Gazetecilerden Başbuğ'a: Tarzan zorda
Balyoz Darbe Planı’nı eleştirenleri kürsüye vurararak “Ordunun da bir sabrı var” diyerek tehdit eden Başbuğ, gazetecileri öfkelendirdi: Önce TSK’daki cuntayı temizlesin.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-27 14:59:00
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un önceki gün susukunluğunu bozarak Balyoz Harekât Planı’yla ilgili yaptığı açıklamada yönelttiği “Vicdansızlar. Türk Ordusu’nun sabrının da sınırı var” tehdidi gazetecilerin tepkisine neden oldu. Başbuğ’un üslubunu sert bulan gazeteciler, konunun üstüne gidilmesi gerektiğini savundu. Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal ise dünkü köşesinde Başbuğ’un açıklamaları için ilginç bir benzetmede bulundu: “Tarzan zorda.”
İnandırıcı olmak istiyorsa, orduyu temizlemeli
ALİ BAYRAMOĞLU (Yeni Şafak Gazetesi Yazarı)
Genelkurmay Başkanı’nın konuşması üslup olarak tehditkâr bir konuşma. TSK, her sıkıştığı durumda meydan okuyarak, tehdit ederek sorunları geçiştirmeye, üste çıkmaya alışmış bir kurum. Buna itiraz edilmesi, artık ciddiye alınmadığının söylenmesi gerekiyor. Öyle bağırarak, parmak sallayarak, kaş çatarak bu işlerin yürümesi mümkün değil. Dolayısıyla Genelkurmay Başkanı’nın bu konuşması eleştirilmeli. Ordunun karşı karşıya kaldığı durumu dikkate alacak olursanız, ne kadar savunmaya çekildiğini görüyorsunuz. Nitekim Taraf’ın yayınları sonucunda “Demokrasi seçimle gelir” demek durumunda olan bir Genelkurmay Başkanı var. Fakat inandırıcı olmak istiyorsa gereğini yerine getirip, bu işin üstüne giderek orduyu temizlemesi gerek.
Başbuğ’un demokrasi vurgusunu önemsiyorum
OKAY GÖNENSİN (Vatan Gazetesi Yazarı)
Taraf’ın yayınladığı belgeleri de göz önüne aldığımız zaman TSK önemli bir siyasi çalkantı yaşıyor. Sabrımız var demesini de yıpratma kampanyası çerçevesinde söylüyor diye düşünüyorum. Fakat ilk kez bu kadar net olarak “Seçimle gelen seçimle gider” cümlesini vurguladı ve TSK’yı belli bir şekilde dışarıya çekme iradesini ortaya koydu. Bütün bu belgeler kendisini zor durumda bırakıyor. Ve gerçekten açıklanması güç konuları açıklamaya çağırıyor. Daha önce silah depoları ve ıslak imza meselesiyle zor durumda kalmıştı. Şimdi de Balyoz Planı’yla aynı durumu yaşıyor. Fakat yaptığı demokrasi vurgusunu daha çok önemsiyorum.
Askerin psikolojisini göstermek için böyle konuştu
MEHMET ALİ BİRAND (Posta Gazetesi Yazarı)
Konuşmaların tehdit unsuru taşıdığına bile inanmak istemiyorum. Artık tehdit devri bitti. İlker Başbuğ bunu en iyi bilenler arasındadır. Askerin psikolojik durumunu göstermek için böyle konuştuğunu düşünüyorum. O da çok güç durumda. Açıkçası bu konuşmayı bir tehdit olarak algılamak istemiyorum.
İddiaların toplumda karşılık bulmasından endişe duyuyor
AHMET TAŞGETİREN (Bugün Gazetesi Yazarı)
Genelkurmay Başkanı’nı daha çok savunma psikolojisi içerisinde gördüm. Konuşmaları tehdit içeriyor izlenimi veriyor. Ancak Başbuğ’u dinlediğimde Balyoz Planı içerisindeki iddiaların toplumda çok ciddi karşılık bulacağı endişesini taşıdığını hissettim. Özellikle cami bombalanması olayına tepki koydu. Anladığım kadarıyla toplumdaki güven kaybını Genelkurmay da hissediyor ve bu şekilde tepki veriyor.
Biz yine yazacağız, yine eleştireceğiz
EMRE AKÖZ
(Sabah Gazetesi Yazarı)
Konuşmalarının önemli bir bölümü kendi kurumuna yönelikti. Kendisi zor durumda. Çünkü gördüğümüz kadarıyla alt kademelerde darbe heveslisi komutanlar var. Başbuğ istifa ederse çok mutlu olacak komutanlar var. Kurum karışıyor, karışınca da kurumu yönetmek zor oluyor. Arada çıkıp bağırması gerekiyor ki kendi kamuoyunu teskin etsin. O söylediği sözlerin bizim bir kulağımızdan girip ötekinden çıkacağını biliyor. Biz yine yazacağız, yine yorum yapacağız, yine eleştireceğiz.
Başbuğ’un sözlerini tehlikeli buluyorum
YALÇIN DOĞAN (Hürriyet Gazetesi Yazarı)
Bu ülkede sadece askerler değil, herhangi bir kurum “Sabrımız bu kadar” derse bu sabrın sonunun bir noktası vardır, o da yargıdır. ‘Mahkemeye başvuracağız’ demek istiyor diye düşünüyorum. Aksi de zaten demokratik ülkelerde mümkün değil. Ancak Genelkurmay’ın bu sözlerini tehlikeli buluyorum. Bu sözden hareketle ordunun içinde birileri çıkar ve sadece kendi iradesiyle, kimseye danışmadan olur olmaz girişimlerde bulunabilir. Bu nedenle sözler ordu gibi çok geniş bir tabanı bulunan önemli bir kurumun başındaki bir insanın söylememesi gereken sözlerdir.
Sert üslupla, bu sözler eylem uyarısı olarak algılanır
ALPER GÖRMÜŞ (Taraf Gazetesi Yazarı)
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, “TSK’nın sabrının da bir sınırı vardır” sözlerini yumuşak bir konuşma içinde sarf etseydi şöyle düşünebilirdik: “Demek ‘sabır zorlayan’ gelişmeler devam ederse Genelkurmay’dan çok daha sert açıklamalar gelebilir...” Fakat siz bu sözleri olabilecek en sert üslubun eşliğinde söylemişseniz, o zaman bu sözler bir “eylem” uyarısı olarak algılanır. Sözün bittiği yerde beli silahlı birinin eyleminin ne olacağı da bellidir. Fakat konuşmanın sahibi, bir yandan da “eylem” döneminin bittiğini ilan ediyor ve buna hepimizin inanmasını istiyor. Aynı konuşmada hem böyle bir vaadin hem de böyle bir uyarının yer alması açık bir çelişki teşkil ediyor; meğer ki Orgeneral Başbuğ bu sözleri önceden planlamadan, öylesine sarf etmiş olsun. O zaman çelişki de ortadan kalkar.
Darbeler geçmişte kalmadı
NAZLI ILICAK (Sabah Gazetesi Yazarı)
İlker Başbuğ, sadece cami bombalama meselesi üzerinde duruyor. O planda gazetelerin fişlenmesinden tutun da, parlamentonun değişmesi, hükümetin değişmesi gibi çok kapsamlı konular bulunuyor. İkincisi “Darbeler yaşandı, geçmişte kaldı” diyor. Oysa bunlar geçmişte kalmadı. Tam olarak iki plandan söz edelim. Biri Kafes Eylem Planı, diğeri yine karargâhta hazırlandığı söylenen altında Dursun Çiçek’in imzasını taşıyan İrtica Eylem Planı. Bunlar 2009’da oldu. Orada bir tehdit söz konusu. “Sabrımız taşabilir” gibi bir ifade var. Bu yanlış bir üsluptur. TSK’nın en başındaki kişi bu cuntaları temizlemek zorunda. Böyle öfkeli bir üslupla konuşmak yerine ne yapabiliriz diye düşünmeli ve araştırmalı. “Kim bunları sızdırdı” diye değil “Bunlar nedir” diyerek araştırmaları gerek.
Kaynak: Taraf
SON VİDEO HABER
Haber Ara