşıyor. Babası Hama katliamında Irak'a sığınmış. Kendisi bilgisayar mühendisliği 3. sınıf öğrencisi. Hiç Suriye'ye gitmemiş. 2005 yılında ben "ülkeme gitmek istiyorum, ülkemi görmek istiyorum, resmi olarak benim ülkeme dönmekte herhangi bir sakınca var mıdır?" diye Irak'taki Suriye Konsolosluğuna başvuruyor. Konsolosluk bu gence, "hayır bir sorun yok" dönebilirsin diyor. Konsolosluk bu konuda resmi belge de veriyor. Bu resmi belge elimizde var. Ebu Rezuk 2005 yılında ülkesine dönüyor ve içeri alınıyor. 13 Aralık 2009 tarihinde bu genç yargılanıyor ve 49. madde gereği Müslüman Kardeşlere üye olduğu gerekçesiyle idam cezası alıyor. İdam cezası şu an uygulanmadığı için cezası 12 yıl hapse dönüşüyor. Babasının Müslüman Kardeşler üyesi olmasından dolayı Er Rezuk halen hapishanede.
Müslüman Kardeşler nasıl bir grup ki, bu gruba üye olan kişiler direkt idam cezası ile cezalandırıyor?
Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kurucularını Meclis'te görürsünüz. Müslüman Kardeşler'in kendi otoritesini dayatan bir yaklaşımı yoktu. Suriye'de demokratik hayat varken bu problem yoktu. 1963'de Suriye'de yönetime Hafız Esad geldiğinde caddelerde, sokaklarda Müslüman Kardeşler aktif bir güçtü. Esad, Müslüman Kardeşlerin bu gücünü sınırlandırmak istedi ama sınırlandıramayınca, "son olarak biz bu örgütün kökünü kazılayım" dediler. Ve ondan sonra Müslüman Kardeşler'e doğrudan saldırılar başladı.
Peki, Müslüman Kardeşler hangi özelliğinden dolayı toplumda bu kadar sevildi?
Sadece samimi bir Müslüman topluluk olması sebebiyle.
Hapse girmek için düşünmek yeterli
Baascı rejimin mezhep farkından dolayı, çoğunluk üzerinde katı uygulamalara giderek otoritesini sağlamlaştırmak istediği söyleniyor. Bu doğru mu?
Burada tabiî ki alevi bir azınlık var ama bu tek başına bir sorun teşkil etmiyor. Buradaki sorun yapılan ayrımcılıklı politikalardır. Sıkıntı bir azınlığın ülkeyi yönetmesinden kaynaklanmıyor, sıkıntı rejimin kendisidir. Suriye'deki azınlık elit, kendi gücünü halkla paylaşmak istemiyor, demokrasiyi istemiyor ve muhaliflerine karşı hoşgörü göstermiyor. Suriye rejiminin yapmış olduğu hak ihlallerine bölgedeki birçok kişi maruz kalıyor ve mağdur oluyor. Bunlar arasında İslamcılar, sivil toplum, Müslüman Kardeşler, Kürtler ve İnsan Hakları Savunucuları var. Hatta 79 yaşındaki İnsan Hakları Toplumu Başkanı, "Suriye'de yolsuzluklar var ve Suriye'de muhalif bir televizyon yok" dediği için tutuklandı ve şu anda hapishanede. Ve hapishanede yıllarca ceza alacağı düşünülüyor. Üstelik avukat olan bu kişi 60 yıl emek verdiği Baro'dan da atılıyor.
Türkiye'den demokrasi desteği alabiliriz
Suriye'de halkın kaçta kaçı şu anki rejimi destekliyor?
Burada halkın ne dediğini anlamanız çok zordur. Çünkü halkın tercihini hiçbir zaman sormamışlardır. Suriye'de bir başkanlık seçimi yapılacaksa burada başkanı Baas partisi gösteriyor. Baas partisi sizi aday gösterirse siz başkan olabilirsiniz. Ve aday tektir. O yüzden halkın nabzını gösteren bir kriter yok önümüzde. Suriye'de bir demokrasi sisteminin tüzüğü bile yok ki.
Bu olaylar karşısında Suriye İnsan Hakları Komitesi olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Suriye İnsan Hakları Komitesi 1997 yılında kuruldu.
Suriye'deki insan hakları ihlallerini mercek altına alıyoruz ve gözlemleyip raporlayarak dünyaya duyuruyoruz.
Peki yönetim, sizin çalışmalarınızı engellemiyor mu?
Suriye rejimi kendi düşüncesi dışındaki herkese düşmandır. Herkesi muhalif olarak görür ve hiçbirini dikkate almaz, hoşgörü ile bakmaz. Biz kesinlikle Suriye içerisinde çalışamıyoruz. Bizim organizasyonumuzun hepsi yasaklıdır ve Suriye'de tehlikeli organizasyonlar kapsamındadır. Suriye'de 3 tane İnsan Hakları Kuruluşu'nun lideri tutuklandı ve 3 tane İnsan Hakları Kuruluşu ise şu anda kapanmak üzere. İnsan Hakları Toplumu Başkanı Muhanned El- Hasan, Suriye'deki insan hakları ihlallerini incelemek üzere yüksek mahkemeden izin aldı. Suriye rejimi El Hasan'ı bile tutuklayıp hapishaneye attı.
Bütün yaşanan bu durumları göz önüne aldığımızda Türkiye ile Suriye arasında son dönemde yakınlaşmalar oldu ve bu yakınlaşmalar devam ediyor. Bu yakınlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye'de katı bir rejim var. Suriye rejiminin bu yakınlaşma çerçevesince Türkiye'den gelen demokratik taleplerle yumuşama durumu söz konusudur. Türkiye, Suriye'de yapılan insan hakları ihlallerinin iyileşmesine karşın çok etkin bir rol alabilir. Türkiye'nin ve Türkiyeli Müslümanların Suriye'deki kardeşlerinin sorunlarının çözülmesi noktasında etkinlik sağlayacağını düşünüyorum.
10 bin kişinin ülke dışına çıkması yasaklandı
Baskı yapılırken ayrım yapılıyor mu yoksa özgürlük taleplerine karşı genel bir baskı politikası mı var?
Hayır ayrım yapılmıyor. Mesela, 300 bin Kürd'ün Suriye vatandaşlığı ellerinden alındı. 100 bin civarında Müslüman Kardeşler üyesi insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 10 bin Suriye vatandaşının ise ülke dışına çıkması yasaklandı.
10 bin kişinin ülke dışına çıkması niye yasaklandı?
Bu kişiler Sivil toplumda aktif olan kişiler. Fikri olarak bir platformda konuşan kişiler. Muhtelif içerikli insan hakları savunucuları. Kısacası düşünen veya Baas rejimi karşıtı söz söyleyen herkes dışlanıyor ve yurt dışına çıkış yasağı getiriliyor.
İnsan Hakları aktivisti olarak Suriye'deki hapishane şartlarından da bahseder misiniz?
Suriye'nin hapishane şartları korkunçtur. Hapishanelerde işkence, gözaltında ölümler ve ciddi katliamlar var. 2008 de Sitnia hapishanesi olaylarını duydunuz mu? 2003 yılında Sitnia hapishanesinde olaylar başladı. Bir sabah askerler içeri girdi. Mahkûmları tahrik etmek için Kur'ân'ı tekmelediler. Ve o sırada kavga başladı. Askerler silahla ateş açmaya başladı ve bunun sonucunda 23 kişi öldü. O günlerde hapishane kapandı ve tüm ziyaretler iptal edildi. Ve orada bir komutanın cebinden cep telefonunu çalan bir kişi benimle görüştü. Ben onunla konuştuktan sonra operasyon başladı ve telefon kapandı. Bunun sonrasında katliam meydana geldi. Suriye medyası bunu yazdı ama fazla üzerine gidilemedi.
Kaynak: Milli Gazete
SON VİDEO HABER
Haber Ara